Sessizliğin yığınları arasında kalmışım.Boy gösteriyor tanıdığım bütün ayrılıklar.Ne korkunçtur’ki sokak başında vuruluyorum kendi kurşunumla...
Sokak lambasında,görürken suretini.Sana dair ne varsa bin bir hayal oluyor,kalıyor öylece.Dipsiz kuyulara dalıyorum bir cocuğun özlemiyle...
Aşkım sendin...Ama aşk bendim.Her defasında yağmur altında ıslanıyordum,yağmur yağmadığında bile.Çünkü aşk böyle bir şey.Seni ülkemi sever gibi sevdim.Baharlarda kuşların sesini sever gibi, dinler gibi sevdim.Ama sen,adressiz mektuplar gibi cevapsız bıraktın bütün sorularımı.
Ki’hi yok oluşlarım benliğimde senin yokluğun.Mevsimsiz yağan kar gibisin,dondurdun beni kendi soğuğunla.Ben senden sadece bir yudum sevgi istemiştim sana koskoca okyanusları suna bilmek için.Ama sen kalemi kırık bir şair gibi beni hep öyle sandın.Sen beni savaş ortasında silahı olmayan bir mülteciyi öldürürür gibi savunmasız bir şekilde öldürdün.
Şimdi arda kalan.Bir kaç anı.Bir kaç satırlık sen.Ama olsun ben sende kendimi sevdim.Ben sende özgürlüğümü sevdim.Yinede aşk olsun.Sen hissetmesende,sen benim eş ruhumsun...