REKLAM
TanyeIi
PROFIL   RESIMLER   BLOGLAR   MISAFIR DEFTERI   ARKADASLAR   FAVORILER   VIDEOLAR  
 


Gosterilen 55 - 63 arasi, toplam 95 Blog mevcut.


<< Ilk  < Onceki | Sayfa:  5 | 6 | 7 | 8 | 9 | Ileri >  Son >>


GİTME...
Gönderme zamanı 02/25/2010 00:59:58


bukadar acı duymazdım
acım yaş olup akmalıydı gözlerimden
AĞLAYAMADIM

Seni delicesine bir tutkuyla seviyordum oysa
tutkum seninle olmaktı hayatı sadece seninle paylaşmaktı
ANLATAMADIM

Gidişini önlemek için tutmak vardı ellerindenellerim değilmiydi seni ürperten??Br kez dokunsam bir kez tutsam ellerini gitmek için biriktirdiğin bütün cesaretin kaybolurdu
TUTAMADIM

bir yıkım gibiydi gidişin
nice terkedilişlere dayanan bu yürek bu kez yenilmişti
bukadar zayıf değildim ben kalkmalıydım
KALKAMADIM

Oysa geldiğin gün gideceğini biliyordum
Hazırdım gidişineKaçak zamanları yaşıyordukzaman bitecek ve sen gidecektin bense gidişinin ertesi günü hayatıma kaldığım yerden devam edecektim
DEVAM EDEMEDİM

Birşey söyledin mi giderken??
"KAL"dememi istedin mi?
Son bir kez "SENİ SEVİYORUM" dedin mi?
Beynim öylesine uğulduyorki
DUYAMADIM

Nereye gittiğin önemli değildi
binlerce km ötede de olsan 2 metre ötemde de olsan farketmıyordu yokluğun beni felç ediyordu kurtulmalıydım senden
KURTULAMADIM

Unutulanların arasına katılmalıydın
anıları sandığa koyup hayatı yeniden yakalamalıydım
Bu sevdadan vazgeçmeliydim
YAPAMADIM
BİLKİ SENİ SEVMEKTEN VAZGEÇMEDİM
BİLKİ SENİNLE BERABER AŞKINIDA TAŞIYACAĞIM YÜREĞİMDE
BİLKİ SENİ ASLA UNUTMAYACAĞIM


Biliyorum aslında sen hiçbirzaman gelmedin bana
DUYMUYORSUN
gitme diyorum sana GİTME
Çığlıklarım boğuluyor gecenin karanlığında
Gece korkunç gece sessiz gece yalnız
sesim kısılıyor
gidişin bitişi olacak yüreğimdeki heyecanın
gidişin sönüşü olacak gözlerimdeki ateşin
Beni,yüreğimdeki sevgiyi,
Gözlerimdeki bitmek bilmeyen umudu unuttun
ama ne olur bunu unutma
Gidişin dindiremez bu fırtınayı
BİR FIRTINANIN UĞULTUSUYLA SESLENIYORUM SANA;

GİTME...



ANLADIM.
Gönderme zamanı 02/25/2010 00:59:16

Yıllar önce bir gamzem vardı sağ yanağımda şimdi artık olmayan.
Mutluluk hayalinin peşinden koşarken; nerede, ne zaman düşürüp kaybettiğimi bilmediğim.


Çoktandır hissediyordum yokluğunu ama kendiliğinden açar diye bekliyordum. Açmadı.


Bulurum umuduyla geldiğim yollardan geri dönüp aramak istedim. Sevdiklerimi çağırdım yardıma, belki benim göremediğim yerlere bakar, onlar görür diyerek.


Kimse gelmedi. Tutmadı kimse elimi.
Onlarla yürürken düşürdüğüm gamzemi hiç kimse aramadı benimle.


Yine yalnız yürüdüm o yollarda. Tıpkı doğduğum günden bu yana olduğu gibi.


Tek başıma ararken kaybettiğim gamzemi, onun yerine bir yürek buldum; lime lime edilip, çiğnenip, basılıp, bir kenara atılmış.


Üzerine kazınmış isimlerden tanıdım, benim yüreğimdi.


Kocamandı...


Yıllardır içinde taşıdığı sevgiler kadar büyümüştü.


Aldım elime...


Çok ağırdı.


Baktım içine nedir bunca ağırlığı yapan diye.


Can(m) kırıklıklarıyla doluydu. Hüzün, acı, hayal kırıklığı, inançsızlık, değersizlik, aldatılmışlık renklerinde.


Yüreğimi tekrar kafesine yerleştirmek istedim, sığmadı.


Bulduğum yere koyup, arkama bakmadan koşup uzaklaşmak istedim.


Bırakamadım...


Yüreksiz yaşamayı göze alamadım.


Şimdi...


Ellerimde; kesiklerinden ince ince kan sızan, can(m) kırıkları dolu bir yürekle kalakalmış durumdayım yol ortasına.


Ne o kesiklerden akan kanı durdurmak için koşan, ne de içindekileri boşaltıp, bana gamzemi geri verecek insanlar var.


Hayat bu olsa gerek.


Yaşadıkça sevmek, sevdikçe yaralanmak, yaralandıkça kanamak, kanadıkça...


İnançlarını, insanlara güvenini, yaşama coşkunu, umutlarını, gülüşlerini, gamzelerini kaybetmek...


Kaybettikçe...


Her şeyin kocaman bir hayal ve yalan olduğunu anlamak...


Anladıkça...


Bu dünyada yalnız, yapayalnız olduğun gerçeğini kabul etmek.


Hayat bu işte...


Gamzelerini ve daha birçok şeyini birlikte yürürken kaybettiklerin, ne seninle kaybettiklerini arama, ne de yaralarını sarma zahmetine katlanmıyor.


Sen kendin arayıp bulacaksın kaybettiklerini ve sen kendin iyileştireceksin yaralarını. Gözlerinden akan yaşın tuzu bulaşmış dilinle yakarak, yalaya yalaya...


Hayatı öğrendim...


Benim gerçek sandıklarımdan oluşan kocaman bir yalanmış.
Gerçekler ise insanın içini yakacak kadar yamanmış.


ANLADIM.

SUSUŞUM B/AŞK'AYDI
Gönderme zamanı 02/12/2010 15:53:37


Gölgesine sığındığım gece! Sen söyle hangi ayrılık çıkarır darağacına asılmış gönlümden ipini?
Bir lahzalık sevincimde tıkandı kaldı yüreğime..
Yutkunamadan bir masal daha bitti gönül surlarımda..
Şimdi kalemede meylim kalmadı..
Kalemse bana isyanda..

Artık gönlümden değil yüzümden şiir aktığını söylüyor dostlarım..
Şimdi satırlar ardına saklanmış gözyaşlarıda ifşa olsa yalancı bir baharın sızısını yakar kül eder yüreğim..
Seni değil hayatı yalanlıyorum ben!
Şimdi sözlerinle ağlasanda bir kapı daha kapandı aşka!
Kaç kurban gerekir ki bir aşka?
Kaç adak adanır mutluğa?
Eylülde bitti sonunda..
Hayat değilmiydi bizi terkeden acımasızca?

Bir düşten daha uyandım..
Terler içinde kalkıp yine seni sayıkladımya helal olsun hayat sana!
En fiyakalı sözü vurdun gönlümden yana!
Suskun bir aşk kadar felç eden varmıdır yüreği bilinmez ama her kişi aynasıdır karşısındakinin..
Hissetmek için hissetmesi gerek karşındaki suretin..
Ve nasıl hissediyorsan hissediliyorsundur bilmelisin..


Sevgiyi geceyle süsleyen geceyi bize veren..
Bir örtü çekip üzerine kurtulmak kötü düş(üş)lerden...
Sonra derince bir iç çekip geçmişe hapsetmek senli düşleri..
Bir düşten öte bilmemek için seni...
Hayata yenilmemek ve yalancı bir yâre kanmamak için susturmak gerek harfleri..
Sessiz harfleri ayrı kefeye koyup sesli harfleri söküp atmak alfabemizden..
Gurur yapma demeyin..
Bu gurur değil sadece acıtmadan yüreğimi ağlatmadan gözlerimi duymadan sözlerini kapatmak bu defteri..
Eee 'si işte böyle!


Susuşlarım bundandı..
Susuşum b/aşk'aydı...


alıntı


KIRILDI KALBİM
Gönderme zamanı 02/12/2010 09:36:08













 

Etiketler: Tanyeli


Mutlu olabilirsin imkânsızlığına inandım…
Gönderme zamanı 02/12/2010 09:34:28


 






Neydi ki içimdeki bu "ahh"?

Sonsuzluğuma düğümlü günah...

Bendim soğuk bir adın ardından koşar adım sürünen.

Bendim ellerimde sakladığım düşleri parçalayıp kırık dökük mektuplara bürüyen.













Issızlığıma çokluk sayacak kadarken hep en yalnızlığım oldun neden?



Bir düşü anlatmanın kaç hali vardı dilimde? Kelimelere yüklenen hangi hal halimden haberdar edebilirdi?

Hangi kelime bir gözyaşını gösterebilirdi? Yüzüm bile saklarken hüznü bunu kelimeler başarabilir miydi?















Bir yaraya inatla tuz sürmekti her şey. Ölüme giderken sigara basmaktı içimdeki isme. İsminin üzerindeki darp izlerinden sorgulanmalıydım belki. Suçluydum. Oysa isminde bulunan her iz benim ölüm sebebim oluyordu. Suçluydun…



Tüm korkmalarımı acemi bir cesarete çevirip yürüdüm. Hep kırıldım hep düştüm…

Bildiklerimi kendimden saklamayı nereden öğrenmiştim ben? Kaç kez yutmuştum ömrümün çığlıklarını?











"Sen ya bir yanılgının yangınıydın ya da yazgının."

Ardı yoktu / ötesi çoktu…

Hiçbir harf yazmaktan öteye gidemiyordu ve hiçbir yazı yazmak istediğin kadarı olamıyordu.

Ben gibi beceriksizleşiyordu...



Tüm acılarının parmak izlerini yüreğimde aramamalıydın. Dillendiremediğin bilemediğin tüm sahnelerin oyuncusuydu satırlarım. Ben ikileminin kaçışlarıydım. Yanlış adreslerdi avuçlarımda doğru yol diye sakladığım.



Bilmek istenilmeyen her şey susarak dinlenirmiş meğer. Bilinmek istenilmediğimde susulacak mıydım? Her aynada kendimi görmekten uzağım artık. Göz bebeklerimde yatan yaraları tüküremiyorum geçmişe. Sessizce çekip giderken düşlerimin can çekişlerine içime gömdüğüm gözyaşlarımı sezemeyecek hiç kimse…









Bir gece yarısı bıçaklanırken en sessizliğimden dilimden dökülen harfleri toplayınca hep sen ediyor neden?



Sen bilir misin düş diye sabahlamayı? Ve kırıklarını bir teselli ile değil başka bir kırıkla sarmayı?













Acı bir itiraftım en çok kendimi yaktım…

Şemsiyeler altında yağmura direnirken ruhum ardımdan geçip giden her şeye sessiz kaldım. Unutulduğum köşedeydim her vakit. Aransam bulunacaktım. Sorulsa tarifi mümkün olan gidişlerim vardı benim. En fazla iki sağa bir sola uzunca adımlardın. Ve adımlarından düşen her ses canımı ağzıma alırdı açıldığında ağzımdan düşecek kadar. Oysa hiçbir adımın kayıplığımın yanına düşmeyecekti. Aranmayacaktım…



Ellerimde bilinmez uçurumlar vardı. O nedenle hep avuç içlerine dönüktü parmaklarım. Gelen durakta kendimden inmek ve bir şehre yüzüstü düşmekti dileğim. Uyuyakaldım. Ne kendimden inebildim ne de bir şehre yüzüstü serildim.











Ne kadarlıktı ki adım ve kaç harf kalınlığı vardı ki birilerinin hatırlayışlarına ağırlık yaptım? Birilerini acıttım ağlattım.



Ya ben ömrüme düşen acıları göz kapaklarımda saklı yaşlarımı kimden kuşandım? Yokluğunun alnına üflenirken satırlarım nasıl oldu da ben hep varsın sandım?



Bir yıl daha geçmişti geçen yılların üstüne. Kimsizdin sessizliğinde? Hangi yaranın kabuk bağlanışına tanık oluyordun ve hangi acıdan dökülen yaşları benliğinde buluyordun?



"Ben tüm acımaları kendi saflarıma çekiyorum" sandığımda sana hangi üzülmek kalıyordu?



Hiçbir şeyi düzeltmek zorunda değildim; ama bozan bir eldim bozduklarımı düzeltmenin geç kalışlarında… Söylenmiş olan hiçbir söz geriye alınamazdı bilirdin. Diyemezdim; saçmaydı yalandı… Diyemezdim… Desem yıllar sonra yine aynı sözcükleri dökerdim harflerimden. Ki susmayı bilmeyen bir alfabeydi bendeki. Söz veremezdim bildiklerimi yutacağıma. Bir dahası yok üzülme diyemezdim…











Hep en kötü yanından tuttum geleceğin. Söylenmiş olan her şey bir düşün ön adlarından oluşmaydı. Söylenmiş olan her şey benim yükümdü peki sana neden ağır geldi?



Alışkanlıklarla başlayan kelimelerin arasında yer buldum kendime. Simetrik bir duruş sergileyebilirdim çünkü yerimi en başından belirledim. Yadırgamadım üzerime yürüyen sözcükleri bilmek istemesem de biliyordum bir gün hepsinin kapıma geleceğini. Tutulmamış bir söz kadar acıdı içim. Tutulmamış bir söze yapılan sayısız itiraz kadar ezildim. Madem biliyordun neden acıyorsun ki yüreğim?











Şimdi hiçbir mutluluğu birbirine yamayıp koca bir gülüş kondurmuyorum dudağımın kıyısına. Susmalarımı biriktirerek yazıyorum. Hadi at tüm yüklerini ben caymıyorum...



Adıyla var olan darağacım!

Mutlu olabilirsin imkânsızlığına inandım…

Etiketler: Tanyeli


Cezamız ömür boyu müebbet...!
Gönderme zamanı 02/12/2010 09:31:52





 





Sensiz; bir hayat; tebeşirle kara tahtaya birşeyler yazmak kadar kolay değil.. !








Aşk suçüstü yakalanmıştır...
Bu ayrılığın bu delilsiz cinayetin tek failiyiz biz...
Sen ve ben...
Suçluyuz sanık sandalyesinde..
Adlarımız mutluluk diyarından sınır dışı edilmişken
Aynı cümlenin icinde özneyle yüklem olmak neye yarar ki...
Artık suçumuz sabit...
Cezamız müebbet...







Şimdi sen başka kollarda
Ben ise karanlığın koynunda yaşamaya mecburuz...



Aşkı öldürmekten yargılanıp bir ömür boyu;yalnızğamahkumuz...



Ne sen bana ait ne de ben sana...
Artık biz iki yakası hiç kavuşmayacak kör uçurumuz...
Çünkü biz büyük bir aşkı öldürmekten ömür boyu mahkumuz...



Tamamlanmamış söz olmuşken mutluluğun dudağında
Tek başına acıları sırtlanmak neye yarar ki...
Ömür boyu iki yabancı olacaksa gözlerimiz birbirine
Neye yarar ki aynı cümlede yan yana durmak...
Geleceğine ve yüreğine ayrılık ipotek koymuşken
Neye yarar ki sen diye soğuk duvarlarla konuşmak...
Senve beniki suçluyuz artık...








Şimdi susma vakti...


Ve demir parmakların arasından görebildiğimiz gökyüzüne bakıp bakıp



Bu sevdayı;ayrılığa; gömmeliyiz...
Gömmeliyiz çünkü biz iki yakası kavuşmayacak iki uçurumuz...
Çünkü biz aşkı ''öldürmekten'' suçluyuz...




Suçlu ayağa kalk...!






Sen ve ben... Ya da biz... Sanık sandalyesindeyiz...
Sen ve ben ya da hayat... Ayrılığa hüküm giymişsiz...



Çünkü suçumuz sabit...



Cezamız ömür boyu müebbet...!


Etiketler: Tanyeli


HANHİ ŞAİRİN ŞİİRİSİN SEN
Gönderme zamanı 02/12/2010 09:30:23

 



 


Hangi Şairin Şiirisin Sen ?

Sözler Tıkanıyor,
Bir Sokak Çocuğu Yalnızlığı Doluyor Gözlerime,
Acılarımı Örtmeye Çalıştığım Kahkahalarım Yok Artık...

Sensiz Boşalan Gözyaşlarının Birikmişliği Oldum,
Yalnızlığım Notası Eksik Kalmış Bir Türkünün Öyküsüdür Artık...


Hangi Şairin Şiirisin Sen ?

Hangi Kalemin Kara Mürekkebi ?
Hiç Bir Renge Sığdıramazken Ben Seni..
Anlamlar Kaybolup..
Renkler Solarken Gözlerinin Baktığı Yerde..
Hangi Şair Sığdırdı Seni Gidişin Kara Rengine...?

Hangi Şairin Şiirisin Sen ?

ALınTı


 

 

Etiketler: Tanyeli


Buram Buram Aşk
Gönderme zamanı 02/11/2010 17:13:41



Virane'den vuslat düşkünü viran sözler... "Böyle bir sevgi variken bende,
Sen sevmemissin ne yazar?"






"Esgalinin verdigi külfet bile gönlü cezb eder"






"Sukunetime ne duygular sakladim,
En zoru sevda cigliklarini bogmakti"







"Her aciya tevazu gösterdimde,
Senden feragat etmek zor geliyor"








"Eger Vuslat Sensen,
Ben Beni Neyleyim"







"Ask'in Hükmü Sadece Kalb'e Gecer,
O Kalsin,
Bedenim Diyar-i Terk Eyledi"








"Katre kadar ask'a iktifa etmedikten sonra,
Beyhude Testide "ask sarabi" arama"







"Ah Min el ask
zehir bile sarap"



"Satirlarda arama beni sevgili,
Satir aralarina sakladim sevgimi"

Etiketler: Tanyeli


Cezamız ömür boyu müebbet...!
Gönderme zamanı 02/11/2010 17:00:58
















Sensiz; bir hayat; tebeşirle kara tahtaya birşeyler yazmak kadar kolay değil.. !








Aşk suçüstü yakalanmıştır...
Bu ayrılığın bu delilsiz cinayetin tek failiyiz biz...
Sen ve ben...
Suçluyuz sanık sandalyesinde..
Adlarımız mutluluk diyarından sınır dışı edilmişken
Aynı cümlenin icinde özneyle yüklem olmak neye yarar ki...
Artık suçumuz sabit...
Cezamız müebbet...







Şimdi sen başka kollarda
Ben ise karanlığın koynunda yaşamaya mecburuz...



Aşkı öldürmekten yargılanıp bir ömür boyu;yalnızğamahkumuz...



Ne sen bana ait ne de ben sana...
Artık biz iki yakası hiç kavuşmayacak kör uçurumuz...
Çünkü biz büyük bir aşkı öldürmekten ömür boyu mahkumuz...



Tamamlanmamış söz olmuşken mutluluğun dudağında
Tek başına acıları sırtlanmak neye yarar ki...
Ömür boyu iki yabancı olacaksa gözlerimiz birbirine
Neye yarar ki aynı cümlede yan yana durmak...
Geleceğine ve yüreğine ayrılık ipotek koymuşken
Neye yarar ki sen diye soğuk duvarlarla konuşmak...
Senve beniki suçluyuz artık...








Şimdi susma vakti...


Ve demir parmakların arasından görebildiğimiz gökyüzüne bakıp bakıp



Bu sevdayı;ayrılığa; gömmeliyiz...
Gömmeliyiz çünkü biz iki yakası kavuşmayacak iki uçurumuz...
Çünkü biz aşkı ''öldürmekten'' suçluyuz...




Suçlu ayağa kalk...!






Sen ve ben... Ya da biz... Sanık sandalyesindeyiz...
Sen ve ben ya da hayat... Ayrılığa hüküm giymişsiz...



Çünkü suçumuz sabit...



Cezamız ömür boyu müebbet...!

Etiketler: Tanyeli




<< Ilk  < Onceki | Sayfa:  5 | 6 | 7 | 8 | 9 | Ileri >  Son >>



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***