Fiyonklu Düğüm Yakışır Adamıma
Koca bir düğüm attım bugün en yakın geçmişime…
En kocamanından…
En kocamanından…
En sıkısından…
Gemicilerin düğümü hak getire…
Hatta kapalı gözlerle attım ki kendim bile çözemeyeyim…
Kör gözlerle attım, düğümüm kör olsun “kördüğüm” olsun diye…
Olur ya hani, olurdaların olurunda dayanamayıp çözmeye kalkarsam… Ne bileyim işte amannn…
Attım işte…
En sonuna da “fiyonk” yaptım...
Şık olsun, yakışıklı olsun dedim…
Yakışır adamıma…
Boğazımda düğüm düğüm olduğunda o son sözlerin, o an attım işte ben de hayatımdaki en yakın geçmişime en fiyonklu düğümümü…
***
Oysa ne cambazlara taş çıkartırdı bir zamanlar o ipin üstünden korkusuzca bana gelişin…
Kendi iplerimde benden cesur yürüyüşün…
O kadar emindin ki bir gün düşmeyeceğine...
Nereden bilebilirdin ki seni düşürmeyenin sendeki cesaret değil de ipin diğer ucundaki ‘ben’ olabileceğimi...?
Hiç ‘ip’lemedin ki…
***
Düşünülmeden sarf edilen yalnızca iki sözcüğün infazıydı bu düğüm…Sözcüklerinin en kötü firarına en acımasız cezamdı…
Göremiyorsun ama duy bak hala boğazım düğüm düğümmmm…
Düştün artık adamım; hem düşlerimden hem iplerimden…
Dedim ya, ne de güzel yürüyordun oysa...
Ne alemi vardı şimdi bu düzgün yürüyüşün dengesini bozan bir çift kelam etmenin…?
***
Çok sallandım adamım çoookkkkkk…
‘İp’in ucunu kaçıran bir çift sözü, ipin diğer ucundaki ‘ben’ nasıl tutabilirdim ki bu sallantıya…?
Ahh içim acıyor dilim varmıyor söylemeye ama;
“Ben düşürdüm cambazım seni, bennn…”
Sen son adımını, bense koskoca düğümümü attım tam o yere…
En fiyonklusundan…
En cakalısından…
Düğümün bile fiyakalı olsun istedim…
‘Düğün’ gibi gelmişken hayatıma, ‘düğüm’ olup gittin...
Hiç öyle dudak bükmesin sözcüklerin, boynunu hele hiç eğmesin… Boğazım zaten düğüm düğümmm…
O son sözcüklerini duymanın yanında, az kalırdı inan sana attığım bu düğümmm…!
“Fiyonklu düğüm yakışır benim adamıma...
Peki ya sizin...??? : )