|
Gosterilen 1 - 9 arasi, toplam 9 Blog mevcut.
Hayatta karşımıza çıkan şeyler belli şekillere bürünürler, bunları gruplayacak olursak aşağıdaki liste çıkar karşımıza. Benim için önemli olan deneyimlerin hangi şekle bürünerek geldiği ya da hangi gruba ait olduğu değildir. Önemli olan olanı hayır ve şer diye ayırmadan olduğu gibi kabul etmek ve sorumluluklarımızı yerine getirerek bir üst zemine çıkıp yeniden sıfırdan başlayabilmektir. Toprak: Hayattaki derin, sakin, katı şeyler… Su: Hayattaki akışkan, kaygan ve değişken şeyler… Rüzgar: Hayattaki terk, göç ve devr eden şeyler… Ateş: Hayatta yakan, yıkan,yok eden şeyler.. Boşluk: Hayatta, varlıklarıyla değil yokluklarıyla bizi etkileyen şeyler… Birinci Kural: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sende korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer Tanrı dendi mi evvele aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
İkinci Kural: Hak Yolu’nda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstündeki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol, silenlerden değil!
Üçüncü Kural: Kuran dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahire manadır. Sonraki batıni mana. Üçüncü batıninın batınisıdır. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayesiz kalır tarif etmeye.
Dördüncü Kural: Kainattaki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi O’nu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa sonsuza dek O’nda kalır.
Beşinci Kural: Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. ‘Aman sakın kendini’ diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: ‘bırak kendini, ko gitsin!’ Akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!
Altıncı Kural: Şu dünyada çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk diyarında dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.
Yedinci Kural: Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, Hakikat’i keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.
Sekizinci Kural: Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! İstediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.
Dokuzuncu Kural: Sabretmek öyle durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.
Onuncu Kural: Ne yöne gidersen git, -Doğu, Batı, Kuzey ya da Güney -çıktığın her yolculuğun içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi sonunda arzı dolaşır.
On Birinci Kural: Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Senden yepyeni ve taptaze bir “Sen” zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.
On İkinci Kural: Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.
On Üçüncü Kural: Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hoca şeyh şıh var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.
On Dördüncü Kural: Hakk’ın karşısına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın.” Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir “diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?
On Beşinci Kural: “Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldur. Tek tek hepimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, attığımız her badire eksiklerimizi gidermemiz için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.”
On Altıncı Kural: Kusursuzdur ya Allah, O’nu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin.
On Yedinci Kural: Esas kirlilik, dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.
On Sekizinci Kural: Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil, bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara; dışında, başkalarında değil. Ve unutma ki nefsini bilen Rabbini bilir. Başkalarıyla değil, sadece kendiyle uğraşan insan, sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır. On Dokuzuncu Kural: Başkalarından saygı, ilgi ya da sevgi bekliyorsan, önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı sevin. Yakında gül yollayacak demektir.
Yirminci Kural: Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.
Yirmi Birinci Kural: Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek, kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hak’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.
Yirmi İkinci Kural: Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdi mi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.
Yirmi Üçüncü Kural: Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı, kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir, ya kıymet bilmeyiz. Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne tefritte. Sufi daima orta yerde…
Yirmi Dördüncü Kural: Madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzündeki halifesi olduğunu hatırlayarak, buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.
Yirmi Beşinci Kural: Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeye başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.
Yirmi Altıncı Kural: Kainat yekvücut, tek varlıktır. Her şey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir.
Yirmi Yedinci Kural: Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana sesleri öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı bir laf yankılanır. Şer çıkarsa, sana gerisin geri şer yankılanır. Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece sadece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin her şey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse, dünya değişir.
Yirmi Sekizinci Kural: Geçmiş zihinlerimiz kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu an’ın hakikatini yaşar.
Yirmi Dokuzuncu Kural: Kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten” ne yapalım kaderimiz böyle “ deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamı değil sadece yol ayırımlarını verir. Güzergah bellidir ama dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatın hakimisin, ne de hayat karşısında çaresizsin.
Otuzuncu Kural: Hakiki Sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez. Sufi kusur görmez. Kusur örter.
Otuz Birinci Kural: Hakk’a yaklaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık; kimi ayrılık acısı çeker; kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bundaki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise, ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
Otuz İkinci Kural: Aranızdaki bütün perdeleri tek tek kaldır ki, Tanrı’ya saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama kurallarını başkalarını dışlamak yakut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma. İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!
Otuz Üçüncü Kural: Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen HİÇ ol. Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl çömleği tutan dışındaki biçim değil, içindeki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil, hiçlik bilincidir.
Otuz Dördüncü Kural: Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.
Otuz Beşinci Kural: Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Tanrıya inanmayan kişi ise içindeki inananla. İnsan-ı Kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiği ölçüde olgunlaşır.
Otuz Altıncı Kural: Hileden, desiseden endişe etme. Eğer birileri san tuzak kuruyor, zarar vermek istiyorsa, Tanrı’da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kımıldamaz. Sen sadece buna inan!
Otuz Yedinci Kural: Tanrı kılı kırk yararak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır, bir de ölme zamanı.
Otuz Sekizinci Kural: ’Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım?’ diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile tıpatıp aynıysa yazık. Her an her nefeste yenilenmeli. Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.
Otuz Dokuzuncu Kural: Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden bir hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz, her şey yerli yerinde kalır, merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz. Ölen her Sufi için Yeni bir Sufi daha doğar.
Kırkıncı Kural: Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalı, mecazi mi, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. AŞK’ın ise hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur. Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde, ya da dışındasındır, hasretinde.
Etiketler: HAYATIN KURALARI
inşaat ustası Buna kesinlikle gözlerinizden yaslar gelinceye kadar güleceksiniz. Lütfen sonuna kadar okuyun. Bu olay gerçek hayatta olmuş ve basına yansımış bir olaydır.
Büyükşehir Belediyesi Kuruluşlarından KİPTAŞ'ın Genel Müdür Yardımcısı Emin Batur'a, şantiyelerden birinde meydana gelen bir kaza sonunda kazaya maruz kalan duvarcı ustasının yazdığı tutanak: İş kazası tutanağına planlama hatası diye yazmıştım. Bunu yeterli görmeyerek, ayrıntılı anlatmamı istemişsiniz. Şu anda hastanede yatmama neden olaylar aynen aşağıda anlattığım gibi olmuştur:
Bildiğiniz gibi ben bir duvarcı ustasıyım. İnşaatın 6. katındaki isimi bitirdiğim zaman biraz tuğla artmıştı, yaklaşık 250 kg. kadar olduğunu tahmin ettiğim bu tuğlaları aşağıya indirmek gerekiyordu. Aşağıya indim bir varil buldum, ona sağlam bir ip bağladım, 6. kata çıktım ipi bir çıkrıktan geçirip ucunu aşağıya salladım. Tekrar aşağıya indim ve ipi çekerek varili 6 kata çıkardım. İpin ucunu sağlam bir yere bağlayıp tekrar yukarı çıktım. Bütün tuğlaları varile doldurdum. Aşağı indim, bağladığım ipin ucunu çözdüm. İpi çözmemle birlikte birden kendimi havada buldum. Nasıl bulmayayım ben yaklaşık 70 kiloyum. 250kg lik varil süratle aşağıya düşerken beni yukarı çekti. Heyecan ve şaşkınlıktan ipi bırakmayı akil edemedim. Yolun yarısında Dolu varille çarpıştık. Sağ iki kaburgamın burada kırıldığını sanıyorum. Tam yukarı çıkınca 2 parmağım iple beraber çıkrığa sıkıştı. Parmaklarımda bu sırada kirildi. Bu esnada yere çarpan varilin dibi çıktı ve tuğlalar etrafa saçıldı. Varil hafifleyince bu sefer ben aşağıya inmeye varil yukarı çıkmaya başladı ve yolun yarısında yine varille çarpıştık. Sol bacağımın kaval kemği de bu sırada kirildi. Can havli ile ipi bırakmayı akil ettim. Başımı yukarı kaldırdığımda bos varilin süratle üzerime geldiğini gördüm. Kafatasımın da böyle çatladığını sanıyorum. Bayılmışım, gözümü hastanede açtım.Cenabı Hak'tan tüm kullarını böyle görünmez kazalardan korumasını diler, hürmetle ellerinizden öperim.
Duv arcı Ustanız LAZ OSMAN
Etiketler: Kopacaksınız
Beyin öyle bir güçtür ki..
Kafadan geçen her düşüncenin bir talep olduğuna inanıyorum...
iyi şey ister güzel şeyler düşünürseniz cevabı aynen öyle gelir ,
Ama hep korku ve kuşkuyla yaşarsanız aynen bunları da çağırırsınız.
Trafik kazasından korkan insanlar hep kazaya uğrarlar. Eğer siz korkuyla yola çıkar ve hep bunu beyninizde kurgulayıp etrafa negatif enerji yayarsanız mutlaka şoföre kaza yaptırırsınız ama arabayı siz kullanıyorsanız ve böyle korkularınız varsa eğer sakın araba kullanmayın...
Çocuğuna aşırı korumalı ana ve babalarının çocuklarına hep bir şeyler olur yani biri bir taş atsa bile gelir sizin çocuğunuzun kafasını bulur o zaman siz şunu düşünürsünüz "onu kollayıp korumasam hep başına olumsuz şeyler geliyor. Neden acaba ? Bu tıpkı (yumurtamı tavuktan çıkar, yoksa tavuk mu)'yu andırmıyor mu?
Öyle mutsuz bir toplum olduk ki birbirimize günaydın diyemiyoruz, bir araya geldiğimizde hep olumsuz olaylar konuşuyoruz, biri bize nasılsın dese iyiyim demeye korkar olduk, işler nasıl deseler, derhal şikayet etmeye ve her şeyin kötü ve daha da kötüye gittiğini söylüyoruz, hastalıklarımızdan ve ölümlerden bahsediyoruz yani dostlarla da sohbetin güzelliği , keyfi kalmadı.
Hep para olmadığından yakınıyoruz sanki bunu soran bizden para isteyecekmiş gibi. Aynen devam edin, neyi YOK diyorsanız, onu YOK etmeye devam edin, sürekli şikayet edip etrafa olumsuz ve zavallı görünerek her şeyin bereketini kaçırın, ayrıcada bu kadar mızırdanma sonunda dostlarınızı da kaçırdığınızı fark edeceksiniz.
Sürekli param yok diyen insanlar paralarının bereketini öyle kaçırırlar ki bir gün gelir birde bakarlar gerçekten paraları bitmiş ama bu bitiş ani çıkan hesapta olmayan mecburi harcamalarda olabilir, sağlığa harcanması gereken miktarlar da olabilir.
Hep hastayım diyen insanlar mutlaka hasta olurlar beyin şartlanmaya görsün hangi hastalıktan korkup, çağırıyorsanız size onu getirir.
Allah zaten verilen nimetlere şükretmesini bilmeyen kullarından bu nimetleri bir müddet sonra almaya başlar. Çevrenize bakın örneklerni çok göreceksiniz.
Gelin bundan sonra Nasılsın diyenlere ÇOK İYİYİM ÇOK ŞÜKÜR demekle işe başlayın.
Öyle bir toplum olduk ki karşımızdakini yargılamaktan sevmeye zaman bulamıyoruz.
Oysa her yaşta sevgiye ihtiyacımız var. Sevgi sunulmazsa sevgi değildir. Neyi severseniz sevin ama içinizde yoğun sevgi duyguları olsun. Birisine sevginizi söylediğinizde hareketlerle bunu pekiştirdiğinizde ona öyle güzel bir enerji yollarsınız ki, onun mutluluğunun enerji şeklinde size geri dönüşünden aldığınız pozitifi başka hiçbir şeyde bulamazsınız.
Yeni bebeği olmuş bir anne eğer sıkıntıları varsa veya olumsuz bir kişiliğe sahipse lütfen en olumlu olduğunda bebeğini kucağına alıp onu çıplak tenine deydirsin. Eğer bebeklerinizin huzurlu ve sağlıklı bir bebek olmasını istiyorsanız onu sakin kavgasız gürültüsüz ve pozitif birortamda büyütmeye çalışın, Kızgınken, sinirliyken kucağınıza almamaya çalışın ve ona sınırsız sevginizi gösterin. Öpün koklayın ve bilin ki bu günler çok çabuk geçecek ve bilin ki çok çabuk büyüyorlar.
Bazı anne ve babalar çocuklarını çok sevdikleri halde bunu ifade edemez ve gösteremezler.
Neden ?
Ne zaman göstereceksiniz? Tanrı'nın verdiği bu armağana sevgiyi en güzel şekilde göstermemiz bir şükür ve teşekkür değil mi ?
Beyin öyle bir güçtür ki ,
insan beyin gücünü kullanarak isterse kendini felç de edebilir, öldürebilir de, kanserini de yenebilir. Yeter ki beynini şartlandırabilsin. Beynimizde yaklaşık 13 milyar civarında sinir hücresi vardır. Her bir hücre yaklaşık 7.3 kilo voltluk enerji açığa çıkarır. Pratikte mümkün değil ama teorikte beyindeki tüm sinir hücrelerinin aynı anda enerjilerini saldığını varsayalım, yaklaşık 350 milyon kilo voltluk bir enerji açığa çıkar ki bu da büyük bir metropolün tüm elektrik ihtiyacını karşılayacak güce sahiptir. Size tıp kitaplarına girmiş bir olayı anlatmak istiyorum,
"Et taşımaya yarayan soğutuculu bir tren, temizlenmek için bir istasyonda duruyor.. İşçiler vagonları temizlemeye başlıyorlar, işçinin biri bir vagonu temizlerken diğer işçi o vagonu boş sanıp kapısını dışardan kilitliyor.. Biraz sonra tren hareket ediyor, ve bir durak sonra et almak üzere bir istasyonda duruyor. Kapalı kalan işçinin vagon kapısı açıldığında işçinin donarak öldüğü görülüyor. Fakat bir bakıyorlar ki, vagonun ısısı normal ısıda yani dondurucuya geçirilmemiş. Ama kapalı kalan işçi bunu bilmediği, donarak öleceğini sandığı için beyin aynen donmanın şartlarını hazırlayarak, donmanın tüm belirtilerek göstererek vücudunu buna uyduruyor."..
Yani beyninizi olumlu şeylere kanalize edin . Bazı insanlar vardır, hep konuşurken daha yaşasam 1-2 sene daha yaşarım diye konuşup sık sık bunu tekrar ederler ve kendilerine adeta bir ölüm zamanı belirlerler. Ben bu laftan çok korkarım ,eğer bunu inanarak söylerlerse beyinlerini öyle bir şartlarlar ki , öyle bir kurgularlar ki gerçekten dedikleri zamanda ölürler. Bu yüzden kaç yaşında olursanız olun hep bir hedefiniz ve hayalleriniz olsun ki uzun yaşayabilesiniz. İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış. Ne doğru bir laf değil mi?
Dün bitti. Dünün tekrarı yok aynı rüyalar gibi. Yarın, hiç bilmiyoruz, iyi şeylerde olabilir kötü de .
Ama şu anımı biliyorum,ayağım kırık bu yazıyı yazıyorum ama eşim yanımda çocuklarım sağ ve ben bu yüzden dünyanın en mutlu insanıyım ve yarınımı da bilmediğim için bu anımı en iyi, en keyifli ve en pozitif şekilde değerlendiririm.
Bilmediğim bir geleceği düşünerek de bu anımı zehir edemem.
Siz de böyle yapın ve hayatınızı birbirine karıştırmamak kaydıyla 3'e bölün.
Dün, bugün,yarın diye...
Biz ani stresleri çok severiz.
Çünki ani streste vücutta Adrenokortikotrop hormon (ACTH) artar ve hafıza, algılama, enerji süper olur.
Yani bu hormon strese karşı vücudun bir sigortasıdır.
Ama siz bu stresi kısır döngüye çevirirseniz yani sürekli beyninizde kurarsanız, hep bunu düşünürseniz, gelen olumlu şeylerin hepsi geri gider.
Yani unutkanlıklar, enerji kayıpları, isteksizlikler, migren, mide-bağırsak şikayetleri, uykusuzluklar, beyin tümörler, tansiyon iniş-çıkışları, vücudun muhtelif yerlerinde uyuşmalar, mutsuzluk, hatta depresyon ,kalple ilgili şikayetler ve kansere zemin hazırlamış olursunuz.
Bunları kendinize niye reva göreceksiniz ki ?
Akıllı, kontrollü ve olumlu olmak yeterli.
Eğer büyük bir strese girdiyseniz kendinize hobiler bulun, yani kafanızı dağıtın.
Başka işlere kanalize olun ki stres yaratan faktörün etkisi az alsın veya sevdiğiniz, sizi mutlu eden şeylerle uğraşın.
Bunları da yapamıyorsanız dua edin, duaların insanlarda yarattıkları mistik etki onların pozitiflenmesini sağlar.
Ben evde sokakta bile hep iyilik diler ve hayır için dua ederim...
Saygılarımla, *Prof. Yıldız Batırbaygil *
Etiketler: Pozitif Enerji
... ÖĞRENCİLERİN YAZILI SORULARINA VERDİĞİ KOMİK CEVAPLAR ... soru: ismet inonu'nun batı cephesine bakışı nasıl idi, acıklayınız cevap:200 metreden durbunle.. ************************************************************************ muhasebe sınavı: soru: kasa sayımında 100bin tl eksik çıkmıştır. bunu büyük defterde*muhasebeleştiriniz. cevap: tekrar sayın, eksik çıkmaması lazım. ************************************************************************ soru: calculus'u kim bulmustur? cevap: adams calculus ************************************************************************&nb sp; soru: maki nedir? cevap: akdenizde yaşayan kısa boylu cüceler ************************************************************************ Çılgın felsefe hocası 100 puanlık tek soruyu yanındaki sandalyeyi göstererek sorar: - Bana bu sandalyenin var olmadığını kanıtlayın! 100 puan alan tek kişinin cevabı ise sadece şudur: - Hangi sandalye ************************************************************************ soru: Ormanların faydalarını sayınız. cevap: Ormanların faydaları saymakla bitmez. Sonuç: Tam not ************************************************************************ soru: Ahmet Haşim’in en ünlü eserlerinin toplandığı eserin adı nedir cevap: Best of Ahmet Haşim ************************************************************************
soru: deprem sırasında ortaya çıkan enerjiye ______ ______ denir.” cevap:Helal olsun ************************************************************************ soru:Yukarıdaki şiirin ölçüsü nedir? cevap: Yaklaşık dokuz santimetredir. ************************************************************************ soru:Kimlere zekat verilmez? cevap: Şeytana. ************************************************************************ soru:Demokrasilerde kuvvetler ayrılığı kaça ayrılır? cevap: Üçe. Kara, deniz, hava kuvvetleri. ************************************************************************ soru:Mondros'u açıklayınız. cevap: Mondros kim? ************************************************************************ soru:İneğin midesi kaç bölümdür? cevap: İki oda, bir salon, bir mutfak ************************************************************************ soru:Servet-i Fünun edebiyatı hangi edebi akımlardan etkilenmiştir? cevap: Elektrik akımından ************************************************************************ soru:Üremeyi açıklayınız. cevap: Anne ve babanın gece yaptığı işe üreme denir. ************************************************************************ soru:hücre nedir? cevap: en küçük yapı birimidir. gözle görülmez. mikroskopla dikkatli bakmak lazım. eğer bizim baktığımızı görürseler kaçarlar. ************************************************************************ soru:Türkiye'nin geçitlerini yazınız. cevap: Altgeçit, Üst geçit, yaya geçidi ************************************************************************ soru:Güneydoğu Anadolu bölgesinde petrol nerelerden çıkartılır? cevap: Petrol, Raman ve Gazman'dan çıkartılır. ************************************************************************ soru:Koşma nedir? cevap:Yürümenin hızlı şekline koşma denir. ************************************************************************ soru:Canlıların en küçüğüne ne ad verilir? cevap:Bebek ************************************************************************ soru:Kasabayı kim yönetir? cevap: Şerif ve adamları ************************************************************************ soru:Mübarek geceler hangileridir, yazınız. cevap: Kına, gerdek ve dolunay gecesi ************************************************************************&nb sp; soru:what is your mother's telephone number? cevap:annemin telefonunu veremem. ************************************************************************ soru:akıl ile ilgili bir hadis-i şerif yazınız. cevap:akıllı ol, canımı ye... ************************************************************************ ilkokul 3. sınıf, sınıfa müfettiş gelmiştir. soru: isa kimdir? cevap: geçen sene bizim sınıftaydı, artık gelmiyo. ************************************************************************ soru: yazara göre toplum içindeki davranişlarimiz nasil olmalidir? yazar nelere dikkat edilmesini öneriyor? cevap: yazar diyor ki nerde nasil davranacağimizi bilmeliyiz. oturmasini kalkmasini bilmeliyiz. yırtık dondan cikar gibi her lafa atlamamaliyiz. ************************************************************************ soru: where are you from? cevap:i am from istanbulluyum ************************************************************************&nb sp; soru: Dört büyük kitabın adını yazınız. cevap: 1- Ansiklopedi, 2- Sözlük, 3- Kolej Sınav Kitabı, 4- Kalın Roman Kitaplar ************************************************************************&nb sp; soru: İnsanları hayvanlardan ayıran temel özellikler nelerdir? cevap: İnsanların hayvanlardan çok derdi olması. ************************************************************************&nb sp; soru: Trafik polisinin görevleri nelerdir? cevap: 1- Rüşvet almak, 2- Ceza kesmek, 3-Travestileri kovalamak ************************************************************************&nb sp; soru: Asgari ücret nedir? cevap: Askerlik şubesinde verilen ücrettir. ************************************************************************ soru: Haçlı Seferleri nin çıkış nedeni nedir? cevap: Hocam affedersiniz, poponun kışkırtmış olmasıdır. ************************************************************************ soru: Avrupa da reform hareketini kim başlattı? cevap: Riki Martin ************************************************************************&nb sp; soru: Ege Bölgesi neden girintili çıkıntılıdır? cevap: Türkiye nin en kıvrak bölgesi olduğu için. ***********************************************************************&nbs p; soru: Devletin kuruluş amacı nedir? cevap: Devlet bazı insanların hususi büyük işlerini yapmak için kurulmuştur. *********************************************************************** soru:Canlıların ortak özellikleri nelerdir? cevap: Yol, su, camii, mezarlık.
Etiketler: Komik Ve Gerçek
Banyonuzu iPhone hazırlasın iPhone’un yeni uygulaması ‘banyomatik’ ile eve gitmeden banyonuzu hazırlayabileceksiniz.
Apple’ın hazırladığı ‘bath-o-matic / banyomatik’ adlı uygulama ile banyo cepten kontrol edilebilecek. Yeni uygulama ile suyun sıcaklığı, kullanılacak şampuan, su miktarı hatta küvetteki köpük miktarı ev dışından ayarlanabiliyor. Uygulama ile küvete bağlı su borularına sıcaklığı, basıncı ve akacak su miktarını kontrol edecek komutlar veriliyor. Böylelikle eve gelindiğinde banyo hazır oluyor.
Londra merkezli Unique Automation adlı yazılım şirketi tarafından üretilen ‘banyomatik’ bu hafta tanıtıldı. Şirket yetkilileri, yazılım ile sadec su sıcaklığını hazırlamadığını, tek tuşla köpük ve şampuan miktarının ayarlanabileceğini söyledi. Şirket ayrıca, full otomatik banyoların su ve enerji tasarrufu sağlayacağını da savunuyor.
‘Banyomatik’ şimdilik sadece İngiltere’de satışa çıkarıldı. Uzaktan kumandalı banyo keyfinin maliyeti ise 4 bin sterlin olarak belirlendi. BİZ KONUŞACAĞIZ BİLGİSAYAR YAZACAK Intel Türkiye Genel Müdürü Çiğdem Ertem, yazılım şirketi CTD’nin, Intel’in en son teknolojilerini kullanarak artık Türkçe konuşmayı bilgisayarlara aktarabileceğini bildirdi.
Yazılım firmalarını doğru teknolojiler kullanmaya yönlendirdiklerini ve yazılım şirketi CTD’nin, konuşma ve tanıma üzerine çalıştığını anlatan Ertem, şöyle dedi:
“Hep bir hayalimiz vardı; biz konuşacağız, bilgisayar yazacak. Artık bu gerçek olacak. Bizim en son teknolojilerle, geliştirdiğimiz ürünlerle performans o kadar arttı ki CTD, şu anda yeni bir ürün sunuyor.
CTD, bizim en son teknolojilerimizi kullanarak artık Türkçe konuşmayı bilgisayarlara aktarabilecek. Siz Word’ü açacaksınız, konuşacaksınız, o yazacak.
Eylül veya Ekim aylarında Türkiye’deki tekno marketlerde bu ürünü görebileceksiniz. Türkiye’de bunu ilk defa yapan bir şirket var. Yakında bir kaç farklı dile çevirerek yapacak, Türkçe konuşacaksınız, İngilizce yazacak, onun için de çalışıyorlar. Bu şirket, diğer dilleri de buna ilave ederek, Türkiye’den Intel bünyesinde dünyaya yayılacak. Intel, bu tip iyi yazılımları bulduğu zaman dünyaya satışına destek olmaya çalışıyor, katalogunda yer vererek Cep telefonları tek cihazla şarj edilecek Avrupa Birliği Komisyonu'nun Sanayiden Sorumlu Üyesi Günther Verheugen 10 büyük firmanın söz verdiğini gelecek yıldan itibaren piyasaya sürecekleri cep telefonlarının, tek bir cihazla şarj edilebileceğini açıkladı. iPhone ve BlackBerry'den Nokia, Sony Ericsson ve diğer modellere, tüm cep telefonları aynı şarj aletini kullanacak. Böylece yeni nesil telefonların fiyatlarında da ucuzluk bekleniyor.
Etiketler: TEKNOLOJİ
|
KADINSAN
Gönderme zamanı 06/09/2009 03:53:06
|
KADINSAN...!
Kadınsan kadın gibi olacak, Adam gibi adamı seveceksin...
Yürüyünce güller açacak önünde, Ağlayınca inciler dökülecek. Güneş seninle doğup seninle batacak. Vermeyi de almayı da Bileceksin doyuncak... Sert olacaksın yerinde, Yerinde yumuşacık... Söz dinleyip susmayı da Bileceksin usulcacık...
İşveyi, nazı, cilveyi de Gülüp eğlenip raksetmeyi de. Oyun bileceksin kadınsan... Süründürüp yalvartmayı, Tutsak edip bağlamayı, Kaçmayı, kovalamayı, Av olup avlamayı, Gözlerinden niyetini, İstemez görünüp istemeyi Bileceksin kadınsan...
Akıllı olacaksın kadınsan. Leb demeden leblebiyi, Nerden gelinip nereye gidildiğini. Rüzgarın nerden estiğini bilecek Çevirip yelkenleri Çekmeyeceksin boşa kürekleri... Anlatınca dinlemeyi, Konuşunca dinletmeyi, Sorulunca söylemeyi Bileceksin kadınsan...
Doğurgan olacaksın kadınsan. Çatır çatır sancılı olsa da analık, Adam edip adamı, Birlikte büyüteceksin Onu da kendini de... Gıkın çıkmayacak nankörlüğe Bağrına taş basıp Elin öpüldüğünde Öğüneceksin kadınsan...
Sefil etmeyeceksin kocanı, evladını, Aşını, ekmeğini kotaracak Gözünü budaktan sakınmayacak Sözünü kimseden esirgemeyeceksin... Yoku yaratmayı, Tozu kiri paklamayı, Lafı sözü aklamayı, Kusurları saklamayı, Karanlığı dağıtmayı Bileceksin kadınsan...
Kırılgan olmayacaksın kadınsan. Ağlatanı ağlatacak, Kapılarını kapatacaksın... Diz çöküp yalvaranı da Affedip okşayacaksın... Basan olursa damarına, Çattın mı hele kaşlarını, Ateşle oynayacak Bir koyup bin almayı Bileceksin kadınsan...
Sabırlı olacaksın kadınsan. Ateşin suyun keyfini beklemeyi, İlmek ilmek üretmeyi, Bazen önde olup bazen çekilmeyi Düğümleri çözmeyi bileceksin... Derin tasasız uykuları özleyecek, Açlığa yokluğa katlanacak, Alnının terini biriktirecek, Kan tükürüp kızılcık şerbeti içtim Diyeceksin kadınsan.
Ağlamayı öğreneceksin, Çareler tükendiğinde. Yırtınıp dizlerini döverek, Başını taşlara vurarak Burnunu çekip için için de... Elin kolun bağlandığında Tuz bassalar yarana Sessiz çığlıklar atmayı da Bağırmayı, isyanı da Öğreneceksin kadınsan...
Yılmayacaksın kadınsan. Zalimse kocan, Nankörse bir de evladın Ardından gideceksin yazgının... Yıkılsa da evin ocağın Kesseler akmayacak kanın. Taş taş üstüne koyup yeniden Sarıp yaralarını Başlayacaksın en baştan...
Dayanacaksın kadınsan. Ateşlerde yanmaya Rüzgarlarda savrulmaya, Köpek olup yalvarmaya, Dolmaya boşalmaya... Sözün ağırına, Sevginin arsızına... Kurtlar kemirse de içini, Kudursan da ihtirastan Dayanacaksın ihanete, yalana...
Alışacaksın kadınsan. Bahara kışa, Gündüze geceye, Çevrime döngüye, Erimeye çürümeye... Gidip te dönmeyene, Kadir kıymet bilmeyene Alışacaksın... Ateşin sıcak, Suyun soğuk, Taşın sert, Bıçağın keskin olduğuna Alışacaksın... Aşkın yalan, Sevginin gerçek, Sevmenin alışmak olduğuna... Kollarında olanınsa yanında olmadığına Alışacaksın kadınsan...
Kadınsan kadın gibi olacak, Adam gibi adamı seveceksin
Etiketler: KADINSAN
Hatunlarin erkekleri avuclarinda oynatmak icin programlanmis bir toplumsal bilincaltlari var. Bu kurallar her hatuna kadinlik hormonlariyla birlikte geciyor, genetik olarak devam ediyor. Kadin genlerindeki kodlarin sifrelerini cözdügünüzde karsiniza cikan liste söyle:
© Asla gercekten düsündügün seyi söyleme. Asla! © Her zaman anlasilmaz ol © Aylar evvel tartisilmis bir konuyu gündeme getir, hir cikar. Yillar evvelki bir olayi gündeme getirerek devam et. © Erkegin her sey için özür dilemesini sagla. © Agla ve "Hep senin yüzünden" de. © Adamin cantasina, elbisesinin cebine, arabasinin torpido gözüne üzerinde "Seni seviyorum" yazan notlar birak. © Erkegin gözlerinin icine bak sonra bir kahkaha at, adam ne oldugunu anlayamasin, bir kahkaha daha at. © Agla. © Adam "Güzel gözlerin var" dediginde "O kadar mi" diye sor. © Her yere ve her seye gec kal. Adam gecikecek olursa bas bas bagir. © "Bilmem anlatabiliyor muyum" de adamin gözlerine bak, sonra adamin söyleyecegi her seye "Anlamamissin" cevabini ver. © Babanin silah koleksiyonundan, abinin kara kusak karateci oldugundan bahset. © Ailedeki herkes bana "Prenses" der diye anlat. © Eski erkek arkadasinin göbegi olmadigini her firsatta söyle. © Tuvalete gruplar halinde git. Asla yalniz basina birsey yapma. © Bagimsizlik bir zaafiyet isaretidir, anne baba evinde oturmaya devam et. © Agla. © "Bil bakalim canim ne istiyor" diye sor, bilemediklerinde azarla. © Herseyi dakikasi dakikasina planla, sonra asla o plana uyma. © Kiz arkadaslarini eve cagir balkonda avaz avaz "Kapi acik, arkani dön ve cik" diye sarki söyle. © "Kilo mu aldim" diye sor, cevabi beklemeden tereyagli ekmegi yemeye basla. © Agla. © Fikralarin sonunu unut. © Sadece arkadas grubundaki erkeklere merhaba de ve onlari birbirlerine düsür. © Adamin giyimine sürekli karis, üc dakikada bir "Dik yürü" diye uyar. © "Neyin var senin" sorusuna "Madem anlamiyorsun ben de söylemiyorum" cevabini ver. © Adamla ilgileniyor gibi görün, o sana ilgi duydugu anda azarla. © Agla. © Bes saniyelik bir sessizlik oldugu anda "Ne düsünüyorsun" diye sor. © Saclarinin uclarini düzelttirdiginde, adam farketmezse bütün gece somurt. © Insanlarin sürekli kafasini karistir. © Kulaginda kac delik oldugunu sor, bilemezse eski sevgilinin bunlarin hepsini bildigini anlat. © Gece klubünde kapidaki korumalarla tartis, sonra yanindaki erkege "Bir sey yapsana" de ve bekle. © Agla. © Kizarmis patatasleri erkegin tabagina koy, bunun bir sevgi gösterisi oldugunu söyle, sonra "Sen biraz kilo aldin" de. © Tuzluga bak ve adama "Bu tuzluk sana neyi hatirlatiyor" diye sor. Adam bilemediginde "Daha dogru dürüst tanismiyorduk bile... Ben senden tuz istemistim, tuzlugu verdiginde kücük parmagin kücük parmagima degmisti" diye anlat ve "Aramizdaki elektrik bitti" de, tuvalete git. Döndügünde masada sampanya yoksa olay cikar. © Bu listeyi adama oku, dudaklarinda bir gülümseme baslangici oldugu an olay çikart!
Etiketler:
Adam oğlunun odasının önünden geçerken hayretle bakakaldı. Yatağı güzelce toplanmıştı ve odası hiç olmadığı kadar derli toplu görünüyordu. Sonra adam yastığın üzerine bırakılmış mektup zarfını farketti. farketti. Üzerinde -Babama- yazıyordu. Aklından geçen bin bir kötü düşünceyle mektup zarfını açtı ve titreyen elleriyle mektubu okudu: Sevgili baba; Sana bu satırları derin bir pişmanlık ve üzüntü içinde yazıyorum. Kız arkadaşımla kaçmak zorundaydım çünkü seni ve annemi yaşanacak rezaletten uzak tutmak istedim. Gerçek tutku ve aşkı ben jale ile buldum ve o öyle tatlı ki anlatamam... Şunu biliyordum siz onun vücudunun her yerine taktığı küpeleri, derisine işlettiği dövmeleri, kendine has o çılgın giyim tarzını asla ama asla onaylamayacaktınız ve tabi benden çok büyük olmasıda bir sorundu. Fakat benim için bunlar değildi gerçek tutku ve gerçek aşk... Baba jale hamile! Jale'nin dediğine göre çok mutlu olacağız. Ormanda kendine ait bir karavanı ve tüm kış yetecek kadarda yakacağı var. Bir sürü çocuğa sahip olma düşüncesi rüyalarımızı süslüyor. Jale benim gözlerimi esrar gerçeğine açtı ve artık biliyorum ki esrar kimseye zarar vermez. Esrar yetiştirecek ve insanlara pazarlayacağız ve yine bu sayede ihtiyacımız olan kokoin ve ekstaziye ulaşacağız. Artık tam anlamıyla bilime yalvarıyoruz dualar ediyoruz şu AIDSin çaresi bulunsun ve Jale sağlığına kavuşsun diye..... O kesinlikle iyileşmeyi hakediyor. Endişelenmeyi bırak baba ben 15 yaşındayım ve kendi başımın çaresine bakabilirim.. Eminim birgün geri döneceğiz ve sen kendi torunlarını tanıyacak,seveceksin Oğlun..... NOT: Baba yazdığım mektubun tek kelimesi bile doğru değil. Ben Mehmet'lerdeyim. Sadece sana; masamın üzerinde seni bekleyen karneden daha kötü şeylerin olduğunu hatırlatmak istedim. :-):-):-)
Etiketler: Bütün Babalar Okusun
|