REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 1834 - Toplam yanitlar: 0

GONDEREN: SuKuT_ on 07/21/2010 12:05:11


Akıllı insan bilmediğinin peşine düşmez. Bilmediğini deşifre ettikten SONRA yani bilmediğini BİLDİKTEN sonra kendini ortaya koyar (Benim 40 yaşıma kadar bekleme nedenim). Akıllı insan, tüm "Ya Eyyühelleziyne amenü..." ile başlayan ve "Salih ameller diye sayılan ve takva elbisesi giyen insan olmakla başlar. “Rabbi zıdni ilmi” diyerek Akıllı insan olmaya niyetlenir. Akıllı insan merhamet (Allah'tan alınan rahmet) ile donanır (takva elbisesi) ve buna bir de BİLİM denen "Allah'ı bulma/bilme borcunu" ekler. Akıllı insanın yanılması son derece zordur. Akıllı insan çok bildiğinden AZ yanılır (Atasözünün tersi). Önemli olan da az yanılmak değil midir?

Akıllı insan aklını KUL gibi değil; "Allah'ımızın, yaratanımızın AKLINDAN NE GEÇİYOR" diye sorgulayan insandır. Allah'ın "AKLINDAN" ne geçiyor? İşte bu HANS'ın bakış açısıdır! Çünkü aklı yaratan kuşkusuz en AKILLI olan ALLAH'ımız'dır. O en ALİM'dir, bizler de o PAYDA'nın minik paydalarıyız.


"Akilli kimse, nefsini hesaba çeken ve ölüm sonrasi için çalisandir."

(Tirmizi - 2461)

Akil, insanin ebedi hayatinda huzura kavusmalarini için kötü ile iyinin ayirt edebildiGi,günü ve zamani kurtarmanin deGil ebedi bir hayati düsünüp hesaba katmanin bir meselesiidr.
Aklli insan Allahtan gelen hayir ve serrin ne olduGunu düsünüp idrak edebilen,bu uGurda da caba harcayan insandir.
Akilli insan bir gün kendisine emanet olarak verilen can'inbir gün kensisinden çikacaGini bilir,ebedi mutluluk için çaba harcayan,bu uGurda yorulan insandir.
Akilli insan bir an bile ölümü unutmadan yasayan,hesaba çekilmeden,kendini hesaba çeken insandir.
Akilli insan ebedi olan Ahiret hayatini gelip geçiçi dünya zevklerine tercih etmeyen insandir.

//////Bütün varlıkların hülasası, özü olan insan, eğlence için, oyun için, yiyip içmek, gezmek, yatmak keyf sürmek için yaratılmadı. Kulluk vazifelerini yapmak için, Rabbine itaat, tevazu, kuvvetsizliğini, ihtiyacını göstermek, Ona sığınmak ve yalvarmak için yaratıldı.

 


///////"Zinâya yaklaşmayın"

Şehveti gayri meşrû yerlerde kullanmanın nasıl anlaşıldığını hadisler ışığında inceleyelim.

Gençliğin ve bekârlığın mühim bir tehlikesi Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivâyet edilen şu hadiste çok veciz bir şekilde anlatılmaktadır:

"Âdemoğluna zinâdan nasibi yazılmıştır. Buna mutlaka erişecektir. Gözlerin zinâsı bakmaktır, kulakların zinâsı dinlemek, dilin zinâsı konuşmak, elin zinâsı tutmak, ayağın zinâsı da yürümektir. Kalp ise heves eder, diler. Ferc (cinsel organ) ise bunu ya uygular veya reddeder." (Müslim, Kader: 21)

Demek ki şehveti gayri meşrû bir şekilde kullanmak olan "zinâ"nın çeşitleri vardır. Bunlar yasaklanmış fiili, "düşünmek", gayri meşrû bir şeye "bakmak", "konuşmak", "dinlemek", "dokunmak", ona "teşebbüs" etmektir. Kalp ise buna "heves" etmekte, ferc ise ya reddetmekte veya uygulamaktadır.

Nitekim bir âyet-i kerimede, "Zinâya yaklaşmayın" buyrulmaktadır. "Zina yapmayın" yerine, "Yaklaşmayın" ifâdesinin tercihi dikkat çekicidir. İşte bu kısa âyet, yukarıdaki hadiste belirtilen hususları içine almaktadır. Âyet, yaklaşmanın her türlü yolunu yasaklamaktadır.

Gerçi Ebû Hüreyre'den (r.a.) rivâyet edilen, "Şüphesiz ki, dillerle söylenmedikçe veyahut fiîlen yapmadıkça Allah ümmetimin kalbinden geçirdikleri şeyleri onlara bağışlamıştır" (Müslim, Îmân: 58) şeklindeki hadîste yasak bir fiili düşünmenin bağışlandığı belirtilmiştir. Ancak bunu alışkanlık hâline getirip zaman israf etmek, Allah'ı tefekkür ve güzellikleri düşünüp plânlamak için verilen düşünme ve hayal kabiliyetini boş yere meşgul etmek doğru değildir.

Yukarıda sayılan "harama bakmak" hususu, âyet ve hadislerle yasaklanmıştır.

Nûr Sûresinin 30 ve 31. âyetlerinde, "Mü'minlere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, namuslarını da korusunlar. Bu, onların temizliği için daha uygundur. Muhakkak ki Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır. Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, namuslarını da korusunlar" buyrulmaktadır.

Bu âyetler hem erkeklere, hem de kadınlara, kendileri için bakılması câiz olmayan kişilere nazar etmelerini yasaklamaktadır.

İbn-i Büreyde'den (r.a.) rivâyet edilen şu hadis de konumuzla ilgilidir:

"Resûlüllah (a.s.m.) Hz. Ali'ye (r.a.), 'Ya Ali bakışı bakışa tâbi kılma, kasıtlı olmadığı için birinci bakış sana câizdir, (fakat) diğer bakışlar sana câiz değildir' demiştir." (Ebû Dâvud, Nikah: 43)

Buradaki "birinci bakış", insanın çarşıda pazarda yürüyebilmesi için zarurî olarak baktığı yerlerde istemeyerek gözünün rastladığı durumlar için söz konusudur. İnsan gözü kapalı gezemeyeceğine göre, zarurî işleri için, lüzumlu yerlerde kasdî değil, tebeî bir surette rastladığı durumlar birinci bakışa girer. Bazen insan bir şeye bakarken istemeyerek bir başka varlığı da görebilir. Bilhassa Asr-ı Saâdet için söz konusudur.

Ama şimdi "Nasıl olsa ilk bakış câizdir" deyip sağı solu teftiş eder gibi bakarak gitmek doğru değildir. Çünkü zamanımızda âniden ve farkında olmadan rastlama gibi bir olay yoktur; her tarafta her an namahreme, açık saçık insanlara ve harama rastlanmaktadır. Bunun için tüm bakışları kontrol altında tutmak gerekir.

Nâmahreme bakmanın zararları çoktur. Kişinin zamanını, hafızasını, dikkatini tahrip eder. Bakmamak ise, milyonlarca sevap kazandırdığı gibi, şu kudsî hadisteki mânevî lezzete mazhar eder:

"Nâmahreme bakmak, şeytanın oklarından bir oktur ki, her kim Benden korkarak onu bırakırsa, zevkine bedel ona öyle bir îman veririm ki, onun lezzetini ve tatlılığını kalbinde duyar." (Taberânî ve Hâkim)

Burada da müthiş bir müjde var. Gerçekten gençlerimiz bu hususa dikkat ettiklerinde kendilerinde büyük bir huzur ve sevinç, âdetâ maddîyattan sıyrılıp nûranîleşmiş bir hâl hissedeceklerdir.

*****
“Zinaya yaklaşmayın. Çünkü o şüphesiz bir hayasızlıktır, kötü bir yoldur.” (İsra 32) Dikkat Ederseniz Zina Yapmayın demiyor ! Zinaya Yaklaşmayın Diyor Ayeti Kerime !

****
ZİNAKÂRIN CEHENNEMDEKİ AHVÂLİ

Peygamberimiz Miraç’ta cennet ve cehennemin ahvâline muttali oldu şöyle ki:

“Baktım bir kavim var ki, derilerinden sırım kesiliyor ve ağızlarına tıkılıyor ve yediğiniz gibi yeyiniz deniliyor. Bu onlara en iğrenç bir şey oluyor. Ya Cibril! Bunlar kimler? dedim. Cibril, bunlar ırz ve namuslara taarruz edenlerdir, dedi. Yine bir kavme rastladık. Önlerine bir sofra kurulmuş, üzerinde benim gördüğüm etlerin en güzelinden kebaplar var, etrafında da cifeler. Onlar o güzel etleri (nikahlı eşlerini bırakıp) bu cifelerden yemeye başladılar. Bunlar kim Ya Cebrail, dedim. Bunlar zinakârlar, dedi. Allah’ın helal kıldığını bırakırlar da haram kıldığını yerler.” (Ömer Nesefi Akaidi)

**
Zinaya yaklaşmayın....!

Zina
Dinen ve kanunen cezayı gerektiren,meşru olmayan cinsi münasebet.Aralarında bir nikah bağı bulunmayan mükellef yani cezâî ehliyete sahip bir erkekle,kadın arasındaki gayri meşru ilişki.

Zina,bütün dinlerde yasak edilmiş olup,çirkin bir fiildir.İnsanlara zarar verir.Cemiyetin ahlâki ve aile düzenini yıkar.Haya,utanma ve iffet duyguları zedelenir.Akrabalar ve arkadaşlar arasındaki işlenen zina fiili,dostlukların yıkılmasına,sevgi bağlarının kopmasına sebep olur.

Nesebin,soyun bozulması,zinanın yayılması ile olur.Zinanın haram ve suç olduğunu Allahü Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de çeşitli ayetlerinde bildirmiştir.

İsra suresinde; “Zinaya yaklaşmayın,çünkü o,şüphesiz bir hayasızlıktır,kötü bir yoldur.” buyurdu.

Nur suresinde; “Mü’min erkeklere söyle!Yabancı kadınlara bakmasınlar ve zina etmesinler!Ve mü’min kadınlara söyle!Onlar da yabancı erkeklere bakmasınlar ve zina etmesinler.” buyrulmaktadır.

Hz.Peygamber Salllallahu Aleyhi Wesellem buyurdu ki;
“Zinanın dünyada üç fenâlığı vardır:.

Biri,güzelliği ve parlaklığı giderir.

İkincisi,fakirliğe sebep olur.

Üçüncüsü,ömrün kısalmasına sebep olur.

Ahiretteki üç zararına gelince,

Allahü Teâlânın gazabına sebep olur.

İkinci suâlin,hesabın fenâ geçmesine sebep olur.

Üçüncüsü,cehennem ateşinde azap çekmeye sebep olur.”

Üç şey,göze cila verir:
Yeşilliğe bakmak ve güzel yüze bakmak.

Üç şey gözü kuvvetlendirir.
Sürme çekmek,yeşilliğe ve güzel yüze bakmak.
Bu hadisler,bakması helal olan kimselere bakmanın faydasını bildirmektedir.Yoksa yabancı kadınlara,kızlara bakma,gözü zayıflatır ve kalbi karartır.

Hakim,Beyhaki ve Ebu Davud bildiriyorlar ki;

Ebû Ümame’nin (radıyallahu anhu) bildirdiği hadiste :
Yabancı bir kızı görüp de,Allahü Teâlâ’nın azabından korkarak,başını ondan çeviren kimseye Allahü Teâlâ ibadetlerin tadını duyurur,”buyrulur.İlk bakması da affedilir.

Bir hadis-i şerifte, “Allah için yapılan cihada düşman gözleyen veya Allah korkusundan ağlayan veya harama bakmayan gözler,kıyamette Cehennem ateşini görmeyeceklerdir.” buyruldu.
Nur Suresinde “Mü’minlere erkeklere söyle!Yabancı kadınlara bakmasınlar ve zina etmesinler!
Ve mü’min kadınlara söyle!Onlar da yabancı erkeklere bakmasınlar ve zina etmesinler.” buyrulmaktadır.

Kalb,göze tâbidir.Gözler haramdan sakınmazsa,kalbi korumak güç olur.Kalb,harama dalarsa,zinadan sakınmak güç olur.O halde,imanı olanların,Allah’tan korkanların harama bakmaması gerekmektedir.Ancak bu şekilde,kendini korumak,dünya ve ahirette zarardan kurtulmak mümkündür.(2)

Hz.Peygamber Sallallahu Aleyhi Wesellem şöyle buyurmaktadır:

“Sakın yollarda oturmayın.” “Ya Resulullah,oturmamız kaçınılmaz.Çünkü konuşuyoruz.” dediler. “Oturmaktan başka çareniz yoksa,o zaman yolun hakkını verin!” buyurdu.

“Yolun hakkı nedir ya Resulullah?” dediler.

“Gözünüzü haramdan sakınmak,sıkıntı vermemek,yolu kesmemek,geçişi zorlaştırmamak,selam almak ve iyiliği emredip,kötülükten vaz geçirmektir.” buyurdu.

Hz.Ali(radıyallahu anhu) de: “Israrla bir daha bakma!İlk bakışın elinde olmayarak kazara bakışındır.İkinciye hakkın yoktur.”

Veda Hutbesinde Hz.Peygamber Salllahu Aleyhi Wesellem şöyle buyurmuştur:
Dikkat ediniz! Su dört seyi kesinlikle yapmaycaksiniz:
Allah'a hicbir seyi ortak kosmayacaksiniz.
Allah'in haram ve dokunulmaz kildigi cani, haksiz yere öldürmeyeceksiniz.
Zina etmeyeceksiniz.
Hirsizlik yapmayacaksiniiz..

"Ey insanlar!

"Cenab-i Hakk her hak sahibine hakkini vermistir. Her insanin mirastan hissesini ayirmistir. Mirasciya vasiyetetmeye lüzüm yoktur. Cocuk kimin döseginde dogmussa ona aittir. Zina eden kimse icin mahrumiyet vardir.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Âdemoğluna zinadan nasibi takdir olunmuştur. O buna mutlaka erişir. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayakların zinası yürümektir. Kalbe gelince o, arzu eder, ister. Üreme organı ise, bunu ya gerçekleştirir, ya da boşa çıkarır."

Buhârî, İsti'zân 12, Kader 9; Müslim, Kader 20-21. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Nikâh 43

Hadisten Öğrendiklerimiz

1. Zina büyük günahlardandır.

2. Fiiller, sebep oldukları sonuçlara göre hüküm alırlar. Harama aracı olan her fiil haram, vâcibe vesile olan fiiller de vâciptir.

3. Nâmahreme bakma, dokunma, tutma, öpme ve haram işlemek için bir yere gitme gibi gayr-i meşrû fiillerin hepsi yasaklanmıştır ve bunların her birine mecâzen zina denilebilir.(3)



En hayırlı genç odur ki, ihtiyar gibi ölümü düşünüp ahiretine çalışarak, gençlik hevesatına esir ol-mayıp gaflette boğulmayandır. Ve ihtiyarlarınızın en kötüsü odur ki, gaflette ve hevesatta gençlere benze¬mek ister, çocukçasına hevesatı nefsaniyeye tabi olur.”**

Rasûl-ü Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimiz, “Gençlerinizin en hayırlısı, (sefahetten uzak durmakta ve temkinli davranmakta) ihtiyarlara benzeyendir. Yaşlılarınızın en fenası ise, (başını gaflete sokmakta ve nefsinin arzularına uymakta heva-perest) gençler gibi yaşayandır” buyurmuştur          &nbs p;

Malayani

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Malayaniyi terk etmek, kişinin müslümanlığının güzelliğindendir.) [Tirmizi]

(Malayani ile meşgul olanın hatası, günahı çok olur.) [El-Askeri]

(Kıyamet günü günahı en çok olan malayani konuşandır.) [Ebu Nasr]

Uhud’da şehid olan bir gencin annesi, (Oğlum sana Cennet müjde olsun!) dedi. Bunun üzerine Resulullah efendimiz buyurdu ki:
(Ne biliyorsun, belki malayani konuşurdu.) [Tirmizi]

Hazret-i Kab, hastalanınca, Resulullah efendimiz ziyaretine gitti. Hazret-i Kab’ın annesi, (Oğlum Cennet sana hazırdır) dedi. Peygamber efendimiz aleyhisselam da buyurdu ki:
(Ey Kab’ın annesi! Ne biliyorsun, Kab belki malayani konuşurdu.) [İbni Ebiddünya]

Peygamber efendimiz Ebu Zer hazretlerine de buyurdu ki:
(Sana bedene hafif, fakat terazide ağır [ahirette sevabı çok] olan bir amel öğreteyim! Şükür et, güzel ahlaka sahip ol ve malayaniyi terk et!) [İbni Ebiddünya]

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kıyamette, herkes ömrünü ve gençliğini nerede geçirdiğinden, malını nereden kazanıp nereye harcadığından ve ilmi ile amel edip etmediğinden sorguya çekilecektir.) [Tirmizi]

Ömür, ilim, mal ve beden, Allahü teâlânın kullarına verdiği bir sermayedir. Bu sermayeyi Allahü teâlânın bildirdiği yerlerde harcamalıdır. Vakit geçtikten sonra pişmanlığın faydası olmaz. Onun için gençliğin, malın, sağlığın kıymetini bilmeli, dünyada ahireti kazanacak işler yapmalıdır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Beş şeyden önce beş şeyin kıymetini bil! İhtiyarlıktan önce gençliğin, hastalıktan önce sağlığın, meşguliyetten önce boş vaktin, fakirlikten önce zenginliğin ve ölümden önce hayatın kıymetini bil!) [Ebu Nuaym]

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Bir kimsenin boş şeylerle vakit geçirmesi, Allahü teâlânın onu sevmediğinin alametidir.) [Mektubat-ı Rabbani





--------------------------------------------------------------
RAHMAN ve RAHİM olan ALLAHın adı ile ..
11/16/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***