|
Gosterilen 1 - 9 arasi, toplam 21 Blog mevcut.
Sayfa:
1 |
|
|
Sevgi ... Sevmek inanmaktır. Sevmek yaşamaktır. Sevdiğini kendisi gibi, kendisinden de çok duyumsamaktır. Sevmek sevdiği olmaktır. Sevmekte ikilikler kalkar, bir olmalara gidilir. İki ten, iki kalp, iki gönül yoktur sevgide. Tek bir kalp olunur, tek bir yürek olunur. Sevmek paylaşmaktır . Sevdiğiyle sevdiğini paylaşmaktır. Sevdiğiyle kalbini bölüşmektir sevmek. Ki tek kalp olunsun. Sevgide son yoktur. Sevgiler hiçbir zaman son bulmazlar. Biten sevgiler yoktur, bitmiş gibi görünen sevgiler vardır. Vazgeçiş de yoktur sevgide. Yaşandıkça yaşatılır sevilen. Ama kimi zaman sevgili için kimi zamansa sevginin bir gereği olarak saklanır bu aşklar. Vazgeçiş yoktur, vazgeçmiş gibi görünmek vardır o yüzden. Sevmekte istemek yoktur. Sevgilinin olduğu yerde son bulur istekler. Bir şey varsa istediğin bu senin için değil, sevgili için istediğindir. Ondan O'nun adına istersin. O'nu daha sonsuz sevebilmek için istersin. Sevme özgürlüğünü istersin, kabul edilmesini istersin. İstersin ama bir gün gelir bu istekler de son bulur. Kendinden istersin artık. Sevgiliyi daha çok sevmek istersin kendinden. Sonsuz kılmak istersin. Bu yolda sevgili olur mu, olmaz mı bunu sevgilinin isteği belirler. Sevmek sevgiliyi istememeyi öğrenmektir. Sevmek sevgiliyi sevgili olmadan sevmektir. Sevmek; sevmek istemektir. Sevmek, beklememektir. Beklentilerin son bulduğu bir duraktır o. Öyle ki tüm gerçekler, tüm dünya silinir gider. Ne O'ndan anlasılmayı beklersin, ne onu anlamayı. Ne onun gelmesini beklersin, ne onun Leyla, Mecnun olmasını. Beklediğin bir şey yoktur sevmeyi becermek dışında. Sevmek, gücenmemektir. Sevmek sevgililerin hiçbir sözüne üzülmemeyi ögrenmek demektir. Sevgilinin ölüm hançerine bile hayır dememektir sevmek. Onun vuruşuna, onun tokadına alınmamaktır, sevgiliden gelen her hareketi ve her sözü kabullenmektir. İhanetlere, hainliklere bile üzülmemektir. Sevgiliden gelen öl emrine bile ölürüm diyebilmektir. Kendi elleriyle kalbini bir bıçak ucuna koymaktır sevmek. Sevmek ölmektir. Sevmek, ölmesini bilmektir. Sevgili için yaşamaktır. Onun eli, kolu, gözü, kalbi olmaktır. Ama artık onun bir şeyi olunmadığı bir zaman ölmesini bilmektir! Sevmek, vermektir. Sevmek sevdiği için almasını bilmektir. Almamaya yemin ederek vermektir. Ama almalarda kurtaracaksa sevgiliyi almasını bilmektir sevmek! Sevmek, tükenmektir. Sevmekten ölürken tekrar varolmaktır o sevgiden. Sevmek sevgilinin gel deyişine hayır demektir. Sevgilinin aşkıyla boğuşurken, yüzerken o aşk denizinde sevgilinin uzanan eline hayır demektir. Sevgilinin bakan gözüne bakmamaktır sevmek. Ağlayan gözlere şefkat ve tebessümle yanıt verebilmektir. Sevmek, sevgili olmaktır. Sevgilinin yüzündeki gülücük olmaktır. Onu yaşama döndürecek bir damla su olmaktır. Sevmek sevgilinin limanı olmaktır. Sevmek sevdiğinin canı olmaktır. Onun ölümü isteyebileceği canı olmaktır. Sevmek yangın olmaktır. Yanmaktır, kor olmaktır. Dağ olmaktır, evren olmaktır. Her şey olmaktır, hiç olmaktır. Alev olup girmektir gönüllere. Sevmek yürümektir gönüllerde. Sevmek güvenmektir. Sevmek onaylanmaktır. Sevmek sevgiliye bir nefes gibi, bir ses gibi yakın olmaktır. Sevmek çok ötelerde olsa bile yaşamak ve yakın olmaktır sevgiliye. Yakınlılıktır, doğallıktır, özdenliktir sevmek. Yalansızlık, içtenlilik, ölümsüzlülüktür sevmek. İlk insanın, Havva'nın Adem'in saflığını ve temizliğini, çocuk masumluğunu taşımaktır sevmek. Gözyaşı olmaktır, yağan yağmur olmaktır. Bir sonbahar mevsiminin sarı yaprağı gibi yalnız olmaktır sevmek. Sevgilisizken sevgiliyi sevmektir. Sevmek üşümektir. Sevgilinin yokluğuna üşümektir. Sevgiliyle her şeyi göze almaktır sevmek. Ki sevgilinin olduğu cehenneme yürümektir. Sevgilinin olmadığı Cennete de gitmemektir sevmek. Sevmek, sevgiliyi cennet etmektir. Sevmek bir olmaktır. Sevmek yaşamaktır. Ve sevmek inanmaktır. Sevmek bir başkasının hayatını yaşamaktır. Sevmek sevmesini haketmektir. Sevmek sevgilinin baktığı yerde, sustuğu yerde olmaktır. Sevmek sevgilisiz geçen gecelerin sabahına varmaktır. Sevmek saz benizli sabahlarda yaşamaktır sevgiliyi. Sevmek sevmesini bilmektir. Sevmek ölmesini bilmektir. Sevmek SEVMEK olmaktır. AŞK olmaktır. Aşk bir kere sevmektir. Sevmek aşkın kendisi olmaktır. Ölümü Özlemeyen Aşkı Anlayamaz...
Bill Gates ölmüş. Sorgulama için tanrının karşısına çıkmış. Tanrı demiş ki: "Bill senin durumun hakikaten karmaşık. Seni cennete mi cehenneme mi yollamalı bilemiyorum. Her eve bilgisayar girmesine yardımcı olarak insanlığa katkıda bulundun ama bir yandan da Windows gibi bir rezaleti de yarattın. Ben de senin özel durumuna göre bir şey yapacağım, cenneti de cehennemi de ziyaret et, hangisine gideceğine karar ver. "Tamam" demiş Bill Gates,"Önce cehenneme bir bakayım" ve inmiş cehenneme. Bir de bakmış berrak sulu bir kumsalda bir sürü güzel kız top oynuyor eğleniyor, güneş parlıyor hava süper. "Allaah" demiş Bill Gates, "Cehennem böyleyse Cenneti hakkaten görmek isterim." Ve cennete çıkmış. Bir bakmış, bulutların üzerinde bir yer, etrafta melekler uçuşuyor, insanlar lir çalıyor, güzelce bir yer ama Cehennem kadar değil. "Tamam" demiş tanrıya Bill Gates, "Ben cehenneme gitmeye karar verdim."İki hafta sonra tanrı cehennemi ziyaret edip Bill Gatesin nasıl olduğuna bakmaya karar vermiş. Gitmiş Bill'in yanına, Bill bir duvara zincirlenmiş, alevler içinde karanlık bir mağarada ve zebaniler işkence ediyor. Nasılsın Bill? - Korkunç! Burası iki hafta önce geldiğim cehennem değil! Kızların oynaştığı o güneşli kumsala ne oldu? Tanrı cevap vermiş: - O ekran koruyucusuydu....
Etiketler: Şair
ANTEPLİ BİR KEBAPÇININ reklam broşüründen harfi harfine aktarılmıştır. .. Diyet, perhiz, rejim gibi faaliyetler hedefte Türk delikanlılarının ve genelde de Türk milletinin devamını engellemek için dış mihraklar tarafından gündeme getirilmiş şuurlu bir düzmecedir. Gaye, eskiden bir koyunu, bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp, elde orak tarlada çalışmaya devam eden Türk kadınlarını; kalori hesaplayan, hapşırınca yatağa giren, fitness ve aerobik yapan çıtkırıldım tiplere dönüştürmek ve Türkleri Çinliler, Japonlar gibi sıska, zayıf ve sağlıksız bir ırk haline getirmektir.
İcabi halinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir babayiğidin, kalori hesaplayan, yoğurtlu kebabi reddeden bir züppe haline getirilmesinden daha büyük bir soykırım olabilir mi?
İç yağının, kuyruk yağlarının, anamızın Vita yağının kolestrol yaptığı palavradır.
Kolestrol, kebapları yedikten sonra iki şise soda içerek ayarlanabilecek bir gaz durumudur.
Sakın bu oyuna düşmeyin.
Feminizm, kadın hakları, çevre şuuru ve eşitlik adı altında Türk kızlarının akılları çelinerek, yemek yapmayı bilmeyen, bizim istikbalimiz olan yavrularını, abuk subuk yiyeceklerle yetiştirecek, damak zevki gelişmemiş, sunta kılıklı diyet bisküvilerini yiyecek sanan bir hale getirmişlerdir.
Ayrıca kör olası dış mihraklar, bu kızlarımıza kebap, soğan, çiğ köfte vb. Lezzetleri yiyen, bardak bardak şalgam suyu içen yiğitlerimize hanzo-kıro gibi sıfatlar takmayı öğretmişlerdir.
Ayrıca son yıllarda moda gibi gösterilmeye çalışılan Çin mutfağı diye birşey yoktur. Bu sözde mutfak, acaip zerzevat ile acaip mahlukatın, wog adı verilen bir tencerede yarı pişmiş yarı çiğ olarak hazırlanıp insanlara eziyet olsun diye sopalarla yenmesinden ibaret bir hokkabazlıktır. Sakın kanmayın, sakın yemeyin. Helal değildir! SİZ KEBAP, CİĞER KAVURMA,NOHUTLU DÜRÜM, BEYRAN VE MİS GİBİ FISTIKLI BAKLAVA YEYİN.
Unutmayın o lezzetleri yemeyenler ölmeyecek de sadece yiyenler mi ölecek !
YÜCE TÜRK MİLLETİNİ YOK ETMEYE VE TÜRK VATANINI İSTİLAYA KALKIŞAN, DÖNEMİN EN GÜÇLÜ DEVLETLERİNE KARŞI, BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN VE KAHRAMAN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN ÇANAKKALE'DE VERMİŞ OLDUĞU EŞSİZ MÜCADELENİN VE KAZANDIĞIMIZ ZAFERİN 94 NCÜ YIL DÖNÜMÜNÜ KUTLAMANIN GURUR VE MUTLULUĞUNU YAŞIYORUZ.
ÇANAKKALE ZAFERİ, HİÇ KUŞKUSUZ SONUÇLARI İTİBARIYLA TARİHİN AKIŞINI VE HERŞEYDEN ÖNEMLİSİ TÜRK ULUSUNUN KADERİNİ DEĞİŞTİREN ÇOK ÖNEMLİ BİR BAŞARIDIR. ÇANAKKALE ZAFERİ, VATANIN BÜTÜNLÜĞÜ VE ULUSUN BAĞIMSIZLIĞI SÖZKONUSU OLDUĞUNDA, TÜRK MİLLETİNİN NELERİ BAŞARABİLECEĞİNİN EN GÜZEL KANITIDIR.
TARİHTE EŞİNE AZ RASTLANIR ÇOK ULUSLU BİR GÜCE KANLARI VE CANLARI PAHASINA DUR DİYEN VE TÜM DÜNYAYA "ÇANAKKALE GEÇİLMEZ" DEDİRTEN BÜYÜK TÜRK MİLLETİ VE ONUN BAĞRINDAN ÇIKAN KAHRAMAN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ, DÜN ÇANAKKALE'DE OLDUĞU GİBİ, BUGÜN DE, ÇANAKKALE MUHAREBELERİNİ KAZANDIRAN YÜKSEK RUHA SAHİP OLARAK, ÜLKESİNE VE MİLLETİNE YÖNELİK HER TÜRLÜ TEHDİT VE TECAVÜZÜ BERTARAF EDEBİLECEK GÜÇ VE KARARLILIKTADIR.
BU DUYGULARLA, BAŞTA EBEDİ BAŞKOMUTAN MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE ONUN SİLAH ARKADAŞLARI OLMAK ÜZERE, KOMUTANINDAN ERİNE KADAR BU MÜCADELEYE İŞTİRAK EDEN BÜTÜN KAHRAMANLARIMIZI, ÖZGÜRLÜK VE BAĞIMSIZLIĞIMIZ UĞRUNA HAYATLARINI FEDA EDEN AZİZ ŞEHİTLERİMİZİ, EBEDİYETE İNTİKAL EDEN VE HAYATTA OLAN KAHRAMAN GAZİLERİMİZİ BİR KEZ DAHA RAHMET VE ŞÜKRANLA ANAR, BÜYÜK TÜRK MİLLETİNİN VE KAHRAMAN TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN BU ANLAMLI GÜNLERİNİ KUTLARIM... __________________ " IRKLARIN ÜSTÜNDE TÜRK IRKI "
Java Kurulum Bilgileri: 1. Güncel Java sürümünü indirebilmek için tıklayınız.
2. Karşınıza aşağıdaki resimdeki gibi bir ekran gelecek. İndirmeyi başlatmak için 'Begin Download' butonuna basın.
3. Windows XP SP2 kullanıcıları: Tarayıcınızın bilgi çubuğunun üst kısmında şu mesajın yer alıp almadığını kontrol edin: ' Bu site şu Active X kontrolüne ihtiyaç duyuyor olabilir: J2SE Runtime Environment 5.0 Update 6'. Bu mesajı görüyorsanız, Active X kontrolüne izin verebilmek ve Java kurulumuna devam edebilmek için bilgi çubuğunun üzerine tıklayın.
4. İndirme sürecini başlatmak için 'Install' a tıklayın.
5. İndirme süreci başlayacaktır. İndirme süresince, kalan tahmini süreyi belirten bir pencere açık kalacaktır. İndirme süresi, bağlantı hızınıza bağlı olarak, saniyeler içerisinde bitebileceği gibi bir buçuk saati de aşabilir. İndirme tamamlandığında kurulum süreci otomatik olarak başlayacaktır.
6. Kurulum sırasında ilk olarak, size standart ya da özel kurulum seçeneklerini sunan bir pencere açılacaktır. Kurulacak komponentler konusunda deneyimli ve bu komponentlere tamamen hakim bir kullanıcı olmadığınız sürece seçili olarak gelen Standart kurulum seçeneği ile devam etmenizi tavsiye ediyoruz. Standart kurulum seçeneğinin seçili olduğunda emin olduktan sonra 'Next' butonuna tıklayarak kuruluma devam edebilirsiniz.
7. Kurulum başarı ile tamamlandıktan sonra, karşınıza çıkacak 'Verify Installation' butonunu tıklayarak kurulumu onaylayabilirsiniz.
Etiketler: Java Kurulumu
Canim dedim sana canım, ah canımı aldın obur yarim! Sen yine'de üzülme, dayanamam sana, kıyamam....
İstanbul'da bir yarim var, gözbebeğim canım var, unutamadım seni aaaah! Kendimi unuttum...
Su gibi akar ömür, gençlik önüne set mi olur... Yakar sensiz yıllar, üstüme hayalin yağar, yağmur yağmur! Bilirim şimdi bensiz seni bulduğum yerdesin! Ne tadı varki ben olmadan anıların, adını bir ben bilirim, yeter! kimse bilmesin! İstanbul koydum ismini, istanbul acıları...
kürşat..
Bir insan gerçekte hiç görmediği birine karşı sevgi duyabilir mi?
"Sevgi beklentisiz ve çıkarsızdır" der Fromm..
Bu yazının amacı, İnternet' te yaşanan aşkların benzersiz olduğunu kanıtlamak değil. Sonuçta insanlar aynı insanlar ve ilişkilerin niteliğini belirleyen yine onlar.
Ancak söylemek istediğim, İnternet'in insana verdiği sınırsız özgürlük duygusu ve fantazileri gerçekleştirmek için mükemmel bir araç olduğu hissi.
Başlangıçta ve bazen asla bunun farkına varamıyorsunuz. Ancak bu duygu davranışları ister istemez etkiliyor. Ve siz bakıyorsunuz ki gerçek hayatta oynadığınız rollerden sıyrılmış gerçekte olmak istediğiniz insan oluvermişsiniz. Ve siz önce kendinize sonra da karşınızdakine karşı dürüst olduğunuz sürece ilişki gerçekten dürüst ve çıkarsız bir hale geliyor.
Artık olduğunuz gibi kabul edildiğiniz duygusuyla karşınızdakini olduğu gibi kabul etmeye başlıyorsunuz. Anlattığınız düşünceleriniz ve duygularınız o kadar içten, bir o kadar bakir ve el değmemiştir. Gerçek yaşamda olamayacak kadar hızlı yol almışsınızdır kısacık bir zaman içinde.
Karşınızdaki kesinlikle doğru kişidir, çünkü siz onunla konuşmaya devam etmektesiniz. Sabahlara kadar birlikte aslında hiç yaşanmamış bir yaşamı paylaşmaktasınızdır. Yıllardır baskı altına aldığınız dürüst tepkiler vermeye başlarsınız. Onunla birlikte olmaktan ne kadar çok hoşlandığınızı, onunla birlikte kendinizi çok iyi hissettiğinizi anlatırsınız.
Bu duygularınız karşılıklıdır ve aranızda önceleri beklentisiz bir dostluk doğar ve sonra bu yavaş yavaş sevgiye dönüşür. Siz belkide evlisinizdir ve belki karşınızdaki kişi gerçekte asla birlikte olmayı düşünmeyeceğiniz yaşta veya sosyal statüde olabilir. Ve hatta siz İstanbul' da ve sevgiliniz Brezilya' da olabilir.
Ne farkeder ki, ihtiyacınız olan sarılmak için bir beden degildir. Aradığınız ve istediğiniz, sizi sizin kadar iyi anlayan birine karşı duyduğunuz sevginin o, zaman ve mekan tanımaz sıcaklığıdır.
Bir elmanın bir yarısı siz diğer yarısı "o" dur.
Size "Bu rüyadan hiç uyanmasak" der, siz de ona "Bu bir rüya değil" dersiniz, rüya içinde bir gerçekliği yaşadığınızı bilerek.
Birlikte idealinizdeki evi bulur ve içini eşyalarla donatırsınız. Kocaman bir koltuğun üzerinde birbirinizin saçlarını okşar ve küçük sevgi öpücükleri kondurursunuz dudaklara.
Bilgisayarın soğuk ve soluk ekranı karşısında o öpücüğü hissedersiniz dudaklarınızda, ve gerçek olan hiç bir öpücük bu kadar derinden sarsmamıştır sizi daha önce.
Sonra; "sana tuhaf gelecek belki ama" dersiniz, "Seni seviyorum"...
Ekrandaki cevap mutlulukların en güzelini yaşatır size "Ben de seni seviyorum"
Sonra ne mi olur? Bilmem.. Bu sorunun binlerce cevabı var. Bu yazının konusu İnternet üzerinde yaşanan sevgilerin nasıl başlayıp nasıl bittiğini irdelemek değil. Sanal sevgileri bir masaya yatırıp psikolojik tahliller yapmak hiç değil. Sadece İnternet'te yaşanan "Sanal aşkların" günümüzde yaşanan bir çok aşktan çok daha gerçek olduğunu anlatmak.
Belki hayatınızın aşkını İnternet üzerinde bulabilirsiniz. Belki de bulamazsınız. Ama eğer o doğru kişiyi bulursanız, sakın
"Yarın bir başkasını bulurum" kolaycılığına kaçmayın.
Bulamayabilirsiniz.
Ona sahip çıkın ne pahasına olursa olsun !
Önceleri bir merhabayla başlayan sonsuzluğun bir sevgi örneği kimine göre bir hastalık. Kimine göre bir çılgınlık.veya gerçek sevgi sizce nedir hiç düşündünüzmü. Merhaba. Merhaba., selam nasılsın iyiyim sen nasılsın, çok iyi ile baslayan genelde sanal ziyaretler mailler mailin en sonunda SEVGİLER. İyi dilekler iyi düşünceler. Bir gün gelip pc ye sığmayan tatlı sohbetler, ve sevginin tırmanışa geçtiği adım adım ilerlemeler. Bu sevgi tam olarak karşılıklımı hayır deyil elbet.birisi biraz az diyeri bulutların üzerinde. Daha önceleri hiç tatmadığı zevk hoşnutluk (siz ne derseniz deyin artık) ve sanal sevginin sinsi sinsi gizemi. Tatlı tel muhabbetleri, güzel sevgi sözcükleri bazan yas bazan sevgi paylaşımı sanal aşkın ilk adımları. Geceleri derin derin düşünceler, akşamaı iple çeken gündüzün sıkıntıları, hepsi sanal aşkın sinyalleri. Öğle bir yere gelirsiniz ki artık deli olursunuz, akşam neler söylemeliyim nasıl davranmalıyım kafada yapılan planlar hep ama hep güzel düşünceler. Klavyenin tuşlarında saklı düşünce sevgisi sanal aşk aslında yeni arayış yeni umut sorunsuz aşk aranılan bunlar güzel düşünceler sorunsuzluk, resimler güzel cümleler sanal aşkın merdiven basamakları. Hiçbir zaman kavga yok mükemmel konuşmalar arasıra tartışmalar olsa da seni kırdımsa özür dilerim cümleleri dahada ilerleyiş. Bir düşünelim gerçek yaşamda bir çiftin sevişmesi örneği gibi, bir düşünce vardır eşden sevgili olmaz diye olmazmı acaba! ! ilişkinin dorukta kalması anlık bir olay, venüs tepelerini aşmak yıldızlı üçgen ziyaretleri zevkin en üstün den aşağıya doğru inişte anında başlayan sorunlar.veya baklavanın tadının hep aynı olması. Sabaha kadar sürmeyen tatlı bir yaşamın penceresi. Sorunlar, sorunlar Sanal aşkda bu böyle deyil ne kadarda dokunmak olmasa da yanında dokuna bildiğin birileri olduğundamıdır nedir, ilişki hep en üst seviyede dorukta. Onu orada tuta bilmek elinizde. sevgi ekranın arkasında hazır kıta. Ayrılma zamanı geldiğinde bile sevgiyle kal hoşca kal sevgimle.sözcükleri. Bu ortam o kadar güzeldirki karşınızdaki sanal olsada aşkınıza bir gün gerçek yaşamda oturalım buluşalım konuşalım desenizde ve her defasında red cevabı alsanızda sanal aşk devam eder.. Sayfalarda şiirlerde yazılarda bulduğunuz karşınızdaki insana montajını yaptığınız sevgidir bu. Korkarsınız sanal sevginin ilk buluşmada fiyaskoyla sonuçlanmasından bitecek korkusu sarar içinizi. gercekten seviyorsunuzdur aslında ama ya karşıdaki inanmazsa. Ömür boyu saklı tutmaya yemin bile edersiniz... Kurulmuş düzenleri yıkmak zordur.gemileri yakmak o kadar kolay değildir.Bütün bunları düşünmek zorundasınız. Dokunamadığım sevgi aşk deyildir sözleri gerçekmi dersiniz veya sizin aşık olduğunuz kişi bir gün gelir sanal aşkın sonu yok, bu durum bir hastalık diye bilir.o an dünyanız yıkılır. Ne çare ki sanal aşk da sevgi sonsuzdur karşınızdaki sizi küçümsese de. Çaktırmadan diktiğiniz fidanı sulamaya devam edersiniz ya bir gün fidan pc nin içinde patlayıp meyva verirse; umutlanırsınız.... Dua edersiniz sanalda olsa sevgilim yuvasında mutlu pc'nin başında beni unutmasın. Unutursunuz kendi içinizdeki fırtınanın aslında yüreğinizi kemirip gercek yaşamdan sizi alıp götürdüğünü. Olsun yinede sorunsuz sevgilerin en güzeli sanal olanı çünki sevgi sonsuz hiç bitmeyen... Bir tek kuralı olan asla ve asla buluşmanın olmaması gerektiği dokunmanın yasak olduğu koklaşmanın olmadığı aslında çok sevsenizde karşınızdaki insana bunun gerçek olduğunu hiçbir zaman anlatamadığınız yüreleri parçalayan .... SANAL SEVGİ... Sevgilerin kralı Hastalıkların en pahalısı.Yürek yarası. Gerçek olduğunu asla anlatamadığınız. Yaşamın Tatlı Rüyası.. En Kötüsüde ne biliyormusunuz SENİ SEVİYORUM Ama arkadaşım olarak Muhabbetleri.... Alıntı.....
Mrb. mrb Nbr iii u rd. Fatsa Asl pls. 28m bye İlk 15 saniye içerisinde arkadaşlık kurup kurmayacağınızı bu uydurma kısaltmalarla öğrenebiliyoruz… Ekranınızda yazılanların ne kadarının doğru olduğuna kanaat getirmeye ise 15 ayınız yetmez. Bu hafta üzülerek üzerinde durulması gereken bir konuyu siz değerli okuyucularımızla dertleşmeye açmak istedim. Arkadaşlık kavramını derinden sarsıntıya uğratan sanal bir ilişki oluştu. İlişki temelinin dayanağı; yukarıdaki ilk diyalog. Ülkemizde 2000 li yıllarda iletişim teknolojisi en ücra yerleşim yerlerine kadar girme imkânı buldu. İletişim teknolojisinde telefon ve bilgisayar başı çekiyor. Teknoloji; haberlerini bile takip edemeyeceğimiz kadar hızlı gelişiyor. Bir dostumla hasbi hal eyler iken kurduğu cümleyi anımsadım. Bana; beyaz eşya dükkânının önünden iki yıl önce vay be! diyerek sadece hayranlıkla izleyip geçtiği ve fiyatını bile sormadığı bir Televizyonu eskimiş model muamelesi yaparak evinde kullandığını söylemişti. 3 yıl önce çıkan bir cep telefonu modelinden kullanıyorsanız etrafınızdakilerin ilginç tepkileriyle karşılaşmanız muhtemel…Değişen teknoloji hayatımızın tümüne yansıdı. Özellikle de ilişkilerimize. Adını Sanaldaş koyduğum kavram arkadaşlıkların önünde büyük bir tehlike olarak duruyor. Gerçek arkadaşlık ve dostluk kavramı sarsıntıya uğradı. Bilgisayar kullanıcılarından hiç de azımsanamayacak kadar büyük bir kısmı sanal arkadaşlık ilişkileri içerisinde zamanını tüketiyor. Zamanı tüketmek diyorum. Zamanın büyük bir bölümünü hiç görmediğin ve söylediklerinin doğruluğundan şüphelendiğin birine bağlayıp gerçek hayattan kopmanın en masum tanımı bu olsa gerek. Günümüzde binlerce site binlerce sohbet ortamı sağlıyor. Basit bir hesapla Türkiye de bir günde bir sohbet sitesine 100 kisi bir saatlik sohbet yapmak için girse 100.000 kişi yani 100.000 saat yapar çok basit ve hiçbir veriye dayanmayarak sadece öylesine bir tahminle hesaplanmış olan ve hiç uğruna giden 100,000 saat. Bu ülkemiz için sadece istatistiklerden çıkardığımız genel bir kayıp. Nicelik yani. Bir de nitelik yönünden bakaşım.Ekrana ayrılan her dakikanın aslında sevdiklerimizden çalınan dakikalar olduğunu düşünmek ne kadar üzücü. Eşimiz annemiz babamız çocuğumuz ya da kardeşimiz ve yahut arkadaşımız…Dakikaları çalıp ekran karşısında verdiğimiz kişi bu dakikaları saydıklarımızdan daha çok mu hak ediyor? Şimdi kendimize gelelim. Özlemlerim var! diye bir mazeretimiz olabilir. Bana çok sıcak davranıyor ve beni anlayan bir tek o var da diyebiliriz. Sevdiklerimizden duymayı özlediğimiz cümleleri iki dakika içinde bizlere kolayca söyleyiveren kişilerin sohbetini sıcak bulup romantizm aramak: Karnı aç olan bir bebeğin ağlamasını gidermek için ağzına verilen emzikten karnını doyurma çabasına benzer. Bebeğin karnı bu emzikle ne kadar doyarsa; sanal alemde özlemini duyduğumuz içten sevgi sözlerinin ayak altına alınarak sıradan söylenişi bu denli duygusal ihtiyacımızı giderir. Ve beraberinde duyulması muhtemel suçluluk hissi de çabası…Peki hocam hiç mi faydası yok ilişkiler gelişiyor yeni insanlar ilişkiler yeni kazanımlarda bulunuyoruz diye geçiyor değil mi ? peki hocam diye geçiyor benim de içimden yeni kazanımlar uğruna kaybettiklerimiz… hiç mi zararı yok? SANAL DÜNYADA KAZANILAN ZANNEDİLEN HİÇ BİR SAAT GERÇEK DÜNYADA KAYBEDİLEN BİR ANI KARŞILAMAZ. ZAMANIMIZDAN KAYBEDECEK KADAR ÖMÜR ZENGİNİ DEĞİLİZ. EN BÜYÜK ZENGİNLİK BİLE HARVURUP HARMAN SAVRULURSA TÜKENMEYE MAHKÛMDUR.
Sayfa:
1 |
|
|
|