Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli baktığında.
Şehrin her bir köşesini ve her köşesinde başka bir hayata dönüşen
gölgeleri fark edebilmeli. Sahici olan ne varsa ve içinde yaşamak adına bir
giz taşıyan ne varsa fark edebilmelisin. Böylece zaman senin kollarında
uzamalı. Bazen akrebi sımsıkı avuçlarında tutmalısın. Kimi zaman da bir
yelkovanın sırtında savaşmalısın ara sokakların içinde.
Gözlerin alabildiğine uzakları görebilmeli her baktığında.
Gizli akıtılan gözyaşlarının, yarım kalmış hesabı hırslandırmalı yüreğini.
Soğuk bir oda da, eskimiş bir yatağa uzanmış ve kısık yanan bir lambaya
saatler boyunca bakan bir adamın incinmişliğine dikkat kesilmelisin.
Onurlu bir adamın incinmişliğiyle pusulanmış sokaklarda yürüyüp, ihanetin
ayak izlerinde okumalısın hayatın kaypak yüzünü.
Çekip giden bir kadının geride bıraktığı son hicaz hüzünleri özenle
toplamalısın odanın içinde. Bir kristal bardağı tutuyormuşçasına özenle
toplamalı ve mümkün olduğunca gözlerden uzakta tutmalısın.
Hırçın bir kuzey rüzgârı gibi esmeli bakışların kentin sokaklarında.
Bir kadının saçlarından ateşi çalmalı ve yoksul erkeklerin parmak aralarına
salmalısın. Yoksul evlerin ocaklarından kaynayan yalancı tencereleri
görmeli ve tahta altını yitirmiş çocuklarla yürümelisin savaş alanına.
Vitrinlerden ganimet toplamalı çocuklar ve zengin korkulardan pay
kapmalı gecekondu sokaklarına. Zengin düşlerden doldurmalılar kirli
avuçlarına. Sen sokakların başını tutmalısın ve aynasızların sirenlerine
kulak kabartmalısın.
Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli baktığında.
Herkes el ayak çektiğinde sokaklardan yüksekçe bir yere çıkmalı ve
Kudüs’ü izlemelisin gece yarılarında. Kayan her bir yıldıza selam durup,
taş atan avuçlarını okşamalısın çocukların. Sonra Mekke’den gelen bir
rüzgâra yüz sürmelisin. Eski zamanlardan kalma selamlar doluşmalı
koynuna.
Taşın altındaki siyah adamın iniltilerine kulak kesilmelisin ve hayat her
sabah yeniden yaratıldığında, sen yeniden ayaklarının altında kanayan
yaralarını sarmalayıp yürümelisin.
Dik başlı yürüyüşlerin olmalı.
Her aşkı feda edebilecekmiş gibi duran çelik bir kalp taşıyormuş gibi asi,
umarsız ve ifadesiz bakışlarla yürümelisin. Fakat hiç kimse bir yaprağa
gözyaşı dökebilecek olmanı anlamamalı. Güçlü ve direngen yürüyüşlerin
olmalı.
Gözlerin alabildiğine uzakları görmeli her baktığında.
Bir gece kimselere fark ettirmeden kimsesizler mezarlığına gömülen bir
genç kızın cesedini görmelisin. Gözleri bağlanmış bir adamın, çığlıklar
gelen bir odaya adım atarken irkilmesini görmelisin. İki adımlık bir
voltanın ürküten yalnızlığına dikkat kesilmeli bakışların. Tecrit edilmiş
hayatların kimselerin duyamadığı iç çekişlerine çevirmelisin bakışlarını.
Acıyı fark etmeli gözlerin.