|
|
Ne Aşk'lar Yaşarız..
Gönderme zamanı: 09/23/2009 09:43:44
|
İki nefes arasında gezinir durur aşk. Sonra aşk sessizce gider odaya vuran titrek sokak lambasının altına oturur. Nefesler yabancılaşır ve artık terkedilmişliği oynarlar. Sonra sokak lambası düşer, kırılır, aşkın üstüne. Oda kararır ve aşkkanar sessizce yaralarından.
Aşk dağılmış saçlarını toplar, gider ve yine kendi köşesine oturur. Sonra yoldan geçen bir gencin ayakkabısına yapışır, kimsesizlikten kurtulan genç aşkla beraber yürür, sonra aniden düşer genç, büyüsüne kapıldığı aşkın kollarından.Kalktığında kendini yine kimsesizliğiyle baş başa bulur veaşk yine kendi köşesinde tütmektedir - bol duman kokusu –
Bir peri kızının yelpazesinden düşünceaşk. Tüm mevsimler ilkbahar olur ve biraz garofani (karanfil) kokusu. Biraz sümbül, biraz nergis kokusu sarar yüreğini. Sonra arılar bal uğruna çiçeklere üşüşür. Çiçekler solar, ilkbahar biter, yelpaze kırılır ve aşk sonbahar olur, dökülen yapraklarını toplar.
Aşk ilk başlarda bir melek gibi saçlarını okşar durur. Sonra seni alır götürür dörtnala giden hayallerinin ardından. Ardından aşk biter, melek gider.Sonra durduramadığın ve en sonunda zincir vurduğun hayallerinle sen kalırsın geride. Hayallerinin okşarsın, ona geriye dönen mutlu aşk meleklerini anlatırsın, hayallerin ölür, sen zinciri kendine bağlarsın.
Aşk şiirleri tutturmuş bir şair geçer, kimsesiz sokaklardan, şair gider mısralar kalır. Koşup yakalarsın mısraları ve yarım kalan şiiri tamamlarsın. Sırayla yerleştirirsin mısraları cebine ve sevgilinin yollarına düşersin, gözlerine bakarak bir heyecanla çıkarırsın mısraları cebinden ama kor olur çıkmaz dudaklarından mısralar, artık sevgili senin değildir. Bir öfkeyle tutarsın mısraları kollarından -sana göre tek suçlu mısralardır- alır götürür atarsın demir parmaklıklar ardına, mısralar dağılır şiir bozulur. Yine yanan aşk olur.
Karanlık bir odada mumu yakar ve aşkı beklersin, içinden tekrar tekrar üçe kadar sayarsın çünkü; üç olunca gelecektir O. Bir, iki, üç… Sevgilinin gözleri gelir aklına sonra saçları.-hafif kına kokusu- beklersin. Bir, iki, üç.Mum azalır, sinekler uçuşur odada ve boş duvarlarda desenler çizerler. Bir, iki, üç.Merdivenden ayak sesleri gelir, biraz da sevgilinin kokusu.Sonra mum söner, aşk yanar, sinekler kaçar, hayaller biter
Gitmek.Gitmek.Gitmek.Gitmek.Ve geride kalan olmak, kalanı bitmeyen bir bölme işlemi gibi devreder durur hayatın.Tıpkı yanan aşklar gibi devreder durur. Bu sonu gelmeyen işlemlerin neresinde bir soluk aşk yaşadığını bilemezsin. Bir yanık kokusu gelir gidenlerden.Yine dibi tutmuştur aşkın.
Yeşil, sarıya dönüşür.Papatyalardan yaptığın tacı takıp giderken hafif bir kır kokusu.Sarı, beyaza dönüşür.Papatyalar avuçlarında, seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor, seviyor; işte seviyor deyip devam edersin yoluna.Beyaz, maviye dönüşür.Hafif deniz kokusu, martı sesleri vurur sahillere. Kumsalda sevdiğinin ismi. Deniz köpürür, isim silinir. Geride hafif ıslak bir aşk kalır.Mavi, siyaha dönüşür. Kömürü yakıp, ıslanan aşkı kurutursun, hafiften ateş sesi. Siyah, kırmızıya dönüşür.Aşk yine yanar, hafiften bir türkü sesi, sen çalarsın, bağlama söyler.
Dibi tutmuş aşklar yaşarız. Bazen neye âşık olduğumuzu bilmeden özlemin doruklarına tırmanırız sonra alpin çayırları bozar tüm büyüyü. Aslında özlemimizin sadece kendimize olduğunu anlarız. Sonra yuvarlanır duygularımız uzun boylu dağların eteklerine. Kendimizi sevgiliye diz çükmüş aşkımızı tüm iştahımızla ona kusarken buluruz. Gözlerimizi açtığımızda sevgili karşımızdan gitmiş olur. Sonra kendimizi Yaradana diz çökmüş ağlarken buluruz, göz yaşlarımız harf harf düşer gözlerimizden, sonra harfler kelime olur, kelimeler cümle olur dizilir ardı sıra…Yaradanım beni affet ve kurtar beni bu dibi tutmuş aşklardan. Aşkı, her gün bir intikam gibi koynumda beslemekten bıktım.Artık aşkı, ezbere silmek istiyorum mısralarımdan.Çünkü işte o vakit dirileceğim gülüşümle…
Etiketler: Nevval
|