REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 2219 - Toplam yanitlar: 1

GONDEREN: Hacegan__ on 01/10/2012 11:17:18


Bir köşede durup hayatı (ve hayata dair pekçok şeyi) eleştirirken, o hayatın çarkları içinde ezilenlerden ve o hayatı kendi çarkları içinde ezenlerden, değiştirenlerden birisinin de kendim olduğunu düşünebiliyor muyum? Pek maalesef, hayır... Zira hayat, onu eleştirirken “içinde olduğum” değil, “karşısında durduğum” oluyor. Yani mülahazamı şöyle ifade etmeye çalışayım: Eleştirebilmek, yorumlayabilmek, onun hakkında konuşabilmek için kendimi ondan bir nebze soyutluyor ve dışarısında olduğumu tahayyül ediyorum. Hatta ne hayali, düpedüz inanıyorum buna... 

Böylesine bir hayatı yorumlayış ardısıra bir dizi haksızlığı da beraberinde getiriyor. İlk adım yanlış olunca, yanlış bir noktadan başlayınca her adımda yanılgının boyutları da büyüyor. Fakat durmuyorum. Bir kere dışarıya çıktım ya, saldırmaya devam ediyorum. Yaralıyorum, yıpratıyorum, yıpranıyorum...

Kendimdeki bu halete en benzer bir halet-i ruhiyeyi bugünkü hallerinden dolayı ebeveynlerine yüklenen çocuklarda görürüm. Garip bir şekilde, başarısız çocukların da çok kötü birer “anne ve babaya” sahip olduklarına dair sarsılmaz bir inançları vardır. Her ne gelmişse başlarına belaya dair, cefaya dair, hataya dair; vaktiyle hayatlarının bir köşesinde kendilerine takılmış bir çelmenin eseridir, devamıdır, izleridir onlar. Öyle bilinir, öyle yorumlanır.

Hatta bununla da yılmazlar, gelecekte yapacakları her aptallığa, ahmaklığa, salaklığa da yine geçmiş yollu bir çözüm (suçlama) yöntemi ararlar. Nasıl tarif etmeli bunu? Bu tam bir nefis demagojisi, şeytan vesvesesi ve tam anlamıyla gelişmeye mani bir illettir. Madem suçlu insanın kendisi değildir, o vakit neden değişmelidir ki? Neden kendisinden hareketle endişeler üretmelidir ki? Neden kendisini eleştirmelidir ki? Bu yüzden kesinlikle değişmemelidir, bildiğini okumaya devam etmelidir ve her gelse başına, suçu geçmişte kendisi üzerinde emek sahibi birisine atarak vicdanında duymaya başladığı sızıyı geçiştirmelidir. Maziyi ve mazidekileri suçlayarak aklını sarhoş etmelidir.

Ben bunu, yani bu belayı, şu an gelişimimizin önündeki en büyük engel olarak görüyorum. Zira geçmişi suçlamakta duyduğumuz o şehvet, başka yönlerimize bakıp hatalarımızı düzeltmemize de fırsat bırakmıyor. O elimizi bırakmıyor ki, başka şeylere bakalım. Kendimizi ve nefsimizdeki yaraları onaralım.

Bilirsiniz, Yusuf Suresi’nde, Hz. Yusuf’a da (a.s.) tam benim söylemek istediğim noktaya işaret eden bir cümle söylettirilir Cenab-ı Hak tarafından... Hz. Yusuf’un (a.s.), etrafını saran insanlar ona derler ki; “Züleyha sana meyletti, seni arzuladı. Sen de gençtin; hiç mi ona meyletmedin veyahut içinde arzu duymadın?” Buna Hz. Yusuf’un (a.s.) verdiği cevap çok manidardır. Ayette bu ifade mealen şöyle geçer: “Ben nefsimi temize çıkarmam. Şüphesiz o kötülüğü emreder; meğer Rabbim beni merhametiyle kucaklamamış olsun. Çünkü Rabbim çok bağışlayan, çok merhamet edendir.”

Evet, Kur’an’da Yusuf peygamber üzerinden bize verilen bu mesaj, hepimizin kulağında küpe, aklında dipnot, vicdanında bir azap gibi asılı durmalı... Biz de tıpkı herhangi bir insan gibi, bu ayetin misalinde olduğu gibi hatalara kendi ayaklarımızla, iradelerimizle, kalbimizle meylediyor değil miyiz? O kusurları bizzat çağıran, kesbeden, işleyen biz değil miyiz? 

O vakit vicdan azabı gelip kapıyı çaldığında veyahut hesap vakti endişe olup yaklaştığında; “Senin burada ne işin var? Benden ne istiyorsun? Git ailemin, ebeveynimin kapısına... Zira beni onlar böyle yetiştirdiler. O yüzden günahlarımdan da onlar mesuller!” demek ne kadar mantıklı? Ve ne kadar haklı? Kusurumuzu kendimizi de yükleyelim ki, değişimin kapısı açılsın. Değişmeye bir ihtiyaç duyulsun. Öyle ya; itiraf edemeyen, istiğfar da edemez. Ve istiğfar edemeyen de bir kısır döngü içinde aynı hataları işler durur. Çözüm istiyorsak, hataları omuzlayacak kadar cesarete sahip olmamız gerek...Unutmayalım ki Hatasız dost arayan dostsuz kalır(Hadisi Şerf) Selam ve saygılarımla Hacegan...





GONDEREN: Hacegan__ on 01/10/2012 20:29:03


bluemonn tşk ederim gözlerinize sağlık.
Back To Top
07/02/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***