Çok kişi olmak istedi hayatımda... Telefon rehberime girdiler çıktılar, sonra cevapsız çağrılar arasında kayboldular... Ne hesabını Veremeyeceğim bir günüm oldu, nede vicdanımı lekeleyen bir geçmişim Ne hissettiysem onu yaşadım Birini severkende karşılık beklemedim Dostluğuma değer biçmedim..sevgime sınır çizmedim Bazen kırdım, bazende kırıldım hata insanlara mahsus dedim Affettim, Afdiledim ! Ben hiç kimseyi kaybetmedim sadece zamanı geldiğinde vazgeçmesini bildim..!!!
Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi? Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi? Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı? Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz? Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız? Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız? Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç? Ve siz onu hiç kokladınız mı? Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı? Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız? Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz? Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl? Çimlere uzandığınız oldu mu? Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç? Hiç suda taş kaydırdınız mı bu yıl? Kaç kez kuşlara yem attınız? Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı? Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz? Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı? Kaç kez mektup aldınız bu yıl? Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç? Kimseyle barıştınız mı bu yıl? Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez farkettiniz bu yıl? İyi bir yılın, bunlar gibi birçok "küçük şeye"e bağlı olduğunu hiç düşündünüz mü bu yıl? Yayılın çimenlerin üzerine..... Acele edin.... Er veya geç... Çimenler yayılacak üzerinize...
İçimde bir sıkıntı, kalbimde hüzün... Pencereme vuran yağmur damlacıklarını izliyorum, dalıp gitmişim uzaklara, derinliklere doğru bir rüzgarın seline kapılıp... Çok eski bir aşk hikayesi geldi aklıma, rüzgar ile yağmurun aşkı...
Dillere destanmış Kaf Dağının ardında rüzgarla yağmurun aşkı. Rüzgar deli gibi esermiş bulutlar biraz üşüsün ve yağmur gelsin bana diye. Yağmurun gözlerine vurgunmuş, masumiyetine ve saflığına vurgunmuş.
Yağmur her sabah dua edermiş. "Tanrım lütfen rüzgar essin bugün, ruhunu kalbimde hissedeyim, ellerini gözlerimde."
Tutkunlarmış birbirlerine ama ne rüzgar yağmura dokunabilirmiş ne de yağmur rüzgara. Ne zaman rüzgar ile yağmur biraraya gelseler sevdanın ateşi fırtınalar estirmiş onlara ve fırtınanın sonunda birbirlerine hiç dokunamayacaklarını düşünüp üzülürmüş yağmur, ağlarmış. İşte o zaman aşıkların yağmuru yağarmış ve sevdalılar el ele dolaşırmış yağmurun kalbinden gelen damlacıkların altında. Yağmurun hüzünlendiğini gören rüzgar kendini dalların arasında gizlemeye çalışırmış üzüntüsünü haykırmak için...
Ne zaman hafif hafif damlacıklar gökyüzünden düşmeye başlarsa, rüzgarın ellerini hissetmek isteyen yağmur gözyaşlarını akıtır yeryüzüne ve damlaların altında el ele dolaşan sevgilileri izler, kendini ve rüzgarı hayal eder onlara bakarak.
Ne zaman ağaçların arasında ıslık çalarak esmeye başlasa rüzgar, yağmurun üzüntüsüne kahrolur ve dalların arasında gizlenip çığlıklar atar. O çığlıkları duyan sevgililer daha da sıkı sarılırlar birbirlerine ve sarmaş dolaş sevgilileri izler buruk bir halde kendini ve yağmuru hayal eder onlara bakarak.
İşte böyle dillere destan yağmur ve rüzgarın aşkı. Ne zaman yağmur yağsa, ne zaman rüzgar esse kalpleri birbirleri ile kavuşur yağmur ile rüzgarın sevgililer gibi