Yere düşen bir vazo gibi tuzbuzum.
İçler acısı bir haldeyim nasıl değerli bir vazo tuzbuz olunca içi acırsa insanın
Ben hep o haldeyim.
Şiirlere susturdun beni.
Gölgem bile benimle küs artık.
Tam sana ait birşeyler fısıldamak,haykırmak için kafamı kaldırışımda;
Bin beter kafamı öne eğiyorum.
Gidişin beni yıkışın aklıma geliyor susuyorum.
En çok sevdiği öldürür insanı derler ya bu doğru.
Hemde öyle bir doğru ki!
En çok sevdiği kırarmış insanı,en çok sevdiği yorarmış
En çok sevdiği acıtırmış.
Brütüs’üm oldun demiyorum.
Çünkü ben Sezar değilim.
Çünkü ben sezar kadar güçlü,
Sezar kadar tetikte değilim.
Ben bile bile yedim senden gelen o hançeri
Gözlerine ilk baktığım gün öldüm.
İlk anlamsız gülümseyişimde düşmüştüm.
Dizlerimin bağı çözüldü belli etmemeye çalıştım
Belli ki sen anladın
Yaralı bir tavşan gibi gördün belki de
Çünkü senbir kurttun benim gibi acemi bir aşığın karşısında.
Hafiften süzdün beni...
Dizlerimin bağını biraz daha çözdün.
Ellerimi dizimde tutarak ayakta durmaya çalışıyordum;
İlk anda belliydi benim bu aşk oyunundan harabe oluşum.
Bir savaş değil aşk değil biliyorum
Sana da katilimsin diyemem ya!
Çünkü ben bu aşk masalında gözlerini bağlayıp idam mangasının önüne geçen gönüllü askerim.
Gitsen de,öldürsen de acıtsan da,kanatsan da:
Seni hala seviyorum...
Aşk tutkalıyla yapıştırmaya çalışma o vazoyu
TUZ BUZUM!
Gözyaşlarınla boğ beni.
Çünkü ben gözlerinde ölüyorum.
Aşk tutkalıyla yapıştırmaya çalışma o vazoyu
TUZ BUZUM!
Gözyaşlarınla boğ beni.
Çünkü ben gözlerinde ölüyorum...
MEHMET KOVANCI