Dokunma!
Kabuk bağlamayan bu yaralar benim.
Yüreğimi kanamasıyla kabullendim. İyileştiremezsin.
Nefesindeki çıplaklığa çürük heveslerim olmadı hiç
Kendimi sana ait hissettirmedin ki
Bizi göstermiyor saatler…
Elleşme!
Kara çalarsın birikmiş düşlerime
İncitirsin o berrak mehtaplı gecelere olan özlemi
Öte dur hüsrana uğratırsın
Şöyle bir kenarda kal, haylaz hisleri hoyrata kullanırsın
Bakma öyle melez duruşuma, gizlenmekten silindi akça pakça görüntüm
Konuşma!
Kulaklarımı çınlatan sessizliğineydi hayranlığım.
Suskun cümlelerindi çekici kılan.
Sus sakın! seviyorumlu kelimeler kurma.
O sırılsıklam sevebilme ihtimalleridir sana bağlayan.
Billur çözülmezliğinde yaşadım sultanlığı
Lal kalışınadır pervane oluşum
Sağır duymazlığın kalsın yadigar.
Ruhunu, tavrını sevdim yüreğin şöyle dursun
Kimliğini sakla!
Ben o el değmemiş yabanlığına yakıştırdım en vurgun halimi
Senin uzak diyarlardaki yalnız duruşunu sevdim.
Gurbetliğini bilerek teslim oldum.
Sılayı dağ gibi sırtında taşımandan bildim asaletini
Benim hayranlığım tanınmadık, yabancı kimliğinedir.
İkimiz kalabalık oluruz. Aynı memlekette savruluruz.
El kal yine…
Söyletme!
Sol yanımdaki duygular benim eserim. Söze dökemem.
Çözülür hayat bağlarım, un ufak dağılırım.
Kazandığım hiç olmadı, kaybetmekten korkarım
Görünenden fazlası dile gelmesin
Bırak kalsın öylece
Ben hazan delisi, cilveli baharları hiç tatmadım
Bırak yine kalayım divane