Pek çok insanın olduğu gibi, benim yaşamımda da çelişkiler çok fazlaydı.
İsteklerim, düşündüklerim, yaptıklarım…
Kimi zaman benim için değerli olan, ille de bunu yaşamalıyım dediğim bir şey, bir süre sonra anlamını yitirip, tamamen farklı bir şekle dönüşebiliyordu. Bu belki de, o an yaşadığım başka bir olayın sonucu, ya... da konuştuğum bir kişiden etkilenerek çıkardığım bir sonuçtu. Verdiğim kararlar çoğunlukla, o an hissettiklerimle ilgiliydi. Bir başkası için mantıklı ya da doğru olup olmadığını bilemiyordum. Kendimce doğru olduğunu düşünmüş ve öyle olmasını istemişimdir.
Çevremdekiler beni onaylar ya da onaylamaz. Bu da garip bir düşünce aslında. Kendimi iyi ve güçlü hissettiğim zamanlar umurumda bile değildi, kimseye borçlu değildim, ben sadece kendi yaşamımdan sorumluyum. Ama kendimi iyi ve güçlü hissetmediğim zamanlar böyle düşünmezdim.
Uzun bir süredir kendimi çok iyi hissediyorum. Kendime döndüğüm ve kendimle olduğum anlar daha çok ve böyle anlarda kendimi içimde yüceltiyorum. Çevremdeki insanları uzun uzun inceliyorum, onları dinliyorum. Onları öğrendikçe de hoş bir takdir duygusu kaplıyor içimi. Kendi değerimi görüyorum onlara bakarken, neler öğrendiğimi, neleri başardığımı ve nasıl daha iyi olduğumu görüyorum. İyiyim ben… Gerçekten iyi ve doğru bir insanım…
Ve uzun süredir beni mutlu eden duygularımı fark ediyorum, pek çok insanda göremediğim duyguları.
Yaşama arzusu, yaşama sevinci, yaşama sevgisi, istek, heyecan…
Bütün bu güzel duyguları çoktan unutanları ya da hiç duyumsamayanları düşünüyorum.
Kalbim her an sevgi, sevinç ve heyecanla atmalı. İçimdeki kanat çırpan kuşu hissetmeliyim. Bir yere giderken heyecanla, neşeyle uçar gibi gitmeliyim. Hiç kimseyi, hiçbir şeyi beklememeliyim artık. Yanına gittiğim, orada olmalı.
Sabah aynaya baktığımda, gözlerimin ışıltısı olmalı ilk günaydınım…
Bu duyguları yaşamak için çok uzun zaman bekledim ben. Hem de ne beklediğimi bilmeden.
Bezgin, kendini bırakmış, her şeyden vazgeçmiş, karamsar, umutsuz, mutsuz, neşesiz…
Şimdi böyle insanlardan, laf olsun diye yaşayanlardan kaçıyorum bazen. Onlar gibi olduğum zamanları hatırlatıyorlar ve aslında beni daha iyi olmaya, daha güzel yaşamaya teşvik ediyorlar.
Ben şimdi yaşamın tam kendisiyim. Şarkıyım, cıvıldayan kuş sesiyim, çiçek kokusuyum, gökkuşağının renkleriyim, günüme doğan güneşim, gecemi aydınlatan ay ışığıyım…
Yaşamın her anında, her soluk alıp verişimde mutlu ve huzurlu hissederim kendimi.
Her solukta sahip olduklarıma şükrederim, Allah’ın bana verdiklerine, benden aldıklarına ve bana bıraktıklarına şükrederim.
Ben her şeyim. Ben enerjiyim. Ben mutluluğum. Ben neşeyim. Ben sevgiyim. Ben aşkım. Ben arzuyum. Paylaşılırsa daha çok olurum.
İçimde ki çocuğun sesini duyabiliyorum artık. Kendime yetebiliyorum.
Ve asla yalnız olmadığımı, olmayacağımı biliyorum.
Hayat bize sunulmuş bir armağandır ve ben bu armağanı dolu dolu kullanmak istiyorum.
Elde edemediklerime, yitirdiklerime değil, başarabileceklerime ve elde edeceklerime bakıyorum.
Attığım her adımın tadını çıkartarak yürüyorum yaşam denen yolda.
Kendimle daha derin bir bağlantı kuruyorum ve derinleştikçe yaşama daha çok bağlanıyorum.
Alıntı