Gosterilen 55 - 63 arasi, toplam 95 Blog mevcut.
Yıllar önce bir gamzem vardı sağ yanağımda şimdi artık olmayan.Mutluluk hayalinin peşinden koşarken; nerede, ne zaman düşürüp kaybettiğimi bilmediğim.
Çoktandır hissediyordum yokluğunu ama kendiliğinden açar diye bekliyordum. Açmadı.
Bulurum umuduyla geldiğim yollardan geri dönüp aramak istedim. Sevdiklerimi çağırdım yardıma, belki benim göremediğim yerlere bakar, onlar görür diyerek.
Kimse gelmedi. Tutmadı kimse elimi.
Onlarla yürürken düşürdüğüm gamzemi hiç kimse aramadı benimle.
Yine yalnız yürüdüm o yollarda. Tıpkı doğduğum günden bu yana olduğu gibi.
Tek başıma ararken kaybettiğim gamzemi, onun yerine bir yürek buldum; lime lime edilip, çiğnenip, basılıp, bir kenara atılmış.
Üzerine kazınmış isimlerden tanıdım, benim yüreğimdi.
Kocamandı...
Yıllardır içinde taşıdığı sevgiler kadar büyümüştü.
Aldım elime...
Çok ağırdı.
Baktım içine nedir bunca ağırlığı yapan diye.
Can(m) kırıklıklarıyla doluydu. Hüzün, acı, hayal kırıklığı, inançsızlık, değersizlik, aldatılmışlık renklerinde.
Yüreğimi tekrar kafesine yerleştirmek istedim, sığmadı.
Bulduğum yere koyup, arkama bakmadan koşup uzaklaşmak istedim.
Bırakamadım...
Yüreksiz yaşamayı göze alamadım.
Şimdi...
Ellerimde; kesiklerinden ince ince kan sızan, can(m) kırıkları dolu bir yürekle kalakalmış durumdayım yol ortasına.
Ne o kesiklerden akan kanı durdurmak için koşan, ne de içindekileri boşaltıp, bana gamzemi geri verecek insanlar var.
Hayat bu olsa gerek.
Yaşadıkça sevmek, sevdikçe yaralanmak, yaralandıkça kanamak, kanadıkça...
İnançlarını, insanlara güvenini, yaşama coşkunu, umutlarını, gülüşlerini, gamzelerini kaybetmek...
Kaybettikçe...
Her şeyin kocaman bir hayal ve yalan olduğunu anlamak...
Anladıkça...
Bu dünyada yalnız, yapayalnız olduğun gerçeğini kabul etmek.
Hayat bu işte...
Gamzelerini ve daha birçok şeyini birlikte yürürken kaybettiklerin, ne seninle kaybettiklerini arama, ne de yaralarını sarma zahmetine katlanmıyor.
Sen kendin arayıp bulacaksın kaybettiklerini ve sen kendin iyileştireceksin yaralarını. Gözlerinden akan yaşın tuzu bulaşmış dilinle yakarak, yalaya yalaya...
Hayatı öğrendim...
Benim gerçek sandıklarımdan oluşan kocaman bir yalanmış.
Gerçekler ise insanın içini yakacak kadar yamanmış.
ANLADIM.