SEN BENİM YAZMADIĞIM ŞİİRİMSİN…
Sen benim yazmadığım şiirimsin…
Henüz anlatmadı mısralar seni
Heceler senden habersiz.
Kafiyeler doludizgin bekler yollarını…
Sen, dilimden dökülmeyen hecesin,
Sen belki bir türkü,
Sen belki bir ağıt,
Sen belki bilinmeyen bir bilmecesin.
Sen benim yazmadığım şiirimsin.
Kâğıtlar görmedi seni,
Henüz mısralara yüklemedim gülümsemeni.
Gecemi aydınlatırken gözlerin,
Vermedim kaşlarını rediflere,
Peşimde koşarken bestekârlar,
Dökmedim kirpiklerini notalara…
Kalemim dokunmadı kâğıda,
Dilim söylemedi.
Hece hece çıkmadın dudağımdan,
Yazmadım seni,
Yazamadım.
Sen zaten baştan aşağı şiirdin,
Düzenini bozamadım.
Sen benim yazmadığım şiirimsin…
Koklamadığım çiçek gibi.
Dokunuversem kâğıda,
Bakıversem gözlerine,
Sanki mısralar;
Dudaklarımdan dökülecek gibi.
Sen benim yazmadığım şiirimsin…
Söylemediğim mısralar.
Nasıl yazardım ki seni,
Hangi kelime anlatırdı ki güzelliğini.
Anlatmaya kalksam seni,
Kafiyeler cüce kalırdı.
Heceler isyan eder,
Mısralar ıslanırdı.
Sen benim yazmadığım şiirimsin…
Anlatmadığım duygularım,
Tatmadığım hayalim,
Görmediğim düşlerimsin.
Hiç beklemediğim anda,
Gelirsin geceleri.
Tutarsın ellerimden,
Götürürsün yıldızlar ötesine…
Söyle, ben nasıl şiir yazayım;
Yüreğimi söken kadife sesine…
Sen benim yazmadığım şiirimsin…
Kuş kanadında görürüm seni,
Ceylanın gözlerinde…
Dağ başlarında açarsın sümbül, lale gibi.
Etrafımı sararsın, güneş saran hale gibi
Sen dökülürsün yanaklarıma,
Sen düşersin dudaklarıma,
Sen vurursun bağrıma,
Suyu bitmez şelale gibi.
Ben koşarım sana,
Ben dönerim sana,
Işığa dönen pervane gibi.
Sen benim yazmadığım şiirimsin…
Mecnun’un Leyla’sı,
Kerem’in Aslı’sı,
Ferhat’ın Şirini;
Kıskansın derim seni.
Sen bensin,
Benimsin…
Ey, gül yüzlü yarim;
Ey sevdalı bakışlım,
Ey zeytin gözlüm,
Heceler anlatamaz seni,
Mısralar sûkut eder.
Benim şairliğim yetmez ki sana,
Sen, şiirlerin en güzelisin
Benim yazmadığım şiirimsin…