Ah benim herşeyim sen
Sevmek gönül işiydi bilirdim… Gecenin kör bir vaktinde yıllanmış yaralarına merhem olmak her yiğidin harcı değildi… Geldim… Deli kız türküleri söyleyen yüreğime, yüreğini aldım da geldim…
Hep birikinti sevdalarmış yaşanan önceleri… Şimdilerde sen gurbetçiysen, sende bir ömür kalmaya geldim… Gözlerini ışık bildim, uzayan yollarımı bir çırpıda bitirdim be can, işte geldim…
Hazırlan, cümlelerindeki öznelerin olmaya, yüklemlerinden olumsuzlukları atmaya geldim…
Ben ki bir yürek, kuşun kanadında… Ben ki bir mehtap, gözlerinin denizinde… Ben ki bir deli sevdalı, sana hasret sevdaların özünde…
Gözlerimin SEN’liğinde en sevdiğim şarkının nakaratısın dudaklarımdan dökülen… Her şey tam tekmil sevdadan yana yüreğimde… Rüzgarında savrulurken yaprak misali, kaybedecek vakit yok, bir nefeste dolmalısın içime…
Tüm olumsuz koşullara rağmen koşmalısın gözlerime, oradan da yüreğime akmalısın deli bir nehir gibi…
Sana başka sözüm yok sevgili…
"Sevda yaralısı yüreğine değdikçe yüreğim, umut yolcusu iki asi yürek olmalıyız…"
..üstat, beni müsait bir şiirde indir…
bugün bir şiir bile uğramadı yanıma
sana uğradı mı bilmiyorum
pencere kenarında yağmuru seyrettik yalnızlığımla,
balkona astığımız düşlerimizi içeri aldıktan sonra
kimsenin öğretmediği bir şeyi öğretmeni dilerdim../..ayrılırken
ama sen herkesin öğrettiğini yineledin
şimdi aşk../..inançlarını yitiren bir ayyaştır köprü altlarımda
deniz kabuklarından bir mumluk yapmıştım sana,
vermeye zamanım olmadı
şimdilerde içinde yakıyorum,
sesini duyuramayan kelimelerimin yorgunluğunu
biliyor musun../..bilmem
sen cümlelerimin 1. Kordonuydun ..
..susmaya gidiyorum…/..birazdan dönerim..
acil servis gibi yetiştim bütün kanamalı sevdalarıma
yanlarına gittiğimde,
odaları boştu, çarşafları temiz
bir küçük not bile yoktu../..”kurtardığınız için teşekkür ederiz”
bu yüzden emekliliğimi istedim yorgun aşkların baş hekiminden
tazminatım suskunluk
beni ait olmadığım şehirlerde aramayın,
adresimin caddesi../..burukluk
..teri soğumamış bir ayrılıkla içilen özlem, ateş yapar..
dün gibi hatırlıyorum ayrıldığımız günü
24 ocak../..kış../..kıyamet../..felaket
sanki herkes beni görmek için toplanmıştı şehir meydanında
parmaklarıyla gösteriyorlardı../..“işte bu kadın terk edildi” naralarıyla
bu günlerde../.dalgasını geçebiliyorum vedaların
o günlerde../..serum kokularına bulaşmıştı bütün kılcal damarlarım
gerçekte kim olduğunu çok düşündüm,
özleminin yer yer sağanak yağışlı olduğu zamanlarda
galiba artık biliyorum
sen../..büyümeye zamanı olmayan çocukların,
dar zamanlarda attığı içten bir kahkahasın
beni beklemeye gidiyordun…/..galiba yolu şaşırdın
…bu şiire girmek hüzünlü ve yaşlıdır..
biraz önce gözlerimden düştün
seni ıslattığım için üzgünüm
yanaklarımda kurumanı istemezdim,
dudaklarıma almışken ıslaklığını
sen../..gözlerim../..ve katre
sana yaşatmak istediğim çok şey vardı,
aşk’da kısa çubuğu ben çektim…
V
…kırgınlıklarımı kaybettim, hükümsüzdür…
sabaha karşı gittiğin için bağışladım seni
sen de kendini bağışladın mı../.. bilmiyorum
zor oldu indirmek resimlerini duvarlardan
ki tozlanma diye albümlerde yaşatmadım seni
seni../..bir “anı” olsun diye sevmedim
…ve hiç aldatmadım../..kirpiklerimle bile
çok önceleri sorduğum bir soruydu,
“şiir bir aşk’ı kurtarabilir mi? ” diye
otuzuma yaklaşırken gülümsüyorum da,
şiir bir aşk’ın ancak bekçisi olabilir
VI
…bu şiirde U dönüşü yapılmaz…
illegaldir bütün terk edişler,
ölümlerde dahil…
…aşk dersem çık, ayrılık dersem çıkma..
dedim../..çıkmadın
aşk bitti..