Güzel dilim benim Türkçem. Ne hallere geldi söylemeye dilim varmıyor. Her özelliğini ya kaybetti ya kaybetmek üzere. Bir dil bu kadar mı yozlaştırılır. Hepimiz elbirliğiyle bu hale getirdik. Bilinen pek çok sebebi var belki bu hallere gelmesinin. Belki de tek gerçek biziz.
Dilimizin güzel kelimelerini değiştirip ,değiştirip yenilik aradığımızı sanmaktayız. Başlangıçta komik gibi geliyor ve sonra onu benimseyip aslını unutuyoruz. Türkçe’yi yanlış kullandığının farkında bile olmayan bir yeni nesil geliyor maalesef. Şimdi burada örnekler verip konuyu uzatmak istemiyorum. İnternet kullanıcısı olarak hepimiz bunları çok iyi biliyoruz. Özellikle MSN Türkçesi diye bir dil icat ettik hep birlikte. Bir de kişileştirdik resimlerle. Artık dil bile kullanmadan idare ediyoruz. Her hece ya da kelime ya da cümlenin bir ifade resmi çıktı ortaya. Güler misin ağlar mısın..!!!
Yaşımız fazla değil ama artık onlarla aramızda dağlar oluştu kısacık zamanda. İnternette öyle normal hayatta farklı mı? Hayır değil, maalesef değil. Bazen kulak misafiri oluyorsunuz ya istemeden, konuşmalardan bir anlam çıkarmayı çoktan unuttum, bu turistler nereden gelmiş falan demeye başladım inanın. Dilimizin ne kadar bozuk kullanıldığını siz düşünün artık.
Şimdi bunlara izin vermeyelim yıllar sonra da dilimizi aynı duru haliyle kullanalım diyeceğim ama.... ne diyor bu falan diyeceksiniz biliyorum. Eee siz de haklısınız
Bir iki yabancı harf kullanmakla ya"da dilimize yeni bir yabancı kelime katmakla koskoca TÜRKÇE"ye birşey olmaz diyemi düşünüyorsunuz ? 40 yıllık değişimi okuyun..
Yıl: 1965
"Karşıma âniden çıkınca ziyâdesiyle şaşakaldım.. Nasıl bir edâ takınacağıma
hükûm veremedim, âdetâ vecde geldim. Buna mukâbil az bir müddet sonra
kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni fevkalâde rahatlatan bir
tebessüm vardı.. Üstümü başımı toparladım, kendinden emin bir sesle
’akşam-ı şerifleriniz hayrolsun’ dedim.."
Yıl: 1975
Karşıma âniden çıkınca fevkalâde şaşırdım.. Nitekim ne yapacağıma hükûm veremedim,heyecandan ayaklarım titredi. Amma ve lâkin kısa bir süre sonra
kendime gelir gibi oldum, nitekim yüzünde beni ferahlatan bir tebessüm
vardı.. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle ’hayırlı
akşamlar’ dedim.."
Yıl: 1985
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım.. Ne yapacağıma karar veremedim,
heyecandan ayaklarım titredi. Ama çok geçmeden kendime gelir gibi
oldum, yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardı.. Üstüme çeki düzen verdim, kendinden emin bir sesle
’iyi akşamlar’ dedim..""
Yıl: 1995
"Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım..
Fenâ hâlde kal geldi yâni.. Ama bu iş bizi bozar dedim. Baktım o da
bana bakıyor, bu iş tamamdır dedim..
Manitayı tavlamak için doğruldum, artistik bir sesle ’selâm’ dedim.."
Yıl: 2006
"Âbir onu karşımda
öyle görünce çüş falan oldum yâni.. Oğlum bu iş bizi kasar dedim, fenâ
göçeriz dedim, enjoy durumları yâni.. Ama concon muyum ki ben,
baktım ki o da bana kesik.. Sarıl oğlum dedim, bu manita senin.. ’Hav ar yu yavrum?’"
Yıl: 2026
"Ven ay vaz si hör, ben çok yâni öyle işte
birden.. Off, ay dont nov âbir yaa.. Ama o da bana öyle baktı, if so
âşık len bu manita.. ’Hay beybi..’"