REKLAM
ipekbocegi
PROFIL   RESIMLER   BLOGLAR   MISAFIR DEFTERI   ARKADASLAR   FAVORILER   VIDEOLAR  
 

Benim olan birşeyi BENDEN ALMAK KOLAY DEĞİLDİR.. ! Eğer gidişine mani olmamışsam BİR SEBEBİ VAR DEMEKTİR ...!


mem_gold SITE DISINDA

Kadin
46 Yasinda
Turkiye



UYELIK TARIHI: 02/15/2010
YILDIZI: Basak burcu
SON GIRIS: 05/27/2015 16:06:25
REYTINGIM: 6.40

Aşkin Tarifi (Eğer Can Dündar)




Eğer... 
Onu hatırladıkça başı göğe ermişçesine ya da asansör boşluğuna düşmüşçesine ürperiyorsa yüreğiniz... 
Ömrü saatlere sıkışmış bir kelebek telaşıyla o hüzünden bu neşeye konup 
kalkıyorsanız gün boyu nedensiz... 
Ve her konduğunuzda diğerini iple çekiyorsanız bu hislerin... 
Onunlayken pervaneleşen yelkovanlar, onsuz mıhlanıp kalıyorsa yerine, bir 
akrep kadar hain... 
Sınıfta, 
büroda, yolda, yatakta içiniz içinize sığmıyor, ondan söz edilince 
yüzünüz, sizden habersiz, mis kokulu bir ekmek dilimi gibi kızarıyor, 
mahcup somurtuyor veya muzip sırıtıyorsa ve o, her durduğunuz yerde 
duruyor, her baktığınız yerden size bakıyor, siz keyiflendikçe gülüp, 
hüzünlendikçe ağlıyorsa... 
Dünyanın en güzel yeri onun yaşadığı yer, en güzel kokusu bedenindeki ter, 
en dayanılmaz duygusu gözlerindeki kederse... 
Hayat onunla güzel ve onsuz müptezelse... 
Elmalar pembe, kiremitler pembe, gökyüzü, yeryüzü, onun yüzü pembeyse, kışlar ilkbaharsa, yazlar ilkbahar, güzler ilkbahar... 
Her şiirde anlatılan oysa... 
Her filmin kahramanı o... 
Her roman ondan söz ediyor, her çiçek onu açıyorsa... 
Bir 
anlık ayrılık, bir ömür gibi geliyor ve gider gitmez özlem saç 
diplerinizden çekiştirip beyninizi acıtıyorsa, iştahınız kapanıyor, 
iştahınız açılıyor, iştahınız şaşırıyorsa, iştahınız, hasret acısında 
bile karşı konulmaz bir tat buluyorsa... 
Eliniz telefonda yaşıyor, 
işaret parmağınızla ha bire onu tuşluyor, dara düştüğünüzde kapıyı 
çalanın o olduğunu adınız gibi biliyorsanız...


Mütemadi bir 
sarhoşluk halinde, her çalan telefona o diye atlıyor, vitrindeki her 
giysiyi ona yakıştırıyor, konuşan birini dinlerken "keşke o anlatsa" 
diye iç geçiriyorsanız... 
Kokusu burnunuzdan, sureti gözünüzden, sesi kulağınızdan, teni aklınızdan silinmiyorsa bir türlü... 
Özlemi, sol memenizin altında tek nüsha bir yasak yayın gibi taşıyorsanız gün boyu... 
Hem kimseler duymasın, hem cümlealem bilsin istiyorsanız... 
Onsuz geceler ıssız, sokaklar öksüzse... 
Ayrılık ölüme, vuslat sehere denkse... 
Gamze 
gamze tebessüm de onun içinse, alev alev öfke de; bunca tavır, onca 
sabır ve nihayetsiz kahır hep onun yüzü suyu hürmetine... 
Uğruna ödenmeyecek bedel, gidilmeyecek yol, vazgeçilmeyecek konfor yoksa... 
Dışarıda yer yerinden oynuyor ve "içeri"de bu sizi zerrece ilgilendirmiyorsa... 
Nedensiz küsüyor, sebepsiz affediyorsanız ve bütün bu hallerinize siz bile akıl erdiremiyorsanız... 
Kaybetme korkusu, kavuşma sevincinden ağır basıyorsa ve aşk, gurura baskın çıkıyorsa bu yüzden her daim... 
Gece yarısı kadim bir dost gibi kucaklayan tanıdık bir şarkı, bütün acı sözleri unutturmaya yetiyorsa... 
Her 
gidişte ayaklarınız "Geri dön" diye yalpalıyorsa ve siz kendinize 
rağmen dönüyorsanız, sınırsız, sabırsız, doyumsuz bir tutkuyla... 
O halde bugün sizin gününüz!.. 
"Çok yaşa"yın ve de "siz de görün"üz.









Dünyada Yaşına Göre Bir Kelebek Kadar Yaşarsın






Dünyada yaşına göre bir 
kelebek kadar yaşarsın
Aşkı ararsın muhabbeti ararsın selamı ararsın sevgiyi ararsın
Sonra bir tercih yaparsın sonla sonsuz arasında
Buna bir isim koyarsın
Sevda dersin sevgi dersin aşk dersin
Sonra onu yüreğine sonrada benliğine yerleştirirsin, 
Bazen öyle olur ki
Aşk yanılgısıyla avunan yürekler sıtmaya tutulur. 
Yeni bir sevdanın, ezelî ve ebedî Leyla’nın eşiğinde aşka uyanır canlar, Leyla ya uyanır. 
Vuslat kokan düşler Leyla ya uzanır.
Şairin dediği gibi
Kalbe ruha der dönüp; her dem aşktır işimiz
Bir sevgiliyedir geliş ve gidişimiz
Gözü kaydırmadan vuslata ermek murat
Bir saniyedir iniş ve yükselişimiz..




Sonra sevgiyle büyüyen sevgili yeşerir yüreğinin bahçelerinde 
Tarif etmeye çalışırsın aşk diye
Yanmaktır bir gülün kırmızısında, türküler yakmaktır sevgiliye. 
Gün batımlarında tutulan sevdaları gün doğumlarında aramanın adıdır aşk.
Seherlerde bülbülün yanık nağmelerinde gül 
Hasreti çekmektir; güle rengini veren, yüreğini veren bülbül olmaktır aşk.
Sonsuzluğun kapısı aralanırken bir aşk yanar





Ve biz şimdi büyüsü kaybolmuş zamanlarda aşkın peşine düştük. 
Biz ölümsüz ve günahsız aşklara değil, günübirlik sevdalara takılıp kaldık. 
Maddenin ağında ateş böceklerini yıldız sayanlar gibi, tutkuları aşk sandık. 
Talihsiz yanılgılarla yanlış ateşlerde yandı ruhumuz.
Biz sevemedik yaratılanı Yaratan dan ötürü. 
Yunus mektebinde diz çöküp okuyamadık aşk kitabını.



Oysa varlığın özünde sevda hamuru vardı. 
O hamuru besleyen aşkın pişmanlık gözyaşı vardı. 
Adem ile Havva’dan dökülen. Şimdi ezeli pişmanlıklara değil, günübirlik sancılara akar oldu gözyaşlarımız.
Sona yaklaşırken bir aşk söner



Myspace Layouts

Hic arkadas yok


*** SanalKahve.com 2008-2023 ***