|
GONDEREN: nevval on 02/15/2009 09:45:11 |
|
Anlatamazsınız deniz görmemiş birine... O uçsuz bucaksız suyu. Siz, denizden bahsederken... İçinde "su" kelimesi geçtiğinden olacak... Varsa eğer "köyündeki çay" kadarını anlar. Ne rengârenk takaları anlatabilirsiniz ona... Ne de süzülen yelkenlileri. Anlatamazsınız... Sizin gördüklerinizi... Farklı pencereden bakan birine. "Gel bak" deseniz de... "Göre"si kadar bakar. Siz "güneşin batışındaki güzelliği" göstermeye çalışırsınız... O, akşam olduğuna ağlar. Yazı yazmak da, böyle bir şey işte. Gözlemlediklerinizi aktarmaya çalışır... Yaşamdan, çevrenizden bir kesit sunarsınız... Veya insana ait bir davranış biçimini örneklemek için, bir senaryo kurgularsınız. Ya da, "şöyle olsaydı eğer" düşüncesinden yola çıkarak yazarsınız. Vurgulamak istediğiniz olayı anlatmak için, bir hikâye kurgular... Veya olduğu gibi aktarırsınız. Yani... Kendinizi ve özelinizi değil... Sadece yaşamdaki olguları veya bilgiyi paylaşırsınız. İstersiniz ki okunduğunda... Anlatılmak istenilen anlaşılsın. Ama herkes, bu şekilde algılayarak okumaz işte... Anlayan da olur, anlayamayan da... Gerçek yaşamda da olduğu gibi. Mesela; Bir "aldatılma yazısı" ise, yazanın aldatıldığını sanmak... Karamsar ise satırlar, "yazan mutlaka bunalımda" teşhisi koymak. Ya da algıda seçiciliğin "en uç" örneği olarak... Kendine göre "bir kelimeye takılmak"... Ve yazının "özü" ile hiç alâkası olmayan bir sonuç çıkartmak. Yazanın hayatı ile, yazılan arasında paralellik kurmaya çalışmak... Yazıyı "kişinin özeli" ile özdeşleştirmek. Yazanın en büyük sıkıntısı da burada başlar işte. Oysa orada anlatılmak istenen, bir konu vardır... Ya da tartışmaya açılmış bir düşünce. Algılanandan... Çok ama çok farklıdır anlatılmak istenen. Sezen Aksu, bir şarkısında "Bir kedim bile yok" demişti de... Kedi yollamışlardı bir sürü. Bunun gibi bir şey işte. Hiç bir yazan istemez "yazdıklarıyla yargılanmak"... Ve okuyanın "göre"si kadar anlaşılmak. İster ki "sadece anlatmak istediği konu veya düşünce" anlaşılsın... Ve "yazandan bağımsız" algılansın. Ama bilirim ki... Boşuna çabalarız. Ne yazarsak yazalım... "Anlaşıldığımız kadar"ız.
|