geçtiğim onca yoldaki bütün sokak lambalarının ışığı akıyor üzerimden şimdi... kaçtıklarım da benle birlikte içimde geliyor hep; kontrol edemiyorum; arkasından su dökemediğim gibi yitirdiğim benliğimin... bir şey olsa halbuki; tek bir parıltı görsem tünelin öbür ucunda.. ben miyim bu kadın diyorum her sabah; bu yüzünde yalandan yapıştırma bir gülümsemeyle; etrafta kendinden emin bir edayla dolaşan kadın ben miyim gerçekten? içimden taşanları bir tek ben mi görüyorum; bir ben mi farkındayım her şey dipte; dalıp çıkarmaya gücüm yetmiyor.... neyi özlediğini bilemeden özleyip kahrolan kadın ben miyim bu...?
"neresinden başlasam eskisi gibi kolay olmuyor;
kelimelere itimadım kalmadı;
işim çok zor...
iri yarı kötü kalpli boyalı geçkin kadınlar gibi;
dil çöplerini naylon torbalarında saklıyor..."
bir zamanlar; tek derdi sıkıntısı başkalarıyla olan bendim... kendisiyle sorunu olan insanları anlayamayan da.. bir camdan; başka bir şehrin ışıklarına bakıp da çocukluğuna ağlayan; hayatını artık sevemeden; önünü göremeden yaşayan kim; bilemiyorum şimdi.. sızlayan yerlerime ne iyi gelecek; kim kurtaracak beni kendimden; bu bitmeyen buruk tattan... hiç bir şeyi bilemiyorum.. bilmiyorum. ölümü biliyorum bir tek; alıp da geri vermeyen ve sabit olan değiştirilemeyen tek şeyi... gidenleri fazlaca özleten; içimi acıtan...
şimdi kimselerin söyledikleri gerçek gelmezken; hayata dair kendi bıkkınlığım dışında sahici olan bir tek şey göremezken; sıkılıyorum konuşmalarımın bomboşluğundan artık.. aradığım kişiye şimdi ulaşılamıyormuş meğerse... insan kendi numarasını arayınca meşgul sinyali çalıyormuş; meğerse...
"tebdil-i mekanda ferahlık yokmuş aslında....
acının yüzölçümü yeryüzünden çokmuş aslında...."
yaşamadan anlayamayan o koca güruhun bir parçasıyken ne güzeldi hayatım.. sen yokkenden az evvel; yani sen varken ama ben benken...
kaybeden ben miyim?
bunu bilmiyorum; sadece koskoca yalnızlığım ve içinde senden kalan bir kaç ayak sesi; bir kaç öksürük; zaman zaman kulağıma belli belirsiz çalınan ismimi seslenişin yankıyan bir evim var şimdi... bir de ben.. bu eve dayanamıyorum artık; bunu sana söylediğimde arkanı dönüp gitmeseydin keşke... keşke.
"soranlara "eh işte idare ediyor" dersin;
iyi niyetli değilseler üstü kapalı geçersin..
dilersen ara beni ya da yaz bana arada bir iki satır;
ya da yazma ne bileyim hani tutarsa tersin...
geçip giden her günle; kararan her akşamüstüyle kendimden az daha uzaklaşarak; artık hayatını nereye götüreceğini; kime vereceğini bilemeden yaşayarak seni özlüyorum.. ama sana "gel" diyemiyorum... her şey o kadar boş geliyor ki; kendimi kaldırıp atsam; yollara düşüp divane olsam..
hep soracaklar;
'o nasıl?'
sen de hep aynı cevabı ver ben yokken; 'iyi' de...
her günüm birbirine benziyor; soran olursa hep "iyi" diyorum.. "yorgunum sadece"
onları inandırıyorum ama kendimi inandıramıyorum !!!!!