Öznesiz cümleler kurmaya alışmıştım ben oysa...
Yalnızlığıma, ıssızlığıma sahip çıkmıştım
onca kalabalığın arasında..
Korkularımdan korkmamayı öğreniyordum yavaş yavaş...
Hayallere düşlere sığınıp onlarla avunuyor...
Küçücük mutluluklara, hayata dair geçici heveslere
sarılıp gülümseyebiliyordum...
Geride bırakmıştım bütün hüzünleri, ertelenmişleri,
yaşanmışları, yarım kalmışları...
Yürüyordum ardıma bakmadan kendi yolumda...
Geçmişin izleri bazen takılıyordu ayaklarıma bir yerlerde...
Ama ben aldırmadan yürüyordum işte...
Sevdaya dair hikayelerin noktasını koymuştu
hayat yıllar öncesinde...
Ben de çaresizce boyun eğmiştim ona...
Bence mutluydum ben kendi kendimle...
Hiç beklemediğim bir zamanda, ansızın çıktın yollarıma...
Yalan mıydın sen...!
Yalan bunca ısıtabilir miydi ruhumu...!
Bunca işler miydi sevdanı yüreğime...!
Geçmişin izlerini silip, doldurabilir miydi yüreğimi böylesine...!
Bilseydim dinler miydim seni...!
Geçmişimden koparıp, beni alıp gitmene izin verir miydim...!
Görseydim, eğer sonunu görseydim...
Başlamadan daha, orada dur derdim...!
Bilseydim, eğer sonunu bilseydim...
"Sevme bırak" derdim...!
"Sevme, uzak dur"...!
Geldiğin gibi de gittin ansızın bir gün...
Sensizliğe alışmak daha zordu yalnızlığa alışmaktan...
Şimdi öznesi sensin cümlelerimin, yüklemleri yok...
Sensiz günüm zordu zaten, bir de sen geldin üstüne...
Yokluklarım yetmezmiş gibi, sen de eklendin üstüne...
Ben zaten bunları sen olmadan da yaşardım...
Ne gerek vardı sana, sensiz de yalnız kalırdım...
Ben zaten sen olmadan da ağlardım isteseydim eğer...
Ne gerek vardı sana...!
Ne gerek vardı yokluğuna...!