Elazığ coğrafi konumu itibariyle Doğu Anadolu Bölgesini batıya bağlayan yolların kavşak noktasında bulunmaktadır İli doğudan Bingöl kuzeyden Keban Baraj Gölü aracılığıyla Tunceli batı ve güneybatıdan Karakaya Baraj Gölü vasıtasıyla Malatya güneyden ise Diyarbakır illerinin arazileri çevrelemektedir Wikisource VikiKaynak'ta bu konu ile ilgili metin bulunmaktadır: Kategori:Elazığ Türküleri
Coğrafya
İl Sınırları içindeki en önemli akarsu Fırat ve kollarıdır 86 km² yüzölçümü olan Hazar Gölü İl merkezine 30 Km mesafededir Ayrıca İlimiz Keban Karakaya Kralkızı ve Özlüce gibi önemli baraj gölleri ile çevrilidir
Elazığ'ın Şairleri
* Mahmut Eşbe ARSLAN * Şemsettin Ünlü * Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu * Metin Önal Mengüşoğlu * Necat Çavuş * Sıtkı Caney Sıtkı Caney * Necati Polat * Selim Erdoğan * Hıdır Toraman * Mustafa Dabakbaşı * Vahap Dağkılıç * Tevfik Ozan * Şeref Tan * Eşca Arslan * Gulsen CENGiZ - Avustralya'dan * Yaren CENGiZ - Avustralya'dan
Tarih Resim:Kusun Gozundeki Elazigjpg "Kuşun Gözündeki Elazığ" Fotoğraf: Fehmi Şedele
Elazığ kent merkezinin geçmişi yeni olmakla birlikte yerleşim olarak bölgenin tarihi oldukça eskidir Bu nedenle Elazığ;ın tarihinin devamı durumunda olduğu Harput;un tarihi ile birlikte ele alınması gerekir
Harput ve yöresi Anadolu;nun en eski Türk boyları yerleşme birimlerinden biridir Nitekim Fırat Irmağı;nın çizdiği büyük yay içinde sulak ve verimli bir ova üzerinde bulunması doğal kaya sığınakları kara ve su hayvanlarının bolluğu nedeniyle yöre Paleolotik (Yontma Taş Devri MÖ 10000) dönemden beri yerleşme alanıdır
Elazığ ve yöresinin yazılı tarihinin Hitit tabletlerindek i bilgilerle aydınlatıldığı görülmektedir MÖ 2000;lerde yörenin İşuva adıyla anıldığı belirlenmiştir
MÖ 12 ; 7 yüzyıllar arasında yöreye merkezi Van (Tuşpa) olan Urartular hakim olmuştur Urartu dönemi ile ilgili olarak Harput Kalesi başta olmak üzere Altınova Norşuntepede ortaya çıkarılan Urartu yerleşmesi Palu Kalesi Karakoçan (Bağın) ve İzoli (Kuşsarayı;ndaki çivi yazılı kitabeler yöredeki Urartu hakimiyetini açıkça ortaya koymuştur
Daha sonra bölgede Medler Persler Romalılar Bizanslılar ve Arapların değişik dönemlerde egemen oldukları görülmektedir
Büyük Selçuklu hakimiyetinin Anadolu;ya kayması ile Harput Türk Yurdu olmasında en önemli savaşın Malazgirt Meydan Muharebesi olduğuna şüphe yoktur
1085 yılında Çubuk Bey tarafından işgal edilen Harput;ta Çubukoğulları Beyliği kurulmuştur
Çubukoğulları Beyliği;nin ömrü uzun sürmemiş 1110 yılında Artuklu Belek Behram Harput ve yöresini ele geçirerek Artukoğulları dönemini başlatmıştır Belek Gazi Haçlı seferlerine karşı büyük mücadeleler vermiştir
Artuklu hanedanına 1234 yılında I Alaaddin Keykubad tarafından son verilmiş Harput bu tarihten itibaren Selçuklu Devleti;nin hakimiyeti altına girmiştir
Kösedağ Savaşı;ndan sonra Harput 1243;te İlhanlılar tarafından zaptedilmiş ;te Dulkadiroğulları'nın 1465;te Akkoyunlular'ın ve nihayet Çaldıran Savaşı;ndan sonra 1516 yılında Osmanlılar'ın eline geçmiştir
Coğrafi konumu itibariyle tarihin hemen her döneminde önemli bir yerleşim merkezi olan Harput 1834;te doğu eyaletlerini ıslah etmek üzere görevlendirilen Reşid Mehmed Paşa ovada yer alan Agavat Mezrası;nı merkez haline getirince Elazığ merkezi buraya taşınmıştır
Yeni kurulan şehir önceleri eyalet ve bilahare vilayet merkezi olmuş bir ara Diyarbakır Vilayeti;ne bağlı bir ;da tekrar vilayet olmuştur Osmanlı İmparatorluğu;nun son yıllarında Malatya ve Dersim sancakları da buraya bağlanmış 1921;de bu iki sancak Elazığ;dan ayrılmıştır
Cami ve Türbeler
Ulu Camii
Harput;ta Artuklu Hükümdarı Fahrettin Karaaslan tarafından H551 (M1156-1157) yılında yaptırılan camii Anadolu'daki en eski ve en önemli yapılardan birisidir Cami; dikdörtgen planlı dışa kapalı görünümlü olup minaresinin eğri durumda oluşu ve tuğlalarının süsleme öğesi olarak kullanılması bakımından ilgi çekicidir Harim son cemaat ve avlu olmak üzere üç bölümden yapılmıştır Caminin iç duvarları kemerlerle birbirine bağlanmıştır Cami halen ibadete açıktır
Sarahatun (Sarayhatun) Camii
Akkoyunlu devrine ait cami Akkoyunlu Hükümdarı Bahadır Han;ın (Uzun Hasan) annesi Sara Hatun tarafından 1465 yılında mescid olarak yaptırılmıştır 1585 yılında tamir edilmiş 1843 yılında da yapılan onarımla bugünkü halini almıştır Cami kare planlı olup orta kısmının üzeri dört kalın sütuna dayanan kubbe ile kenarları ise tonozla örtülüdür Mihrap sade bir iniş halindedir Minberi taş işçiliğinin güzel örneklerindendir Minaresi iki renk kesme taştan yapılmıştır
Kurşunlu Camii
Harput;ta Osmanlı devri camilerinin en güzel örneklerinden biridir 1738-1739 yıllarında yapılmıştır Cami kare yapılı üzeri büyük bir kubbe ile örtülü ve kubbeye giriş trompludur Kubbe kasnağında dört penceresi olup mihrabı sade bir niş biçimindedir Son cemaat mahalli üç kubbelidir Kubbelerin üzeri kurşunla kaplıdır Harim kapısı yonca şeklinde olup minaresi kesme taştan yapılmıştır
Alacalı Camii
Harput’ta Kitapçıgil parkının girişinde bulunan camide çeşitli yapı devirlerinin izleri görülmektedir Küçük ebatta ve dikdörtgen planlıdır Artukoğulları döneminde yapılmasına karşılık XIX yüzyılda büyük bir onarım görmüştür Tavandaki ahşap işçiliği bu devrin onarımına aittir Cami kapısı batıda yer almakta olup bir yonca yaprağı şeklindedir Kapı üzerinde merdiven ve minare bulunmaktadır Minare şerefeye kadar sıra ile siyah-beyaz taşla şerefe ise dama şeklinde siyah-beyaz kesme taşla örülüdür
Ağa Camii
Harput;a girişte ana yolun solunda yer alan cami’nin kubbesi çökmüş olup yalnızca zarif minaresi ayaktadır Minare kare kaideli ve sekizgen gövdelidir Harput Müzesindeki kitabesine göre 967 H (1559 M) yılında Pervane Ağa tarafından inşa edilmiştir Cami aslına uygun olarak restore edilerek ibadete açılmıştır
Merkez Camii
Palu ilçesindedir Dikdörtgen planlı ve düz damlıdır İçten sütunlarla ve payelerle üç nefe ayrılmıştır Mihrap taş işçiliği yönünden ilgi çekicidir Yeşil sırlı tuğla ile örülmüştür
Arap Baba Mescidi ve Türbesi
Minaresi dıştan türbe ile mescidin tam orta kısmına gelen bölümde yapılmıştır Kapısı mescidin içindedir Kaidesi alttan beş sıra taş üstünde alçı ve sıva izi görülen ve hemen hiçbir Selçuklu Mescidinde bulunmayan emsalsiz sırça bordürlüdür Mescit kare planlıdır Selçuk üçgenleri ile kubbeye geçilir Kubbe içinin kornişlerinin çinili olduğu bilinmektedir Korniş ve çinilerle düzenlenen mihrabın üst kısmı beş dişlidir Büyük kemeri vardır Arabesk plament ve su yolludur Türbenin alt kısmında ise Mumyalı bir ceset mevcuttur Halk arasında Arap Baba diye anılır Arap Baba ile ilgili çeşitli rivayetler anlatılmaktadır
Fetih Ahmet Baba Türbesi
Harput;a 2 km uzaklıkta olup kaya üzerine inşa edilmiş türbenin yanında mescidi bulunmaktadır Türbe altıgen planlı üst kısmı sonradan yapılmış yalnız cenazelik kısmı mevcuttur İçinde büyük bir sanduka bulunmaktadır
Mansur Baba Türbesi
Harput;ta kaleye giden yolun solunda bulunan türbe sekizgen planlı olup kesme taşlardan yapılmış kaide kısmı vardır İki katlı anıtsal bir yapı olduğu bilinen türbenin üst örtü sistemi sonradan yapılmıştır İçerisinde Mansur Baba zevcesi oğlu ve kızına ait olduğu bilinen dört sanduka bulunan türbenin Artukoğulları devrine ait olduğu ihtimali kuvvetlidir