REKLAM
nevval
PROFIL   RESIMLER   BLOGLAR   MISAFIR DEFTERI   ARKADASLAR   FAVORILER   VIDEOLAR  
 


Gosterilen 154 - 162 arasi, toplam 969 Blog mevcut.


<< Ilk  < Onceki | Sayfa:  16 | 17 | 18 | 19 | 20 | Ileri >  Son >>


Bir Ben Yapamam Sensiz
Gönderme zamanı 02/20/2010 10:35:59

Çaresizim Çaresiz
Gönderme zamanı 02/20/2010 10:35:02

Çek Git Avazım
Gönderme zamanı 02/17/2010 09:13:02


 

Müspet bir zamansızlığın içinden çıkıp geliyor kanayışlı kelimelerim.
Her kelime bir kanayış oluyor cümlelerime.
Her cümlem bir bıçak yüreğime.
Ey yüreğim!
Yar/ıp geçmek istemezdim senden.
Kelimelerim Avaz’ımdan çıkıyor, elim ebhem bir yüreğin adeta…
Kesmiyor artık hecelerim kelimelerimi…
Nidalarımdan da çaldı Avaz’ım sesimi…
Ah yar! Ulaşmak isterken sana, kayboluyorum kalabalık bir “ses”in içinde. Efkar tüten bir hal karşımda!
Neyleyim yar, efkarı bile, sen olmadan? Neyleyim, naçar kalışlarımda “sen” küllerinden haykırılan susuşlarımı? Susuşlarım Avaz’ıma teslim olmakta… Yine debdebe içinde tüm ben’lerim.
Kurtar sendeki o ben’i!
Külünden geçmedi daha, Avaz’ım!
Geçmedi ben’deki o ben’den, yüreğimden!
Geçecektir Avaz’ım, ardında sürükleyerek kelimelerimi. Basacaktır külümü ruhuma.
Yar! Uzlet düşüyor payıma yine, “vuslat”ını özlerken…
Künc-i Seda’mda baş rol yine; Avaz’ımın. Rolleri değiştirerek Seda’m Uzlet olacak; Künc-i Uzlet selam verecek yüreğime sancılı hünerleriyle(!)…
Biliyorum nadim bir kimlik yamayacak sessizliğim, ruhuma.
Ama gecikmiş bir zamanın zamansızlığında ben yine göreceğim o yırtılan aşk’ı! Galeyan edecek bakışlarım; ama naçar’lığım bir kez daha rol oynayacak sahnede. Firari bir hayatın sahnesinde baş rolü oynayacak, yine Avaz’ım…
Susmalıydın ey Aşk!
Susup da Avaz’ıma meydan okumalıydın.
Bir zulmetin pençesinde yaşamalıydın belki de, aydınlığı hakkedercesine…
Her ses’e bir “sus” kondurarak münadi bir kimlik yamamalıydın.
Nidalarından süzülmeliydi sukutun…
Olmadı Aşk! Yenemedin Avaz’ımı!
Faili meçhul bir aşk’a gebe yüreğim!
Muhtemel bir müddet doluyor gözlerim.
Zamansızlığın an/sızlığında haykırmak için can atıyor susuşlarım!
Heyhat!
Ketum dönüşlerle kanıyor yine kelimelerim.
Ey Aşk!
Hayatımın son mukaddimesine mi ortaksın?!
Vazgeç artık müdir’likten! Avaz’ım seni ben’den çaldı da saçtı yalnızlığıma.
Şimdi toplamaya mecalim yok Aşk, seni bana…!
Avaz’ım! Beter ettin beni.
Yoktun ki sen müfredatımda.
Nerden çıkageldin de sen, cüret edebildin ben’i ben yapanı anlatmaya?!
Münkir bir geçmişin var senin, nedir bu hassasiyet(!) ?
Nedir bu çaba, “sus”ları yok etmek için?
Her düş/ümde vurgun mu edeceksin sus’maları?
İlticalarım bile kaçmakta sen’den…
Aşksa…
Sevdiğimse…
Yapma bunu bana!
Hicran’a düşürme düş/ümü…
Çehremden uzaklaştırma aşk’ın sancılı nefeslerini…
bırak ben’i bana.. kavrulayım sus’lu haykırışlarımla!
Sussssssssssssssssssssssss…!!!
Çek git Avaz’ım! Kafi gelmedin ben’i ben yapanı anlatmaya…!
Beter ettin ben’i! Geri ver sukut şuramı…
Susuyorum inadına sen’i sana,
delicesine…



Baha - Siyah Aşk
Gönderme zamanı 02/17/2010 09:11:53

 



Söylemek istemezdim ama
Yüreğim acıyor söylüyorum






Yoruldum ben bu siyah aşktan
Gönlünden firar ediyorum






Hoşçakal

baharıma kış olan
Gözlerime yaş vuran
Sevgiye ihanetim hoşçakal





Sessiz vurgun vuranın
Sen en büyük yalanım
Hoşçakal





Haram etmedim sana hakkımı
Mutlu olmanı diliyorum
Yaktıysan sevdamın canını
Sana beddua etmiyorum



Etiketler: Nevval


Sevgiliydi Ve Gidecekti
Gönderme zamanı 02/17/2010 09:10:17

 

Bir gün gidecekti
yanık kozalarıma bir tane daha ekleyecektim…

o gidecekti.
O yüzden bilsin istemedim.
Ne içimi sancıtan,
bakışlarına yüklediğim anlamı
ne de yüreğimi yüreğine yasladığım o baharı,
bilsin istemedim…
gidecekti,
içime basa basa terk eyleyecekti,
‘canım’ dese de ‘cananını’ içinde taşıyacaktı.
Yüklemsiz yolcuklara çıkacaktı sevgili,
öznesini Haliç’e bırakıp gidecekti.
Bilsin istemedim,
desem zamansız sevdalar büyüyecekti içimde,
büyük bir ihtimal yaşayacaktık en alını sevdanın,
desem eflatun gölgelerle yeşerecekti aşk.
İhtimal ya, Atilla İlhan’ın Pia’sı gibi olacaktım.
aşk tahayyüldür diyecektim ve başladığı yerde bitecekti.
Müptelası olduğum o mistik düşlerimden yara alacaktım
hem de en morundan
ve o yarayı yok etmek için kısa mesafelerde yolculuk yapacaktım, bir limana varacaktım,
renksiz gölgelerin peşinde
onu kovalayacaktım.
Bir yan flüt sesi duyduğumda sevdama yenik düşecektim,
öyle en alından gülecektim,
gözlerime oturttuğum Haliç’le "gitme" diyecektim
ama o gidecekti,
fonda bir yan flüt sesiyle…
sol yanım sızım olacaktı.
Hiç beklemediğim bir anda bir gün yanıma oturdu…
Biz ikimizdik.
Anlamış gibi baktı göz bebeklerime.
Gözlerimin yeşilinde aradı sevdanın alını.
Diyemedim,
ama yüreğimi yüreğine çoktan yaslamıştım.
İzinsiz. Aşkta izin aramam ki ben sevgili.
O da yüreğini bana verdi.
Ama diyemedi ki ‘ bu yolculuğa birlikte çıkalım.’
Ama ben o yolculuğa çoktan çıkmıştım,
elimi eline verdim…
ve kısa metrajlı bir film başladı…
o kendini anlattı,
ben susmanın erdemlik sayıldığı bir öğretiyle dinledim.
En çok vapur yolculuğunu severdi vapura bindik,
içimden en sancılı şarkıları dinledim,
içimin sandığından tek tek çıkarıp…
bu yolculuk hiç bitisin istemedim.
‘karaya varmayalım sevgili olur mu’ dedim içimden utanarak. Duymadı.
Biz ikimizdik bir vapur yolculuğunda.
Film(mimiz) karaya vardığında bitecekti ya,
camdan maviye baktım yaklaşıyorduk,
içime bakıp bakıp ona yaslandım,
içine almak istedi ama başkaları,
‘başkaları’ diyordu, biliyorum…
sesine vermese de bu cümleyi duyuyordum.
Sevgiliydi ve gidecekti.
Vapur karaya yanaştı
hatırlayıp hatırlayıp
yanaklarıma tuzlusu dökeceğim an geldi,
film bitti.
Diyemedi, suskular biriktirdi heybesine,
gözlerime yalancı baharlar yükledi.
Sessizce ‘hadi’ dedi.
Ben göğsüne yaslanıp ağlamak isterken o gitti.
Yanımı yanına verdim ‘hayır’ demedi.
Ama gitti.
Bir başaksını taşıyordu içinde sevgili,
söylemese de suskularına asmıştı onu.
Bindiğim bütün salıncakların ipine astığım aşk gibi…
Tanımlayamadığım gülüşüyle yanımda oturuyordu.
Beni dinlemek istedi bakamadım sevgiliye,
hala filmi düşünüyordum,
neden karaya vardık sevgili.
Tekrar sordu ‘hayat nasıl gidiyor’:
sığ bir soruydu anlamlar yüklemeye çalışmadım.
Hala ikimizdik, en yakınımdaydı,
elimi uzatsam tutar mıydı sevgili…?
uyanıverdim sonraya,
eflatun düşlerimi içimdeki mezara gömdüm.
Filmin bazı karelerini yok saydım.
Sorunun cevabını almak isteyen sevgilinin yüzü yüzümdeydi,
ne dememi bekliyordu ki,
‘hayat mı’ dedim gülümsedim.
Anlamıştı iç cebime iliştirdiğim hüzünlerimi.
Ben film gibi son bekliyordum içini toplayıp gitmesini ama hala yanımdaydı sevgili.
Yüzüne baktım,
masum bir kent soyluluğu taşıyordu.
‘ama’lı cümleler geçiyordu gözlerinden.
İçinde ‘doğusu’nu bekleyen kırıkları vardı.
Ortak edemedi beni kırıklarına.
‘hadi’ dedi filmdeki gibi, ayağa kalktı, ‘doğusu’na gidiyordu.
Beni yanına almadı, ‘canım’ dedi ‘cananını’ geçemedi.
zaman affetmeyecekti ya niceleri gibi,
askıda bırakacaktık bu aşkı ve hep hatırlayacaktık,
bir muammanın peşinden neden koştuğumuzu…
Karaya varmıştık.
Parmakları parmaklarıma kavuşmadı sevgili’nin…
parmağında ‘doğusu’nun izi vardı kavuşamadı,
bildik aile terbiyesinin öğretisini taşıyordu,
suçtu kimilerine göre bu suça ortak etmedi.
gitti sevgili..
diyemedim, yüklemsiz bir yolculuğa çıktı,
öznesini sulara bırakıp.
İçinin ‘doğusu’na gitti.
Şimdi hangi yolculuğa çıksam,
iç cebime iliştirdiğim hüzünlerimden alıyorum.
Ne zaman bir şiir yazsam ‘sevgili’ye diye not düşüyorum.
Ama soramadım sevgil’ye,
kırıklarını öğrenemedim sevgilinin.
‘Sol yanın acıdığı için’ diyemedim
biliyorum ama sol yanını nerde acıttığını bilmiyorum.
‘doğu’da mı acıttın,
yoksa giderken geride bıraktıkların mı acıttı.
Yüreğimi yüreğine yasladığımda
içine söz geçiremediğin o an mı acıdı.
Ne zaman sevgili?
Benden duyamadıkların mı
yoksa senin söyleyemediklerin mi acıttı…
‘yaşamına ‘katık’ yapmadığın şimdi mi sevgili’
nerdesin yüreğinin en doğusun da mı?
Eflatun gölgelerin kaldı bende…
‘hadi’ bu kez ayrılık için değil,
yanını yanıma vermen için,
‘Hadi’ en ‘Doğu’ yanınla sev beni

Etiketler: Nevval


Hep o şarkıdan ötürü sevdim bahçendeki sardunyaları,
Gönderme zamanı 02/17/2010 09:08:46
Her solukta ciğerimi yakıyor sensizlik. Issız tanıdık bir
karanlıkta sıkışıp
kaldım kurtar beni.
Acımasız günler dolanırken boğazıma bana kaldı
suskun hüzünler.
Gecenin gölgesinde kamaşırken içim soğuk güz nefeslerini
attım dudaklarımdan.
Rüzgarına sokulurken usulca daha da derine saplandın
yar.
Çift kapılı bir yalnızlıkken yaşanan kapalı
pencerelerden sızdı aydınlığın.
Ateş bastı her yanımı.
Gözlerimi diktim yıldızlara söktüm korkularını yüreğinden.
Yoklukta yankılanırken sesim hüzün gözlerim sana emanet.
Hayatın özünü usulca bıraktım kirpiklerinin arasına
aydınlığın olsun yar.

Aşkın zehirinde.
Dalga dalga güz'düm
Lakin Hüzünler
Beni bıraktılar
Umutlar
Kal dediler öz'üme.
Tabii kalırım dedim.
Toprağa verdim gitmeleri
Gözüm değdiğinde gözüne..


Yüreğim yeniden çarpmaya başladı.
Karartılar dolaşırken içimde sevdalı bir yağmur büyüdü
gözlerimde. Rüzgarda savrulan kurumuş yaprakların sesi
geldi bahçeden. Damlalar okşuyordu güzelliklerini.
Eteğimdeki çiçekler açtı avuçlarında. Hüzünleri yatırdım
sonbahara seni beklemeyi öğrendim yar.

Hadi kalk dedi yapraklar.
Elimi uzattım beyaz gecelere.
Kanadı düş kırıntıları.
Cümleler sabırla kuruldu
Yağmur birikti soru işaretlerinde.
Kımıltısız durdu sular dipsiz kuyularda.
Hayatın tam ortasında.
Sevda fısıldadı kulağıma.
Hükümsüz gelişleri giyindim..



Hep o şarkıdan ötürü sevdim bahçendeki sardunyaları.
O bahar o son sardunyalar ah yar… Ah… Az çekmedim
kahrını sevdanın.
Damla damla biriktiğim düşlerim kırıldı örselendim acıların
alazında.
Dönüp dolaştı gece gurbet vapuruyla
Eskimiş bir iskele gibi yanaştı yıldızlara.
O güzel ellerinde ölümüm duruyordu.
Uyuyordu nehirlerin yatakları.
Öksürdü gece kesik cümlelerde.
Yıldızlar şahitti.
Gün uyandı yüreğimin kudretiyle.



Işıklar çağırdı söylenmemiş sözlerimi. Çizgilerle güzelleşti
yüzüm yıllar geçtikçe.
Gölgelere değmeden gezindik.
Kesik bir türkünün kanamalarında dinlendik.
Bir elimde heyecanlar diğeriyle eyvallah'ımı
koyuyorum sol yanıma.
Heyecanımın elinden tutarken sen bahçedeki sararmış
yapraklar sevda dansına durdu.
Bu hazan sarısı ne güzelmiş meğer istemem bundan gayrı
mavileri gecenin kör karanlıklarını istemem yar.
Denizlerin ardında bizi bekler ıssız adalar..


Yokluğun içinde üşüyerek yürüsen de ısınma başka ellerde.
Kaldır yakalarını bırak bembeyaz nefesini hafiften
gözlerini kapat ve kanayan ellerini satırlarıma uzat.
Her liman birbirine benzese de yarenlik et martılara.
Rüzgarla söyleş özlemin en koyu deminde.
Sevdanın gece nöbetine yazıl gönüllü.
Gözlerimin ışıklı kahvesinde sabahla.
Gözlerim yüzünden umutlara sarıl.
Sol cebindeki resmime soluk ol yolunu kesse de karanlık
pusular bir şarkı tut alevler içinde.
Adı yitik sensizlikler içinde kalsam da öksüz bırakma
öykülerimi..


Bana kendini göster felaketim başlamadan.
Ay büyüse de kanayan dudaklarımın alevine dokun
bu ürkütücü sessizliği topla gecelerimden.
Yüreğime süzülen alacakaranlıklardan kurtar beni yar.
Yıldızlar gibi uzan hüzün karası geceme
Güneş gibi ak içime sevda gözlüm.
Yırt karanlıklarımı kanat eremediklerimi.
Kader ol dolan saçlarıma.
Kent uyurken yüklen tüm suçları.
Dökül gül yapraklarıma çiğ çiğ.
Gözlerimin ışıklı kahvesinde sabahla..


Etiketler: Nevval


GeL Son Defa SarıL Bana...
Gönderme zamanı 02/17/2010 09:07:21

-












Uzakları özluyor gözlerim bu günlerde


Kaçıp gitmek zamanı geldi ne olur beni anla


Ve sakın bir şey sorma sadece


Gel son defa sarıl bana


Dönemem belki bir daha gidiyorum buralardan


Gidiyorum uzaklara


Sığınacak bir liman olmadı uzaklarda


Söyleyecek tek bir sözüm yok ne olur beni anla


ve sakın bir şey sorma sadece

Gel son defa sarıl bana


Dönemem belki bir daha gidiyorum buralardan

Gidiyorum uzaklara...


(aLınTı)



Etiketler: Nevval


Yollarıma sıradaglar sıralandı
Gönderme zamanı 02/16/2010 12:02:59

 

 

Etiketler: Nevval


Söylemeyin ((Mikael & Demet Tuncer))
Gönderme zamanı 02/15/2010 09:43:13

 

 

 

 

 


_________________

Etiketler: Nevval




<< Ilk  < Onceki | Sayfa:  16 | 17 | 18 | 19 | 20 | Ileri >  Son >>



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***