İndigo Çocuklar: Ateş Altındaki Konu! Yıllar önce Nancy Ann Tappe, sinesteziyle yeni bir tür insan rengi görmeye başladı; bu onun yaşamı boyunca daha önce hiç görmediği bir renkti. Bu indigo rengiydi ve o sadece dünyaya yeni gelenleri, yani çocukları kuşatıyordu. Bu yüzden Nancy onları “indigo çocuklar” olarak isimlendirdi. İndigo Çocuklar kitabının yazarı Lee Carroll, “Kryon, Perdeyi Kaldırmak: Yeni Enaerji Apokalipsi” isimli son kitabında, İndigo çocuklarla ilgili olarak yanlış anlaşıldıklarını söylüyor. Lee Carroll, “İndigo Çocuklar” kitabının medyumik olarak aktarılmış bilgilerden oluşan bir kitap olmadığını, Profesör Doreen Virtue gibi bu fenomeni çocuk gelişiminin ana-akışı içinde gören ve inceleyip araştıran birçok profesyonelin de kitaba dâhil edildiğini anlatıyor. Kitapta, indigo çocukları ilk kez farkeden Nancy Ann Tappe adlı kadının “sinestezi (duyum ikiliği) denen bir beyin rahatsızlığına sahip olduğunu ve insanların çevresinde, garip bir biçimde, kişilik tipleriyle ilişkili olan renkler gördüğü için, farklı tipte insanları “görmeyi” içeren bir sistem geliştirmiş olduğunu söylüyor. Nancy’deki sinestezi rahatsızlığının beynin algıları çok etkileyecek biçimde çapraz elektrik bağlantısı olarak tanımlanabildiğini anlatıyor. Lee Carroll kitabında şöyle devam ediyor: “Ama bu olağandışı algıdan dolayı onun elde ettiği şey, bir kişinin çevresindeki rengi görme yeteneğiydi. Biz insanlara Nancy’nin gördüğü şeyin ruhsal bir aura olduğunu söylemeyi ne kadar çok istemiş olursak olalım, böyle değildi. O, bir kişinin çevresindeki boyutlar arası bir elektromanyetik alan olabilirdi, ama bundan da emin değiliz. Ruhsal auralar da -dünyaca ünlü psişiklerin yıllardır bilip kabul ettikleri- iyi bilinen renk tonu niteliklerini içeren bir renk sistemini izlerler. Bu, Nancy’nin sistemine hiç uymuyordu ve bu sistemin onun değişik algısıyla yaratılmış olduğu çok açıktı. Bir başka deyişle Nancy, bir şeyi psişik olarak değil, rahatsızlığının yardımıyla fiziksel olarak görüyordu. 1990’larda Vladimir Popoinon adlı bir Rus bilimcinin yaptığı deneyler DNA’nın çevresinde daha önce bilinmeyen bir alanın bulunduğunu açıkça göstermişti. Şimdi bu alanın kontrollü deneylerde düzenli kalıplarla ışık yaydığı görülmüştür ve bu onun bir biçimde zeki bir alan, belki de kuantum bir alan olduğunu göstermektedir. Bu alan Nancy’nin görmekte olduğu şeyle ilgili olabilir, ama yine bundan da emin değiliz. Ancak, insanların çevrelerinde hem 3B’de (3.Boyut’ta), hem de kuantum bir hal içinde görülüp, ölçülebilecek bir şeyin bulunduğunu gösteren ve giderek çoğalan bilimsel kanıtlar vardır ve bunun Yeni Çağ akımı ile hiçbir ilgisi yoktur. Böylece, Nancy’nin olağandışı görüşü psişik bir kadının görüşü olarak değil, beynin işleyişinde -ona güçlenmiş bir algı sağlayan- bir bozukluk bulunan birinin görüşü olarak sınıflandırılmalıdır. Nancy yaşam renklerini görebilmektedir. Yıllar önce Nancy Ann Tappe, sinesteziyle yeni bir tür insan rengi görmeye başladı; bu onun yaşamı boyunca daha önce hiç görmediği bir renkti. Bu indigo rengiydi ve o sadece dünyaya yeni gelenleri, yani çocukları kuşatıyordu. Bu yüzden Nancy onları “indigo çocuklar” olarak isimlendirdi. Daha sonraki incelemeler bu çocukların ayrıca olağandışı kişilik tiplerine sahip olduklarını da göstermeye başladı ve bu Jan Tober ile birlikte yazdığımız ‘İndigo Çocukların’ temelini oluşturmuştur. Bu ayrıca, Kryon’un 1989’da bildirdiği gibi, dünyaya yeni bir bilincin gelmekte olduğu bilgisine de uymaktadır. Geçmiş yıllarda, Nancy yeni çocukların çevrelerinde başka yeni bir renk görmedi. Yeni bilincin bu çocukları birçok şekilde sınıflandırılmıştır, ancak biz, Nancy’nin olağandışı beyin algısının niteliklerinin tanımlandığı gibi, bu çocukların hepsinin indigo olduğuna inanıyoruz…” *** İndigo kavramının sömürülmesi Tüm bunları anlattıktan sonra, 1999’dan beri, bu çocuklarla ilgili söylediklerinin dünyada ne kadar çok kişinin görmekte olduğunu gözlemlemenin güzelliğinden, ‘İndigo Çocuklar’ adlı kitabının yaklaşık yarım milyon adet satması ve en az yirmi dile çevrilmesinden, ‘İndigo’ adlı bir film ve ‘İndigo Evolution’ adlı bir belgesel filmin yapıldığından, dikkat çektikçe bu yeni çalışmaları tanıtmak amacıyla para harcanmaya başladığından, indigo konusu ilgi çekince, iyi kötü herkesin bu konuyla ilgili kar amaçlı çalışmalar yapmak istediğini ve ortaya bir tür sirk çıktığından söz ediyor. Çeşitli medya haberlerinde yer aldığından, makaleler yazıldığından, hatta CSI dizisinde bile bir karakterin ‘indigo çocuğu’nun olduğundan söz ediyor. İndigo konusunun böyle çok dikkat çekmesinin kendilerini sevindirmediğini, tam tersine dehşete kapıldıklarını anlatıyor son kitabında. (Perdeyi Kaldırmak). İşte tüm bu sebeplerden yeni bir İndigo kitabı yazarak, çok geç kalmadıklarını umduklarını, bu sayede gidişatı tersine çevirebileceğimizi, bu konudaki bu bilgileri bizim, özellikle çocukları olan, yardım isteyen ebeveynler için anlatmamızı istediklerini yazmış. Konunun medyada duyduklarımız gibi olmadığını, yeni kitaplarında yakın geçmişte İndigo konusuyla kar elde etmek isteyenlerin ürettiği şeyle değil, uzmanların dürüstçe ve gerçeği kullanarak bu konuyu yeniden doğru temele oturtan bilgisi, kaynakları ve referanslarıyla dolu olacaktır umudunda olduklarını da ilave ediyor Lee Carroll. Bu kitabı okuyamayan aileler ya da okuyan ama dikkatlerden kaçıran arkadaşlar için, gündeme getirmek istedim. Burada sözü edilen çocuklar sadece yeni bilincin çocukları onları tanımalı ve bu muhteşem yeni nesli anlamaya çalışmalıyız diye düşünüyorum. Onları izlerseniz eğer, onlardan çok şey öğreneceksiniz.