REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 2224 - Toplam yanitlar: 1

GONDEREN: nevval on 03/02/2009 09:15:47


Seninle aynı şeyleri özlüyoruz aslında..

Sıradan şeyler Basit zarif anlaşılır..

Kıyıları özlüyoruz mesela.. Ve kıyıda kalbimiz gibi bir evi..

Ve orada bize benzeyen insanlarla bir arada yaşamak istiyoruz..

Çocuklar bize boyun eğen bir doğa ve yavaşlatılmış bir hayat istiyoruz..

Her şey açık olsun ve hayat içimizden aksın ama yine de bize pek zarar vermesin istiyoruz..

İyi insanlar olmak istiyoruz.. İyi.. Bir sarmaşık gibi birbirimize sarılıp sonsuza dek kopmamak istiyoruz..

Oysa özlemek başka kim olduğumuz ve neyi istediğimiz başka..

Ve bu oyunu önce ben bozdum..

Sen de bozabilirdin..

Özlemlerini seni sıkan terli bir gömlek gibi üzerinden çıkarıp bir bilinmezliğe doğru alıp başını gidebilirdin..

Önce ben çıkmak istedim yola.. Bitişi değildi bu sana duyduğum sevginin.. Bu sonu değildi içimdeki aşkın..

Bu yüzden sen şimdi vazgeçtin kendi yolculuklarından vazgeçtin ruhunun gurbetinden dönmekten.. Vazgeçtin kendinden..

Ve sen şimdi her şeyi bile bile beni bu hayata çağırıyorsun..

Özlemlerimize yer açmaya çalıştığımız bu bilinmez bu yalancı topraklara..

Beni yitirmemek için kendinden vazgeçiyorsun.. Kendine dönmekten..

Sevgin kendinden daha önemli.. Sevgin bugüne dek ertelediğin bütün yolculuklarından daha önemli.. Bana duyduğun aşk için hep anlaşılır olmaya hep iyi olmaya çalışıyorsun..

Bense iyi ve anlaşılır olmak istemiyorum..

Belki de haklısın Ben iyileşmek istemiyorum..

Hayat... İnsanlar... Bu dünya pek inanmadığın halde senin söylediğin gibidir belki de... Babalar çocuklarını seviyordur.. Kadınlar eşlerine sevgiyle bağlıdırlar.. Otobüste yaşlı insanlara yer veriliyordur.. İşçiler çalışkan esnaf dürüsttür. Mevsimler iyi huylu insanlar yardımseverdir. Geceleri aşk koruyordur şehirleri...

Ve en önemlisi sen beni katıksız seviyorsundur...


Oysa bilmiyor değilim ben bunları. Hayatın içindeyken hayatı mahcup bir özlemle özlerim çünkü. Şükran duyarım ona ama yine de eksiğimdir ondan; belki de biraz fazla. Her şey hazırdır. Avuçlarımdadır özlediğim her şey ama yine de beni çağıran sese giderim ben.

Giderim kendime... Onca emek onca çile sonunda bana sunulan her şeyi istesem de istemesem de elimin tersiyle iter giderim artık ertelemek istemediğim yolculuklarıma...

Giderim sonunda. Ulaşmak için çırpındığım bu yüzden kendimi kınadığım her şey silinip gider kendimle çırılçıplak kalırım orada...

Buymuş derim; buymuş işte aradığım! Bu tarifsiz acı bu tarifsiz çözümsüzlük. Bu saf hasret...

Ve orada yıkarım yüzümü ağlayışımı gizleyen o karanlık sularla.

Yıkarım yüzümü kaybetmenin o deli o çıplak sevinciyle...

İyi ki derim iyi ki kaçıp gelmişim buralara... İyi ki burada kendimle baş başa yaralarıma bakmışım...

Oysa çok geldim bu karanlık ve dost denizin önüne. Çok yalvardım ona. Ona bu susuzluğun ne olduğunu bilmediğini söyledim. Korkusuzca açtım önünde varlığımı...

Yalvardım. Küfrettim. Haykırdım. Arındım.

Sınırlarımı aşmak istercesine hayatı ve bütün iyiliklerini hayatı ve bütün kötülüklerini ve çözümsüzlüklerini ona şikâyet ettim.

Hayatı ve bütün aşklarını; sevgilerini...

Gözyaşlarımı karanlık denizin tuzuyla seviştirirken o an hayatta olmaktan derin bir haz duyarken ama aynı anda yok olmanın sınırında gezinmenin kirli gururuyla varlığımı ona şikâyet ettim.

Umutlarımı aşklarımı ve özlemlerimi ona şikâyet ettim...

Anladım sevgili!.. Anladım... Kendimi ve bana ait olan her şeyi şikâyet ettiğim bu karanlık denizin önünde. Anlam özlediğim her şey beni benden kopartıyormuş...

Anladım sevgili!.. Ben iyileşmek istemiyorum...

İnan hayatın insanların iyi olup olmaması beni zerrece ilgilendirmiyor bu anda.

Kimse sorumlu değil. Suçlu yok. Böyleyim ben...

Sevgisiz bencil biri değilim. Bunu en çok senin bilmen gerek.

Evet aşkı çok arzuladım.

Girdim çıplak ayakla onun topraklarına. Büyülendim ve sustum...

Ve ben aşkı özlerken o beni benden kopardı...

Aşk ben bu hayattan kurtulmak isterken beni bu hayata benzetti...

İşte bu yüzden seni ne kadar sevsem de sen gidince ferahlık duymam...

Evet en çok seni seviyorum bu yeryüzünde...

Bunu kanıtlayabilirim sana...

Önceleri bundan çok utanırdım. Bir zaman sonra yanımdan gitmeni istememden... Sen gidince içimin ferahlamasından...

Ama artık utanmıyorum... Çünkü en çok yokken varsın sen bende.

Özlemini hayalini alıp o karanlık denizin önüne getiriyorum.

Orada sen yokken seninle fısıldaşıyorum.

Orada sen yokken seninle haykırıyorum karanlık denize...

Senin yokluğunda ama yokluğundan daha sahici olan hayalinle arınıyorum o karanlık denizin önünde.

Titreyerek sabırsızca çocukça ve cesur…

Seni yokluğunu ve beni bu karanlık denizin önüne sürükleyen varoluşumla arınmak istiyorum...

Ne arıyorum ben burada? Benim için her şeyin iyiye ve doğruya gittiği söylenirken neden ben burada bana ait her şeyi yok etmek istiyorum?

Boşunaymış alınganlıklarım. Boşunaymış incinmelerim...

Sordum kendime sordum; öfkemin ve arzularımın doruğunda sandığım an... Sordum “Sahi ne istiyorsun sen?” diye...

Çok cesurdum ama ölmek istemiyordum. Bu hayatı da istemiyordum aslında.

Çünkü kendimi ne kadar kandırsam da er geç geleceğim yer yine bu karanlık denizin önüydü...

Daha çok gidebilmek isterdim. Sonuna dek...

İçimde biriktikçe beni yaralayan hüznümün ne olduğunu biliyorum. Hissettiğim yere kadar gidememekti benim hüznüm. Hep yarı yoldan dönmek... Hep son anda vazgeçmek...

Burası bana ait değil. Bu hayat...

Sevgilim beni affet! Sana duyduğum o büyük aşk bana ait değil...

Düşünsene en çok sevdiğim sensin ama yine de sen gidince içim ferahlıyor!..

Düşünsene senin için her şeyimi feda edebileceğim şu an yine de sensiz gitmek istiyorum o
karanlık denizin önüne!..

Sensiz... Orada varoluşumun o büyük acısıyla baş başa kalmak istiyorum...

Bu bir sevgisizlik; bu bir bencillik değil...

Ben değil sen bozsaydın oyunu önce sen isteyecektin bunu benden...

Ve bil ki burada bu karanlık denizin önünde yokluğumla savaşırken en çok senin adın geçiyor içimden!..

Senden aldıklarım sana kattıklarım...

En çok da senin için hesap veriyorum bu karanlık denize...

Saçlarının kokusu gözlerinin cinnet yarısı aşk için o derin çırpınışın ölümü ne kadar istesen de hayata duyduğun o derin özleyişin... İnan ben kendimle birlikte sanabana ve dışımızdaki her şey için hesap veriyorum bu karanlık denize!..

Ne olur beni engelleme!.. Çünkü ne pahasına olursa olsun giderim ben oraya... Orada belki kendimi bulurum belki bulamam: Ama giderim...

Engellersen sana en korkak en zavallı en düşkün yanımı bırakırım...

Çoğu insan böyle yapıyor... Ve ben o çoğunluktan olmak istemiyorum...

Bırak beni gideyim kendime!.. Ne olur incitme ve bunu benim bencilliğime yorma!..

Beni kınama ve araya aşkı sevgiyi sokma!

Kalırsam burada beni benimle yalnız bırakırsın...

Ne olur beni benimle ıssız bırakma!..

Ne olur “bana benimle ihanet etme!..”

Sana göre belki gidecek bir yer yok. Hepsi hepsi burası… Bir de aşk üzerine bütün
bildiklerimiz...

Sakın seni eksik sevdiğimden şüphelenme...

Ben bu hayata gerekli olduğu söylenen bir sürü şeyi bu sevgi yüzünden öğrenmek istemedim...

Sen varken öğreneceğim her şeyi sana rakip saydım... Ama yine de gitmek istedim o karanlık denizin önüne...

Çünkü gideremedi susuzluğumu sendeki aşk...

Gideremedi aşk üzerine bütün bildiklerim...

Gideremedi avuçlarıma bırakılan özlediğim her şey... İşte bu yüzden kendimden başka biri olmak istemiyorum...

Çok ama çok acı çeksem de almasın beni benden kimse... Bunu çok istiyorum...

Sen benim için herkesten daha önemlisin...

Ama ben kendisini özleyen bir başkasıyım...

Ve bildim. Kendimi anlamak hayatı anlamak kadar düş kırıcıydı...

Ama böyle; belki de iyi ki böyle oldu...

İşte bu yüzden iyileşmek istemiyorum... Beni iyileştirmeye çalışma ne olur!..

Ve beni benimle yalnız bırakma! “Bana benimle ihanet etme!..”

Belki gidecek hiçbir yer yok... Belki her şey bu kadar…

Belki de boşuna çırpınıyorum... Boşuna kanatıyoruz gökyüzünü ve hayallerimizi...

Ama eminim sen de biliyorsun.

Aşk içindeki aşka rağmen yine de kendisini aramaya gidenlerle mümkün bu dünyada...


Cezmi Ersöz

 





GONDEREN: cagill on 03/03/2009 21:11:24


Canım; ya valla öyle alık, alık okuyordum ki sonunda Cezmi ERSÖZ ismini görüp ha tamam ya; olay budur dedim. Sen boş ver bırak o kendine çin işkencesi yapsın bi tanem, sen git aşkı bulduysan sevgilinle doya doya yaşa.!!! Sakın ha; aşk tek başına yaşnılmaz uyayımda bi başıma yaşayayım niyetine girme.!!! Olurmu bi tanesi. Hayat çok uzun ve bir o kadarda ciddi bir olaydır. O birlikte yaşanılınca anlam bulur unutma...:!

Back To Top
11/06/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***