REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 926 - Toplam yanitlar: 1

GONDEREN: ates on 03/06/2009 16:46:14


Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.. Biri tıpta okuyordu,
>öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra bir kere bir kere,bir
>kere daha karşılaşabilmek için,hep aynı saatte, aynı duraktan , aynı
>saatte , aynı otobüse bindiler. Gençtiler çok genç... Birbirleriyle
>konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda
>başardılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte
>oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o
>duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında.. Sırf birbirlerini
>görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür
>ucundaki durağa, onların durağa geldiklerini, gülerek itiraf ettiler
>bir süre sonra
>
> Okullarını bitirince
hemen evlendiler. mutluydular hem de çok
>mutlu.. Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar ama öylesine sıkı
>kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri hiç bir şeyi umursamadılar.
>Ayın sonunu zor getirdiklerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar
>olduklarında da hep mutluydular. Zaman aşımına uğrayan,
>alışkanlıklara yenik düşen, banka hesabında para kalmadığı için ya
>da tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğruna
>bitip-tükeniveren sevgilerden değildi onların ki.. Günler günleri,
>yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü büyüdü Tek
>eksiklikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine
>rağmen çocuk sahibi olamayınca, bütün mutlulukların bizim olmasını
>beklemek, bencillik olur; diyerek devam ettiler hayatlarına.. Çocuk
>yerine
>sevgilerini büyüttüler.. Senin için ölürüm;
derdi kadın, sımsıkı
>sarılıp adama ve adam Hayır ben senin için ölürüm diyerek yanıt
>verirdi hep... Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir kağıt
>görürdü kadın, ; bir tanem kütüphanenin ikinci rafına bak...;
>kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu,; mutfaktaki
>masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi unutma; mutfaktaki
>masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuyaokuya koşturan
>kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdiği
>çikolatalar , kimi zaman da pahalı armağanlarla karşılaşırdı..
>Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten...
>
> Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun
>olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına
>ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde,
daha az çalışmaya
>karar verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve muayenehanesine daa az
>müşteri kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapattı ve
>özel projelerde görev aldı. artık daha fazla beraber oluyorlardı.
>
> Bir gün sahilde dolaşırken, harap bir ev gördü kadın, üzerinde
>; satılık levhası asılı olan' ne dersin bu evi alalım mı?' dedi
>adama.. 'Bu evi yıktırır, harika bir ev yaparız. projeyi kafamda
>çizdim bile. kocaman terası olan , martıları kahvaltıya davet
>edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı..' 'sen istersin de ben hiç
>hayır diyebilir miyim? diye yanıt verdi adam. amerikadaki tıp
>kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı.. Kaç para olursa olsun,
>burası bizimdir artık.. sadece 1 hafta ayrı kalacaklarını bildikleri
>halde, ayrılmaları
zor oldu adam amerikaya giderken.
>
> Her gün her saat konuştular telefonla. gözyaşları içinde
>kucaklaştılar havaalanında. Fakat bir kaç gün sonra, kocasında bir
>tuhaflık olduğunu fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu görünmüyor,
>konuşmaktan kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için, sahildeki evi
>hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği bir
>cevap aldı:' canım o ev bizim bütçemizi aşıyor sen en iyisi o evi
>unut!..'...
>
> Mutsuzluk, mutlıluğun tadına alışmış olan insanlara daha da
>çekilmez gelir. kadın hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini
>söylemsi için yalvardı adama, Senin için ölürüm biliyorsun, ne olur
>anlat diye dil döktü boş yere.. Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve
>sevgisiz biriyle yer değiştirmişti
sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça,
>beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu
>yüreği.. Bir gün, çocukluluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının
>birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, Artık dayanamıyorum sana
>söylemek zorundayım diyerek sözünü kesti arkadaşı. O, seni
>aldatıyor. iş yerimin tam karşısındaki restoranda genç bir kadınla
>yemek yiyor her öğlen. sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya..sus
>çabuk sus duymak istemiyorum bunlar yalan diye bağırdı
>kadın. Onca yıllık arkadaşını kendisini kıskanmakla suçladı...
>Ertesi gün öğle vakti o restoranın hemen karşısındaki bir köşeye
>sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı...
>
> Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu
>tanıdı hemen. Bazen evlerinde
ağırladıkları kadına nasıl nasıl
>sarıldığını gördü adamın.. Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen
>bağırıp bazen ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de
>yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkar etmedi adam. Zamanla
>duyguların değişebildiği, insanların orta yaşa geldiklerinde
>farklılık aradığı gibi şeyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp
>gitti evden. Kapıdan çıkarken, son bir kez kucaklamak isterim seni
>diyecek oldu ama kadın. defol dedi nefretle... İlk celsede
>boşandılar..
>
> Modern bir aşk hikayesinin böyle son bulmasına kimse inanamadı.
>arkadaşlarının desteği ile ayakta durmaya çalıştı kadın. Adamın
>sevgilisiyle birlikte Amerikaya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız
>kaldığına, onu hala sevdiğini hissedince , ağlama nöbetleri
>geçiriyor, aşkın
yerini , en az onun kadar yoğun bir duygu olan
>'NEFRETİN' alması için dua ediyordu...
>
> Aradan bir yıl geçti. Her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman
>bile, kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah ısrarla çalan zilin
>sesine uyandı. Kapıyı açtığında o kadını gördü. Sen, buraya ne yüzle
>geliyorsun diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. Lütfen, içeri
>girmeme izin ver mutlaka konuşmamız gerekiyor dedi genç kadın.
>Kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı :
>
>Hiç birşey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama 1 saat önce
>öldü. Geçen yıl Amerikadaki konferans sırasında öğrendi hastalığını
>ve yaklaşık bi senelik ömrü kaldığını. Buna dayanamayacağını , hep
>söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini
biliyordu. Seni
>kendinden uzaklaştırmak için, benden sevgilisi rolünü oynamamı
>istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerikaya yerleştiğimiz
>yalanını yaydı. Oysa ilk karşılaştığını otobüs durağının karşısında
>bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama
>olmadı... Gece fenalaşmış, bakıcısı beni aradı , son anda yetiştim.
>Sana bu kutuyu vermemi istedi...Gözlerinden akan yaşaları
>durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen orda ölmek istiyordu. Eline
>tutuşturduğu kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi..
>
> İtinayla katlanmış bir sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk
>kağıtta , Lütfen bu notları sırayla oku bitanem diyordu... Sırayla
>okudu ; Seni çok sevdim sevmekten vazgeçmedim Senin için ölürüm
>derdin hep , doğru
söylediğini bilirdim. Fakat benim için ölmeni
>istemedim. Şimdi bana söz vermeni istiyorum. Benim için
>yaşayacaksın, anlaştık mı? son kağıdı eline alırken kutuda bir
>anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kağıtta şunlar yazılıydı:
>
> Sahildeki evimizi senin için, çizdiğin projeye göre
>yaptırdım..
>
> Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni
>izliyor olacağım.....





--------------------------------------------------------------
Bazen dünyayı içime sığdıracak kadar genişliyor yüreğim.. Bazen de..




GONDEREN: atillahan on 08/13/2011 10:14:23


Back To Top
11/29/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***