|
Gosterilen 10 - 18 arasi, toplam 22 Blog mevcut.
| Sayfa:
|
2 |
|
|
“Kararlı”
Gönderme zamanı 07/23/2014 01:40:04
|
Ve bilinsin ki;
Kadın..
Karşısına tüm dünyayı alırken
Yanında yalnızca
Tek bir adam ister..
Öyle çok detaylı değil
Yalnızca “kararlı”
Biliniz ki;
Kadının solundaki boşluğa oturursa biri
Dünyadaki erkek sayısı bire düşer... ************************** (Ama ne olur sakın bir Kadını Gönülce, Gözce, Dilce, Ruhça, Kırmayın)
Öyle sabah uyanır uyanmaz yataktan fırlama
Yarım saat erkene kurulsun saatin
Kedi gibi gerin ohh ne güzel yine uyandım diye sevin..
Pencerini aç yağmur da olsa fırtına da olsa nefes al derin derin
Yüzüne su çarpma adamakıllı yıka yüzünü serin serin Geceden hazır olsun yarın ne giyeceğin Ona harcayacağın vakitte bir dilim ekmek kızart Çek kızarmış ekmek kokusunu içine Bak güzelim kahvaltının keyfine.. Ayakkabıların boyalı olsun kokun mis Önce sana güzel gelsin aynadaki siluetin Çık evinden neşeyle karşına ilk çıkana gülümse aydınlık bir gün dile Sonra koş git işine dünden önceki günden Hatta daha da eskiden yarım ne kadar işin varsa hepsini tamamla Ohhh şöyle bir hafifle Bir güzel kahve ısmarla kendine seni mutlu eden sesi duymak için alo de Hiç işin olmasada öğle üzeri dışarı çık Yağmur varsa ıslan güneş varsa ısın hatta üşü hava soğuksa Yürü yürürken sağa sola bak öylesine değil görerek bak Çiçek görürsen kokla köpek görürsen okşa çocuk görürsen yanağından makas al.. Sonra şöyle bir düşün kimler sana yol açtı sen çok darda iken kimler seni ferahlattı hani kapını kimsenin çalmadığı günlerde kimler kapını tıklattı? Ne kadar uzun zamandır aramadın onları değil mi? Hadi hemen uğrayabilirsen uğra arayabilirsen ara Hatırlarını sor öyle laf olsun diye değil kucaklar gibi sor.. Bu sadece onların değil senin de yüreğini ısıtacak yüzünde güller açtıracak.. Günün güzeldi değil mi? Akşamın da güzel olsun.. Yemeğin ne olursa olsun masanda illaki kumaş örtü olsun.. Saklama tabakları bardakları misafire, sizden ala misafir mi var bu dünyada Ailecek kurulun sofraya öyle acele acele değil vazife yapar gibi hiç değil Şöyle keyife keyif katar gibi lezzete lezzet katar gibi eksik bıraktıklarını tamamlar gibi tadına var akşamının.. Gece evinde dostların olsun Sohbet mezen kahkahan içkin olsun.. Arkadaşım hayat bu daha ne olsun? Ama en önce ve illa ki sağlık olsun!
Önemli olan, ne satın aldığınız değil, ne inşa ettiğinizdir.
Önemli olan, ne aldığınız değil, ne verdiğinizdir.
Önemli olan, başarınız değil, taşıdığınız anlamdır.
Önemli olan, öğrendikleriniz değil öğrettiklerinizdir.
Önemli olan, doğruluk, dürüstlük, fedakarlık, merhamet ve cesaretle attığınız her adımla başka yaşamları zenginleştirmiş olmanızdır.
Önemli olan, yetenekleriniz değil, karakterinizdir.
Önemli olan kaç kişi tanıdığınız değil, siz gitttiğinizde ebedi bir yoksunluk hissedecek olan insanların sayısıdır.
Önemli olan, hatıralarınız değil, sizi sevenlerin kalbinde yaşayacak olan hatıralarınızdır.
Önemli olan, ne kadar uzun süre hatırlanacağınız değil, kimler tarafından ne şekilde hatırlanacağınızdır. Önemli bir hayat yaşamak rastlantıyla olmaz.
Önemli olan, koşullar değil seçimlerinizdir.
İnsanlar ikiye ayrılırlar:
Başkaları için yaşayanlar,
Başkaları sayesinde yaşayanlar.
Sorun olanlar, çözüm olanlar…
Ümit kıranlar, ümit verenler…
Dert üretenler, deva üretenler…
Şikayet edenler, çare bulanlar…
Aynı havayı soluyan,
Aynı sıkıntıyı yaşayan,
Aynı sevince ortak olan iki insandan biri dert küpü olur çıkar, diğeri deva küpü.
Biri şikayet üretir, öbürü çare.
Biri yük olur, öbürü yük taşır..
Çevremizden biri sorulduğunda, farkında olmadan kategorize ederiz.
Örneğin, “Tanırım” deriz, biraz yakınsa “Bilirim” deriz. Temasımız olan biriyse “Arkadaşım” deriz. “Çok yakın arkadaşım” deriz.
Samimiyetimiz varsa, “En yakın arkadaşım” deriz.
Böyle birileri mutlaka vardır yaşamımızda.
Arkadaşlık çok güzel ve çok ayrıcalıklı bir şey. Fakat, ölçüsü
tanıma derecesi değil. Arkadaş sayısı da çok önemli değil.
Çünkü bana göre arkadaşlığın bir tek kriteri var: Samimiyet
ve dürüstlük.
Üstelik şunu da çok iyi biliyorum: Dürüstlük fazla arkadaş
kazandırmaz. Ama her zaman iyi arkadaşlar kazandırır.
Pırıl pırıl ütülü giysili, misler gibi parfüm kokulu, saçları
taralı, dişleri fırçalanmış adamı / kadını sevmek kolaydır.
Aslında
aşk, aynı insanı, sabahın körü uykudan uyandırdığındaki en sinirli hali
ile de kabul edebilmek, aynı tuvaleti bir dakika arayla
kullanabilmek, diz yapmış pijamalarla kanepede yastıklara sarılıp sızmışken
bile şefkatle okşayabilmektir.
Buna katlanamayanlar zaten âşık değillerdir.
Bu durumda evlilik hoşlandığın insana karşı olan duygularını
öldürüyor diyebiliriz.
Zira âşıksan, aynı havayı solumak bile zevk
verir. Hep beraber olmak istersin. Banyodan gelen su sesi bile onun evde
olduğunun işaretidir ve huzur verir.
Ütülediğin gömleğin ona ne kadar
çok yakışacağını düşünürsün. Pişirdiğin yemeği ne çok seveceğini
hayal edersin. Bin tane ayakkabısı varken bin birinciye sahip
olmaktan mutlu olacak diye, istediğin gömleği satın almaktan
vazgeçersin.
Zamanla almaktan çok, bir şeyler vermekten mutluluk duyduğunu
keşfedersin. Eğer kadın evlilikte ikinize yemek pişirecek,
dolabı düzenleyip ütüyü yapacak bir anne olacak görülüyorsa, o
kadının saçlarının hiç yağlanmadığı ve adamın geceleri terlemediği
düşünülüyorsa, asla kavga edilmeyecek ve lavabo tamir
edilirken dahi gülüşüp öpüşülecek zannediliyorsa zaten beklenti bir
evlilik değil, bir amerikan filmini yaşamaktır.
Bu hayallerle yola
çıkıldığında, damat ilk gece gelinin saçlarından onbin firkete
sökmeye çalıştığında, gelin ise damat firketeleri çıkaramayıp
“s….m böyle kuaförü” diye söylendiğinde zaten evlilik sandıkları şey
çatırdamaya başlayacaktır. Evlilik; sadece aşk değildir.
Evlilik; ev arkadaşlığı, kankalık, sırdaşlık, ortak hesaba sahip mudilik,
ayrı kökenlerin birleşmesi, başı hatırlanmayan bir akrabalık
ilişkisidir. Aşk bu ilişkide tutkuyu sağlar ama zaten tek başına ayakta
tutamaz.
Âşıksanız ateşli sevişmeler yaşarsınız ama kış akşamları evde
konyak içip geyik yapamayabilirsiniz. Hala canınız sıkıldığında onu
değil de annenizi arıyorsanız, yalan olmuştur o evlilik.
Aşk evlilikte gider gelir. Halıya kola döktüğünde aşk biter,
ama o, halıyı temizleyebilirse gene aşık olunur.
O aradaki sinir
evresini aşabilenler ellinci yıla kadeh kaldıranlardır. Tahammül
edemeyenler ise ikinci evlilikten sonra artık evliliğin yalan
olduğuna inanacaklardır.
Az önce aradı beni...
Adımı söyledi, yutkundum....
Kelimeler kurşuna dizildi sanki boğazımda, konuşamadım.
Nasılsın diye sordu sonra,
iyi olduğumu söyledim.
Sesim titredi, iyi değilsin dedi...
Sen aramadan önce iyiydim diyemedim...
Neden aradığını sordum, sadece nasıl olduğunu merak ettim dedi.
Sanki kendi bıraktığı acıya merhem olacakmış gibi...
Sustuk sonra. Biraz o sustu, biraz da ben...
_Görüşürüz dedi.
Lütfen dedim... Lütfen bir daha görüşmeyelim,
çünkü ben seninle tekrar göruşmemeye hiç hazır değilim...
Kim kapatacak diye tartışmadık bu defa, sustuk sadece...
Eskiden oldugu gibi, Vedalaşırken söyledigim cümleyi dememi bekledi SUSTUM..
O ne yapıyor şimdi bilmiyorum, ben hıçkıra hıçkıra ağlıyorum...
Allah'ım...
Madem onu bana yazmadın, madem ki o değil kaderim ne diye çıkarıyorsun karşıma?
Eğer ki bir sınavsa bu; başka türlü ver belamı, razıyım cezama.
Beni onunla sınama, Her defasında kaybediyorum
Bazı evlerin anıları büyüktür..
Yıkılmış olsa da çatısı,
Silinmiş olsa da boyası,
Dökülmüş olsa da sıvası,
Binlerce kilit de vurulsa kapısına..
Yüreğinin mabedidir o evler..
Baktıkça aklına çocukluğun gelir..
Basma fistanlı ninen gelir..
Masallar diyarı deden gelir..
Sevgiyle kurulmuş sofralar..
Sabun kokan yataklar..
Şeker tadında bayramlar gelir..
Bazı evlerin anıları büyüktür..
Yıkılmış olsa da çatısı,
Silinmiş olsa da boyası,
Dökülmüş olsa da sıvası,
Binlerce kilit de vurulsa kapısına..
Yüreğinin mabedidir o evler..
Baktıkça aklına çocukluğun gelir..
Basma fistanlı ninen gelir..
Masallar diyarı deden gelir..
Sevgiyle kurulmuş sofralar..
Sabun kokan yataklar..
Şeker tadında bayramlar gelir..
| Sayfa:
|
2 |
|
|