REKLAM

Paylaş:
RSS 1.0     RSS 2.0

Toplam bakislar: 2325 - Toplam yanitlar: 2

GONDEREN: Hacegan__ on 12/24/2011 15:08:46


Pek çok insan düşlerini kurduğu zenginliğe sahip olduktan sonra mutlu olacağını, saygınlık kazanacağını ve, hayatının sonuna kadar da eksiksiz ve mükemmel bir yaşam sürdüreceğini düşünür. Ancak kişi, Yaratıcı’sını unutan, hesap gününden ve ahiretten gaflette olan bir insan ise hayalini kurduğu gibi bir yaşamı hiçbir zaman olamaz. Çünkü hedeflediği şeye kavuştuğunda tatmin olmaz, daha da iyisini, fazlasını ve güzelini ister. 

Parasının az olduğunu düşünür, daha fazlasını kazanmak için uğraşır. Kendininkinden daha güzel bir ev görür, onu almak için çaba harcar. Sürekli olarak daha güzel giysilerin, daha güzel eşyaların hayalini kurar. Birçok kişinin içinde bulunduğu bu ruh hali bir Kuran ayetinde, “Kendisini tek olarak yarattığımı bana bırak; ki ben ona "alabildiğine geniş kapsamlı bir mal" verdim. Göz önünde hazır çocuklar. Ve sayısız imkan ve fırsatları önüne serdim. Sonra, daha arttırmam için tamah eder.” (Müddessir Suresi, 11-15) ifadesiyle tarif edilir.

Oysa en güzel eve, en son model arabalara, en gösterişli mobilyalara, modaya en uygun giysilere sahip olan kişinin de içinde yaşadığı ev, kullandığı araba, yattığı yatak, oturduğu koltuk, giydiği giysi sınırlıdır. Aynı anda bunlardan yalnızca bir tanesini kullanabilir. En önemlisi, kişinin, malının, mülkünün ‘sefasını sürebileceği’ ömrü de kısıtlıdır, o gün yaklaşarak gelmektedir. Kişi, “malının kendisini ebedi kılacağını" (Hümeze Suresi, 3) zannederek müthiş yanılmaktadır. Dünyevi metayı öylesine sahiplenmiştir ki, ahirette Allah’ın huzurunda azabı gördüğünde bunları fidye vermek isteyerek kurtulmayı düşünecektir ancak sahip olduğu herşey yok olmuştur ve kurtuluş için artık çok geçtir:

Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister; Kendi eşini ve kardeşini, ve onu barındıran aşiretini de; yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa. Hayır, doğrusu o (cehennem), cayır cayır yanmakta olan ateştir. (Mearic Suresi, 11-15) 

Akılcı bakarak dünya hayatının gerçeğini kavrayamayan kişiler, dünyada elde ettiklerinin hiçbir anlamı olmadığı, kaçınılmaz gün geldiğinde, çocuklarını, mallarını, evlerini dünyada bırakarak mezara konacakları gerçeğinden gaflettedirler. Ömürlerini bencil tutkularının ardında, zenginlik ve kariyer hırsıyla tüketirler. Oysa kendisini yaratan Allah’ı unutup malına ve ailesine güvenen kişi “Şüphesiz inkar edenler, onların malları da, çocukları da kendilerine Allah’tan (gelecek azaba karşı) hiçbir şey kazandırmaz. Ve onlar ateşin yakıtıdırlar.” (Al-i İmran Suresi, 10) ayetiyle haber verildiği üzere ahirette büyük kayba uğrayacaktır.

Malını yığıp biriktiren kişilerin durumu, Kur’an ayetlerinde şöyle bildirilir:

Ki o, mal yığıp biriktiren ve onu saydıkça sayandır.
Gerçekten malının kendisini ebedi kılacağını mı sanıyor?
Hayır; andolsun o, ’hutame’ye atılacaktır.
"Hutame"nin ne olduğunu sana bildiren nedir?
Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. 
Ki o, yüreklerin üstüne tırmanıp çıkar.
O, onların üzerine kilitlenecektir;
(Kendileri de) Dikilip-yükseltilmiş sütunlarda (bağlanacaklardır). (Hümeze Suresi, 2-9) 


Yüce Allah’ın tüm zenginliğin gerçek sahibi olduğunu, peşinden koşturduğu her şeyin yok olacağını, malın ve saygınlığın burada kalacağını bilen müminler, hiçbir zaman dünyanın ardına düşmezler. Sahip oldukları zenginlik onları şımartmaz, Allah’ı unutmazlar, verilen nimetlere şükrederler ve Allah’ın verdikleriyle yetinirler. 

Rabb’imiz dünyevi değerlere hırsla bağlanmayan insanlara rahat bir yaşantı vaad etmiştir. Ahiretteki sonsuz nimetlerin yanında dünya metaının çok az bir değeri olduğunu bilen insan da mal sahibi olur, ancak bunu gösteriş yapmak ya da insanları ezmek için kullanmaz. Asıl istediği, kendisini ahirette gerçek zenginliğe kavuşturacak olan saygın ve üstün bir ahlakı yaşamak olan mümin, maddi kaynaklarını da bu amaçla kullanır. 

Kuran’daki kıssasında, kimseye nasip olmamış çok büyük zenginliğe ve mülke sahip olan Hz. Süleyman,"..gerçekten ben, mal sevgisini Rabbimi zikretmekten dolayı tercih ettim" (Sad Suresi, 32) sözleriyle, zenginliği ne amaçla istediğini açık biçimde ifade eder. Mümin canı ve malı karşılığında ahireti satın alarak, en karlı ticareti yapmış, sonsuza dek sürecek olan zenginliği seçmiştir:

Hiç şüphesiz Allah müminlerden karşılığında mutlaka cenneti vermek üzere canlarını ve mallarını satın almıştır. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler, bu Tevrat’ta, İncil’de, Kuran’da onun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah’tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alışverişten dolayı sevinip, müjdeleşiniz. İşte ’büyük kurtuluş ve mutluluk’ budur. (Tevbe Suresi, 111) .

Mal da yalan mülk'de yalan al biraz oyalan mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi selam ve saygılarımla.Hacegan......





GONDEREN: Koray on 12/24/2011 18:46:07


tabiki önemlidir zengin olmayı ve saygınlığı herkes tarafından kazanmış olmayı kim istemekki hayatta ikiside çok önemlidir ...





--------------------------------------------------------------
Back To Top




GONDEREN: Hacegan__ on 12/27/2011 17:23:09


Koray kardeşim yorumun için tşk ederim sağol varol ayrıca görüşünede saygı duyarım ama insan bu hayatta zengin ve itibar sahibi olabilir önemli olan ALLAH katında gönlü imanı zengin ve itibarlı olması gerekmezmi? Saygılarımla.

Back To Top
10/05/2024



*** SanalKahve.com 2008-2023 ***