Şamil, Kafkas Dağlarının hürriyet güneşidir!
Şamil, atalarımın özbeöz gardaşıdır!
Şamil’i bilmeyenler atasını ne bilir?..
Şair diyor ki:
Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır
Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır!
Ben de diyorum ki:
Benim vatanımın sınırları Kars’tan başlayıp Edirne’de bitmez!
Hazer’imin “Hürriyet! Hürriyet!” diye çalkalandığı kıyılarda başlar,
Ta Viyana’da biter!
Kur, Aras coştukça,
Tuna, Volga taştıkça,
Benim ay-yıldızlı bayrağım dalgalandıkça;
Benim şiirlerim okunacak!
Benim türkülerim söylenecek!
İşte taa oralardan esen rüzgarın getirdiği bir oyun,
Esaretin düşmanı, cesaretin timsali; Şeyh Şamil!
Sormayın kimlerdenem haralıyam a dostlar!
Gönülden fırtınalı, boralıyam a dostlar!
Kızıl bir kurşun aldım, yaralıyam a dostlar!
Ağlama ey gözleri bulutlu yar!
Men bilerem seninde eyninde kanlı bir libasın var!
Bu şarkılar, bu türküler,
Türk’ü çağırır Türküler.
Yaşar gökte “Ülkü”ler!
Allahuekber!!!
Bu ses bozkurt sesidir!
Bu ses Demirperde’yi damla damla eriten bir sestir!
Bu ses Katerina, Petro’yu deli eden bir sestir!
Bu ses ta Kafkaslardan gelen Şeyh Şamil’in sesidir!..