O yoksuldu, yoksul doğmuştu.
Gencecik bedenini hayat erken yormuştu.
Geleceğe ümitle bakıyor;
Yarınını hiç bilmiyordu
Yoksul bir babanın yoksul oğluydu
Her ne yapsa olmuyor;
Bir türlü kaderi ona gülmüyordu.
Gencecik bedeniyle yıkılmıyor;
Hayata meydan okuyordu.
Yoksul ve yorgun bedeniyle yılmıyor usanmıyordu
Sadece yüreğine yediği sille
Yüreğini yakarken
Arada gizli gizli, sessizce ağlıyordu.
Yoksul diyorlardı ona.
Yoksuldu ama gönlü zengindi.
Eğer birini severse
Bütün sevgisini ona verirdi...
Yürekten sevmişti ki birini Mecnun gibi
Kerem`in Aslıyı sevmesi;
Ferhat`ın dağları delmesi gibi.
İşte böyle yürekten sevmişti birini.
Fakat O;
Yürekten sevdiğinden de darbe yemişti
Ne gariptir ki yoksul oluşuydu;
Yine sebebi...
Acı dolu günler geçirmişti.
Bunu sadece kendisi bilirdi.
Kimseye söylemezdi.
Yaşamı boyunca çok darbeler yemişti
Çok acılar çekmişti ki ya
Yine de haline şükrederdi...
Gecenin bir yarısıydı, saat yarımdı.
Her taraf karla kaplıydı.
Yoksul beden sessizce ağlıyordu.
İşte bu, Onun son ağlamasıydı.
Çünkü artık dertlere, çilelere
Acı dolu o günlere veda zamanıydı.
Ve artık yoksul beden bunca acılara dayanamadı.
Çünkü sevdası da, hayatı da yarım kalmıştı.
Ne çileler Ona doymuştu, ne de O çilelere...
Veda ederken bile hayata
Gitmek istemiyor gibisine gözleri açıktı
Veda ederken bile hayata
Gitmek istemiyor gibisine gözleri açıktı
&nb sp; &nb sp; VEYSEL 70