Toplam bakislar: 603 - Toplam yanitlar: 0 |
|
Övüldü yalnızlıklarım, bir nehir yatağında kurudu en iyi yanlarım. Sen giderken adını yazmıştım geliş yoluna, sen gelirken adımı sildim gidiş yolumdan...
Olduğun gibi kendini koru, deformasyona uğramadan, ellerin titremesin tuttuğunda sigarayı, gözlerin yalancı bakışlarla akıtmasın bu hayata dair bir lahza...
Sen gamsızsın, üzmezsin kendini bilirim. İki şarkıyla coşar, bir şiirle ağlarsın. Bir türkü çalar, gaza getirirsin hayatı. Kendince eğlenir, derin hülyalara dalarsın. Biri üzerse, diğeri bağlar seni hayata...
Sen giderken adını yazmıştım, sen gelirken adımı sildim gidiş yolumdan... Karakteristik özelliklerin koptuğu bir sınır çizgisinde, makiydi bitki örtüm. Kıraç bir bitki örtüsüne meyilli bir aşk çocuğu; ne tuhaf oysa bu filmin girişi olmalıydı, düğüme bağlanırken her şey...
İnsan bir ardına bakar, çiğnediği yola döner de çevirir başını; Bir albüm unutmuşsun odan da bir de, sinmiş “sen” kokusu; başka yok! Bu ilk değil, son da olamayacak belki... Her defasında ruhumu haczeden ağır tufanlardan biriydi sadece... Kopup giden aşkıma da verdim biraz,birazcık ona, birazcık buna dağıttığım. Her dokunana ruhumun beyaz eşyalarını sundum çekinmeden! Bu ilk değil, son da olmayacak belki... Her defasında ruhumu haczeden ağır tufanlardan biriydi sadece; sonunda sen de koparıp gittin içimden bir şeyler...
Yoo artık yok! Daha sakinim şimdi, bir başka kabulleniyorum ayrılıkları. İçime çektiğim derin soluklar gibi, her “gidişi” bastırarak ve görmezden gelerek...
Övüldü yalnızlıklarım, bir nehir yatağında kurudu en iyi yanlarım.
|
|
|