REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Sayfa:  1 | 2 | 3 | Ileri >  Son >>
Toplam bakislar: 7603 - Toplam yanitlar: 23

GONDEREN: Almira on 08/20/2009 17:36:54


Oruç Çesitleri

Bes çesit oruç vardir:

1- Farz Olan Oruçlar: Ramazan ayinda oruç tutmak.

            Ramazanda tutulamiyan orucu baska günlerde kaza etmek ve keffaret oruçlari da farzdir .

2- Vacip Olan oruçlar: Adak oruçlari ile, bozulan nafile oruçlari kaza etmek vaciptir .

3- Sünnet Olan Oruçlar: Muharrem ayinin dokuzuncu gününü onuncu günü ile veya onuncu gününü onbirinci günü ile birlikte oruç tutmak sünnettir .

4- Müstehab Olan Oruçlar: Kameri aylarin onüç. ondört ve onbesinci günleri ile haftanin Pazartesi ve Persembe günleri ve Ramazandan sonra Sevval ayinda alti gün oruç tutmak müstehabdir .

5- Mekruh Olan Oruçlar:

Mekruh olan oruçlar iki kisimdir:

a) Tenzihen Mekruh Olan Oruçlar: Muharrem ayinin sadece onuncu günü ile yalniz cuma ve yalniz cumartesi günlerinde oruç tutmak, aksamdan iftar etmiyerek bir günün orucunu ertesi güne birlestirmek mekruh oldugu gibi, kisiyi zayif düsürmesi ve orucu adet haline getirecegi için senenin tamamini oruç tutmak da mekruhtur.

b) Tahrimen Mekruh Olan Oruçlar: Ramazan bayraminin birinci günü ile kurban bayraminin dört günü oruç tutmak tahrimen mekruhtur .

Bu günler, Allah ‘in kullarina birer ziyafet günleridir. Oruç tutarak Allah’in ziyafetinden kaçmak dogru degildir .







GONDEREN: Almira on 08/20/2009 17:37:40


Orucun Sihhatinin Sartlari

Oruç tutma sartlarini tasiyan bir kimsenin tutacagi orucun sahih, yani geçerli olabilmesinin sartlari da sunlardir:

1. Oruç tutmaya niyet etmek,

2. Imsaktan iftara kadar yeme. içme ve cinsel iliskiden uzak durmak,

3. Kadinlarin ayhali ve lohusa halinde bulunmamasi,

Ayhali ve lohusa olan kadinlar, bu hallerinin devam ettigi günlerde oruç tutamaz, namaz kilamazlar. Bu haller sona erince tutamadiklari günlerin oruçlarini kaza ederler. Fakat kilamadiklari namazlari kaza etmezler .

Back To Top




GONDEREN: Almira on 08/20/2009 17:39:06


Orucun Vakti

Farz olan orucun vakti, Ramazan ayinin günleridir. Oruç ay takvimine göre tutulur.Bilindigi gibi kameri aylar günes takvimindeki aylara göre on gün önce gelir. Böylece Ramazan orucuna her yil on gün erken bas-landigindan Ramazan ayi yaklasik 33 yilda sira ile yilin bütün mevsimlerini dolasmis ve oruç tutacagimiz za-manlar da degismis olur .Bu durum. müslümanin deg;isik mevsimlerde oruç tutmasini ve dolayisiyla her mevsimin zorluklarina kendini alistirmasini ve yoksullarin çesitli mevsim sartlarinda çektikleri sikintilari anlamasini saglar.

Bilindigi gibi dünya üzerinde bölgeler arasinda önemli farklar vardir o Mesela; Kuzey yarim kürede kis iken güney yarim kürede yaz hüküm sürmektedir o Eger oruç. günes tak7Imine göre belirli bir mevsimde liitulsaydi. bazi bölgelerdeki müslümanlar ömür boyu soguk mev-simde oruç tutarken bazilari daima sicak günlerde tu-tacak. ayni sekilde müslümanlarin bir kismi daima 1..iz1..in giinlerde oruç tutarken. bir kismi da kisa günlerde tut-m1..is olacaktio Böylece bazi müslümanlar orucu her zaman kolaylikla tuttug1..i halde bazilari da daima güçlük içinde liitmak zorunda kalacaktio

Orucun. yilin bütün mevsimlerini sira ile dolasan ka-meri bir ayda (Ramazanda) tu tulmasi ile bu sakincalar ortadan kalkmistir o

Ramazan Orucu Kaç Gündür

Ramazan ayi. bazi yillarda 30 gün. bazi yillarda da 29 gün olur o Peygamber Efendimiz bir kere iki elinin on parmagini açarak:

-Bir ay: ‘’söyledir, söyledir” buyurmus ve üçüncüsünde serçe parmagini kisarak: ‘’söyledir” demistir ki bu. 29 oluyor o Sonra:

-Bazi ay da: ‘’söyle, söyle, söyledir” demis ve on parmagini üç defa açip kapayarak bazi ayin otuz olduguna isaret etmistir o (36)

Ramazan ayinin 30 gün çektigi yillarda tutulan oruç tam oldugu gibi. 29 giin oldugu yillarda da yine tamdir . Çünkü farz olan ayin tamamini oruç tutmaktir .Bu sebeple Ramazan ayinin 29 gün oldugu yillarda orucun eksik olmasi sözkonusu degildir.

Nitekim Peygamber Efendimiz dokuz Ramazan orucu tutmustur .Bu Ramazanlarin dördü 29 gün, besi de 30 gün olmustur .

Ramazan ayi girmeden önce, onu karsilamak maksadiyla bir veya iki gün oruç tutmak dogru degildir. Böyle bir oruç, farz olan ve kaç gün oldugu kesinlikle bilinen Ramazan orucuna ilave endisesi tasidigi için mekruh görülmüstür.

Peygamber Efendimiz söyle buyurmustur:

Sizden biriniz Ramazani bir gün veya iki gün oruçla karsilamasm. Ancak mu ‘tadi olan bir orucu tutuyorsa onu tutsun. ,, (37)

Ancak, ayin ve haftanin belirli günlerinde oruç tutmayi aliskanlik haline getiren kimsenin oruç tuttugu günler Ramazan öncesindeki iki güne rastlarsa bu oruçlari tutmak mekruh olmadigi gibi, Ramazandan önce iki günden fazla oruç tutmak da (Ramazana ilave endisesi ortadan kalktigindan) mekruh degildir.

(36) Müslim, Siyam, 2

Orucu Kimler Tutar

Bir kimseye orucun farz olmasi için kendisinde su üç sartin bulunmasi gerekir:

1. Müslüman olmak,

2. Akilli olmak,

3. Erginlik çagina gelmis bulunmak.

Bu sartlari tasimayanlara oruç tutmak farz degildir.

Ancak erginlik çagina gelmeyen çocuklari. bünyelerine zarar vermeyecek sekilde oruç tutmaya alistirmak uygun olur.

Orucun Edasinin Sartlari

Orucun farz olmasi için gerekli olan sartlardan baska oruç ibadetinin yerine getirilebilmesi için de bazi sartlarin  bulunmasi lazimdir. Bunlar:

1 .Saglikli olmak.

2. Mukim olmak (yani misafir olmamak).

Oruç tutamayacak kadar hasta olanlarla, dini ölçülere göre yolcu olanlar oruçlarini erteleyebilirler. Hastalar iyilesince, yolcular da ikamet ettikleri yere dönünce tutamadiklari günler sayisinca oruçlarini tutarlar.

Back To Top




GONDEREN: Almira on 08/20/2009 17:40:31


Makbul Olan Oruç

Oruç, belirli bir süre sadece yemeyi, içmeyi birakmak degil, ayni zamanda her türlü kötülükten de uzaklasmistir .

Helal olan yiyecek ve içeceklerden uzak durdugumuz gibi;

-Dilimiz, yalandan,

-Ellerimiz, haram islerden,

-Midemiz, haram lokmadan,

-Gözlerirniz, harama bakmaktan,

-Kulaklarimiz, yalan ve dedikodu dinlemekten,

-Ayaklarimiz kötü isler pesinde kosmaktan uzaklasarak, oruçtan nasibini almali ve ömür boyu böyle devam etmelidir.

Oruçlu, çesitli yemeklerle donatilmis sofranin basinda iftar vaktine bir dakika kalsa bile, helai olan yiyecek ve içeceklere elini sürmez. Çok acikmis ve susamis olsa bile sabirla iftar vaktini bekler. Bu, zoraki bir bekleyis degil, içten gelen umut dolu huzurlu bir bekleyistir.

Mü’minin. Allah’in emri karsisinda gösterdigi bu teslimiyet nefis terbiyesi ve iradeye hakim olma egitiminin çok olumlu bir sonucudur.

Insani, nefsani arzularinin esiri olmaktan kurtarip adeta meleklestiren gerçek bir egitimdir bu. Böyle bir egitimden geçen mü’min;

-Helal olan seylere bile elini sürmezken, nasil olur da harama el uzatabilir?

         -Vücuda faydali olan yiyecek ve içecekleri istedigi zaman birakabildigi halde. nasil olur da vücuduna zararli olan içkilerden ve kötü aliskanliklardan vazgeçmez?

         -Mesru olan cinsel arzularindan vazgeçen mü’min, nasil olurda haram yollara düsebilir? Zina ve fuhus gibi mesru olmayan iliskilerde bulunabilir?

Orucun olumlu etkileri hayatimiza yansidigi ölçüde oruç gayesine ulasmis ve oruçludan beklenen gerçeklesmis olacaktir .

Back To Top




GONDEREN: Almira on 08/20/2009 17:42:22


Orucun Faydaları


On bir ayın sultanı Ramazan nihayet geldi. Kutlu ayın manevi atmosferiyle gönüller huzur bulacak. Yorgun ruhları dinlendiren oruç ibadeti, bedenlere de sıhhat katacak.

Ancak Ramazan’da sağlık bulmak için iftar ve sahur sofralarını süsleyen yiyeceklere dikkat etmek gerekiyor. Uzmanlar, sahurda aşırı yemek yenmemesini, iftarın ise hafif yiyeceklerle açılmasını öneriyor.

Sema Hastanesi’nden diyetisyen Hayrettin Mutlu, Ramazan ayını sağlıklı ve sıhhatli geçirmek için tavsiyelerde bulundu. İftarda çeşit çeşit yemeklerin hazırlandığını belirten Mutlu, beslenme alışkanlıkları nedeniyle insanların genellikle Ramazan’da kilo aldığını söyledi. ‘Tüm günün açlığını iftarda çıkarma’ anlayışından uzak durulmasını isteyen Mutlu, Ramazan’da da yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat edilmesi gerektiğini hatırlattı.

İftar ya da sahurda aşırı yeme sebebiyle midede yanma, ekşime ve ağrı gibi şikayetlerin arttığını hatırlatan Hayrettin Mutlu, “Bunun yanında kalp çarpıntısı, bağ ağrısı, protein kaybı ve bazı durumlarda kas erimesi gibi sorunlar da çıkabiliyor.” dedi. Ancak bu şikayetlerin, dengeli beslenmeyle önlenebileceğini bildirdi. Mutlu, orucun vücutta yıl boyunca biriken toksinleri temizlediğini aktardı. Bunun yanında pek çok faydası da bulunduğunu kaydederek, “Oruç, dengeli beslenmeyle birlikte kandaki kolesterol düzeyini olumlu şekilde düzenliyor. Mide asidini azaltıyor, ayrıca kabızlık ve sindirim sistemi hastalıklarını da önlüyor. Kısaca oruç ibadeti, kişiye sağlık ve sıhhat kazandırıyor.” şeklinde konuştu.

Diyetisyen Hayrettin Mutlu, oruç tutanların sahuru ihmal etmemesi gerektiğini bildirdi. Sahursuz tutulan orucun vücut dengesini bozduğunu ifade ederek, “Sahurda yumurta ve peynir gibi protein açısından zengin ve sindirimi uzun süren yiyecekleri tercih edin. Bal, pekmez, reçel gibi susatacak yiyeceklerden uzak durun. Ayrıca yemekten hemen sonra yatmayın. Mümkünse evde kısa yürüyüşler yapın.” önerisinde bulundu.

İftar sofrasını ikiye bölün

Hayrettin Mutlu, iftar sofrasında ise bir anda aşırı yemek yenmemesini istedi. Yemeğe çorbayla başlanmasını vurgulayarak, “Ardından aşırı yağlı ve ağır olmayan bir tabak daha yemek yiyip sofradan kalkın. Yemeğinize 1-2 saat sonra tekrar devam edin. Böylece 3 öğün şeklindeki beslenme Ramazan ayında da devam edecektir.” değerlendirmesinde bulundu. Hazmı kolaylaştırmak için tahıl, sebze, meyve, kuru baklagil, yulaf, pirinç gibi posa açısından zengin yiyeceklerin tercih edilmesini tavsiye etti. Ramazan’da fazla yenen ağır yemeklerin tansiyon yükselmesine ve hormonların hızlanmasına yol açtığına dikkat çekerek, “Bu durum da kalp spazmı ve krizine, beyin kanamasına yol açabilir.” uyarısını yaptı.

Back To Top




GONDEREN: Almira on 08/20/2009 17:43:33


Oruç ve İftar


İftar vaktinde sofra başına oturmuş İlahi bir emir beklerken duyulan ruhanî haz ve lezzet, dünyalık adına yapılan hiçbir şeyde yok.

İnsanın maddî bedenini diri tutmaya yarayan dünyalık hiçbir gıdanın, insanın bedenine manevî bir ışık gibi girdiği ikinci bir sofra da yok. Bütün bunlar Rabb-i Rahim’in mübarek Ramazan’ın iftar sofrasına bahşettiği özel bir durum. Cenab-ı Hakk’ın bu mübarek iftar sofralarına başka hiçbir sofraya bahşetmediği bir başka özellik daha var. Bu özellik Ramazan’ın bütün bereketinin maddî olarak yansıdığı iftar sofralarının manevî açıdan da aynı bereketle yüklü olmasından kaynaklanıyor.

İftar etmeye ve iftar vermeye büyük bir kıymet veren Allah Resulü, bakın bu bereketi, bereketli ifadeleriyle nasıl izah ediyor. “Bir kimse Ramazan ayında bir oruçluya iftar verirse günahları af olur. Cenab-ı Hakk onu cehennem ateşinden azat eder. O oruçlunun sevabı kadar ona sevap verilir. Ashab-ı kiram dediler ki: Ya Resulallah! Her birimiz bir oruçluya iftar ettirecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz. Bunun üzerine Allah Resulü şöyle buyurdu: Bir hurma ile iftar verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de bu sevap verilecektir. Bu ayda bir oruçluya su veren kimse kıyamet günü susuz kalmayacaktır.” (Tirmizi, Savm 82) İnsanlara bir Ramazan gününde Allah için yardım etmenin, bir lokma ekmek sunmanın manevî kazançlarını düşünen inanmış gönüller, her Ramazan bir iftar ve sahur seferberliğiyle büyük bir gayretin içerisine giriyorlar. Bu iftar ve sahur bereketinin farkında olan müminler, bu özellikteki eşsiz hazineye kavuşabilmek için her fırsatı değerlendiriyorlar. Oruçlulara iftar yemeği vermek hayırlı bir davranış olduğu gibi bu sofralarda misafir ağırlamak da unutulmaması gereken geleneklerimizdendir. Herkes imkanları nisbetinde evinde ya da dışarıda iftar daveti düzenleyerek böyle muhteşem bir hazineye kavuşabilir.

İftarı yalnız yapmayın

Hayatlarının bütününde Efendiler Efendisi’ne (sas) uyarak, onun emirlerini yerine getiren müminler, çoğu kere yalnız iftar yapmaktan kaçınmış, mutlaka sofralarında misafir bulundurmanın arayışlarına girmişlerdir. Osmanlı’nın büyük medeniyeti içerisinde durumu iyi olanlar, paşalar, ağalar bu ayın bereketi hürmetine adeta bir âhiret garantisi düşüncesiyle konaklarını mahallelerine açmışlardır. Bu gelenek bu günde farklı bir şekle bürünerek bütün mahalle ve semtlerde açılan “iftar çadırlarına” dönüşmüş ve durumu iyi olan bütün yardımseverleri yine güzel, hayırlı bir işte bir araya getirmiştir.

Back To Top




GONDEREN: Almira on 08/20/2009 17:45:22


Ayetlerle Oruç


BAKARA
183- Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.


184- (Size farz kılınan oruç), sayılı günlerdedir. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan ise, diğer günlerde, tutamadığı günler sayısınca tutar. Ona dayanıp kalacaklar üzerine de bir yoksulu doyuracak kadar fidye gerekir. Her kim de hayrına fidyeyi artırırsa, hakkında daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.
185- O Ramazan ayı ki, insanları irşad için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur’ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz.


186- Şayet kullarım, sana benden sordularsa, gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua edince, duacının duasını kabul ederim. O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki, doğru yola gidebilsinler.
187- Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size helâl kılındı. Onlar,
sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız. Allah, nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için müracaatınızı kabul buyurdu ve sizi bağışladı. Şimdi onlara yaklaşın ve Allah’ın sizler için yazdığını isteyin. Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikden size seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla beraber siz mescitlerde îtikaf halinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. Allah, âyetlerini insanlara böyle açıklıyor ki sakınıp korunsunlar.

TEVBE
112- (Bunlar), O tevbekâr olanlar, o ibadet edenler, o hamd edenler, o oruçlular, o rükua varanlar, o secdeye kapananlar, iyiligi emredip, kötülükten vazgeçirenler, Allah’in hududunu koruyanlar (emirleriyle yasaklarinin ölçülerine riayet edenler)dir. Müjde ver o müminlere, müjde!

AHZAP

35- Süphe yok ki müslüman erkeklerle müslüman kadinlar, mümin erkeklerle mümin kadinlar, itaat eden erkeklerle itaat eden kadinlar, sadik erkeklerle sadik kadinlar, sabreden erkeklerle sabreden kadinlar, mütevazi erkeklerle mütevazi kadinlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadinlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadinlar, irzlarini koruyan erkeklerle irzlarini koruyan kadinlar, Allah’i çok zikreden erkeklerle Allah-’i çok zikreden kadinlar var ya, iste onlar için Allah bir magfiret ve büyük bir mükâfat hazirlamistir.
Tahrim

5- Eger o sizi bosarsa belki de Rabbi ona, sizden daha hayirli, kendisini Allah’a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, oruç tutan dul ve bakire esler verir.

NİSA
92- Hata disinda bir mümin, diger bir mümini öldüremez. Ve kim bir mümini yanlislikla öldürürse, mümin bir köle azad etmesi ve ölenin ailesine (varislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Ancak ölünün ailesinin bagislamasi müstesnadir. Eger öldürülen, mümin olmakla beraber size
düsman bir kavimden ise, o zaman, öldürenin bir köle azad etmesi gerekir. Eger öldürülen sizinle aralarinda antlasma olan bir kavimden ise, öldürenin, ölenin ailesine diyet vermesi ve mümin bir köle azad etmesi gerekir. Bunlara gücü yetmeyenin de Allah tarafindan tevbesinin kabulü için arka arkaya iki ay oruç tutmasi gerekir. Allah, Alimdir (her seyi bilendir), Hakimdir (hüküm ve hikmet sahibidir).
MAİDE
89- Allah sizi, kasitsiz olarak yaptiginiz yeminlerinizden sorumlu tutmaz. Fakat kasitli yaptiginiz yeminlerinizden sizi sorumlu tutar. Bozulan yeminin keffareti (cezasi), ailenize yedirdiginizin ortalamasindan on yoksulu yedirmek veya giydirmek yahut da bir köle azad etmektir. Verecek bir sey bulamayan kimse için de üç gün oruç tutmaktir. Iste yemin ettiginiz zaman yeminlerinizi bozmanin cezasi budur. Yeminlerinizi koruyun. Iste Allah âyetlerini size böyle açiklar ki, sükredesiniz.
95-95- Ey iman edenler, ihramli iken av hayvani öldürmeyin. Içinizden kim kasten onu öldürürse, yaptigi isin vebalini tatmasi için, öldürdügü hayvanin dengi ona cezadir ki, Kâbe’ye ulasacak bir kurban olmak üzere buna yine içinizden iki adaletli kisi hükmeder; yahut (ceza olmak üzere) bir keffarettir ki, ya o nisbette fakirleri doyurmak, yahut onun dengi oruç tutmaktir. Allah geçmisi affetmistir. Fakat kim de bu suçu tekrarlarsa, Allah ondan intikamini alir. Allah damia gâliptir, intikam sahibidir.

MÜCADELE
4. Buna imkan bulamayan kimse, temas etmeden önce araliksiz olarak iki ay oruç tutmalidir. Buna da gücü yetmeyen, altmis fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah’a ve Resulüne inanmanizdan dolayidir. Bunlar Allah’in hükümleridir. Kâfirler için aci bir azap vardir.

ZEKAT

HACC
35- Ki Allah anildigi vakit onlarin kalpleri titrer. Onlar baslarina gelene sabreden, namaz kilan kimselerdir. Kendilerine verdigimiz riziktan Allah yolunda harcarlar.
41- Onlar (o müminlerdir) ki, eger kendilerini yeryüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazi kilarlar, zekati verirler, iyiligi emrederler ve fenaligi yasak ederler. Bütün islerin sonu sirf Allah’a âittir.
78- Allah ugrunda gerektigi gibi cihad edin. Sizi o seçmis, babaniz Ibrahim’in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kilmamistir. Daha önce ve Kur’ân’da, Peygamberin size sahid olmasi, sizin de insanlara sahid olmaniz için, size müslüman adini veren O’dur. Artik namaz kilin, zekat verin, Allah’a sarilin. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardimcidir!

MÜ’MİNNÛN
4- Onlar ki, zekat (vazifelerini) yerine getirirler,

60- Ve, Rablerine dönecekleri için yapmakta olduklari isleri kalpleri titreyerek yapanlar

NUR
37- Birtakim insanlar (Allahi tesbih ederler) ki, ne ticaret ne de alis veris onlari Allah’i anmaktan, namaz kilmaktan ve zekat vermekten alikoymaz. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak oldugu bir günden korkarlar.
56- Hem namazi kilin, zekati verin ve peygambere itaat edin ki rahmete eresiniz

NEML
3- Ki o (müminler) namazi dosdogru kilarlar, zekati verirler ve ahirete de kesin olarak iman ederler.

LOKMAN
4- Onlar, namazi kilarlar, zekati verirler, âhirete de kesin olarak inanirlar.

SECDE
16- Onlarin yanlari yataklardan uzaklasir, korku ve ümid içinde Rablerine dua ederler ve kendilerine verdigimiz riziklardan hayira sarfederler.

AHZAB
33- Hem vakarinizla evlerinizde durun da önceki cahiliyet devrinde oldugu gibi süslenip çikmayin. Namazi kilin, zekati verin. Allah ve Resulü’ne itaat edin. Ey ehli beyt! Allah sizden kiri gidermek ve sizi tertemiz, pampak yapmak istiyor.

MÜCADELE
13. Gizli (özel) bir sey konusmanizdan önce sadaka vermekten korktunuz da mi yerine getirmediniz? Fakat Allah da sizi affetti. Su halde namazi kilin, zekati verin, Allah’a ve Resulüne itaat edin. Allah, yaptiklarinizdan haberi olandir.

MÜZZEMMİL
20-Rabbin, senin gecenin üçte ikisinden daha azinda, yarisinda ve üçte birinde kalktigini, seninle beraber bulunanlardan bir toplulugun da böyle yaptigini biliyor. Gece ve gündüzü Allah takdir eder. O, sizin onu sayamayacaginizi bildi de sizi affetti. Bundan böyle Kur’ân’dan size ne kolay gelirse okuyun. Allah, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allah’in lütfunu arayan baska kimseler ve Allah yolunda savasan daha baska insanlar olacagini bilmistir. Onun için Kur’ân’dan kolayiniza geldigi kadar okuyun, namazi kilin, zekati verin ve Allah’a güzel bir borç verin (Hayirli islere mal sarfedin). Kendiniz için gönderdiginiz her iyiligi, Allah katinda daha hayirli ve sevapça daha büyük olarak bulacaksiniz. Allah’tan bagis dileyin. Kuskusuz Allah bagislayandir, merhamet edendir.

BAKARA
276- Allah faizi mahveder, oysa sadakaları bereketlendirir. Allah günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez.
277- İman edip iyi işler yapan, namazı dosdoğru kılıp zekatı verenlerin Rabbleri katında elbette mükafatları vardır. Onlara hiçbir korku olmadığı gibi, onlar mahzun da olmazlar.

ZARİYAT
19- Onlarin mallarinda isteyen ve istemeyen yoksullar için bir hak vardi.

MEARİC
24- Onlarin mallarinda belli bir hak vardir,
25- Hem isteyen için, hem de istemekten utanan yoksul için.

NİSA
77- Kendilerine, “Ellerinizi savastan çekin, namazi kilin, zekati verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savas yazilinca hemen içlerinden bir kismi insanlardan, Allah’tan korkar gibi, hatta daha çok korkarlar ve “Rabbimiz! Niçin bize savas yazdin? Ne olurdu bize azicik bir müddet daha tanimis olsaydin da biraz daha yasasaydik?” derler. Onlara de ki: “Dünya zevki ne de olsa azdir, ahiret, Allah’a karsi gelmekten sakinan için daha hayirlidir ve size kil kadar haksizlik edilmez.”
162- Fakat onlardan ilimde derinlesmis olanlar ve iman edenler, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Onlar, namazi kilan, zekati veren, Allah’a ve ahiret gününe iman edenlerdir. Iste onlara büyük bir mükafat verecegiz.

MAİDE
12 - Allah, Israilogularindan söz almisti. Içlerinden on iki müfettis göndermistik… Allah söyle demisti: ” Ben, muhakkak sizinle beraberim. Namazi dosdogru kildiginiz, zekati verdiginiz, peygamberlerime iman ettiginiz

ARAF
156- “Ve bize hem bu dünyada bir iyilik yaz, hem de ahirette. Biz gerçekten de tevbe edip senin hidayetine döndük.” Buyurdu ki, azabim var, onu diledigime isabet ettiririm, rahmetim de vardir , o ise her seyi kaplamis ve kusatmistir. Onu da özellikle korunanlara, zekatini verenlere ve âyetlerimize inananlara mahsus kilacagim.

TEVBE
5- Su haram aylar bir çikti mi artik o müsrikleri nerede bulursaniz öldürün, yakalayin, hapsedin ve bütün geçit baslarini tutun. Eger tevbe ederler ve namaz kilip zekati verirlerse onlari serbest birakin. Muhakkak ki, Allah çok bagislayandir, çok merhamet edendir.
11. Eger tevbe ederler, namazi kilarlar, zekati verirlerse dinde kardesleriniz olurlar. Biz âyetleri, bilen bir kavme açiklariz.
18- Allah’in mescidlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazi kilan, zekati veren ve Allah’dan baskasindan korkmayan kimseler imar ederler. Iste hidayet üzere olduklari umulanlar bunlardir.
19- Siz hacilara su dagitma ve Mescid-i Haram’i imar etme isiyle Allah’a ve ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptigi isi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katinda esit olamazlar. Allah zalimler topluluguna hidayet ihsan etmez.
29- Kendilerine kitap verilenlerden olduklari halde ne Allah’a, ne ahiret gününe inanmayan, Allah’in ve Resulünün haram kildigini haram tanimayan ve hak dini din edinmeyen kimselere alçalmis olduklari halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar savas yapin.
34- Ey iman edenler, surasi bir gerçektir ki, yahudi hahamlari ile hiristiyan rahiplerinin bir çogu insanlarin mallarini haksiz yere yerler ve Allah yolundan saptirirlar. Bir de altin ve gümüsü hazineye doldurup, onlari Allah yolunda sarfetmeyenleri bu yüzden acikli bir azap ile müjdele!
35- O gün o altin ve gümüslerin üstü cehennem atesinde kizdirilacak da bunlarla alinlari, yanlari ve sirtlari daglanacak (onlara): “Iste bu kendi caniniz için saklayip biriktirdiginiz seydir. Haydi simdi tadin bakalim su biriktirdiginiz seyin tadini!” denilecek.

67- Münafiklarin erkekleri de kadinlari da birbirlerine benzerler. Kötülügü emreder, iyilikten sakindirirlar ve Allah yolunda harcamaktan ellerini siki tutarlar. Allah’i unuttular da, Allah da onlari unuttu. Gerçekten de münafiklar hep fâsik kimselerdir
79. Müminlerden zekâttan fazla olarak kendi gönülleriyle bagista bulunanlara, bir de güçlerinin yettiginden fazlasini bulamayanlara bakip da onlarla alay edenleri Allah, maskaraya çevirmistir. Onlara pek acikli bir azap vardir.
80. Onlar için Allah’dan ister magfiret dile, ister dileme. Onlar için yetmis kere magfiret dilesen de yine Allah onlari affetmeyecektir. Bu, onlarin Allah’i ve Resulünü inkâr etmelerinden dolayi böyledir. Allah, böylesine bastan çikmis fasiklar güruhuna hidayet etmez.
60- Sadakalar ancak sunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o iste çalisan görevliler, müellefe-i kulûb (kalbleri Islâm’a isindirilacaklar), köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmislar. Allah tarafindan böyle farz kilindi. Allah her seyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

RAD

18. Rablerinin emirlerine uyanlar için daha güzeli vardir. O’na itaat etmeyenler ise, yeryüzünde bulunan ne varsa hepsi kendilerinin olsa da onu ve bir o kadarini bütünüyle kurtulus fidyesi olarak verirlerdi. Iste onlar, hesabin kötüsü kendileri için olanlardir. Varacaklari yer de cehennemdir. Orasi da ne fena yataktir
22. Rablerinin rizasini kazanmak arzusuyla sabrederler ve namazi dosdogru kilarlar ve kendilerine verdigimiz riziklardan gizli ve açikça Allah yolunda harcarlar ve çirkinlikleri güzelliklerle yok ederler. Iste bunlar, bu hayatin akibeti kendilerinin olacak olanlardir.
23. Adn cennetlerine girecekler, atalarindan, eslerinden ve zürriyetlerinden salih olanlarla birlikte olacaklar. Melekler de her kapidan yanlarina girip söyle diyecekler:

MÜ’MİNUN
1- Gerçekten müminler kurtulusa ermistir,

4- Onlar ki, zekat (vazifelerini) yerine getirirler,

RUM
39- Insanlarin mallari içinde artsin diye verdiginiz faiz, Allah yaninda artmaz. Allah’in rizasini dileyerek verdiginiz zekata gelince, iste onlar, mallari kat kat artmis olanlardir.

MUHAMMED
36- Dünya hayati ancak bir oyun ve eglenceden ibarettir. Eger iman eder kötülükten sakinirsaniz, Allah size mükâfatinizi verir. Ve sizden bütün mallarinizi harcamanizi da istemez.
38-Iste sizler Allah yolunda harcamaya çagrilan kimselersiniz. Içinizden kiminiz cimrilik ediyor. Ama cimrilik eden ancak kendi zararina cimrilik eder. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eger siz Hakk’tan yüz çevirirseniz Allah yerinize baska bir kavim getirir. Sonra onlar sizin gibi olmazlar.

EN’AM
141- Asmali ve asmasiz (üzüm) bahçeleri, hurmalari, ürünleri çesit çesit ekinleri, zeytinleri ve narlari, birbirine benzer ve benzemez biçimde yaratan O’dur. Her biri meyve verince meyvesinden yiyin, hasat günü de hakkini (zekat ve sadakasini) verin; ama israf etmeyin, çünkü O, israf edenleri sevmez.

ENFAL
41- Sunu da biliniz ki, ganimet olarak aldiginiz her hangi bir seyden beste biri mutlaka Allah içindir. O da peygambere ve ona yakinligi olanlara, yetimlere, miskinlere ve yolda kalmislara aittir. Eger siz Allah’a iman etmis, hak ile batilin ayrildigi o gün, iki ordunun karsi karsiya geldigi o (Bedir) günü kulumuza indirdigimiz âyetlere iman getirmis iseniz bunu böyle biliniz. Ve biliniz ki, Allah, herseye kâdirdir.

MÜCADELE
13. Gizli (özel) bir sey konusmanizdan önce sadaka vermekten korktunuz da mi yerine getirmediniz? Fakat Allah da sizi affetti. Su halde namazi kilin, zekati verin, Allah’a ve Resulüne itaat edin. Allah, yaptiklarinizdan haberi olandir.

FUSSİLET
- Onlar, zekati vermezler, ahireti de inkâr ederler.

MAUN

7-Ve yardimligi sakinirlar (zekati vermezler).

KADR
Bismillahirrahmanirrahim
1- Biz o (Kur’ân)nu Kadir gecesinde indirdik.
2- Kadir gecesinin ne oldugunu sen nereden bileceksin?
3- Kadir gecesi bin aydan daha hayirlidir.
4- Melekler ve Ruh (Cebrail veya Ruh adindaki melek) o gece Rablerinin izniyle, her is için inerler.
5-O gece, tanyeri agarincaya kadar süren bir selâmettir.

Back To Top




GONDEREN: Almira on 08/20/2009 17:47:02


Oruç, bize vefayı öğretir

Vefa, mü’minin en temel vasıflarındandır. Vefa duygumuzun da diğer yönlerimiz gibi geliştirilmeye ihtiyacı vardır.

Zira şartların ağırlaştığı, sıkıntıların sağanak sağanak üzerimize geldiği dönemlerde doğruluğundan şüphe duymadığımız, bizi hayata bağlayan değerlerimizden vazgeçmemek; ancak sağlam bir vefa duygusuna sahip olmakla mümkündür.

Oruç, bizdeki vefa hissini geliştiren ibadetlerin başında gelir. Zira oruç, Allah ile kul arasında yapılmış bir ahiddir. Kul, belirli zaman dilimlerinde, belirli şeylerden vazgeçer ve bu hareketleriyle, ahdinde vefalı olduğunu gösterir. Akşama kadar havanın sıcak olması, iş şartlarının ağırlığı, çevrede onu etkileyen birçok olumsuzluk kişiyi, Allah’a vermiş olduğu sözden geri döndüremez. Her sene Rabb’isine olan vefa duygusunu otuz gün boyunca, her türlü zorluğu göğüsleyerek bu şekilde izhar eden kul, tam bir vefa abidesi olmaya namzettir.

Orucunu kasten bozan insanın keffaret gibi ağır bir cezaya tabi olacağını biliyoruz. Çünkü burada ciddi bir şekilde ahde vefasızlık söz konusudur. Öyleyse millî ve dinî değerlerimizin bekası adına ahiretimizi ilgilendiren konularda asla vefasızlık göstermemeli, yapacağımız hayırlı işlerin arkasında dağ gibi sapasağlam durmalıyız. Çünkü buradaki vefasızlık, sadece bizim değil; birçok kişinin dünya ve ahiret hayatını olumsuz yönde etkileyecektir.

Back To Top




GONDEREN: Almira on 08/20/2009 17:49:02




Niçin Oruç


Biz, herhangi bir menfaat düşüncesi ile değil yalnız Allah’ın emri olduğu için ve onun rızasını kazanmak maksadıyla oruç tutarız. Hz. Ali (Allah ondan razı olsun) diyor ki: “Karşılığında bir menfaat umarak yapılan ibadet, ticaretçinin ibadetidir. Korku sebebiyle yapılan ibadet kölenin ibadetidir. Allah’ın nimetlerine şükretmek maksadıyla yapılan ibadet, hür olan kimsenin ibadetidir.” Makbul olan ibadet, Hz. Ali’nin de belirttiği gibi Allah’ın nimetlerine karşı şükran borcunu yerine getirerek onun rızasını kazanmak maksadıyla yapılan ibadettir. Allah, ancak böyle samimi bir düşünce ile yapılan ibadetleri kabul eder

Rabbimiz’in emri olan oruçta pek çok güzellikler ve sıhhate dair ince noktalar da saklıdır. Ama biz orucumuzu bu nimetler için değil, dediğimiz gibi Rabbimizin emri olduğu için tutarız. Alimler demişlerdir ki: oruç ve açlıkta 10 güzel özellik vardır:

l. Açlıkta kalp safası, gönlün hakka teslimiyeti, göz keskinliği vardır.

Tokluk ise aptallık ve tenbellik verir, basireti kör eder.

2. Açlıkta kalp inceliği artar. Kalbin ve duyguların incelmesi de insanı Rabbine yakarışındaki lezzeti idrak etmeye hazırlar.

3. Lüzumsuz rahatlık, gamsızlık ve Allah’a isyanın başlangıcı ve aynı zamanda büyük mahrumiyetlerin sebebi olan iftihar ve böbürlenme duygusu gider. Nefis açlıkla kırıldığı kadar hiç bir şeyle kırılmaz.

4. İnsan kendisi açlığın acısını yaşarken, başkalarını daha iyi anlar. Aç olanlar, fakirleri ve zayıfları unutmazlar.

5. Açlık bütün günaha dönük arzuları kırar, devamlı kötülüğü emreden nefsi (nefs-i emmareyi) dizginler.

6. Açlık, kişinin üzerindeki gafleti atar. Bu sebeble büyük veliler sevenlerine, “Çok yemeyiniz, çok içmeyiniz, bu sebeple çok uyursunuz ve hüsrana uğrarsınız” diye tavsiyede bulunmuşlardır.

7. Açlıkta ibadete devam kolaylaşır. Toklukta insana çöken miskinliği atmak daha zordur. Aç insanın Rabbine yönelişi daha samimidir.

8. Açlıkta sıhhat vardır. Hastalıkların çoğunun sebebi çok yemek, çok içmek, çok uyumaktır.

9. Az yemeğe alışanlar, az mala da kanaat eder. Bu sebeble Rasûlullah (sas) : “İktisada riayet eden fakirliğe düçar olmaz.” buyurmuşlardır.

10. Aç insan açlığın ne olduğunu bildiği için, yemeğinin artanını, ya da sadakasını verirken daha bir yüksek gönüllü olur. Kıyamette de bu fazileti vesilesiyle sadakası altında gölgelenir.

Back To Top




GONDEREN: yamtarr on 08/20/2009 17:53:08


ALLAH BE NE GÜZEL B ÇALIŞMA NE GÜZEL SUNUŞŞ KARDEŞİM ELİNE SAĞLIK HAYIRLI RAMAZANLAR ALLAH HAYIRLISI İLE RAMAZAN AYINI GEÇİRMEMİZİ NASİP ETSİN




--------------------------------------------------------------
Photobucket
Back To Top
11/16/2024
Sayfa:  1 | 2 | 3 | Ileri >  Son >>



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***