REKLAM
EDilek
PROFIL   RESIMLER   BLOGLAR   MISAFIR DEFTERI   ARKADASLAR   FAVORILER   VIDEOLAR  
 


Gosterilen 1 - 9 arasi, toplam 9 Blog mevcut.


Aşkta Yarın Yoktur
Gönderme zamanı 09/03/2009 15:54:39

 Aşkta Yarın Yoktur...
 
Aşk bu dünyanın ölçüleriyle açıklanamaz sevgili. O ilkel bir acıdır, yaban bir ağrıdır. Gelir ve içimizdeki o çok eski bir şeye dokunur. Sonra bir perde açılır ve yolculuk başlar. Bu yolculukta artık para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular yoktur. Aşkın kendi gerçekliği vardır sevgili. İnsan bir başka ışığa teslim olur...

Aşkta yarın yoktur sevgili. Zaman ileri doğru değil, içeri, yüreklere, derinlere doğru işlemeye başlar. İnsan korkusuz olur, daha derinden anlamaya başlar, bilgeleşir. Hiç bilmediği sezgileriyle buluşur. Yükü çok ağırdır, kendiyle buluşmuştur. Hem dışındadır dünyanın, hem de ta ortasında.

Hindistan'da Ganj Nehri'nin kıyısında yakılan yoksul adamın hissettikleri de onunladır, yitirdikleri de... New York'ta, bir sokakta, kartondan kulübesinde yaşayan kadının çıplak yalnızlığı da. Her şey onunladır, ona emanettir sanki, ama o, çıldırtıcı bir yalnızlık içindedir yine de...

Aşkın kültürlü olmakla, bilgili olmakla da ilgisi yoktur sevgili, kanımıza karışan ilkel acı, o yaban ağrıyla hiçbir kitabın yazmadığı hakikatlere daha yakınızdır, inan...

Kim demişti hatırlamıyorum, aşk varlığın değil, yokluğun acısıdır diye. Belki de bu yüzden ilk gençliğimde, o yoğun âşık olduğum yıllarda, gözüme uyku girmez, dudağımda bir ıslıkla bütün gece şehri, o karanlık, o hüzünlü sokakları dolaşır, insanları uykularından uyandırmak isterdim. Uyanıp, içimde derin bir sızıyla uyanan o derin sancının acısına ortak olsunlar diye...

Aşk çok eski bir şeydir sevgili. Onun içinden o çileli çocukluğumuz geçer. Sevdiğimiz insanların çocuklukları da... Oradan üvey anneler, eksik babalar, parasız yatılılar geçer. Ve sonra aşk bütün bunları alır, daha da eskilere gider, hep o ilkel acıya, o yaban ağrıya...

İnsan bazen nedensiz yere umutsuzluğa kapılır. Kimselere veremez sevgisini, kimselere kendini anlatamaz, evlere kapanır... Bazen denizler, kıyılar çeker insanı. İnsan bu kapılmayı anlayamaz, oysa çok eski bir yerde yaşanmasından korkulup vazgeçilmez aşkların sızısıdır bu. Bu sızı, bu yenilgi mevsimlerle yıllarla devredilir başka insanlara... Bir insanın yaptığı bir hatanın tüm insanlara yayılması gibi...

İşte şimdi biz de sevgili, ya olmadık zamanlarda umutsuzluğa kapılıp, soluğu evlerde alacağız, ya da denizler, kıyılar çekecek bizi. Nasıl biz başkalarının korkaklığını taşıyorsak, başkaları da bizim korkaklığımızı taşıyacak, yenilgimizi, umutsuzluğumuzu...

Birazdan sabah olacak... Para, tarifeler, beklentiler, randevular, taksitler, iş, anneler ve korkular başlayacak... Bunlar varsa ve bizim için geçerliyse aşk yoktur ve hiç olmamıştır sevgili. Birbirimizi kandırmayalım...

Hadi güne hazırlan. Yaşadıklarımızı unutmaya çalış. Aşk bize güvenip verdiği büyüsünü, sırlarını, cesaretini, bilgeliğini ve o ilkel, o yaban ağrısını geri alacak. Bunlar olurken içimiz bir an çok üşüyecek, sonra geçecek...

Hadi, oyalanma birazdan yarın olacak...

Aşkta yarın yoktur sevgili...


Ask Neydi?
Gönderme zamanı 09/03/2009 15:47:42

AŞK NEYDİ ?
AŞK bana geldiğin gündü  Öpücük
AşK NeYDi? hissetmekti seni yüreğimin her köşesinde
yazmaktı seni yüreğimin en derinine
seni sevmekti AŞK...
çekip gitmek miydi?
bu yürekten gittiğin gündü.



AŞK neydi?  Öpücük
AŞK bana geldiğin gündü.
bir mayıs ayının ondokuzuyduAŞK...
bakışların sevda kokuyordu.
saatler AŞKa vuruyor
işte AŞK karşımda duruyordu...



AŞK neydi?  Öpücük
hissetmekti seni yüreğimin her köşesinde
nefes almaktı sonsuz seninle
kırmaktı ellerini tuttuğumda tüm saatleri
bulmaktı gözlerine baktığımda yalnız kendimi
işte AŞK gözlerimizde parlıyordu...
yazmaktı seni yüreğimin en derinine
çizmekti resmini gözlerimin önüne
yaşamaktı tüm sevda masallarını
kurmaktı beraber en güzel hayalleri
işte AŞK hayallerimin ötesinden bize bakıyordu...



AŞK neydi?  Öpücük
seni sevmekti AŞK...
aramaktı kendimi sende
ve hiç olmadığım kadar ben olmak bende.
isyan etmekti sensiz geçen her saniyeye
işte AŞK sevdamızı haykırıyordu...
AŞK neydi?
çekip gitmek miydi?
vurmak mıydı sırtımdan acımasızca?
kıymak mıydı sevgimize umarsızca?
cevap alamamak mıydı o taş kesmiş yüreğinden?
işte AŞK bana inatla susuyordu...



AŞK neydi?  Öpücük
bu yürekten gittiğin gündü.
günlerden sevda vurgunuydu...
kalbim AŞKın yorgunuydu.
saatler AŞKa susuyor
işte AŞK yitik sevdamıza ağlıyordu..
.


 
ALINTI


İÇİNDEN.DOGRU.SEVDİM.SENİ
Gönderme zamanı 03/28/2009 22:06:54

İçinden doğru sevdim seni
Bakışlarından doğru sevdim de
Ağzındaki ıslaklığın buğusundan
Sesini yapan sözcüklerden sevdim bir de
Beni sevdiğin gibi sevdim seni
Kar bırakılmış karanlığından.
Yerleştir bu sevdayı her yerine
Yüzünde ter olan su damlacıklarının
Kaynağına yerleştir
Her zaman saklamadığın, acısızlığın son durağına
Gül taşıyan çocuğuna yerleştir
Ve omuzlarına daracık omuzlarına
Üşümüş gibisin de sanki azıcık öne taşırdığın
Tam oraya işte, uçsuz bucaksız bir düzlükten
Bir papatya tarlasıyla ayrılmış göğüslerine yerleştir
Ve esmerliğine bir de, eski bir yangının izlerinin renginde
Saçlarının yana düşüşüne, onları bölen ikiliğe
Alnından başlayan ve ayak bileklerinde duran
Yani senin olmayan, seni bir boşluk gibi saran hüzne
Yerleştir onu bir kentin parça parça aklında tuttuğun
Kar taneleri gibi uçuşan
Ve her gün biraz daha hafifleyen semtlerine
Yerleştir bu sevdayı her yerine.
Ekledim ben tattığım her şeyi denizlere
Bildiğim ne varsa onlar da hep denizlerden
Sen de bir deniz gibi yerleştir onu istersen
Sevdayı
Ve köpüklendir
Ve yaşlandır ki işte kederi anlamasın
Ama dur, her deniz yaşlıdır zaten
Öğrenmez ama öğretir mutluluğu
Bizim sevdamız da öyledir, iyi şiirler gibi
Biraz da herkes içindir.
Ve gelinciğin ikinci tadına benzemeli
Var eden kendini birincisinden
Yani bir sevdayı sevgiye dönüştüren.
Ben şimdi bir yabancı gibi gülümseyen
Tanımadığın bir ülke gibi
İçinde yaşamadığın bir zaman gibi
Tam kendisi gibi mutluluğun
Beni bekliyorsun
Ve onu bekliyorsun beni beklerken.


Sensiz/Sessiz Harflerim
Gönderme zamanı 03/28/2009 22:04:56

Sensiz/Sessiz Harflerim


Bir resim çizdim gün batımında.
İçinde bir ben yalnız
Sen ise silik bir imza
İşte orda...

Sen beni bir de yazarken gör
Kaç kelime ağlar ki yazıldığı sayfada
Silgiye sevdalı kaç cümle gördün
Kaç kağıtta
İsmindeki sesli harflere takılıyor
Sessiz şiirler yazıyorum
Çığlık çığlığa
Bir yanı da ressam olan
Şair duygularımla


Umut avlamaya çıktım dün
Düş oltamla
Yem olarak ta seni kullandım
Sakın kızma
Sandalımın kenarında bir yarık
Seni istedim o an sonsuz bir denizin ortasında
Ve haykırdım en içten duygularımla
Al dedim al umutlarımı ön ödeme say
Kalanını müebbet taksitlere böl
Hayallerimle ödeyeceğim
Yeter ki o'nu ver bana
Oysa itibarını bile yitirmiş yürek
Ve ben halen bir başıma habersiz
Üzülmeyeyim diye de
Çaktırmamış bana uzunca bir süre

İtibarımızda mı yok ulan...
...İtibarımızda!

Bak bir aynam bile yok
Evin herhangi bir kenarında
Sensiz
Yani kimsesiz görünmekten korkuyorum
Ne yalan söyliyim
Ben bile korkuyorum
İhbar edemiyorum kendimi
Ve yakalayamıyorum seni suçüstü
Yokluğunda...


Ölü bir mevsim yaşıyor gönlüm
Mesela
Son bahar olmasına rağmen
Ağaçta ki yaprakların yarısı halen yeşil
Ve rüzgar serinletmiyor
Üstelik güneşte yakmıyor
Aslında o da benim üzerime neden doğduğunu bilmiyor


Her şeye rağmen halen içimde bir umut
Can vereceğin bir dünya seni bekliyor
Kapama gözlerini ne olur
Boğacak yoksa bizi bu karanlık düşler
Ansızın düşüvereceğiz sonsuz bir boşluğa
Ve tutunamayacak ellerimiz birbirine
Savrulmasın duygularımız
Hızla akan boşlukta
Boş duygulara...


Ve bir ihbar hazırlığında artık cümlelerim
Kabuk tutan acıları soyunuyorum
Yüreğim kapsama alanında

Bak ben bağırıyorum
Sensiz /Sessiz harflerimle

Duyuyor musun?


Ali Koç


SÜRGÜN ÜLKEDEN BAŞKENTLER BAŞKENTİNE
Gönderme zamanı 03/28/2009 22:02:21

Gelin gülle başlayalım atalara uyarak
Baharı koklayarak girelim kelimeler ülkesine
Bir anda yükselen bir bülbül sesi
-Erken erken karlar ortasında
Güneş dönmüş ışık saçan bir yumurta-
Bana geri getirir eski günleri
...Paslanmış demir bir kapı açılır
Küf tutmuş kilitler gıcırdarken
Ta karanlıklar içinde birden
Bir türkü gibi yükselirsin sen
Fısıldarım sana yıllarca içimde biriken
Söyleyemediğim ateşten kelimeleri
Şuuraltım patlamış bir bomba gibi
Saçar ortalığa zamanın
Ağaran saçın toz toprağını
Bana ne Paris'ten
Newyork'tan Londra'dan
Moskova'dan Pekin'den
Senin yanında
Bütün türedi uygarlıklar umurumda mı
Sen bir uygarlık oldun bir ömür boyu
Geceme gündüzüme
Gözlerin
Lale Devrinden bir pencere
Ellerin
Baki'den Nefi'den Şeyh Galib'den
Kucağıma dökülen
Altın leylak

* * *

Ölüler gelmiş çitlembikler sarmaşıklarla
Tırmanmışlar surlarıma burçlarıma
Kimi ırmaklardan yansıma
Kimi kayalardan kırpılma
Kimi öteki dünyadan bir çarpılma
İçi ölümle dolu
Dönen bir huni
Doğarken güneş
Kesilmiş ölü yüzlerden
Bir mozayik minyatürlerden
Dokunur tenimize
Soğuk bir azrail ürpertisiyle ay
Ve birden senin sesin gelir dört yandan
Menekşe kokulu sütunlardan
Komşu dağlardaki nergislerden leylaklardan
Gözlerine ait belgeler sunulur
Ey aşkın kutlu kitabı
Uçarı hayallere yataklık eden
Peri bacalarının yasağı
Gönlümün celladı acı mezmur
Bana bıraktığın yazıt bu mudur
Ölüm geldi bana düğün armağanın gibi
Senden bir gök
Senden yıldızlar ördüler
Ateş böcekleri
O gece dört yanıma
Ey bitmeyen kalbimin samanyolu destanı
Sen bir anne gibi tuttun ufukları
Ve çocuklar gülle anne arasında
Seninle güller arasında
Tuhaf bir ışık bulup eridiler
Çocuklar dağ hücrelerinde erdiler
Aramızdaki sırra
Bir de ay ışığında büyüyen fısıltılar
Gençlik monologları
Seni alıp kaybolmuş zamanın çağıltısından
Bana getiren
Yasamız vardı
Öfkeyle yazardın sen bir yüzüne
Ölür ölür okurdum öbür yüzünde ben

* * *

Senin kalbinden sürgün oldum ilkin
Bütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreği
Bütün törenlerin şölenlerin ayinlerin yortuların dışında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Uzatma dünya sürgünümü benim
Güneşi bahardan koparıp
Aşkın bu en onulmazından koparıp
Bir toz bulutu gibi
Savuran yüreğime
Ah uzatma dünya sürgünümü benim
Nice yorulduğum ayakkabılarımdan değil
Ayaklarımdan belli
Lambalar eğri
Aynalar akrep meleği
Zaman çarpılmış atın son hayali
Ev miras değil mirasın hayaleti
Ey gönlümün doğurduğu
Büyüttüğü emzirdiği
Kuş tüyünden
Ve kuş sütünden
Geceler ve gündüzlerde
İnsanlığa anıt gibi yükselttiği

Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Bütün şiirlerde söylediğim sensin
Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin
Seni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkıs'ın
Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin
Kuşlar uçar senin gönlünü taklit için
Ellerinden devşirir bahar çiçeklerini
Deniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberini
Ey gönüllerin en yumuşağı en derini

Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Yıllar geçti sapan olumsuz iz bıraktı toprakta
Yıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarında
Çatı katlarında bodrum katlarında
Gölgendi gecemi aydınlatan eşsiz lamba
Hep Kanlıca'da Emirgan'da
Kandilli'nin kurşuni şafaklarında
Seninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazında
Şimdi onun birdenbire gelen sonbaharında
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da
Ey çağdaş Kudüs (Meryem)
Ey sırrını gönlünde taşıyan Mısır (Züleyha)
Ey ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbi

Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Dağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağında
Köle gibi satıldım pazarlar pazarında
Güneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarında
Senin hayallerinle yandım düşlerin civarında
Gölgendi yansıyıp duran bengisu pınarında
Ölüm düşüncesinin beni sardığı şu anda
Verilmemiş hesapların korkusuyla
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim
Af dilemeye geldim affa layık olmasam da

Sevgili
En sevgili
Ey sevgili
Uzatma dünya sürgünümü benim

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır
Aşk celladından ne çıkar madem ki yar vardır
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir  vardır
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır
Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır
Senden ümit kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır

Sevgili
En sevgili
Ey sevgili


BENİ UNUTMA
Gönderme zamanı 03/28/2009 21:59:32

Bir gün gelir de unuturmuş insan
En sevdiği hatıraları bile
Bari sen her gece yorgun sesiyle
Saat on ikiyi vurduğu zaman
Beni unutma
Çünkü ben her gece o saatlerde
Seni yaşar ve seni düşünürüm
Hayal içinde perişan yürürüm
Sen de karanlığın sustuğu yerde
Beni unutma
O saatlerde serpilir gülüşün
Bir avuç su gibi içime, ey yar
Senin de başında o çılgın rüzgar
Deli deli esiverirse bir gün
Beni unutma
Ben ayağımda çarık, elimde asa
Senin için şu yollara düşmüşüm
Senelerce sonra sana dönüşüm
Bir mahşer gününe de rastlasa
Beni unutma
Hala duruyorsa yeşil elbisen
Onu bir gün benim için giy
Saksıdaki pembe karanfilde çiğ
Ve bahçende yorgun bir kuş görürsen
Beni unutma
Büyük acılara tutuştuğum gün
Çok uzaklarda da olsan yine gel
Bu ölürcesine sevdiğine gel
Ne olur Tanrıya kavuştuğum gün
Beni unutma..
 
                       Ümit Yaşar Oğuzcan


KELEBEK.KANADINDA.AŞK
Gönderme zamanı 03/28/2009 21:54:36

Zamanlar
Güneş ekilip, yıldız biçilen zamanlardı.
Hatırlıyorum...
Ya önce sen vardın yürek olarak içimde
Ya da aşk vardı önce
Gelip içimde kestiğin
Hatırlamıyorum...
Ben imkansıza dudak bükerdim
Sense halime gülerdin...
Olsun! O günlerde ben
Biraz mutlu biraz umutlu
Biraz içliydim
Doğrusu en çok da
Kelebeklerin kanadına işlediğin
Aşkından dertliydim...
Ama o zamanlar
Güneş ekilip yıldız biçilen
Zamanlardı
Aşk dediğin belki de
Geceye veda etmeyen bir ay.yıldızdı...
Türküler saklardın derinlerinde
Sazından kaçak...
Bilmezdin.
Ben görürdüm duyardım da
Sen bir kez olsun söylemezdin
Korkularını zaten
Kimselere vermezdin...
Ve böylece
Sen yağmura
Yağmur benim gözlerime hasret
Yaşardık...
Heyhat!
Hep ama hep
O imkansıza takıldın da sen
Ve belki de bu yüzden
Aşk gelip bizi sarsınca yüreklerimizden:
Ben ağlardım gözlerim gülerdi...
Sen gülerdin gözlerin susardı...
Şimdi ben
O zamanların renklerini unuttum.
Belki mavi, belki sarı, belki aktı...
Hatırladığım tek şey
Güneşle yıldız arkadaştı...
Bilenler bilirdi
Çok sevmiştik biz
Çok!
Ben gönlümden
Sen dilinden...
Ben unutsam da şimdi
Sen hatırlarsın.
Sesinde ufacık bir hüzün olsa
Ya da acıtan bir özlem gözlerinde
Bembeyaz gecelerinde gelirdim sana bu şehrin...
Gelirdim... Gönlümden...
Ve sen
Hoş geldin" derdin
Dilinden....
Kocaman bir çocuktum o zamanlar
Belli!
Dil nedir, gönül ne?
Anlamını bildiğim
Şüpheli!
Şimdi söyle bana!
Kaldıysa geriye ne kaldı?
Tek tarafı hesaplı bir sevda
Niyeti bozuk bir dava
Bir de
Sadece dağlara caka satan bir sema...
Ama ben bunların hepsini sevdim.
Şaşacak bir şey yok!
Dedim ya... Ben
Güneş ekilip yıldız biçilen zamanlardan geldim...
Sonraları
Belki de hiç gülmedim
Ve sen
Kelebeklerin ömrünün üç gün olduğunu
Hiç bilmedin! 
 
alıntı...


BAZEN INSAN.....
Gönderme zamanı 03/01/2009 16:49:34

Bazen insan, istemeden, bilmeden hayatında en değer verdiği kişiyi kırar. Bilirsiniz. Pişmanlığı fayda etmez. Geriye dönemez. Acı verir. İçi acır. Kırmıştır, kırılmıştır. Göze alamayacağı şey yok zannettiği bir dostluğu, bir sevgiyi belki bir birlikteliği parçalamıştır. Güzelim Çin vazosu kırılmıştır. Yapıştırırsın su sızdıracağını bile bile, Bakmaya kıyamadığın, artık yaralıdır. Ağlamak istersin, ağlayamazsın, Bilsen gözyaşların bir şeyleri tamir edecek, belki de seller akıtırsın, ama gözyaşları iyi bir yapışkan değildir, bu yüzden o yaşlar içinde erir gider. Kalbin acır, ama elinden bir şey gelmez. Yalvarırsın günlerce, belki de düne kadar varlığını bile reddettiğin yada sonsuz inandığın tanrıya, bir şans, ne olur bir şans daha diye. Sevdiğinin bir gülüşüne, bir nidasına, sana taktığı bir sıfata yerlere kapanmaya hazırsındır. Oysa o sessiz kalır. Sessizliği üstelik sessiz bir sessizlik değildir. Konuşur seninle, sohbet eder, seni, yaşamı paylaşır. Ama sessizdir işte. Anlarsın. Uzaktır, uzaklaşmıştır. Geri getiremezsin. Dokunamazsın. Bir mucize beklersin. Bir adım, bir gülüş, bir sıcaklık, tıpkı eskiden kalan ama eskimeyen bir yakınlık. Ve eğer içindeki çocuğu öldürmemişsen, belki o mucize gerçekleşiverir. Kırılgan ama eskisinden daha sağlam, yeni bir başlangıç yaparsın. Kimsenin kimseyi kırmaması ama kırarsa da yeni ve daha sağlam birliktelikleri başarması dileğiyle...

alıntı


Sen Ben, Ben Sen Olayim.....
Gönderme zamanı 03/01/2009 16:45:07

Ben Ciğerlerime Mayın Döşüyorum Sana Koşarken,
Sen Yoksun
Önce Bir Şiir İtiyor Dilimi Geriye, Adından Öpüyorum ve Geçiyor
Kim İnanır Buna Leyli?
Kaç Adam Sevdiğini Adından Öper?
Kaç Sevgili Adını Öptürmeyi Becerir?
 
 
Sana Adına Hayal Denen Bir Yalan Söyleyeyim Leyli
Sen Ben, Ben Sen Olayım, Gül Suyu Yağsın Bulutlardan
Varlığımızı Eritelim Be Leyli, Sesin Sesime Alaşım Olsun.
Sana Adına Hayal Denen Bir Yalan Söyleyeyim Leyli
Sen Ben, Ben Sen Olayım, Gül Suyu Yağsın Bulutlardan
Varlığımızı Eritelim Be Leyli, Sesin Sesime Alaşım Olsun.
 
 
Duydun Mu? Rüyanın Karesiydi Bu,
Hayalin Ölüsü...
Çünkü Herkesin Göğüne Gömülen Bulutlar Yok Bende
Çünkü Baktığını Çöl Gören Bir Deliyim
Çünkü Aklım Yok Bende, Kalbim Bende Yok
Kalbin Bende Yok
Yoksun
Arıyorum..
Eriyorum...
Kendini Nereye Sakladın Be Leyli?
 
 
Ellerimde Beynine Hançer Saplanmış Bir Adamın Resmi
Yoksun
Sağına Konduruyorum Yokluğunu,
Soluna Eğiyorum Yokluğunu,
İki Ucu Kendim Olduğum Bu Savaşta Ceset Olmaya Hazırım
Bir İyiliğe Var Mısın? Gözlerinin Beyazına Sarılayım
Çenemde Saçların Kırk Bin Düğüm Olsun.
 
 
Bizi Yazıyorum,
Aklını Gül Yağıyla Ateşe Vermiş Beni.
ve Az Kaldın Seni Yazıyorum
Ben İçinin Kılıncında ki Kanı Seven
Yani Hiç Kimse
Yani Bilmiyorum
Yani AŞK Nereye Kaldırdı Beni Bulamıyorum..
 
 
Ferim Kefensiz Artık
Afet Halinde Tenim
Tutkal Türküler Dinliyor Kırıklıkları, Ucuz Bir Sesle
Sonra Korkuyorum Rüzgârdan
Hiç Yerlere Pusuyorum
Burada Yokum, Orada Değil,
Kendimi Yedim Ben
Bitti Herkesliğim, Bittim Ben
Ölsem Hani, Hani Ölebilsem

CESEDİMDEN BİLE ANLAMAZLAR DÜNYAYI KATLETTİĞİMİ


 
 
ve Sen Duymadığım Cümlelerimin Öznesini Yüklenen
Olumsuz Sesleniyorum Ahrazlarına
Gelme!!
Acının Karnındaki Sancı Sensiz Ölesim Doğmakta
Gelme!!!
Saçlarına Sıçrayacak Yoksa Kalbimin Kanseri
Gidecek Kış Gözlerinden
Sel Altında Kalacak Sesin
Tekmelenecek Varlığın
Çıkacaksın Dünyadan...
 
 
 
Şiir: Ersin Dursun





*** SanalKahve.com 2008-2023 ***