Akıl “Geleceğini düşün” derken,
Aşk “Ne geleceği? Ne zaman Azrail ile karşılaşacağını biliyor musun?” der.
Akıl, "anlık mutlulukların sonu olmadığını, bir düzen kurman gerektiğini" söyler,
Aşk ise "anı yaşaman" için bastırır.
Akıl, "kaybedeceklerini hesapla" diyerek dikilir karşına,
Aşk ise "gemileri yakman" için ateşi tutuşturmaya kalkar eline.
Akıl, paran yoksa bu hayatta adam gibi yerin yok, beni başına topla derken,
Aşk, o aklı başından almak için pusuya yatmıştır bir yerlerde.
Akıl, sükûneti, huzuru tavsiye ederken,
Aşk hemen devreye girer ve serüvensiz bir hayatı, otların da yaşadığını fısıldar kulağına.
Akıl, zararlı alışkanlıklardan uzak durmayı, tutkuları denetim altına almayı öğütlerken,
Aşk, bu dünyada Akıllı insanların değil, tutkularıyla yaşayanların arkalarında izler bıraktığına yemin üstüne yemin eder.
Akıl, yaşının adamı ol diye gözlerini kısıp kaşlarını çatarken,
Aşk, içindeki çocuğu sakın ola öldürme diye öğüt üstüne öğüt verir.
Akıl, içinde yaşadığın toplumun hiç değilse genel olarak normlarını kabul et derken,
Aşk tam bir başkaldırıya çağırır.
Akıl, sayısız tehlikeyi sıralayarak kendini korumanı önerirken,
Aşk, ruhunu bile çırılçıplak soymanı ister.
Ve sen, ya aklı seçersin ya da aşkı...
Seçim senin...