ÖMRüMüN 35, Ci SoNBaHaRı
Ömrümün 35, ci sonbaharındaydım.
Bir rüzgar ugultusunda bileniyordu sesim.
Saçlarımı okşarcasına...
Hayat..!
Beni severken neden aglıyordu...
Ve niye kucakladıgında sımsıkı kavrıyordu dalları..!
Bir yaraydı sokakları oysa...
Yürüdükçe kanıyordu...
Sesim donuyordu buza kesilmiş yüreklere vurdukça.
Susuyordum...
Soluyordum...
Bir kadın duruyordu uçurumda..
Saçlarını alıp götürüyordu rüzgarlar...
Etekleri düşüyordu ıslanmış kayalara...
Gri bir havaydı bulutlara karışan...
Ve sonu gelmez ugultular...
Denizler harlandıkça ...
Boguluyordu kayalıklar...
Denizsiz bir gemi düşünüyordum...
Ve her sabah içimde kalan uçurumları..
Şiirler sunuyordum sabaha...
Ellerim titrek ve kekeme bir dille yazıyordum...
Tel örgülerle sarmıştım kalemimi..
Ve her sayfalıgının beyazlıgına gömmüştüm mayınlarını..
Yazdıkça kanıyordum...
Aglıyordum..
Yürüdükçe yüregimde ki çıkmaz sokakların
Berduşluguna kapılıyordum...
Hayaldi sanki her şey.
Sisler boguyordu yollarımı...
Uzaklaşıyordu yazdıklarım oysa..!
Bir güneş sıyrılıyordu bulutlardan..
Düşlerimi ısıtıyordu...
Ellerim ısınıyordu dokunurken hayata...
Mutluluklara gömülüyordum sanki..
Oysa güneş bir kez daha ölüyordu.
Ve acıların acılara gömüldügünü görüyordum...
Güneşin kimsesiz ışıklarının söndügünü görüyordum...
Gecenin soguk ışıklarında yazıyordum
Yüregimdeki yıllanmış alevleri...
Ve “her insanın bayragı olmayan bir ülke oldugunu”
geç anlıyordum....
Ve acıymış bir ananın ölümü...
Yüregimden bir yıldız daha ulaşır sonsuzluklara...
Hayalini kurmuştum oysa..!
Bir kayıga binecektim...
Göçecektim buralardan ...
Başka ülkelere gidecektim..
Ölü düşünceleri de bindirecektim kayıgıma...
Ama sıgmadılar...
Yüregimi kazıyan sivri bıçaklarla ölümün feryadı oluyordum...
VE SINIRLARINA MAYIN DÖŞEMİŞ BAKISLARLA
Koşmaya başlyordum...
Hayata agıt yakan kanlı dudakların aralıklarına gidiyordum...
Bütün yürekler çatlasın “hayat “ diyen haykırışlarla...
Islak topuklarla ezilsin maziler..
Hiç birşey geride kalmasın...
kızıllıkların saçaklarında duran asabi türküler gibi
yırtılsın yollarım...
Yabani menekşelerin kokuları sarsın dünyamı...
Yaşamak..!
Yaşamak istiyordum kirazlı bahçelerde...
Gülümsemek istiyordum bir köylü güzeli gibi...
Cesaretim taşlara karışsın.. gözlerim ateşe ...
Ve öylece suskun..
Ve öylece asabi...!
Patlayan safagın ilk rengi düşüyordu yüzüme...
Sararmıştım...
Sevgim tutsak kalmıştı..
Tek kişilik hücrelerde...
Kilitler sarkmiştı gece yüzlü kapılarına....
Sonra bir sürgün gibi yaşıyordum...
Yasaklı kentler örtüyordu beni..
Her günü kelepçeli sevgilerle egildim topraga...
Düş gibi bir serabın başında
Yaşamanın agır kollarıyla gömüyordum göz yaslarimi.