REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 1542 - Toplam yanitlar: 0

GONDEREN: ZiCan on 12/09/2012 22:03:55




Hindistan da çok ünlü bir ressam varmış. Herkes bu ressamın yaptığı eserleri kusursuz derecede beğenirmiş ve onu “Renklerin ustası” olarak tanırlarmış. Onun yetiştirdiği bir ressam ise henüz eğitimini tamamlamak üzereymiş. Son resmini ustasına getirmiş. Usta, çırağına;

—Sen artık bir ressam sayılırsın ve bu son resmini halkın değerlendirmesi gerekli. Şimdi git bu resmini şehrin en kalabalık meydanına koy ve resminin yanına bir sürü kırmızı kalem koyup insanlardan resmini değerlendirmeleri hatalarını işaretlemelerini rica eden bir not bırak.

Öğrenci hocasının istediğini yapmış. Birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki, tüm resim çarpılar içerisinde ve neredeyse gözükmüyor. Çok üzülmüş. Tüm emeğini, yüreğini koyarak yaptığı çalışması mahvedilmiş. Resmi almış ustasına götürmüş ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş.

Ustası üzülmemesi gerektiğini yeniden resmi yapmasını ve tekrar aynı yere koymasını istemiş. Ancak bu sefer yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya ve fırçalar bırakmasını ve gördükleri hataları düzeltmelerini rica eden bir not yazmasını istemiş.

Öğrenci hocasının istediğini tekrar yapmış. Birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki resmine hiç dokunulmamış. Çok sevinmiş koşarak ustasına gitmiş. Resmine hiç dokunulmadığı anlatmış. Ustası;

—Sevgili öğrencim ilk seferinde sen insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız olabileceklerini gördün. Hayatında bir fırçayı eline bile almamış insanların birden mükemmel ressamlarmış gibi kendilerini düşünüp seni eleştirmelerine fırsat verdin. İkinci seferde ise yapıcı olmalarını istedin ve yapıcı olmak eğitim gerektirir. Bu durumda kimse eline fırçayı alıp düzeltmeye cesaret edemedi; çünkü insanlar bilemedikleri bir konuda düzeltme yapamazlar.

Sevgili öğrencim mesleğinde usta olman bazı zamanlarda sana yeterli gelmeyecektir. Ustalığın dışında bilge olman gerekir ve bilgelik yaşamsal deneyimlerinle elde edebileceğin bir yetenektir. Emeğinin karşılığını, ne yaptığından haberi olmayan insanlardan alamazsın. Onlara göre senin emeğinin hiçbir değeri yoktur.

Sakın emeğini bilmeyenlere sunma ve asla onlarla tartışma.

 

-------------------------------------------------------
Evet, bazı konularda gerçekten emek sarf edersiniz. Tüm yüreğinizi, tüm enerjinizi ona adarsınız. Sonra biri çıkar karşınıza, tüm yaptıklarınızı bir anda siler geçer. Yüreğin onun sözleri ve yaptıkları altında paramparça olur. Hayır demeye bile gücün yetmeyebilir. O kişi belki senin kadar bilgili bile değildir ama bir şekilde senin üstüne getirilmiştir. Hayır, o öyle olmaz doğrusu bu desen belki işinden olacaksındır, belki sevdiğin seni terk edecektir. Belki gereksiz saçma sapan bir tartışmaya gireceksindir. Zaten karşındaki kişi seni anlayabilecek değer verip dinleyebilecek nitelikte de değildir. İsyanlar kopar içinde ama mecbur kabul etmiş gibi gözükürsün.

Beklersin doğru zamanı elbette hatasını anlayacaktır; çünkü hayat öyle mükemmel bir öğretmendir ki sen yaptığın yanlışı düzeltene kadar hiç usanmadan seni oradan oraya çarpmaya devam eder. Ya bekler, senin dediğini anlayabilmesi için hayatın onu bir süre oradan oraya çarpmasını izlersin ya da çeker gidersin.

Hani bir kombi reklamı var ya; kedi yaşlı bir amcayı görmüş elinde doğal gaz faturası “yandım bu ne fatura” diye hayıflanırken kedi “al şu kombiyi faturan düşsün dedim ama o miyav dedim zannetti”  diyor. Gerçekten bazen bazı insanlara bir şey anlatmaya çalışırken “miyav” diyorum zannediyorum; çünkü biliyorum ki o kafasında olayı bitirmiş. Zaten artık ne desem boş olacak. Bu durumlarda, tamam elinizden geldiğince kendinizi anlatmaya çalışın; çünkü yanlış anlaşılmak ve hatta hiç anlaşılmamak çok sıkıntı verici bir olaydır. Yalnız lütfen kendinizi çok fazlada hırpalamayın. Hayır, illaki kendimi anlatacağım diye uğraşmayın. Çok canınız yanar, yıpranan siz olursunuz. Biraz çekin kendinizi bekleyin ve izleyin. Olmadı yolunuzu ayırın. Seni anlayamayan, sana değer vermeyen insanlarla birlikte devam etmek kadar zorlayıcı bir deneyim hem karşındakine, hem de kendine yapacağın bir eziyetten farksızdır.

Ne olursa olsun değer vermek, değer bilmek lazım. Her şeyde karşılık beklemek değil değerden kastettiğim. Kıymet vermek. Önemsemek. Ve insanlara lütfen taşıyabilecekleri kadar değer verin. Fazlası hem karşınızdaki için sorun, hem de sizin için sorun olacaktır. Taşıyabileceklerinin üzerinde değer vermek o kişinin verdiğiniz yükün altında ezilmesine sebep olur.

Hayatınızda ki insanları 1’den 10’a kadar numaralandırmanız gerekirse sakın 10 puandan başlamayın değerlendirmeye. Önce 1 puanla başlayın her yaptığı davranışına göre puan ekleyip çıkartın. Bu sistemle senin için 10 numara olan bir kişi kötü sürprizler yapmaz. Aksi durumda her ikinizde hayal kırıklığına uğrarsınız.

Önemsendiğiniz ve önemsediğiniz insanlar olsun hayatınızda. İşte o zaman hayatınız bir anlam ifade eder ve o zaman yaptığınız, yapacağınız her işten zevk almaya başlarsınız.

 
Alıntı





--------------------------------------------------------------

09/28/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***