REKLAM
BoRrEvEnGi
PROFIL   RESIMLER   BLOGLAR   MISAFIR DEFTERI   ARKADASLAR   FAVORILER   VIDEOLAR  
 



Görüntülenen 1 - 7 arasi, toplam 7 Yorum mevcut

Gönderen: BoRrEvEnGi
08/24/2011 17:57:18


BIZIMKISI BIR ASK HIKAYESI

Sizin için ne derece önemi var bunu bilmiyorum ama ben bu satırları
yazarken
gözümden damlalar akıyor klavye üzerine. Erkekler ağlamaz lafı bana
göre
değil. Ağlamaktan hiç utanmadım,duygularım,acılarım beni boğduğu zaman
hep
ağladım.Yine ağlıyorum... Sizleri tanımıyorum ama sizlerle paylaşmak
istiyorum.Lütfen;bu satırlara bir seven olarak sahip çıkın ve lütfen
yazılı
satırlar olarak geçmeyin. Okudukça yeryüzünde insanlar neleri yaşarmış
diyeceksiniz buna eminim. Bir memur ailenin en küçük çocuğu olarak
babamın
tayininin çıktığı bir köye taşındık.Huzursuzdum,okulumu bir köy
okulunda
okumaktansa ,şehirde medenice okumak istiyordum.kaydımı yaptırdı babam
okula.İlkokul 4. sınıftan başladım köy okuluna.Beni bir sınıfa
verdiler.Öğretmen köyde yabancı olduğumu biliyordu ve hangi sıraya
oturmak
istiyorsan otur dedi bana.Bir kızın yanı boştu sadece oraya
oturdum.Hayatımı
adadığım,gidişiyle beni bitiren insanla ilk o zaman tanıştım.İsmi
Altınay
idi.Çocuk yaşımda bile onun güzelliği beni çok etkilemişti.Masmavi
gözleri,gamze yanakları ile arada bir bana dönüp gülüşü,yanlış yazdığım
notlarımda kendi silgisiyle defterimdeki hatayı silmesi beni o minik
yaşımda
ona bağladı.O dönemlerde çocukça bir arkadaşlıktı. Zaman ilerledikçe
onsuz
tek saniye geçiremiyordum.ya ben onlara gidip ders çalışıyor, yada o
bize
geliyordu.Mükemmel bir paylaşımcıydı.Yüreğini,sevgisini,dostluğunu daha
o
yaşta vermişti bana.İlkokulu birlikte okuduk ve aynı sırada
bitirdik.Hep
onunla hep ona biraz daha alışarak. Ortaokula geçtiğimizde ailelerimize
rica
ettik ve bizi aynı okula yazdırdılar, hatta aynı sınıfa,hatta aynı
sıraya
oturmamız için babalarımız öğretmenlere adeta yalvardılar.Başarmıştık.
Yine
aynı sıradaydık.Geride kalan ilkokul dönemindeki iki yılda anladım ki
onsuz
hayat bana huzur vermiyordu.Yaşımız olgunlaştıkça o beni,ben onu daha
çok
seviyordum.Çocukça başlayan arkadaşlığımız sevgiye aşka dönüşmüştü
ortaokul
yıllarımız bitmek üzereyken.Şehir merkezinde.Ailelerimiz liseye
geçtiğimiz
sırada ortak bir karar aldılar.Buna göre tek ev kiralayacak ikimiz aynı
evde
kalacaktık.Annem de bizimle kalacaktı.Allah\'ım o karar bize
iletildiğinde
dakikalarca sarmaş dolaş kutlamıştık bunu.Ona aşık olmuştum.Aynı
duyguları o
da paylaşıyordu ve bunu fark eden ailelerimiz okul bittiğinde
evlendirelim
diye karar almışlardı bile.Ona tapıyordum artık.Haşa Allah\'a şirk koşar
gibi
günah işlercesine seviyordum.İlk elini tuttuğumda sakın bir daha
bırakma
demiştim. Yanakları kızarmıştı,utanmış ve başını önüne !
eğmiş,gülümsemiş ve
elimi sıkı sıkı kavramıştı.Artık her gün elele tutuşup okula gidiyor
okuldan
çıkarken elele dolaşıyor geziyor öyle gidiyorduk evimize.Arada bir
elleri
terler ve her terleyişte elini elimden kurulamak için çekerdi.Bunu her
yaptığında kızar elimi bırakma diye azarlardım,hep tamam tamam diyerek
gülümser ve hızla elini avucuma sokuştururdu. Her şey harikaydı,dünya
cennet
gibiydi gözümüzde.Yıllar akıp gidiyordu mutluluk içinde.Nihayet liseyi
de
bitirmek üzereydik.karne dönemi gelmişti.Karnelerimizi aldık hiç
kırığımız
yoktu.Sevinçle sarıldık birbirimize elimi tuttu.bunu kutlamak için bir
cafeye gidip cola içerek kutlayacaktık.Okulun az ilerisinden geçen bir
çakıl
yol vardı.Her zaman toz duman içinde olurdu.çakıllarla kaplıydı.O yolun
benim ve ölürcesine sevdiğim insanın ayrılmasında bu kadar rol
oynayacağını
bilsem hiç girer miydik o yola.Neler vermezdim o yolu yürümemek için.
Eli
yine elimdeydi,ansızın elini çekti,terlemişti yine eli.Sanırım dört
adım
atmıştım.Dönüp yine azarlayacaktım.Çünkü hem elimi bırakmış,hem de
geride
kalmıştı.Dönüp baktığımda Dünya başıma yıkıldı.Sanki gök kubbenin
altında
kaldım.yerdeydi ve yüzünden kan fışkırıyordu.ne yapacağımı bilemedim
üzerine
kapandım yüzüne yapışmış saçlarını kaldırdığımda hayatımı bitiren o
görüntüyle karşılaştım.Başı kesilmiş bir tavuk gibi
çırpınıyordu.Suratına
bir taş parçası bıçak gibi saplanmıştı ve bakmaya doyamadığım mavi
gözlerinden biri akmıştı.Suratının yarısı yoktu.Hırlıyordu bana bir
şeyler
demek istiyor kanla kaplı diğer gözünü temizleyerek bana bir şeyler
demeye
çalışıyordu.Yoldan geçen bir kamyonun tekerinin altından fırlayan bir
taş
suratına saplanmıştı.Ölürcesine bir aşkı,geleceğimizi kibrit
büyüklüğünde
bir taş parçasının bitireceğini bilemezdim.Donuk donuk hiç konuşamadan
yüzüne bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. Ellerini tuttum kaldırdım
başını göğsüme dayadı ve elimi sıkı sıkı tuttu.Akan kan ellerimize
damlıyordu.Yoldan geçen bir araba durmuş bizi seyrediyordu,hastaneye
yetiştirelim dediğimde kanlı olduğu için almadı ve kaçtı gitti.Kimse
arabaya
almıyordu.çevreme bakıp yardım eden demekten,ona dönüp seni
seviyorum,beni
bırakma,dayan demekten başka bir şey yapamıyordum.İki dakikalık bir
çırpınıştan sonra kucağımda öldü.Cennet olan Dünya 5 dakikada cehenneme
döndü.Tam dokuz yıl oldu onu yitireli.
Kendime olan güvenimi yitirdim.Artık kimseyi sevemem,kimsede beni
sevemez
korkusundan kurtaramıyorum kendimi.Bitkisel hayatta gibiyim.Tek elimde
kalan
bu net.bu net aracılığıyla sizinle paylaşmak istedim.Yitiren,ya da ben
yitirenle paylaşmak isteyen herkese elleri terlese bile ellerimi
bırakmamaları şartıyla elimi uzattım.Dost,kardeş,arkadaş ne olursanız
olun
ama elimi bırakmayın.Size sesleniyorum, elimi bırakmayın lütfen...


Bu yazıyı okurken sizinde eliniz terlediyse o zaman bilin ki sizde sevdiniz….
duygulandınız hatta ağladınız ama işte kader…



aşk hikayesi(çok acıklı):( hikayesini okudunuz.
Bu hikaye 282256 kez okundu.



.













Sık kullanılanlara eklemek istiyorum  Ana sayfam yapmak istiyorum    Tavsiye  iletişim  Reklam  Gizlilik sözleşmesi
Radyo Dinle - Canlı tv izle - Sohbet - Güzel sözler © 2003 Canim.net Her hakkı saklıdır.



Gönderen: BoRrEvEnGi
04/17/2011 16:07:31



Gönderen: BoRrEvEnGi
04/16/2011 01:20:14

Sevgi muhabbet kaynar, yanan ocağımızda,
Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda.
Hırslar, kinler yok olur, aşkla meydanımızda,
Arslanlarla ceylanlar, dosttur kucağımızda.

Madde karanlığı, akıl nûru;
Cehâlet karanlığı, ilim nûru;
Nefis karanlığı, marifet nûru;
Gönül karanlığı, aşk nûru ile aydınlanır.

Malım mülküm servetim, hepsi evde kaldı,
Eşim dostum akrabam, geçtiğim yolda kaldı,
Dostlarımdan birisi, benden hiç ayrılmadı,
Allah için yaptığım iyilikler bende kaldı.

Sensiz benim bir dem karara mecâlim yok,
İhsânını ta’dâ da imkânım yok.
Tenimdeki her tüy eğer dillense,Sevgi muhabbet kaynar, yanan ocağımızda,
Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda.
Hırslar, kinler yok olur, aşkla meydanımızda,
Arslanlarla ceylanlar, dosttur kucağımızda.

Madde karanlığı, akıl nûru;
Cehâlet karanlığı, ilim nûru;
Nefis karanlığı, marifet nûru;
Gönül karanlığı, aşk nûru ile aydınlanır.

Malım mülküm servetim, hepsi evde kaldı,
Eşim dostum akrabam, geçtiğim yolda kaldı,
Dostlarımdan birisi, benden hiç ayrılmadı,
Allah için yaptığım iyilikler bende kaldı.

Sensiz benim bir dem karara mecâlim yok,
İhsânını ta’dâ da imkânım yok.
Tenimdeki her tüy eğer dillense,
Binde bir şükrümü ifâya imkânı
Binde bir şükrümü ifâya imkânı



Gönderen: BoRrEvEnGi
04/16/2011 01:19:55

- Hararet nârda’dır, sac’da değildir,
Kerâmet sendedir, tâc’da değildir.
Her ne arar isen, kendinde ara,
Kudüs’te, Mekke’de, Hâc’da değildir.

Sakın, bir kimsenin gönlünü yıkma,
Gerçek erenlerin sözünden çıkma.
Eğer insan isen ölmezsin, korkma,
Âşığı kurt yemez, uc’da değildir.

Gönül kâbesine girmesin hülya,
Nefsine hakim ol düşme bed hûya.
Kirleri arıtan baksana suya,
Hep yüzü yerlerde, buc’da değildir.

Dostumuzla beraber, yaralanır kanarız,
Her nefeste aşk ile, yaratanı anarız.
Erenler meydanına, vahdet ile gir de gör,
Kırk budaklı şamdanda kırkımız bir yanarız.

Edeb, erkâna bağlıdır, ayağımız başımız,
Güllerden koku almıştır, toprağımız taşımız.
Soframızda bulunan, lokmalar hep helâldir,
Yiyenlere nûr olur, ekmeğimiz aşımız.

Erkek dişi sorulmaz, muhabbetin dilinde,
Hak’kın yarattığı her şey yerli yerinde.
Bizim nazarımızda, kadın erkek farkı yok,
Noksanlıkla eksiklik, senin görüşlerinde.

Hak’ka tâlib olan kişi, başka murâd isteme,
Dostun seninle beraber, başka vuslat isteme.
Bu dünya bir sofradır, arzular gelir geçer,
Eğer bizi buldun ise, başka murâSevgi muhabbet kaynar, yanan ocağımızda,
Bülbüller şevke gelir, gül açar bağımızda.
Hırslar, kinler yok olur, aşkla meydanımızda,
Arslanlarla ceylanlar, dosttur kucağımızda.

Madde karanlığı, akıl nûru;
Cehâlet karanlığı, ilim nûru;
Nefis karanlığı, marifet nûru;
Gönül karanlığı, aşk nûru ile aydınlanır.

Malım mülküm servetim, hepsi evde kaldı,
Eşim dostum akrabam, geçtiğim yolda kaldı,
Dostlarımdan birisi, benden hiç ayrılmadı,
Allah için yaptığım iyilikler bende kaldı.

Sensiz benim bir dem karara mecâlim yok,
İhsânını ta’dâ da imkânım yok.
Tenimdeki her tüy eğer dillense,
Binde bir şükrümü ifâya imkânı



Gönderen: BoRrEvEnGi
04/16/2011 01:12:54

- Allah ile gönül arasında perde yoktur.
- Oturduğun yeri pâk et, kazandığın lokmayı hak et.



Gönderen: BoRrEvEnGi
04/16/2011 01:11:21

Okunacak en büyük kitap insandır.
- İlim beşikte başlar, mezarda biter.



Gönderen: BoRrEvEnGi
04/16/2011 01:03:10

kim olmaktır.


Sevgi, kalblerin birbirine yakınlaşması ve rûhların ünsiyetidir.


Sıkıntıya düşmeden önce emniyet tedbirini alan kimse, ayağını sağlam yere basmış olur.


Sıkıntıya karşı sabır etmek, bolluk ânındaki âfiyetten daha efdaldir.


Söz ilâç gibidir. Azı faydalı, çoğu zararlıdır.


Sükût, sana vakar kazandırır ve seni özür dileme zahmetinden kurtarır.


Süse ve ziynete heves eden erkekler, vakıa erkektir; amma, mert değillerdir.


Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz. Lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi, asla affetmeyiniz.


Şek ,şüphe, yakîni bozar, îmânı yok eder.


Takvâ, dîni ıslâh, nefsi muhâfaza eder ve mürüvveti süsler.


Tatlı dili olanların dostları her gün biraz daha artar.


Tûl-i emel, fazla yaşama arzusu, serâb gibidir, bunu gören su sanıp aldanır.


Yalancı, sözünde suçludur, isterse delîli kuvvetli ve ağzı lâf yapan biri olsun.


Yaptığı günâh bir işle öğünmek, o günâhı yapmaktan daha kötüdür.


Yumuşak başlı olanlar; en sabırlı, derhal affedici ve en güzel huylu olan kimselerdir.


Yumuşaklık, durulmayı çabuk sağlar ve zor olan şeyleri kolaylaştırır.


Yumuşaklık, öfke ateşini söndürür. Hiddet ise öfke ateşini körükler.


Zulüm; ayakların kaymasına, ni’metin yok olmasına, milletlerin helâkine sebep






*** SanalKahve.com 2008-2023 ***