Evin minik faresi, duvardaki çatlaktan bakarken çiftçi ve eşinin fare kapanı aldıklarını görür. Buna çok üzülür. Telaşla bahçeye fırlar. Durumu tavuğa anlattır. Tavuk ‘Senin sorunun’ der, geçer. Bu kez koyuna gider. Ondan yardım ister. Koyun da ‘Senin için sadece dua edebilirim’ der. En son ineğe gider. İnekte ‘Bak fare kardeş senin için üzgünüm ama beni ilgilendirmiyor’ der. Farecik başını öne eğer, umutsuz şekilde evine döner…
…………………
O gece evin içinde sanki ölüm sessizliği vardır. Minik farecik aç ve susuzdur. Tam yorgunluktan gözleri kapanırken, birden bir ses duyulur. Gecenin sessizliğini bölen gürültü, fare kapanından gelir.
Çiftçinin karısı, ne yakalandığını görmek için yatağından fırlar. Kapana zehirli bir yılan kısılmıştır. Canı yanan yılan çitçinin karısını ısırır. Kadın ağır hastalanır. Doktor ilaç verir ancak zehri çıkaramaz. Kadın hastalanır. Adam ‘Tavuk suyu belki iyi gelir’ der. Hemen tavuğu keser. Ancak eşi iyileşmez. Bunu duyan komşuları eve akın eder. Çiftçi onlara ikram etmek için bu kez koyunu keser. Ve tüm çabalara rağmen eşi vefat eder. Çiftçi çok üzgündür ve parası yoktur. Cenaze masraflarını karşılamak için ineği mezbahaya satar. Fare tüm bu olanları duvardaki deliğinden izler ve ‘Keşke fare kapanını hep birlikte yok etseydik’ der…
…………………..
Duyarsız bir toplum olduk. Şehit cenazeleri geliyor, TV’lerde ‘vur patlasın, çal oynasın’ gırla gidiyor. Gazeteler şehit haberleri yerine, plajdaki ünlülerin kalçalarını yayınlıyor. Kimse de ‘Bu işin sonu nereye varacak?’ diye sormuyor. Bu kapan bela olacak, kimse anlamıyor…
Duyarsız bir toplum olduk. Ateş sadece düştüğü yeri yakıyor. Yanındakini ilgilendirmiyor. Ama unutmayalım. Birisi, sizi ilgilendirmeyen bir tehlike ile karşı karşıya ise o tehlike bir gün seni de tehdit edecektir. O zaman sana da kimse yardım etmeyecektir…
Birisi, sizi ilgilendirmediğini düşündüğünüz bir tehlike ile karşı karşıya ise tehlike bir gün hepimiz içindir unutmayalım.Selam ve saygılarımla......