REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 1148 - Toplam yanitlar: 0

GONDEREN: YaQuZa on 09/14/2010 14:41:46


Kitap deyince aklıma hep dünya hayatının kısalığıyla alakalı şu misal gelir: İnsan, iki ayna arasındadır. Bu aynalardan biri mazi, diğeri ise müstakbeldir. Bu iki aynada görüntülerin sonsuza ulaşmasıyla insan, kendini ebedlere kadar dünyada kalacakmış gibi hisseder. Hâlbuki çok küçük bir mesafe içerisinde yaşamaktadır. Ve ancak başınıı “gelecek aynası”na vurunca hayatının kısalığını fark eder…

Kitap, beşer tarihinin en büyük keşfi olan yazıyla beraber geçmişin aynasını, temsil ettiği fikir ve edebiyat sayesinde ise geleceğin aynasını, doğum ve ölümle mahdut hayat çizgimizin uçlarına dikerek bizi hayata bağlayan en mühim sebebi oluşturur: Devamlılık.

Bu sayede kendimizi tarihin derinliklerinden sonsuza uzanan bir “müşterek miras kulesi” inşaatının hâlihazırdaki mühendisleri, müteahhitleri yahut ameleleri yerine koyarak asla ulaşamayacağımız zamanların temel atma törenleriyle iştigal eder, vakit geçirir ve avunuruz. Aksi takdirde insan, içindeki “ebediyet” dürtüsünün verdiği iştihayı “hayat doğru parçası” hudutları dâhilinde tatmin edemez ve buhrana düşer.

Tarih boyunca çok mühim olmakla beraber bilhassa asrımızda ayrı bir ehemmiyet kazanan bilgi ve bilginin kullanımı, gücün ve hâkimiyetin kaynağı haline gelmiştir. İnsanoğlunun en büyük bilgi birikimi olan kitaplar bu sebeple çağımızda ayrı bir önemi haizdir. Bundan hareketle milletler arenasında muvaffakiyet ibresinin okuyan milletlerden yana olacağı şüphe götürmez bir netice olarak karşımıza çıkar. Diğer milletler ne kadar kuvvetli olursa olsun, okuyan milletler meydana getirdikleri medeniyetlerle onlara galip gelir. Çünkü okuyan topluluk, insanlığın bütün bilgi birikimini arkasına almıştır ve beşeriyetin müşterek aklıyla hareket etmektedir.

Bugünkü Garp medeniyetini tetkik ettiğimizde bu medeniyetin Eski Yunan, Roma, İslam ve hatta Mezopotamya medeniyetlerinin birleşmesiyle teşekkül ettiğini görürüz. İsimlerini saydığım medeniyetler muhtelif coğrafya ve kültürlerin mahsulü olduğu halde “çağdaş” Batı medeniyeti; Garplı milletlerin okumaya, ilim ve irfana verdikleri kıymet sayesinde bütün bu “müşterek miras”ı temellük etmiş ve tepe tepe kullanarak dünya muvazenesinde hâkim unsur haline gelmiştir.

Kitap okumanın önemini kavrayarak onu elinden düşürmeyen milletler, mazi aynasında gayet net olarak okudukları milli ülkülerinin teşvikiyle “aksiyon”a geçerek aynı gayeyi geleceğin aynasına da aksettirme yolunda azami gayret sarf ederler.

Kitap, sığ davranış kalıplarını aksiyona dönüştüren ve böylece hayata mana veren en mühim amildir. “Aksiyon” kelimesi kuru fiilden çok ötede; “fikrin hareketleşmesi, ef’âlde tecessümü ve kemiyet kalıbına dökülmesi” şeklinde anlaşılmalıdır. Kitap, işte bu “fiile fikri içirme” ameliyesinin baş aktörüdür.

Kitap, insana ve büyük bir insan hükmündeki cemiyete “aksiyon ruhu”nu üfleyecek yegâne neyzendir. Evet, neyzendir; çünkü insan ve insan toplulukları ferdi ve içtimai planda “kamışlıktan koparılmış bir ney” misali boş, aslından bihaber ve gayesiz vaziyette zaman ırmağında sürüklenmektedir. Bu başıboşluğun önüne ise ancak ilim ve irfanın mümessili olan “kitap”la geçilebilir.

Dünyaya özlediği nizamı getirecek, “nizam-ı âlem”i tesis edecek olan Yüce Türk Milleti, “oku!” kutsi emrine istinaden kitaba dört elle sarılmalı; “yitik malı” olan “ilim ve irfan”ı muhtelif medeniyetlerden kitap vasıtasıyla devşirerek “kızıl elma” ülküsünde ve “i’lâ-yı kelimetullah” gayesinde var gücüyle koşturmalıdır…





--------------------------------------------------------------
12/28/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***