Soysuz bir düşten,
sinsi gülüşlerden dem vurur ,
asası kahır ağacından budanan ömrüm
Düş müyüm ben?
Hiç mi bakamadın acıya bulanmış yazgıma?
Hiç mi görmedin alnımdaki derin yazıyı?
Anne!
Daha kaç zaman var küçük kızının başı dik olmasına?
Neyin bedeli bu?
Yasak elmayı yerken soyum,
kaşık sokmam mı imtihanın aşına…
Büyüdüm anne!
Gerdekteki gelin heyecanıyla açtım yüzünü duvağımın
Meğer acıyla kertilmiş beşiğim
O bana döndü,ben yar/a
Yakıştıramadım yanıma…
Bir tek göz bile fark etmedi alelade duruşumu
Sen bilseydin susmazdın değil mi?
Çıkar şu üzerindeki delik deşik acıyı,
Şatafatlı,
kem gözleri imrendiren mutluluğu giy derdin üzerine
Bilirim söylerdin,
Bilseydin…
Vurdumduymazlık değil üzerine takındığın hal,
Bilirim anne
Değil acıma sağır etmen kulaklarını
Dersimi aldım ,
Şimdi sıra öğrettiklerini yaşamakta
Kara geceleri omzumda,
Gözyaşını, başıma takacağım al yazmanın gizlendiği küflü sandıkta taşımanın vakti
Sana kızamam ki,
Senden öğrendim sırrımı kendimden bile gizlemeyi…
Sitemim var sızım’a tıkadığın kulaklarına,
Öğretemediklerine sitemim var anne!
Gidebilmeyi,
korkak bir ruh ile insanlara cesareti öğütlemeyi,
aşktan fersah fersah kaçan bir yüreği,
neden öğretemedin?
Sitemim var sana…
Tut elimden
Döndür yolun yarısı bile değilken çocukluğuma
Soluk nefes almak değil miydi?
Neden sicim acısı vuruyor genzime?
Yaşarken öldü(rüldü)ğümü inkar etmiyor bakışların,
Sende bırak anne!
Kaç kabir açtım tırnaklarımla ben,
Lal olmuş gece şahit
Gasil hanede kirlerden arındırdığım ruhumu kaç kez defnettim
Sorgu melekleri gelecekken yanıma uyandırdın beni
Neden anne?
Bırak yakasını gençliğimin,
Gel hadi benimle
Yükümü hafifletir sütünün helalliği
“nasıl bilirdiniz”e heybetli bir gözyaşı,
“bak annesi “ sözlerine yakışan tanıdık bir sancı
Kim bilir,
adıma yakışmayan mermer bir de mezar taşı…
göm beni anne!
Şehrime
Kirime
Anneliğine göm beni…