kimsede müebbet kalmayacaksın Kimi seversen sev, nasıl seversen sev, unutma ki bilinmeyecek değerin.
Ne yaptığın ya da nasıl yaptığın değil, yapamadıkların sorgulanacak, suçlanacaksın.
Yıllarca döktüğün gözyaşına bakmadan, belki “bir an yaşadığın tebessüm” batacak birilerine, nasıllar sorulmadan, nedenlerle yargılanacak,
ağlayacak, belki çok ağlayacaksın ya da ağlamak istemiyorsan;
Kimsede müebbet kalmayacaksın!...
Çektikçe çekecek ve çektikçe uzayacak lastik misali, uzatacaksın ömrünü umutların.
Oysa beyhude bir uğraştır, yalandır bu kavgalar, değer verdikçe, “değersizleşecek gönlünde yaşattığın”
Yaşatacaksın, o; seni acımasızca katlederken, ufuk çizgisini yakalamak mümkün değil, değil ama bilirim ki; Sen yakalamak için var gücünle koşacaksın, ya da yaşamak istiyorsan, inadına yaşamak,
Kimsede müebbet kalmayacaksın!..
Gitmişse yalandır ve yalandır gelmemişse…
Beklemekse, neyi? , niye? Oysa ecel daha yakındır gidenlerden, bekledikçe alırlar bir parçanı, bekledikçe paramparça ederler her parçanı..
Sen; “Gel!..” dediğin için gelmezler, senin kadrini bilmezler, ceza almışsan, bunu sonsuzluğa mal etme!..
Zindanlarda infazın kadar kalır, kaldığın kadar yatarsın ve çıkarken, “mazinden” tahliye olacaksın. Hürriyete susadıysan ve susadıysa yüreğin,
Kimsede müebbet kalmayacaksın!...
Verdiğini geri almanın hesabını bırak, bırak bir kenara, harcanmıştır bozuk para gibi, “değer bildiğin, feda ettiğin” ne varsa..
Gözyaşlarını görsen bile, şahit olsan bile, tekrarlama aldanmışlığını, her sabah yaşadığın o; yıkılmışlığın, hüsranın, azabın depreminden kurtul!..
Bir hata yapmışsın ya hani!.., Onlar öyle der!.. Hata!.. Sen tekrarlamayacaksın!.. Yanıldıysan; Bir daha inanmayacaksın, hatta adını bile anmayacaksın!..
Düşmeni beklerler belli ki!.. Sen; “Dimdik duracaksın” ve tükürebilmek için yüzüne,
Kimsede müebbet kalmayacaksın!..
Sevgiyi bildiğin gibi, küfretmeyi de öğren.. Bu güne kadar seni rahatsız eden ne varsa ve “ne varsa acı çektiğin” iade et!..
Küfürleri sırala ve kalayla, Türkçe ve mealen!.. Bırak kırılıp dökülsün, üstüne titrediğin, bırak öğrensin, değersizliğin ne olduğunu, o heybesini doldururken dertlerle sen boşalt yüreğini, onun sırtında ki kambur büyürken sen rahatlayacaksın!.
Belki ikinci baharın vardır kim bilir? Yüreğine taş basacaksın, ama
Kimsede müebbet kalmayacaksın!...
Onlar” üç oda, bir salon” sanırlar aşk dediğini, ne mecnunu duymuşlardır, ne de bilirler Leyla’nın kimliğini..
Şuh bir kahkaha ve hesabını yapmadan yarınların, yaşamaktır ve celladı oldukları mahkumla, utanmadan barışmaktır!..
Sen; Gönül bankanda açtığın o limitsiz hesabı kapatacak, alacak ve borçları sıfırlayıp, aşk-ı İlahiye varacaksın!.. Kula kul olmuş çulsuz ve korkakları, ait oldukları çöplüğe atacaksın!..
Ve kurtulmak için çöplüklerden,
Kimsede müebbet kalmayacaksın