İçinizde ki beslenmemiş duyguların, açlığını duyduğunuz ihtiyaçların, ruhunuzda yarattığı yıpranmışlık, bazen bütün ezici gücüyle karşınıza dikiliyor. Hesap soruyor. Cevap veremiyorsunuz. Diyemiyorsunuz ki, “ Bu bir alışveriş değil”. Diyemiyoruz ki!
“Beni seveni mi sevmek zorundayım?”
Yerini kırgınlık alıyor. Ama kime neden kırılasınız ki? Daha talep bile etmemişken… Kendinize bu hakkı vermiyorken! Çünkü biliyorsunuz ki, en değerlisi kendiliğinden filizlenen, sizi siz olduğunuz için seçen ve gelen sevgi…
Onun için bir şey yapmanıza gerek de yok. İşte bu yüzden reddediyorsunuz sahte pazarlıklı sevgileri… İşte bu yüzden talep etmiyorsunuz.
Gelecekse kendi gelsin. Kendi istediği için, seçtiği için gelsin. Sizi seçmedi ki… Çoook uzun süre gelmiyor. Belki de hiç gelmeyecek. Ama bir gün gelebileceği ihtimali de yeterli olabiliyor bazen.
Ama yine de bilemiyorsunuz. Bu umut, bu ihtimal hangi bedelleri ödetecek size…