Anlatacak çok şeyim var!
Varlığınla yokluğun arasında yalpalıyorum... Her gece yıkıyorum gözyaşlarımla ruhumun sol yanını... Ve susuyorum haykıracağım her harfi...
"Konuş!" desen... Konuşamam ki sevgili... Bilirim dilin konuş derken, yüreğin kaldıramayacak söylediklerimi... Bilirsin sustuklarımın canını acıtacağını... Belki de bundandır durup dururken kaşlarını çatmaların, susup boş gözlerle bakmaların...
Gözlerinin dolu dolu bakmalarına hasretim...
Ah sevgili...!
Gözlerin... Benimle dolu olduğunu sandığım anlarda bile boşlukta kaybettiğim gözlerin...
/Bekliyorum sevgili... Susma diyeceğin günü bekliyorum...
Hayır , hayır... Bir şey söyleme! Biliyorum seviyorsun beni... Kimseyi sevmediğin kadar çok (!) Bir kez söylemiştin ya hani, gecenin en kör noktasında rüya gibi...
Dinle sadece! Bu sefer kısa cümleler kurmayacağım... Kısa cümlelere hapsetmeyeceğim içimde büyüyen seni...
Yanımda olduğun anların çoşkusunu bastırıyor, sensizliğin boşluğu... Varlığın ışık, ama sensizlik karanlık değil sevgili; sadece ışığın yokluğu... Ben kendimi kısacık senli anlarımın anıları içinde boğuyorum her gece... Sense kim bilir...!
Aynamın karşısına geçiyorum ağlarken... Ağlarken seyrediyorum kendimi... Bu acıyla doyuruyorum ruhumu... Yaşlı gözlerle, akan rimellerimin bıraktığı siyah yollarda arıyorum seni... Söyle sevgili, kaç aşk kendini boğabildi kendi gözyaşlarında...
Bunu da bilme sen!
Bana pervasız atığın her adımda soluksuz koştum sevgili... Her yıkıldığımda, senden habersiz topladım parçalarımı; birleşen parçaların çatlaklarını bile gizleyerek durdum yanında... Söyle sevgili kim güçlü taraf bu aşkta...
Vazgeçmelerim bile vazgeçmekten vazgeçti...
Neden senden duyamadığım her sözü, başkaları fısıldıyor kulağıma (ki her seferinde çarpıp dönüyor benden)... Cevap ver sevgili... Kimin kaç soru hakkı var bu aşkta?
Yine susacağım sevgili... Bol noktalı, kısa cümlelerin arkasına gizleyeceğim kendimi... Noktaların altında susacak bu aşk...
Etiketler: Nevval