Bismillahirrahmânirrahîm
Cuma gününün fazileti...
Medine döneminde inmiştir. 11 âyettir. Sûre, adını 9. âyette geçen “el-Cumu’a” kelimesinden alır. Sûrede başlıca, Hz. Muhammed’in peygamber olarak gönderilişi, Yahudilerin Allah’ın dininden yan çizmeleri ve Cuma namazı ile ilgili bazı hükümler konu edilmektedir.
1. Göklerdeki ve yerdeki her şey, mülkün sahibi, mukaddes, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah’ı tespih eder.
2. O, ümmîlere, içlerinden, kendilerine âyetlerini okuyan, onları temizleyen, onlara kitabı ve hikmeti öğreten bir peygamber gönderendir. Halbuki onlar, bundan önce apaçık bir sapıklık içinde idiler.
3. (Allah o peygamberi) onlardan henüz kendilerine katılmayan başkalarına da göndermiştir. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
4. İşte bu, Allah’ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir.
5. Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini inkar eden topluluğun hali ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.
6. De ki: “Ey Yahudi akidesini benimseyenler! Bütün insanlar değil de, yalnız kendinizin Allah’ın dostları olduğunu iddia ediyorsanız, (bunda da) samimi iseniz haydi ölümü isteyin!”
7. Ama onlar, daha evvel yaptıklarından dolayı asla ölümü istemezler. Allah zalimleri hakkıyla bilir.
CUMANIN HİKMETİ, CUMANIN BEREKETİ
Toplanma günü cumanın anlam ve ehemmiyetine dair ne söylesek zaten biliyorsunuz kabilinden şeyler olacak. Her değer gibi yalama edilmiş cuma günü ve namazının üzerine öylesine içimdem gelenleri dile getirmek istiyorum.
Hayatta nelere karşı heyecan duyuyorsanız, ya da başka bir ifadeyle heyecan duyarak yerine getiriyorsanız,onu hakkıyla icra edersiniz. Sıradan heyecan duymadan yaptığınız işlerde ise sıradanlık sizi sıkar, mecburen yapmak zorundaysanız o işi yaparsınız, yoksa eminim terk edersiniz.
İçinde yaşadığımız dünyanın mimarları materyalizmi ön gördüğü için bütün insanlık adına önemli olan madde ve onu elde etmenin yollarıdır.
Maddenin sürekli ön planda tutulması hayatı, anlamsızlaştırır, basitleştirir.Çünkü maddenin özünde oun ve eğlence mantığı ön plandadır.Kalıcı lezzet ve hazlar uyandırmaz insanın ruhunda.
İnsanın varlık sebebinin ruhuna işlenmiş şifreleri insana Allaha kul olma zorululuğunu hissettirir.Kalıcı lezzetler ve hazlar burada mevcuttur.
Hayatı madde üzerine temellendiren anlayışın öncülleri insan hayatındaki din değerlerinin arka planda kalmasına sebep olmaktadır.Bunun eğitimi ve öğretimi de mektebi olmadığı için insanın kendi çabalarına bırakılmış bir durum ortaya çıkmaktadır.
Bir taraftan etrafında cereyan eden hayatın gereklerini yerine getirme anlayışı, beri taraftan iman güçlülüğüne göre insana kul olma çağrısı yapan vicdanın sesi arasında bocalayan insana; dine dair eğilimleriyle destek veren insanlar olmazsa, yani dünya destekli konuşmalar ve tavsiyeler arasında kalırsa insan, tercih edilecek şey herhalde dünya olacaktır.
Bu gün insanların hayatında dinin ve dini olan şeylerin hetyecan duyurmayışı hep bu kötü etkenlerden olmaktadır.
Şimdi şöyle bir güzelleme yapmak istiyorum: Gün Cuma; Sabah namazından sonra hane halkıyla beraber Kuran tilavetleri yapıyorsunuz, tesbihler, salevatlar getiriyorsunuz, gün içindeki rutinleriniz başlayana kadar.
Her zaman yaptığınız gibi sabah kahvaltınızı yaptıktan sonra evinizden çıkmadan ayetel kürsiyi okuyorsunuz, muavvizeteyni okuyorsunuz ve evinizden üç kez "bismillahillezi la yadurru measmihi şey'ün ma fissemavati vel ardı" diyorsunuz ve çıkıyorsunuz.sonra karşılaştığınız her kardeşinize sadaka olcak nitelikte tebessümle selam veriyorsunuz.
Tatil olmayan cuma gününüzde, işinize gittiğinizde etrafınızdakilere manevi enerjinizden aktarıyorsunuz.Onlarda zaten sizin gibi olduklarından ortamınız hayli güzelleşiyor.Cuma heyacanıyla dolmuş insanların birarada olduğunu düşünsenize, hava ne kadar yumuşak ve ilahi hazlarla dolu.Konuşmaların ve paylaşmaların tamamı insanı mutluluktan uçuracak derecede.
Bu yazdıklarımın yaşanmadığı bir atmosferi soluduğumuz için ne kadar havada kaldığını ayaklarının yere basmadığını biliyorum.Ama düşünmek zorundayız ki yaşaması kolay olsun.
Ödeme kaygılarının olmadığı,huzurlu bir ev ortamından hayata yayılmış,çocuklarıyla, kendiyle ve etrafıyla barışık insanların yaşadığı bu cuma gününde müezzinler salatü selam getirmeye başlayınca herkesi bir heyecan kaplıyor, çünkü bütün müminler beş vakit namazda yaptıkları gibi, hatta daha bir şevkle camiye müslümanların biraraya geldiği toplandığı camiye akın ediyorlar.Hocaefendi bir hafta boyunca müminlere enerji verecek, onları dinamik tutacak; ağaç haftası, zabıta haftası gibi rutinlerle değil; Allaha yakınlaştıracak, dünyadan haberdar edecek, kardeşlik ruh ve şuurunu verecek vaazlar ve hutbeler okuyorlar.
Camiden çıkan müminler biraraya toplanmanın verdiği hazla birbirleriyle kucaklaşıyorlar, halleşiyorlar sohbet ediyorlar....................
Devam edip gidiyor.
Ne kadar yazsak o kadar uzayacak.
Bu hayat bereket dolu bir hayattır, mutsuzluğun umutsuzluğun hükümferma olamadığı bir hayattır.
Allahın eli, sevgisi, nazarı, muhabbeti bu toplumun üzerindedir.
Böyle bir toplum,sıkıntı, huzursuzluk gibi olumsuzluklara uzak bir toplumdur.
Daha da basitleştireyim; bu dünyada küresel ısınma olmaz, su kaynaklarında tükenme olmaz, afet olmaz,felaket olmaz, çünkü; insanlar kanaatkardır, israf etmezler, tevazu sahibidirler.....................
Allah da böyle bir topluma vadi gereği yerin altından üstünden rızıklar verir.
Kulluk heyecanı had safhada bir hayat temennisiyle hepinize hayırlı cumalar diliyorum.
