Nedensiz bir gidişti.
Oysa, yalnızlığımın kuytularını O herkesten iyi bilirdi.
Şimdi, o kuytuda saklanan küçük kızın,
yalnızlığı dolanıyor boynumun kıvrımlarına ve ağlamaklı bir kuş, kırık kanadını sarıyor bedeniyle.
Uzaklar, şimdi... Tam şimdi, sen gitmişken bunca acıtıyor içimi...
Kelimelerin anlamsızlığına bulaşıyor ellerim.
Çok eskide kalmış bir hatıranın, gözleri dokunuyor kalbime ve kalbim kanıyor yerli yersiz.
Onsuz, sensiz, aslında bensiz kalmış bir kelebeğin son çırpınışları,
hayalimde yok oluyor sessizce...
Gidilmez yollar var, biliyorum.
Yazılmaz sözler olduğu gibi.
Bana, benden ayrı kalmış bir çocuğun elleriyle dokunuyorsun, görüyorum.
Kimsesizliğime ağıtlar yakmam bundan.
Kayıp bir yüreğim var.
Karanlığın çektiği ücralıklarda, tek başına ağlayan...
Bu şehrin ayazlarının içimden söküp attığı onca lanetlenmiş sözün içinde,
bir tek adını hatırlıyorum.
Çünkü biliyorum, nefesinle kazıdığın o yerde,
sonsuza dek sessiz sedasız duracak ve her kanadığında çıplak ellerim, adını haykıracak.
Oysa, severdim bu sokakları.
Sorgulamadan alırdı içine ve ben istemedikçe bırakmazdı sensizliğimi.
Şimdi, korkuyorum yürümekten.
Adımlarım dolanıyor birbirine.
Yürümeyi unuttuğumu fark edince,
üşüyorum, sen görmesen de .
Söylenecek çok şey var.
Bıraksa nefesim, haykıracak çok sözüm.
Seni özlerken susuveren bu dilim, yalnız bir an, bir an diliyor ki rahat bıraksın yokluğun...