Lütfen bu yazıyı okurken dudak arasından degıl kulagınızın duyabilecegi bir sekılde okumanızı tavsiye ederim ... Bu sanal alemınde kişiler birbirini görmeden tanımadan seviyor adına çabalarını sürdürüyorlar...
Birbirimizi görmeden tanımadan ve sadece "hissederek" yürüttüğümüz dostluk ilişkisi yaşamımızdaki diğer ilişkilerden çok farklı gelişiyor.. Gerçek yaşamda önce fizikleriyle giyim kuşamlarıyla sonra da fikirleriyle ve yaşam görüşleriyle zihinleriyle tanışırız insanların.. Oysa burada sanal ortamda önce fikirler ve görüşler ön plandadır birbirimizi zihinlerimizle tanırız severiz ( ya da sevmeyiz ) ve bazen de tanımak isteriz görüşür tanışırız....Değer verir dost oluruz.. Bir şairin sözleri ile devam edelim: "Dostunuz size aklından geçenleri açıklarken ne 'hayır'ı ne de 'evet'i ona söylemekten korkmayınız. Ve o sustuğunda yüreğiniz onu dinlemeyi sürdürsün; eğer dostun senin içindeki denizin alçalacağını bilmek zorundaysa bırak yükseleceğini de bilsin.. Yanlızca zaman öldürmek için aranılan dost nedir ki ? O sizin ihtiyacınızı karşılamak içindir yoksa anlamsız boşluğunuzu değil.. Ve dostluğunuzun uyumunda bırakın kahkahalar yükselsin ve zevkler paylaşılsın..." Bazen bu büyü bozulmasın diye dürüst olamadığımız için bu tanışmayı istemeyiz. Karşımızdakinin dürüstlüğü veya bizimki. Bir şekilde kafamızda hep dürüstlüğü sorgularız güvenmek isteriz yazılana dostlarımıza.... Gerçekten o kişi mi... Gerçekten böyle mi düşünür.O mu gerçekten bizim etkilendiğimiz sevgi duyduğumuz... Yoksa yalan mı bize söyledikleri... Yoksa... Yoksa... Bize sevgiden bahseden yüce duyguları bayrak etmiş kişi evinde eşini veya çocuklarını döven biri mi? En azından insanları iddia ettiği kadar sevmiyor olabilir mi? Zaman içinde tanıdıkça kuşkular başlayacaktır... Hiç kimse yalanı sürekli sürdürecek kadar zeki değildir...Ve hiç kimse de bu yalanlara sonsuza kadar inanacak kadar saf değil...Dürüstlük özgürlük demektir ve özgürlük kısıtlanmamalıdır asla... "Özgürlüğünüz kendisine vurulmuş olan zincirlerinden kurtulduğunda daha büyücek bir özgürlüğe zincir olur." Sürdürmeye çalışacağımız yalan hatırlamak zorunda olduğumuz uydurma kişilik en çok kendimizi rahatsız edecektir bir gün... İnsan karşısındakini bir süre aldatabilir belki... Hatta uzun bir süre de bunu devam ettirebilir... Ama kendini kandıramaz bunu hep sürdüremez. Sürdürürse kişilik sorunları başlayacaktır hayal ettiği kahramanı yaşatmaya çalışırken kendisini yaralamış hatta öldürmüş olabilir... Ne kaybederiz oysa ne olur boyumuz kısa veya uzun ise zayıf veya şişman isek... Sağlığımız yerinde veya değil ise... Eksiklerimiz varsa... Paramız olsa veya olmasa... Veya o filmi görmemişsek o şiiri duymamışsak.... Ya da o ülkeye gitmemişsek...Sesimiz güzel değilse... O konuya yabancı isek....Söylediğimiz yaşta değilsek... Manken-fotomodel bir kadın veya atletik vücuda sahip bir erkek değilsek.. Ya da yaşamımızda olmadığını söylediğimiz birileri varsa... Ne farkeder dostluk adına.. Yalanların esiri olarak yaşamak ve bir gün herşeyden kaçmaktansa dürüst olmayı denesek dostlarımıza ve kendimize... Bu dünyanın birgün başımıza çökmesindense... Daha kötüsü bir başkasının dünyasını yıkmaktansa.... "tıpkı okyanusun sahilinde durmadan kumdan kaleler yapan ve sonra da bir vuruşta gülerek yıkıveren çocuklar gibi. Oysa sizler kumdan kaleler yaptıkça okyanus sahile daha çok kum yığmaktadır ve yaptığınız kaleleri yıktıkça okyanus sizlere gülmektedir.." Kendine mükemmel bir kişilik yaratmak çok kolay... Zor olan olduğunu dürüstçe olabilmek... En acı gerçeğin bile en güzel yalandan üstün olduğunu hatırla... Dürüstlük temelinde oturan dostlukların daha değerli ve uzun ömürlü olacağını ta içinde biliyorsun... Unutmauzun vadede dürüstlük her zaman galip gelecektir... Kendini zor olsa da acı olsa da kabullen... Çünkü sen biriciksin çok değerlisin. Sonradan acısını çekeceğin hayalleri kurma.."Acınız idrakinizi kaplayan kabuğun kırılmasıdır. Nasıl ki bir meyvanın yüreğinin güneşi görebilmesi için kabuğunun çatlaması gerekir acı da sizin için öyledir. Kalbinizi güncel yaşantınızın mucizelerine hayran tutabilseydiniz acınız mutluluğunuzdan daha az görkemli olmazdı. Tıpkı; tarlalarınızdan geçip giden mevsimler gibi yüreğinizin mevsimlerini de kabul edebilseydiniz Pişmanlık ve üzüntülerinizin Kış'ında çevrenize huzur içinde bakabilirdiniz... Acılarınızın çoğu kendinizce seçilmiştir. İçinizdeki hekimin hastalıklı benliğinizi tedavi amacıyla verdiği tatsız ilaçtır.. Bu nedenle içinizdeki hekime güvenin ve uzattığı devayı sükûnetle ve yatışarak için.."
Karşındakine güvenmek istiyorsandürüstlük arıyorsanönce kendini güvenilir kılmalısın. Bunun da yolu; acı da olsa zor da gelse kendinle tanış ve bize seni sun.. Çünkü biz seni seviyoruz klavyenin tuşlarındakini sahte dostu değil sadece ve tam da şu halinle SENİ...