REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 1519 - Toplam yanitlar: 0

GONDEREN: stroyy on 01/02/2010 07:14:53


 

Bu güzel çiçeğin güzel de bir öyküsü vardır:

 

Mahkeme salonunda, seksenlerindeki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla suskun, ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözleri ve keskin çizgileriyle bıkkın bakışları süzüyordu etrafını...Ve Hakimin tokmak sesiyle sustu. Uğultu ve tok sesiyle, sözü yaşlı kadına verdi, hakim...
- Anlat teyze neden boşanmak istiyorsun?
Yaşlı kadın derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşmaya başladı.
- Bu herif yetti gari, 50 yıldır bezdirdi hayattan.
Sonra uzunca bir sessizlik hakim oldu mahkeme salonunda... Sessizlik bu tür haberleri her gün manşet yapan gazetecilerden birinin flaşıyla bozuldu, kimbilir nasıl bir manşet atacaklardı, yaşanmış 50 yılın ardından...
Çok sayıda gazeteci izliyordu davayı, kadın neler diyecekti. Herkes onu dinliyordu.. Yaşlı kadının gözleri doldu. Ve devam etti...
- Bizim bir sedef çiçegi vardı, çok sevdiğim. O bilmez...50 yıl önceydi.. O çiçegi bana verdiği çiçeklerin arasından kopardığım bir yaprağı tohumlamıştım, öyle büyüttüm.. Yavrumuz olmadı, onları yavrum bildim... Bir süre sonra çiçek kurumaya başladı. O zaman adak adadım... Her gece güneş açmadan önce bir tas suyla suluycam onu diye... İyi gelirmiş dedilerdi... 50 yıl oldu, bu herif bir gece kalkıp bir kere de bu çiçegi ben sulayım demedi... Taki geçen geceye kadar... O gece takatim kesilmiş..uyuyakalmışım... Ben böyle bir adamla
50 yıl geçirdim... Hayatımı, umudumu herşeyimi verdim... Ondan hiçbir şey göremedim.. Bir kerecik olsun, benim bildiğim görevlerden birisini yapmasını bekledim.... Onsuz daha iyiyim, yemin ederim.
Hakim, yaşlı adama dönerek ;
- “Diyeceğin bir şey var mı baba.” dedi.
Yaşlı adam bastonla zor yürüdüğü kürsüye, o ana kadar suçlanmış olmanın utangaçlığını hissettiren yüz ifadesiyle hakime yöneldi.
- “Askerliğimi, reisicumhur köşkünde bahçevan olarak yaptım, o bahçenin görkemli görünümüyle büyümesi için emeklerimi verdim. Fadime'mi de orada tanıdım. Sedefleri de... Ona en güzel çiçeklerden büketler verdim. O çiçeklerle doludur bahçesi. Kokusuna taptığım perişan eder yüreğimi... İlk Evlendiğimiz günlerin birinde boyun ağrısından onu hekime götürdüm... Hekim çok uzun süre uyanmadan yatarsa boynundaki kireç sertleşir, kötüleşir dedi.. Her gece uykusunu bölüp, uyansın, gezinsin dedi... Hekimi pek dinlemedi, bizim hatun... lafım geçmedi... O günlerde tesadüf bu çiçek kurudu... Ben ona gece sularsan geçer dedim.. Adak dilettim. Her gece onu uyandırdım. Ve onu seyrettim. O sevdiğim kadının yavrusu bildiği çiçekleri sularken seyrettim. Her gece o çiçek ben oldum. Sanki... Ona bu yüzden tapabilirdim." dedi adam o yaştaki bir adamdan beklenmeyecek ifadelerle...
- “Her gece O yattıktan sonra uyandım. Saksıdaki suyu boşalttım. Sedef gece sulanmayı sevmez, hakim bey.. Geçen gece de... Yaşlılık.. Ben de uyanamadım. Uyandıramadım. Çiçek susuz kalırdı amma, kadınımın boynu yine azabilirdi... Suçlandım.. Sesimi çıkartamadım...”
O anda gazeteciler dahil, mahkeme salonundaki herkes ağlıyordu…


“Sevgide cömert ama sevdiklerimizi kırmada oldukça cimri olalım.”

11/24/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***