VAMPİRLER VE VAMPİRLEŞENLER!

Hayvanlar alemi (insanlar da dahil!) beslenme anlamında iki ana gruba ayrılırlar: Etoburlar ve otoburlar diye… İnsanoğlu her iki gruba girmesi bakımından farklılığını hemen ortaya koyar!
Ama insanlar içinde “alt gruplar da” vardır… Bazıları vahşileşmiş, insanlıktan çıkmıştır adeta! Onların tek besin kaynağı “KANDIR!” Vampirleşmişlerdir! Kan kokusu içlerine sinmiştir! Artık onsuz bir hiçtirler!
Gazetelere bakın… O başka türlü varlığını sürdüremeyen “magazin basınına, şarlatan TV’lere” bir bakın… Testereyle kesilen genç bedenler üzerinden “reyting” denen anlamsız yarışlara girenleri ibretle, dehşetle izleyeceksiniz! Ve bunun “VAHŞİ BATIDAN” bize doğru sirayet eden bir hastalık olduğunu da anlayacaksınız!
Karındeşen Jaklar, Kazıklı Voyvodalar, kadınların içinden “CİN ÇIKARAN” papazlar vahşi batının insanlık alemine sunduğu unutulmaz tiplerdir! Kuşkusuz batı bu kadarla yetinmemiştir. Varlığını ve kurduğunu sandığı sahte medeniyetini “SÖMÜRÜ VE SOYKIRIM” üzerine bina edenler, kendilerinin “YÜZ KARALARINA” sürekli ortak aramışlardır! Rakipleri olarak gördükleri Doğu Medeniyetini, İslam Alemini ve bu alemin güçlü soyu “TÜRKLÜĞÜ” yıpratmak, ortadan kaldırmak için “zayıf halkalar” bulup, karşıtlıklar yaratmışlardır! Hem inançlarını, hem de kültürlerini yozlaştırmışlar, aralarına hurafeler, nifak tohumları ekmişlerdir! Bu karışıklıklardan doğan mücadeleleri de, utanmadan “SOYKIRIM” diye karşımıza dikmişlerdir!
Geriye doğru döndüğümüzde 16. yüzyıldan başlamak üzere, batının sürekli Türk İslam Devleti olarak önce Osmanlı’yı, daha sonrada Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak için bünyesinde bulunan “farklılıkları karşıtlık olarak” kullandığını göreceksiniz. Oysa Osmanlı girdiği Avrupa içlerinde bile “HAKKI VE ADALETİ” hakim kılmış, ne inançlara, ne dillere, nede kültürel yaşamlara asla dokunmamıştır! Günümüzde “demokrasi kılıfına” sokulmuş dayatmaları “BÖLÜCÜLÜK VE TERÖRÜ” beslemek için acımasızca kullananların, “İNSAN HAKLARINDAN” bahsetmeleri tam bir iki yüzlülüktür!
Batının son oyunu, yapay bir şekilde oluşturduğu “Kürtçülük ideolojisidir!” Olmayan dili, tarihi, ırkı yaratmak için epeyce uğraş vermişler, “SİYASİ VE DİNİ BÖLÜCÜLÜKTEN” elde edemedikleri başarıyı, etnik bölücülükle yakalamış görünmektedirler! Kendi kültürlerinin bir parçası olan “TERÖRİZMİ” bu amaçla acımasızca kullanarak, 40 bin insanın ölümünü, yüz milyarlarca dolarlık ekonomik kaybı Türk Milleti’ne fatura etmişlerdir!
Uygulamaya koydukları “PAYLAŞIM OYUNUNU” çeşitli projelerle adlandırarak, Türkiye içinden bu projelere destek veren hemen her toplumsal kategoriden “İŞBİRLİKÇİLER” yaratmışlardır! Artık saldırı sonuç verme aşamasındadır!
Yaşadığımız günlere ve bu günlere gelişimizin nedenlerine doğru teşhisler konulamaması, mücadele biçiminin “TESLİMİYETÇİ BİR ÇİZGİYE” kaymasına neden olmuş, bu çizgiye uygun bir “SİYASİ İKTİDAR” maalesef son yedi yıldır ülkemizin kaderine el koymuştur! Hiçbir şey rastlantı değil, tam tersine batının planladığı şekilde ilerlemektedir! AKP Hükümeti meşruiyetini ve desteğini “KÜRESEL EŞKİYAYA” dayamakta, onlarda iktidarı alabildiğine kullanmaktadır!
Son günlerde modalaşan ama ismi bir türlü konulamayan “AÇILIM OYUNU” artık şirazesinden çıkmış, “KAOS ORTAMINA” doğru hızla ilerlemektedir! Dış Politikada zaten güdümlü olan iktidar, iç politikada “ETNİK BÖLÜCÜLÜĞE” prim vererek ve toplumu kutuplaştırarak tehlikeli bir yola girmiş görünmektedir! Bölücü talepleri karşılamak için akla, hayale gelmeyecek uygulamalar birbirini takip etmekte, İmralı adeta “TERÖRİST DİNLENME KAMPLARI” statüsüne sokulmaktadır!
Teröre ve bölücülüğe sürekli ödün vererek yaklaşmak, ona karşı mücadele veren, çile çeken, şehit düşen, gazi olan fedakar insanlarımızı derin bir şekilde yaralamaktadır! Artık ülkemizde “MİLLİ REFLEKSE SAHİP OLANLAR” başlarının çaresine bakmak, pervasızlaşan DTP-PKK gösterilerine karşı “BİREYSEL TAVIR KOYMAK” zorunda kalmaktadırlar!
Unutulmamalı ki, eşkıyaya ne verirsen yetmeyecektir! Çünkü onlar “VAHŞİ BATININ VAMPİRLEŞEN EMİR KULLARIDIR!” Dün tecrit kalksın diyenler, bu gün milyonlarca dolara mal olan İmralı Tesislerini(!) “17 CM. KARE KÜÇÜK” diye beğenmeyip, her yerde “İSYAN PROVALARI” yapmaktadırlar! İktidar aciz, terörle mücadele “MÜCADELE OLMAKTAN ÇIKMIŞ”, teslim olma aşamasına gelmiştir!
Büyük Türk Milleti yaşananlara asla layık değildir! Onuru, tarihi, kutsal değerleri, “EGEMENLİĞİNİN VE BAĞIMSIZLIĞININ SİMGESİ BAYRAĞI” ayaklar altına alınırken, bu millete kimse olanları seyret, sabret diyemez!
Kandan beslenenler için yapılacak olan bellidir! Akıttıkları bunca kanın üzerinden hala arsızca “SİYASET ÜRETMEYE, TALEPLERDE BULUNMAYA” çalışanlara, Türkiye’nin gerçek sahipleri, bu toprakların bedelini bin yıldır ödeyenler artık tahammül etmeyeceklerdir! Sınır aşılmıştır! Devletin ve Milletin “BEKA SORUNU” apaçık ortadadır! Artık söylenecek tek bir şey kalmıştır!
“YA ............ BAŞA, YA KUZGUN LEŞE!!”