|
Gosterilen 28 - 33 arasi, toplam 33 Blog mevcut.
| Sayfa:
|
|
|
4 |
Şehrin kalabalık caddelerinde yürüyor yalnızlığım Merhameti namerd kelimeleri, eze eze... Gölgesine dudaklarından düşen geceler tutunmuş, Ayakları çıplak... çıkmaz sokaklarda sek sek oynuyor umutlarım Taş, sabrımın çizgilerini zorluyor.. Tek ayağım havada, seni fısıldıyorum bu şehre....
Biliyorum, Derin bir nefes almak cesaret istiyor... Alıp kendimi içime saklanasım var... Sana gitmek var bir de, senden gelmeden..... Susmak hep susmak....
/.. Ey aşk ! İklimi kayıp hangi mevsimin şarkısı ki bu çalan? Erken gelen isyanın, Gecikmiş öfkesinde kayboldum ben.../
Şimdi, Sesimi düşünceme saklasam, Sözüm üç noktanın boşluklarına sığınır kederinden, Dönmek kabullenmek demek, Reddetmenin tabiri caizi kayıp!
Bir başımayım eksilmelerin izdüşümünde... Alıp kendimi içime saklanasım var... Senden geçmek var bir de, seni bırakmadan.. Susmak hep susmak....
/.. Ey aşk ! Ş A R K I B İ T T İ G İ T B U R A D A N.../
TeKDeN .../
|
Dokunma!!
Gönderme zamanı 04/20/2013 04:09:53
|
Dokunma! Kabuk bağlamayan bu yaralar benim. Yüreğimi kanamasıyla kabullendim. İyileştiremezsin. Nefesindeki çıplaklığa çürük heveslerim olmadı hiç Kendimi sana ait hissettirmedin ki Bizi göstermiyor saatler… Elleşme! Kara çalarsın birikmiş düşlerime İncitirsin o berrak mehtaplı gecelere olan özlemi Öte dur hüsrana uğratırsın Şöyle bir kenarda kal, haylaz hisleri hoyrata kullanırsın Bakma öyle melez duruşuma, gizlenmekten silindi akça pakça görüntüm Konuşma! Kulaklarımı çınlatan sessizliğineydi hayranlığım. Suskun cümlelerindi çekici kılan. Sus sakın! seviyorumlu kelimeler kurma. O sırılsıklam sevebilme ihtimalleridir sana bağlayan. Billur çözülmezliğinde yaşadım sultanlığı Lal kalışınadır pervane oluşum Sağır duymazlığın kalsın yadigar. Ruhunu, tavrını sevdim yüreğin şöyle dursun Kimliğini sakla! Ben o el değmemiş yabanlığına yakıştırdım en vurgun halimi Senin uzak diyarlardaki yalnız duruşunu sevdim. Gurbetliğini bilerek teslim oldum. Sılayı dağ gibi sırtında taşımandan bildim asaletini Benim hayranlığım tanınmadık, yabancı kimliğinedir. İkimiz kalabalık oluruz. Aynı memlekette savruluruz. El kal yine… Söyletme! Sol yanımdaki duygular benim eserim. Söze dökemem. Çözülür hayat bağlarım, un ufak dağılırım. Kazandığım hiç olmadı, kaybetmekten korkarım Görünenden fazlası dile gelmesin Bırak kalsın öylece Ben hazan delisi, cilveli baharları hiç tatmadım Bırak yine kalayım divane
Geriye sağ kalan kalbim benimdir….
Bir eşi olmalı insanın.. Bakarken yüreğinin kabardığı, gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı aşık olduğu bir eşi olmalı.! Sabah gözlerini açtığında, yanında olduğunu görüp, şükürler etmeli Yaradana... Koklamalı saçlarını.. Uyuyan eşine şefkatle bakıp, usulca dokunmalı yüzüne, varlığını hissedebilmek için... Parmakları titremeli, incitirim korkusuyla. Sürekli çağlayan bir pınar olmalı gönlü,kramplar girmeli midesine,onsuzluk aklına geldikçe! Rüzgar onun kokusunu getirmeli, yağmur onun sesini... Elleri yanmalı ellerini tutabilmek için... Akşam onu görecek diye, pırpır etmeli yüreği... Kelebekler gibi olmalı insanın kalbi,Ayakları birbirine dolaşmalı heyecandan,eve dönerken eşi... Beklemek asırlar gibi uzun gelmeli... Yüzüne baktığında, konuşmadan anlamalı derdini, tasasını, öfkesini, sevincini, coşkusunu...
Güven duymalı, herşeyiyle... Başını göğsüne koyup, huzurla uyuyabilmeli, tüm düşüncelerinden arınmış olarak... Babası, abisi, arkadaşı, dostu, sırdaşı, anası, çocuğu olmalı... Şımarabilmeli yanında Kıskanılmalı zaman zaman da... Bir eşi olmalı insanın.. Sabah yolcularken işine,içi acımalı, daha yollarken özlemeye başlamalı.. Seni şimdiden özledim..! Akşam dönüşünü beklemeli sabırsızlıkla... Gözleri yollarda kalmalı ve kapıyı çalmadan açmalıaşkla karşılamalı,hasretle sarılmalı boynuna,özlemle koklayıp, öpmeli,yıllarca uzak kalmışcasına! Her günü bir başka güzel olmalı yaşamın, bir başka özel, bir başka soluklanmalı her anında... Verdiği hiç bir şeyin yeterli olmadığını düşünüp, kahrolmalı, daha fazla ne yapabilirim diye düşünmeli... Mutluluk saçmalı etrafına... Bir eşi olmalı insanın.. cennetten köşe almışcasına sevdiği,sakındığı, bakmaya kıyamadığı... Her bir hücresinden aşkın fışkırdığı, çölde okyanusu yaşadığı Bir eşi olmalı..!
Tan ağarmalarında Hüviyetime yazılı sevdalım Bu Gece Sarıl,Sımsıkı Sarıl Bana...! Seninle olmak, Senin olmak... Zamanların En ölmezini yaşamak istiyorum... Delicesine Aşk'ı yaşamak... Maviliklerde Seni bulmak... Ilık Nefesini sensizliğin vurduğu Dalgalarda hissetmek İstiyorum...
Sesinde demlenmiş Umutları Duymak... Avuç içlerinde bir çocuk gibi kıvrılıp senin yanında sonsuza kadar uyumak istiyorum... Düşlerimde seninle gökyüzüne kanatlanmak...
Gökyüzünü mutluluğa boyamak istiyorum... Bir yudum doyumsuz sevginle bana gelmeni istiyorum.
Bu gece sana ölesiye ihtiyacım var!
Gel usulca süzül penceremden... Soluksuz öp beni... Saçlarımı okşa saatlerce...
Sonra denizin mavisine bakar gibi bak gözlerime.. Güneşin kızılı gibi eri tenimde... Dokun parmaklarınla,dokun tenime...
Sevdanla sar sarmala beni... Aşkınla sarhoş olayım,dol bedenime...
Dokun gözlerime bakışlarınla... Oradan ruhuma gir Usul Usul... Sana sımsıkı bağlanayım dol yüreğime... Eğil kulaklarıma,fısılda nağmelerinle...
Gel yanıma... Bak açtım kollarımı sana... Gel dola kollarını boynuma... Sevgimi aşılayacağım Sana... özlemlerimi anlatacağım kulağına... Gel daya başını omuzuma... Koklamak istiyorum tenini doya doya...
Hissetmek istiyorum seni ruhumda... Gel!
Bu gece Beni Düşün teslim olmadan uykunun kollarına... ..Beni Düşün, yanında hissedercesine.
Bu gece her şey düşlediğin gibi olsun... Bu Gece Beni Düşün Yanında... Yatağına uzandığında... Bu gece Beni Hisset yanıbaşında... Sıcaklığımı duy arzu dolu vücudunda...
Bırak uykuların dağılsın...
Bu gece sarıl sımsıkı sarıl bana...
Her şeyi sınırsızca düşle... Birbirine karışsın her şey... Birbirine karışsın gerçekler,hayaller,düşler İle... Bu Gece Beni Hisset Yüreğinde...
Beni hisset teninde...
Bu gece beni düşün gecenin her saniyesinde... Nefesimin sıcaklığını duy yüzünde...
Yanağındaki kırmızılıkta bir başka seviyorum seni...
Aşkın ve hüznün mevsimidir sonbahar… Tutkuyu dindiren, Araya soktuğu hasretle aşkı sarartıp solduran bir mevsim.. Kayan yıldızların götürdüğü insanlar gibi dalından düşen her yaprak bir aşkı soldurur son baharda.. Ayrılığı, hasreti, hüznü yaşatır… Sarıdır sonbahar; serin ve sarı… Tıpkı ölüm gibi, tıpkı tükeniş gibi.. Gurbet gibi, çaresizlik, umutsuzluk, özlem gibi… Tıpkı tutunamayış gibi… ürkütücü, üşütücü, kahredicidir. Sona varmaktır sonbahar.. Yok olmanın sınırında tükenip bitmek… Zamanın telaşa kapılması, akşamların tez olması, sabahların nazlanması, takvimlerin son bulmasıdır. Ve gözyaşıdır sonbahar.. Doymamışlığın, kanmamışlığın, yetmemişliğin gözyaşı… Kendi gözyaşınla ıslanmanın çaresizliği, kendi yalnızlığında üşümenin hüznü,kendi içinde kaybolmanın dehşetidir…
Güneşi solmuş bir aşktır sonbahar... Her gününü kurumuş bir yaprak gibi yaşayan, ayrılığa, hasrete ve hüzne bulanmış bir aşk… Bülbülü güle müptela kılan şemsin etrafında dönen pervanenin varlık sebebi aşk... Yakan, eriten, yok eden, sonra yeniden yaratıp ölümsüz kılan bir aşk… Ve aşk; sona gelmişken sana gelen aşk…
Bir sonbaharda tanıdım seni.. Gökler ağlamaya hazırdı, yapraklar kurumuş ve her şey sararmıştı… Sarı; ayrılığın ve hüznün rengi, sarı; ürkek yüzünün, korku dolu bakışlarının rengi, sarı; seni karşıma çıkaran akşamın rengi, vuslatımın, mutluluğumun, sonumun ve baharımın rengi…
Sarı, solgun ve kurumuş bir sonbahardı seni karşıma çıkaran… Tutkusu dinmiş, ateşi sönmüş, devranı geçmiş bir sonbahar… Karanlıkta parlayan yıldız gibiydi gözlerin sonbaharda, Bir tek kalbin vardı ve dünyayı yalnız umudun tutuyordu ayakta… Aşk; ah aşk!…
Her şeyi var eden yüce kudret… Usta bir heykeltıraşın elindeki çamur gibi benliğimi yoğurup hamlığımı aldı, Yaşadığım bütün aşklar beni sana hazırladı. Kedere bulanmış bir sonbahar günü zaman aşka kavuştu, sarı aşka boyandı ve hüzün aşka dolandı… Aşk beni yaratıp varlığına bağladı.. Ey varlığıyla sarhoş eden sevgili!..
Sarhoşluğumu baki kıl… Gözlerinle kutsadığın gönlüm, her anımı seninle geçirmekten yücelsin… Seni severken sevmenin ve yaşamanın tadına varayım... Seninle olup seninle solayım, seninle doğup seninle öleyim, hep sende kalayım… Ey sevgili!..
Bil ki; başım sensin sonum sen, gecem sensin günüm sen, yazım, kışım, baharım… Son baharım sensin…
|
Aşka
Gönderme zamanı 04/20/2013 03:48:34
|
Dayanılması en zor acı değil belki ama Dayanması çok güç bu acıya..
Kaç kez SON deyip, ardından başlar insan eski hikayesine yeniden. Yine o gözlerde bulur gözlerini, yüreğini titreten o elleri tutarken bulur kendini, bir umutla. Bazen bir bakışla silinir öfkemiz, bazen bir dokunuşla. Kin ve nefret gider ama hep bir kırgınlık kalır geriye yarım kalan Aşk ' lardan. Ya sende tam bitmez, ya onda.. Hep yarımdır bir taraf sonlarda.
Yıllar sonra bile değdi mi yürek yüreğe, bir kucaklaşmaya bakar alevlenmesi Aşk ' ın. Tek hissedilendir kalp atışları, heycandan durabilir bile belki. Ve özlemin söylettiği o rüya gibi sözcükler... Yine bir sona yakalandığımızın ertesi can yakacak kelimeler.
'' Seni çok özledim, Kokunu bile özlemişim, Bu kez herşey farklı olacak, bir daha asla ayrılmak yok.. '' ve nice bahar getiren cümleler.
Kısa zaman sonra ayrılık çanları çalmaya başlar. '' Zaten olmayacağı belliydi, Bu zamana kadar olacağı varsa olurdu, Hiç sevmemişim meğer '' kışı bile utandıran aşk okları.
Evet ! Her SON bir başka kışı yaşatır insana. Her ayrılık bir ''dank'' sesidir kalbe. Her ayrılıkta biraz daha bağlanmış ayrılırız sevdiğimizden, biraz daha yıkılmış, hayata ve diğer insanlara biraz daha buz, biraz daha güvensiz..
Severek ayrılanlar vardır birde. İşte en kötüsü bu mudur ne ? Sevgi güç verirken sevilene, ezilir sevgisiyle ayrılığın eşiğinde. çok kez denemelerine rağmen hep bitmiştir ilişkileri. Kara bulutlardan kurtulamazlar hiç bir türlü. Hep iyi ayrılmışlardır duayla, dilekle. Sonunda bitmiştir beddua ile, ah ile.. Yoksa bitmiyordur BİZ olamayan o ilişki.
Sevmediyseniz bu yanmalar niye? Sen onun resmiyle uyuyorsun, o senin tişörtünle. İkiside çok seviyordur hala, hiç azalmaz Aşk denilen duygu iki buruk kalpte. öfkeler geçer kısa zaman sonra da kırgınlıktan gurur duvarı örülür ağlara. Beklerler bir mucize olmasını yana yana. Ne birinin dili varır ''Geri dön'' demeye, ne diğerinin gücü vardır dönüpte gitmeye.
Ahhh! Gözlerinde yok olduğumuz, kendimizi bulduğumuz çocuk kalpli adamlar! Nasıl biter bu çılgınlık ? Niye bu gurur, bu dargınlık ?
Aşk değilse bu acısı niye? Acısı var da Aşk ' ı nerede?
Şimdi avutmaz bizi ne bir resim, ne de şarkı..
Neden büyük konuşulur ayrılırken sanki. Bize de yemin ettirirler ''SON'' diyerek. Kimden, nelerden çıkarılır sızlanmaların acısı. Ağlamayı unutmuş gözlerimizden mi, ''SEN'' den sonra sevmeye kilit vurmuş gönlümüzden mi? Nasıl diner bu içimizdeki yangınlar, var mı bilen?
Ne kısa bir seyahat, ne uzunca bir tatil. Denediler olmadı herşey ona dair. İster cennete, ister cehenneme, kalbindeki geliyor seninle her yere. Sen nerdeysen ''O'' da içinde. Canın çok acıyor, biliyorum ! Biliyorum; Güzel Gözlün, Mis kokulunu çok özledin ! Burnunda tütüyor ama, gidemezsin yanına.. çok seviyorsun ama karşı koymalısın bu Aşk ' a.
Kazanmak için iki şansı vardır insanın! Ya tamamiyle değiştirecek kendini gerekirse, ya da serecek onurunu, gururunu yerlere sereserpe..
'' En çok birlikte uyuyamadığımız için üzülüyorum. çünkü belki de yapmak istediğimiz en güzel şeydi bu! Sarılarak uyuyamadığımız için üzülüyorum, uyuduğum zaman arkamı dönüp, sırtımı sana yaslayamadığım ve bunun üzerine beni karnımdan sıkıca çekip kendine yaklaştıramadığın için üzülüyorum.
'' Sen ilk uyu ki izleyebileyim'' cümlesini gerçekleştiremediğimiz için üzülüyorum. ''
TeKDeN
| Sayfa:
|
|
|
4 |
|