Toplam bakislar: 2044 - Toplam yanitlar: 3 |
|
Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v. buyurmuştur:
“Yapamıyorsanız dahi iyiliği emredin, sakınamıyorsanız dahi kötülükten sakındırın.” (İbn Mübarek; Heysemî)
Yani Efendimiz s.a.v. buyuruyor ki, daima iyilik, doğruluk üzere olun, kendiniz yapamasanız bile başkasına iyiliği tavsiye edin. Kötülük yapmayın, kötülükten sakınamasanız da başkasını kötülüğe, yanlışa sevk etmeyin, kötülükten sakındırın.
Allah Rasulü s.a.v. her hâlükârda iyilik ve doğruluk üzere olmamızı ve çevremizdeki insanları göz önünde bulundurmamazı, onlara kötü örnek olmamamızı emrediyor. Çünkü müslüman kimse, hayatıyla, sözüyle örnek olandır.
Efendimiz s.a.v. buyurmuştur:
“Mümin müminin aynasıdır Onun üzerinde bir şey gördüğünde onu alır, atar.” (Münâvî)
Ebü’l-Leys Semerkandî k.s. hazretleri şöyle buyuruyor:
“İyiliği emreden ve kötülükten de sakındıran kimseler hayrın anahtarı, şerrin de kilididir. Bu gibi kimseler müminlerdir. Allah Tealâ’nın ayet-i kerimesinde buyurduğu gibi:
‘Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirilerinin dost ve yardımcılarıdır. İyiliği emreder, kötülükten men ederler.’ (Tevbe, 71)
Kötülük yapan, yapılmasına sebep olan ve iyilik yapılmasına da engel olan kimseler ise şerrin anahtarıdır. Bu münafıklığın alametidir. Allah Tealâ’nın ayet-i kerimesinde buyurduğu gibi:
‘Münafık erkekler ile münafık kadınlar (sizden değil) birbirlerindendir. Onlar kötülüğe sevk ederler, iyilikten alıkoyarlar.’ (Tevbe, 67)”
Mümin kimse kendi nefsi kadar ailesi ve çevresinden de sorumludur. Hatta kişinin kendine yaptığı kötülükleri Allah affeder. Fakat kişi bir başkasını kötülüğe sevk ettiğinde kul hakkına girer, yanlış bir çığır açmış olur. Cenab-ı Mevlâ da helalllik almadan kul hakkını bağışlamaz. Açtığı yanlış çığır devam ettikçe de o kişinin günahı artar. Öyleyse bu noktada büyük dikkat gerekiyor.
Kişi kendi üzerine bulaşan manevi leke ve kirlerden tövbe ederek kurtulabilir. Çünkü tövbe kapısı kıyamete kadar açıktır. Fakat kişinin bir başkasına bulaştırdığı günahlar için sadece kendi çabası yetmez.
Yine insanın başkalarına yaptığı iyilikler ahiret günü şefaatçi olacaktır. Nitekim Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v. buyuruyor:
“Şefaatim ümmetimden büyük günah işleyenler içindir. Bir adamın ateşe atılması için emir verilir. Giderken dünyada iken su verdiği bir adama rastlar, onu tanır ve ona;
– Benim için şefaat etmeyecek misin, der. Adam;
– Sen de kimsin, diye sorar.
– Ben sana falan gün su içirmedim mi, deyince adam onu tanır ve şefaatçi olur. Böylece geri çevrilir ve cennete gider.” (Tirmizî)
Buna benzer daha birçok hadis-i şerif vardır. Bu hadislerden anlaşılan, kendimiz için hayırlı amel ve iş yapamamış olsak da, iman ile öldükten sonra, diğer müslümanlara yaptığımız iyilikler, tavsiyelerimiz, onları kötülüklerden engellememiz affedilmemize vesile olur. Çünkü Cenab-ı Mevlâ affetmeyi sever ve çok affedicidir.
İyilikten maksat ‘maruf’tur, yani Kur’an’a, Sünnet’e ve akl-ı selime uygun olandır. Kötülük ise bunlara aykırı olandır. Buradaki akla uygunluk da, Kur’an ve Sünnet terazisinden geçtikten sonraki uygunluktur. Yoksa maddeci anlayış değil.
Meşhur bir hadis-i şerifte Efendimiz s.a.v. buyuruyor:
“Sizden biri bir kötülük gördüğünde eliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse diliyle düzeltsin. Buna gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin. Bu kadarı imanın en zayıf mertebesidir.” (Müslim; Tirmizî; İbn Mâce)
Bazı alimler bu hadisteki, kötülüğü el ile düzeltmek idarecilerin, dil ile düzeltmek alimlerin ve kalp ile buğzetmek de halkın görevidir demişlerdir. Bu açıklamanın sebebi, gelişi güzel kötülüğü düzeltmeye çalışmanın daha bir çok kötülüğe, yanlışlığa sebep olma ihtimali dolayısıyladır.
İyiliği emreden ve kötülükten de sakındıran kişinin, bunu yaparken muhtabının rencide olmaması önemlidir. Çünkü sevdireyim derken nefrete sebep olabiliriz. Yine engelleyeyim derken de insanları küçük duruma düşürebiliriz. Bunlara dikkat etmek gerekiyor.
Farklı bir çağda yaşıyoruz. Öncelikle kendimizi ve sorumlu olduğumuz ailemizi, çocuklarımızı yanlışlardan, günahlardan koruyabilsek en doğru olanı yapmış oluruz. Bu zor zamanda belki tam manasıyla ancak bunu başarabiliriz. Herkes öncelikle kendi nefsini muhafaza edebilse önemli bir aşama kaydedilmiş olur.
İslâm hayat dinidir, toplum dinidir. Hükümleri toplu yaşama üzerine konulmuştur. Bütün ibadetlerde, helal ve haramlarda insan unsuru göz önünde bulundurulur.
Dolayısıyla herkesin ‘maruf’ üzere hareket ettiği bir toplumda iyilik yaygınlaşır, kötülük ise uzak durulan bir iş olur. Bunu sağlayan da cemaat faktörüdür. Müslüman bir kimse bu durumu göz önünde bulundururarak hareket eder ve çevresindekileri, ailesinin, çocuklarının geleceğini düşünür. Tabii ki bu gelecek dünyalıktan ziyade ahiret üzerine inşa edilmelidir.
Cenab-ı Mevlâ müberra kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
“Siz, insanların iyiliği için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a inanırsınız. Ehl-i kitap da inansaydı, elbet bu, kendileri için çok iyi olurdu. (Gerçi) içlerinde iman edenler var; (fakat) çoğu yoldan çıkmışlardır.” (Âl-i İmrân, 110)
Ayet-i kerimede Ümmet-i Muhammed’in vasfı olarak iyiliği emretme ve kötülüğü engellemenin yanında “Allah’a inanırsınız” buyuruluyor. Bu inanış, müslümanın ayırt edici özelliğidir. Yaptıklarını, yapmak istediklerini Allah için yapar; yapmadıklarını yine Allah yasakladı diye yapmaz. Bu şuurda olmak müslümanlar olarak hepimizin görevidir. Rabbimizin tevfik ve inayetiyle...
|
|
GONDEREN: SuKuT on 10/04/2011 11:59:17 |
|
“İyiliği emreden ve kötülükten de sakındıran kimseler hayrın anahtarı, şerrin de kilididir. Bu gibi kimseler müminlerdir. Allah Tealâ’nın ayet-i kerimesinde buyurduğu gibi:
‘Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirilerinin dost ve yardımcılarıdır. İyiliği emreder, kötülükten men ederler.’ (Tevbe, 71) ALLAHrazı olsun abim ne güzel konular buluyon emeklerine sağlık SuKuT
--------------------------------------------------------------
|
Back To Top |
|
Emr-i bi'l ma'rûf ve nehy-i anil münker "İyiliği emretmek ve kötülükten men etmek" Allah razı olsun güzel bir paylaşım ellerinize sağlık...
--------------------------------------------------------------
YOKLUĞUMDAN HABERİ OLMAYANI VARLIĞIMLA RAHATSIZ ETMEM!..
|
Back To Top |
|
GONDEREN: Elif__ on 10/04/2011 16:11:27 |
|
Emeğinize Sağlık Hacegan__ Paylaşımınız İçin
|
Back To Top |
|
|