Toplam bakislar: 2969 - Toplam yanitlar: 4 |
|
Önce Sevgili’ yi merak etmeliyim. Hakkında sorular sormalıyım. O’nu tanımaya çalışmalyım. O’nu ne kadar çok bilirsem o kadar çok severim. Esma’ül hüsnayı öğrenmeliyim. Zat-i ve Subuti sıfatlarını öğrenmeliyim. O’nu çok iyi tanımalıyım.
O’na vakit ayırmalıyım. Her gün yalnız ikimize ait zamanlar olmalı. Bu özel zamanlarda O’nunla buluşmalıyım. Ve hep ben, vaktime sadık kalmalıyım. Zaman zaman önüme engeller çıksa da hep O’na gitmeliyim. Beş vakit namaz O’nunla yaşadığım özel vakitler olmalı. Zikir anlarım olmalı, sadece O’nu düşünerek çektiğim. Kur’an-ı Kerim okurken O’nunla konuştuğumu muhabbet ettiğimi düşünmeliyim.
Sadece O’nunla olduğum anlar olmalı. Tüm gün yaptığım tüm hizmetlerde, yaşayışımda, yüreğimde hep O olmalı. Her şeyi O’nun için yapmalıyım. Rızasının olmadığı şeyleri elemeliyim hayatımdan... Çocuğuma hizmet ederken O olmalı yüreğimde... O’nun rızası için yapmalıyım, bir gün bana bakar diye değil...
Sofra hazırlarken, misafir ağırlarken, evimi temizlerken, hizmetlere koşarken, anneme- babama hizmet ederken, komşuma gülümserken, yolculuk yaparken, hasta bakarken, Kur’an Öğretirken, Kur’an okurken, rızkımı kazanırken hep O’nunla olduğumu unutmamalıyım.
Engeller çıksada önüme, hepsini bir bir aşıp O’na gitmeliyim. Rabbime gittiğimde bakımlı olmalıyım. Güzel kokular sürünmeli, temiz giyinmeliyim. Birlikteyken aklımda yalnızca Rabbim olmalı. Düşüncemi yalnızca O’na vermeliyim. Tüm dünyayı zihnimden silip atabilmeliyim. Zamanla geçirdiğim vakitler bana yetmemeli. Daha çok birlikte zaman geçirebilmeliyim. Farz namazlar yetmemeli, nafile namazlar; işrak, duha, evvabin, gece namazı, şükür namazları... Bunun için hep bir bahane bulmalıyım O’na kaçabileceğim O’nunla olabileceğim... Fırsatlar üretebilmeliyim, daha çok O’nun yanına gidebilmek için. Bunun kolay olmayacağını biliyorum. Beni sınamak için önüme engeller koyacağını biliyorum. Kimi zaman naz edecek, bana sırtını döner gibi yapacak. O’nun beni terketmeyeceğini biliyorum... Sadece beni denediğini biliyorum. O’na karşı sevgimde ısrarcı olmalıyım. Yüreğimde aşkını hissetmediğim demlerde bile kapısına gelip beklemeliyim. Günlerce, haftalarca, belki aylarca... O’na olan aşkımda gerçekten sebat etmeliyim. O’ndan daha değerli kimse olmamalı benim için. Yalnızca O olmalı...
Mutsuzken bile O’nu düşününce içimi sevinç kaplamalı...’ Allah var problem yok’ diyebilmeliyim... Mutluyken O’nu hatırladığımda sevincim ikiye katlanmalı... Hemen şükür secdesine varabilmeli, dilimde devamlı şükür kelimeleriyle mutluluğumu kat kat artırabilmeliyim, verenin O olduğunu bilerek... Hep O’ndan bahsetmeliyim, her gördüğüme O’nu anlatmalı,konuştuğumda yalnızca O’ndan bahsetmeliyim, söz etmeliyim. O benim yaşamımın merkezinde olmalı. O’nu hayat şartlarıma değil, hayat şartlarımı O’na uydurmalıyım.
O’ndan önceki sevdalarımı hep unuttum, sadece O var...Ahhh ilahiaşkım...
Gittikçe O’nun ahlâkına benzemeliyim, insanlar bana baktıklarında, bende O’nun ahlâkını görmeliler. O’nun boyasına boyanmalıyım... Sıbgatullah olabilmeliyim, yüreğimde ilahiaşkı alev alev yanmalı, yanık sesli Ney olabilmeliyim. Aldığım her nefeste O olmalı. Yürürken, dururken,konuşurken, susarken, yerken, uyurken hep O’nunla dopdolu olmalıyım. Sahi yemek yerken O’nun adıylamı yiyorum? Yürürken O’nun adını unutuyormuyum? Uyurken O’nun adıyla mı uyuyorum? Susarken O’nun hayret demlerinin tefekkürleriyle mi doluyum? Yarattığı bunca nimetin tefekkürlerini eda edebiliyormuyum? Bir su damlasının, bir gül yaprağının, bir bebeğin gülümsemesinin, yıllara meydan okuyan büyüklerimin ellerinde ve yüzlerinde ki derin çizgilerin... Sümbül kokularının, baharda uyanan çiçek tomurcuklarının, beyaz, siyah,yeşil, pembe, kırmızı, mavi, sarının.. Gökyüzünün, okyanusların,köprülerin, yolların, ışıkların, güneşin, ellerimin, aklımın, gönlümün... Sahi tefekkür ve şükür edilecek ne çok nimeti var ve ben neden hep dertleri görür olmuşum bunca zamandır? Dumanlar dağılınca görmeye başladım, hakiki gerçekleri...
Hatalarım oluyorsa affet beni Allahım ne olur... Senin huyunla huylanmalıyım. Muhammedi nurunla nurlanmalıyım... Aramızda hiç bir ayrılık gayrılık kalmadığı zaman inanırım ki ben sana gerçekten aşığım. Ben seni gerçekten seviyorum. Allahım seni seviyorum Bu Aşk denizinde Bu aşk denizinde Bu aşk denizinde Senin ahlâkınla ahlâklanmayı bana kolaylaştır. Yaşayan bir Kur’an olmayı bana kolaylaştır. Seni seviyorum Allah’ım...
|
|
Bezmi elestte sana hayran olmuşuz Ebedi Sevgilimiz. Dünya sevgisinden ayır kalbimizi, Senin İlahiaşkınla dolsun. İçimizdeki sevgi; saf ve tertemiz. Menfaatsiz, beklentisiz, çocuk kalbindeki masum sevgiler gibi... Cennet sevdasıyla yada cehennem korkusuyla değil, taze bir bebeğin annesine duyduğu özlem ne ise, biz de onu duyuyoruz. Ney sesinin verdiği huzur ile elest bezmini hatırlıyoruz. Anımsatıyor bize ne için yaratıldığımızı. Geçmişten bir seda idi, kulaklarımızdan gönlümüze giren ve gönlümüzü titreten. Görmeden sevdiğimiz Mevlamız...Ebedi Sevgilimiz...
Biz sende tamamlandık. Zerreydik. Bütün olduk. Yarımlığımız bitti. Aşkına aşık olduk. Aşkınla var olduk. Bundandı belkide diğer aşkların yarım kalışı... Vuslatsız aşkların sırrı Senin Vuslatına ermekti belkide... Biliyormusun, hüzünlermiş bizi sana yaklaştıran sır. Ne zaman rahatlasak, senden uzaklıkla imtihan oluyoruz. En acısı da bu biliyormusun...Senden uzak kalmak. Hasretinde ateşi varmış, yakıp kavuran bir ateş ve acı. Aşıkların neden gözleri yaşlı olurmuş, sonbahar yağmurları gibi.Toprağın yanan bağrını gözyaşları dindirirmiş.
Gecelerimizde Sen varsan kaybetmedik. Ömrümüz bereketlenir.Öyle bir pencere ki bu, gecelerde tüm aleme bir davet var ... Aşkınla demli olanlara açılan bir seda bu. Hiç istemezler sabah olsun. Sabah olması Sevgiliyi paylaşmak demek. Gündüzler de, öyle bir gürültü olur ki, Sevgiliyi hissiyatımızda duymamız zorlaşır. Ancak namaz zamanlarında hasretimiz diner. Geceler öylemi ya... Geceler hasretin değil, vuslatın yoğun yaşandığı bir dem...
Allah dostlarından uzak kalmak aşkımızın ateşini azaltıyor. Bizim dinimiz sohbet dini. Peygamberimiz H.z Muhammed {s.a.v} sahabelerine yaptığı sohbetleri ile elmaslar haline gelmelerine vesile oldu. Ya bizler sohbetsiz nasıl canlanırız. O aşk dolu gözleri seyredemedik. O gözlerde neler gördüler kimbilir; H.z Ebu Bekir{r.a.},H.z Ömer {r.a.}, H.z Ali {r.a.}, H.z Zeyd {r.a.}, H.z Hatice {r.a.}, H.z Aişe {r.a.}, H.z Fatıma {r.a.}, H.z Hüseyin {r.a.}, H.z Hasan {r.a.}, H.z Caferi Tayyar {r.a.} ,H.z Sad bin ebi Vakkas {r.a.}, H.z Bilal {r.a.},H.z Hamza {r.a.}, H.z Ukkaşe {r.a.} H.z Habbab bin Eret {r.a.}... Ne olaydı bir kez göreydik rüyamızda, o aşk dolu gözleri...
Gönül dostu ile sohbet; pillerin iki kutbu bir araya gelince nasıl enerji üretirse, gönlü ilahiaşk ile yanan dostlar ile sohbette bizim gibi ışıksız, aşksız kalmışlara demdir, ilaçtır, şifadır. Yüreğimiz kanatlanır coşar. Bulut oluruz. Damlalar buharlaşır . Yeryüzü zindanından bir pencere bulur, özgürlüğe kanat çırparız.
Öyle bir iksir ki bu sevda... Mekke’de başladı. Medine’den tüm dünyaya dağıldı. Güneşimiz doğmamış olsa idi nereden bilecektik aşkın sırlarını. Peygamberimiz H.z Muhammed {s.a.v} aşk için yaratılmıştı. Sen olmasan onsekiz bin alemi yaratmazdım demişti, Ebedi Sevgilisi. (Ey Resulüm, İbrahim’i halil [dost], seni de habib [sevgili] edindim Senden daha sevgili hiç bir şey yaratmadım Senin, benim indimdeki yüksek derecenin bilinmesi için, dünyayı ve dünya ehlini yarattım Sen olmasaydın, kâinatı yaratmazdım) [Mevahib-i ledünniyye]
Hira’da buluştular. Aşk ile yanan gönlü uzaklaştırdı, O’nu; ailesinden, evlatlarından, akrabalarından, dostlarından. Hira’da sakinleşti. Müjdelendi. Şükür makamını tattı. Maşukluğun, Naz makamının sırlarını keşfetti.
Nasıl şükretsek azdır gönül nimeti için. Gönül olmasa idi nasıl bulurduk Ebediyyet sırlarını. Bir aşk ile Allah nidası, gönüldeki tüm dertleri sıkıntıları pasları temizliyor.Yüreğimiz kaynıyor, ağyardan ne varsa yakıp yok ediyor.
İnsan bir fener gibi yanmazsa rahat bulamaz. Gönül fitilini tutuşturacak aşkîler lazım. Bir mum bin mumu tutuşturur. Sönmeyen bir nur aleme yayılır. Önce gönüller aydınlanır . Zulmetler yok olur. Dalga dalga bu nur tüm aleme yayılır. Dünya karanlıklardan kurtulur. Barış, kardeşlik,dostluk hakim olur. Kapılar kilitlenmez artık, çünkü hırsız kalmamıştır, herkes zengindir. Aşk yoksa Namaz ruhsuzdur Aşk yoksa Yemek tatsızdır Aşk yoksa Meclis feyizsizdir Aşk yoksa Çocuk neşesizdir Aşk yoksa Evlilikler, soğuk-robotvaridir. Aşk yoksa Sanatlar devamsızdır Aşk yoksa Secdeler açılmayan kapılardır Aşk yoksa Hac turizmdir,seyahattir. Aşk yoksa Mesafeler çoktur Aşk yoksa Ruhlar uzak birbirinden uzaktır Aşk yoksa Ümmet peygambersizdir Aşk yoksa İstanbul ilimsizdir Aşk yoksa Türbeler garip, ziyaretçisizdir Aşk yoksa Yollar zikirsiz, korna gürültüleri doludur Aşk yoksa Eyüp Sultan tanınmaz Aşk yoksa Aziz Mahmut Hüdayi’nin kalbiyle ısıttığı su anlaşılmaz Aşk yoksa Merkez Efendinin merkezi bilinmez Aşk yoksa Şehidin kurbanlığı anlaşılmaz Aşk yoksa Gelinlerin kınası bilinmez Aşk yoksa Kurban bayramının hakikati nereden bilinir Aşk... ah... aşk... Aşk yoksa Kelebek neden ateşe atlar bilinmez Aşk yoksa Bedenen kavuşamayan canların rabıtası nereden bilinir Aşk yoksa Dört mevsimin hikmeti nasıl bilinir Aşk yoksa Kabz ve bast halleri nasıl çözülür Aşk yoksa Hasret ve vuslatın Kerem ile Aslı’nın Leyla ile Mecnun’un neden kavuşamadığı nasıl bilinsin Leyla’dan Mevla’ya geçmenin tadını Fenafillaha ermeyi, gönül haccını tadmayı Bekabillah’ta hizmet aşkıyla tutuşup, Ebedi Sevgiliye; lekesiz, kusursuz,en nadide nakışlar ile en güzel çeyizleri (salih amelleri) hazırlamayı Ölümün bu kadar güzel oluşu, Sevgiliye kavuşmanın heyecanı, Kur’anın kölesi olmayı, H.z Muhammed (a.s)ın yolunun tozu olmayı, Ezanların buluşma davetiyesi oluşları, sıcacık yataklardan o eşsiz davet ile Sevgilinin evine toplanıp, O’nun manevi ikramları ve aşkı ile nasiplenmenin güzelliğini nereden bileceğiz.
İlahiaşk ile Huzura erdik Kamil insana mutlak sevgi ikramdır. Çektiği ahların mükafatıdır Aşık maşuğu ile buluşur Damla deryada yok olur Yüzünde güller açar Gönül sarayı ağyardan temizlenir. Açılan dua ellerine damla damla nurdan feyiz yağar. Saatin tiktakları aşk aşk diye atar Kuşlar nağmelerini aşk aşk diye öter
Allahım aç kapılarını Allahım aşk kapılarını Aç... Bizleri ilahiaşkın ile canlandır yeniden. Yeni Fetihler nasip et. İlahiaşkın ile dolsun cümle alem... Selam ve dua ile Hacegan....
|
Back To Top |
|
GONDEREN: Birsu_ on 01/03/2013 13:44:06 |
|
EMEGİNİZE SAGLIK abicim .......
--------------------------------------------------------------
|
Back To Top |
|
EMEGINE SAGLIK HACEGAN KARDESIMM HER ZAMANKI GIBI GÜZEL PAYLASIM ELLERINIZE SAGLIK ALLAH RAZI OLSUN INSALLAH
ALLAH AŞKI Allah’ım divanına duran olayım! Resulüne, Kuranına, uyan olayım! Kalbimi zikrinden mahrum eyleme, Senin için yanan, kuldan olayım!Ey Resulüm kapında kölen olayım! Yolundan şaşmadan giden olayım! Sen insanlığa rahmet olarak geldin, Kıymetini bilen kuldan olayım!
Allah, Resul diyerek feryat edeyim! Gözlerimden iplik iplik yaşlar dökeyim! Senin için coşsun, yansın yüreğim! Rey yan denen kapından,sana geleyim!
Kevser havuzunun başına varayım! Kevser suyundan içenlerden olayım! Dua’mı kabul et,ey yüce allah’ım, Aşkın ile yanan, kuldan olayım!
Allah’ım aşkınla yağmur olayım! Senin aşkınla, Resullahı bulayım! Bu emanet nefesi, alıp verdikçe, Sana sonsuz şükreden,kuldan olayım!
Dilimdeki duamı kalbime nakşet Ya Rab ! Resûlünün aşkını sönmeyen aşk et Yâ Rab ! Kur’ân,sünnet,icmayı ömrüme meşk et Yâ Rab ! Huzuruna imanla gelen kuldan olayım. AMIN AMINNN ECMAINNN
SELAM VE DUA ILE
--------------------------------------------------------------
Dilden kalbe yol vardır Gönlü yumuşak insanların konuşmaları da yumuşak ve ılımlıdır. Onlar asla kalp kırmaz. Çünkü bir mihenk vardır gönülde; sözünü önce ölçer biçer sonra muhatabına sunar. En öfkeli olduğumuz anlarda bile yüreğimizdeki karanlığı gündüz aydınlığına çevirir güzel bir söz. Söz ola kese savaşı, Söz ola kestire başı Söz ola ahulu aşı, Yağ ile bal ede bir söz. Katı kalpli insanlar ise, bu mihengi yitirmiştir. Olur olmaz yerde kelâm eder, ya baş kırar, ya da göz çıkarır. Bak bu hususta Hz. Ömer ne diyor: Ey Kâbe! Seni bin sefer yıksam yine yapabilirim. Ama kırık bir kalbi asla! İşte dost! Tatlı dil ve acı dil arasındaki fark, cennet ile cehennem arasındaki fark gibidir. Sen diline ister gül koy, istersen bal ve gönüllere cennet asa bir iklim ör. İstersen kor koy, başkalarını alev alev yak. Tercih senin..
|
Back To Top |
|
|